Eğitimdeki Sorunlarımız

Çevrimdışı 58SERVET

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 13 Ara 2015 21:37:10
günümüzde sosyal devletin belki de en temel ve önemli görevi, temel
eğitimin tüm yurttaşlara parasız olarak sunulmasıdır. Bu durum, sadece kişinin niteliklerini ve becerilerini geliştirmek ve toplumsal ve ekonomik yarar üretmek açısından önemli değildir. Bunun yanında, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, devlete ve demokrasiye olan güvenin korunması ve toplumsal adalet, barış ve huzurun sürdürülmesi açısından da çok önemlidir. Bu amaçların gerçekleşip gerçekleşmediğinin sorgulanarak eğitiminin kalitesinin yükseltilebilmesi için, Türk eğitim sisteminin temel sorunlarının açıkça ortaya konması ve tartışılması öncelikle atılması gereken ilk adımdır.

Çevrimdışı kutupnoktası

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 308
  • 342
  • 308
  • 342
# 13 Ara 2015 21:59:13
Tek sorunumuz niteliksiz MEB personeli.

Çevrimdışı kutupnoktası

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 308
  • 342
  • 308
  • 342
# 13 Ara 2015 22:19:24
Selam al. fikir işçileri , şunu sormak istiyorum : Okulda bulunan Diploma Kayıt Defterinin aynısı Milli Eğitimde var mıdır ? Bir de Kütük Defteri ,Diploma Kayıt Defterinin yerini tutar mı ?

Çevrimdışı kutupnoktası

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 308
  • 342
  • 308
  • 342
# 13 Ara 2015 22:32:54
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Selam al. fikir işçileri , şunu sormak istiyorum : Okulda bulunan Diploma Kayıt Defterinin aynısı Milli Eğitimde var mıdır ? Bir de Kütük Defteri ,Diploma Kayıt Defterinin yerini tutar mı ?



yanıt  lütfen....

Çevrimdışı 58SERVET

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 14 Ara 2015 19:30:05
Günümüz Türkiye’sinde öğretmenlik mesleği her geçen gün çekiciliğini kaybetmektedir. Bunun en büyük nedeni ise; özellikle 1970 yıllardan sonra öğretmen maaşlarında yeterli düzeyde bir artışın sağlanmamış olması gelmektedir. Bu sonuçta öğretmenlerin kendilerini mesleklerine tam olarak verememesi sonucunu doğurmuş bu da toplumsal statüde açısından öğretmenlerin düşüşe geçmesine yol açmıştır. Eğitim sisteminin dışında iş bulamama ve sayıca çok olma, öğretmenleri hak ettiklerinden daha az maaşla çalışmaya mecbur bırakmaktadır. Bunun sonucu olarak ortaya çıkan eğitimin niteliğinin düşmesi de ülkenin gelişmesi açısından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır

Çevrimdışı php_korsan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.107
  • 14.678
  • 13.107
  • 14.678
# 14 Ara 2015 19:39:03
Eğitim sistemimizde herşey ücretsiz olunca en alttakine vuruluyor herşey.Suçlu en alttaki oluyor.Bizim işimiz ne karayolları ne psikologluk ne rehberlik ne arabuluculuk ne duvar boyacılığı ne sınıf süpürücülüğü ne kırtasiyecilik ne de kitapçılara uşaklık.Biz öğretmeniz biz öğretiriz.

Sınıfta 2 çocuk kavga ediyor yada birbirlerine kötü söz söylüyor veli okul basıyor öğretmene hakaret ediyor.Gidin kardeşim dışarda komşu komşu sorununuzu halledin.Yada çocuklarınızı psikologa götürün.Yada rehberlik araştırma merkezine sevkettirin oradakiler ilgilensin.

Çevrimdışı 58SERVET

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 14 Ara 2015 20:25:51
Türkiye’de anayasaya göre; ilköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır. Türkiye’de eğitimin parasız olması meselesi yıllardır tartışılan bir meseledir Sorunun kaynağını ise ‘ekonomi’ oluşturur. Yani sorun daha çok ‘kaynak yetersizliği’ olarak ele alınır. Burada da iki farklı görüş ortaya atılıyor. Birincisi; eğer devlet eğitim parasızdır diyorsa bunun içini tam olarak doldurmalıdır. Yani bedava kitap dağıtımının yanı sıra öğrencilerin yemek, servis ve kırtasiye giderlerini de karşılamalıdır. Aynı zamanda okullara hizmetli, marangoz, güvenlik ve sağlık memuru da atamalıdır. İkincisi ise; kaynak yetersizliğinin fakir bir ülke olan Türkiye için sürpriz bir durum olmadığı gerçeği. Yani her yıl 1,5 milyon çocuğun sisteme katıldığı, 15 milyon çocuğun sistemde olduğu bir yapıyı dar bütçesiyle devlet tek başına kaldıramıyor. Kaldıramadığı içinde eğitim kurumlarında sürekli kalite düşüşü gözlemlenmektedir.

Çevrimdışı M.TARIK

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.153
  • 2.487
  • 1.153
  • 2.487
# 14 Ara 2015 23:05:13
                 Eğitim Alanındaki "Kök Sorunlar"


1. Tüm eğitim sisteminin tek elden yönetilmeye çalışılması,

2. Öğreti bütünlüklerinin -ayrı dersler, ayrı öğretmenler, ayrı üniteler yoluyla- bozulması, kavrayışın güçleştirilmesi,

3. Koşullandırmanın, temel eğitim felsefesi olusu (bu yolla sapkın ideolojilere de yöntem icazeti verilmiş oluyor),

4. İdeolojik koşullandırma yapmak isteyen örgütlerin öğrencileri tuzağa düşürmeleri,

5. Kuşkusuzluk (Farsça ezber),

6. Eğitim sureci taraflarının -veli, öğrenci, öğretmen, idareci vb-, surecin planlamasına katılmayışı; MEB, YOK tek odaklılığı,

7. Coğrafî bölgeler arası dengesizlik,

8. Eğitimin kok sorunları yerine görüntüleri üzerinde durma eğilimi,

9. Öğrenme yerine öğretme odaklılık,

10. Öğretmenlerin nitelik dağılımındaki yetersizlik,

11. Okulların fiziki alt-yapı yetersizliği,

12. Ölçme-değerlendirmede benimsenen objektiflik yaklaşımının, farklı öğrenme profili ve eğitim ihtiyaçlarına sahip öğrencileri eleyiciliği,

13. Bireysel farklılıkları dikkate alan subjektif değerlendirme yerine, farklılık gözetmeyen objektif ölçme sistemleri,

14. Öğrenci profillerinin -öğrenme stili, çoklu zeka tipi, sorun alanları- bilinmeyişi ve önemsenmeyişi,

15. Ailesinden uzakta okumak zorunda olanların barınma sorunları,

16. Ailesinden uzakta okumak zorunda olanların psiko-sosyal sorunları,

17. Eğitilmiş gençlerin okul sonrası işsizliği,

18. Mesleki eğitim - genel eğitim dengesizliği,

19. Öğretmen yetiştiren okulların nitelik yetmezliği,

20. Ezber (kuşkusuzluk) - koşullandırma - ad bilmeyi yeter sayma yoluyla yetiştirilen öğretmenler,

21. Öğretmenlerin siyasal - ideolojik tercihlerle tayinleri,

22. Doğu ve güneydoğu basta olmak üzere gerice yörelerin cezalandırma amacıyla kullanımı,

23. Yabancı dil eğitiminin yanlış kullanımı,

24. Dünyada çok bilinen, fakat Türkiye'de önemsenmeyen bazı sorunlar (dislexia, ADD vbg),

25. Eğitim sisteminin, öğrenme güçlüğü olan çocukları eğitemeyip toplum dışına itmesi,

26. Eğitim sisteminin, Allah vergisi (gifted) çocukları eğitemeyip toplumu mahrum bırakması,

27. Bedensel özürlü çocuklar,

28. Öğretmen ücretlerinin düşüklüğü,

29. Özel okulların azlığı,

30. Akreditasyon sistemlerinin bulunmayışı,

31. Okullar arası, öğretmenler arası bilgi ağlarının bulunmayışı,

32. Internet'te Türkçe içerik yetersizliği,

33. Medyada, çocuk ve gençleri olumsuz etkileyen yayınlar,

34. Ebeveynlerin çocuklarına -genelde- örnek olamayışları,

35. Öğretmenlerin populist yaklaşımları,

36. Eğitsel kaynakların azlığı ve kalite düşüklüğü,

37. Eğitim anlayışımızın "olma"ya değil, "ad bilme"ye dayalı oluşu,

38. İnsanın doğal öğrenme yeteneğinin önemsenmeyip öğretmeye ağırlık verilmesi,

39. Tekrara dayalı öğretme,

40. Kişinin eğitim ihtiyaçlarının kendi dışında belirlenişi,

41. Okulda her şeyin DERS olarak algılatılması,

42. Ülkenin sorunlarından kurtulabilme yolunun okullara DERS olarak konulmasından geçtiğinin sanılması,

43. İnsanin doğuştan doğru-iyi-güzele değil, yanlış-kötü-çirkine eğilimli olduğunun varsayılması,

44. Eğitim sistemini çevreleyen değer sistemindeki kirlenmenin, okul öğretileriyle çelişmesi sonunda doğan ruhsal çelişki ortamı,

45. Bilim kuruluşlarının eğitime sağladığı desteğin yetersizliği,

46. İki kutuplu ve tek doğrulu düşünme sistemi,

47. Keşke, Zaten , Ama vb gibi Nedenselliğe dayanmayan, mazeret üretmeye yönelik sözcüklerin okullarda sık kullanılarak topluma benimsetilmesi,

48. Birçok kurumun, diplomayı önemseyerek ona gereksiz bir değer kazandırması,

49. Eğitimin okul suresiyle sinirli sayılıp, okul sonrası öğrenmeye son verilmesi,

50. Askerlik hizmeti sırasında edinilen becerilerin sertifikasyona dayandırılmaması,(erlerin boyacı, sıvacı ,karocu, marangoz vb g. elde ettiği becerileri belgelemeleri),

51. Yasamın az sayıdaki temel amaçlarından birisinin öğrenme olduğunun okulca verilemeyişi, eğitimin bir külfet haline getirilişi,

52. Eğitim sisteminin performans ölçütlerinin bulunmayışı, okullaşma oranı, okul sayısı vs'nin yegane ölçüt olusu,

53. Eğitimde devletin rolünün: Koşullandırmaya izin vermemek ve ilan edilecek içeriğe uygun bilgilendirmeyi denetlemek olduğunun anlaşılmayışı,

54. Devletin vatandaşlarına, ailelerin çocuklarına karşı mahremiyet saygılarının bulunmayışı,

55. Saygının KORKU, Sevginin KORUMA olarak algılanmasının koşullandırılması,

56. Ailelerin, çocukların özgüvenlerinin oluşmasına imkan vermeyecek ölçüde koruyuculuk yapmaları,

57. Ailelerin, çocuklarının meraklarını öldürmeleri,

58. Ailelerin, kendi tatmin olmamış arzularını çocukları yoluyla tatmin etmeye çalışmaları,

59. Ortalama eğitim suresinin kısalığı,

60. Eğitim suresiyle ilgili olmayan sorunların, sure uzatma yoluyla çözülmeye çalışılması,

61. Okul yapı ve donanımlarından günlük, haftalık ve yıllık yararlanma oranlarının düşüklüğü,

62. Öğretmenlerin zamanlarından yararlanma oranının düşüklüğü,

63. İş dünyasının, kendi görevlerini -beceri kazandırma, belirli uzmanlıkta adam yetiştirme vb g- devlete yaptırması,

64. Bağımlılığı -herhangi- olan anne ve babaların çocukları,

65. Okulda dayak,

66. Okulda, öğrencileri aşağılayıcı davranışlar,

67. Sınavlarda kopya çekilmesine karşı gözetimle önlem alınıp, kopya çekmeyenlerin potansiyel hırsız sayılması,

68. İlköğretim okullarının 1.kademesinde(1-5.sinif) israfa-tüketime yönelik KANTIN uygulamasının kazanç amacıyla teşvik edilmesi,

69. Okul kantinlerinde satılan sağlıksız yiyeceklerin yarattığı, bağımlılık, hastalanma, israf vbg sakıncalar.

70. Öğrencilerin üretim düzeyinin düşüklüğü (FS)

71. Öğretmenlerin üretim düzeylerinin düşüklüğü (FS)

72. Okul ve öğrenme ortamlarının motivasyonu arttırıcı değil azaltıcı ortamlar olması (FS)

73. En sade ve eksik haliyle bile "öğrenme hedefleri", "öğretim yöntemleri" ve "ölçme değerlendirme" arasında bir tutarlılık olmaması (FS)

74. Kaliteli, kafası açık, yaratıcı kişilerin öğretmenlik mesleğini seçmemeleri (FS)

75. Öğrenme ortamlarının sadece okul olarak algılanması (FS)

76. Öğrenmek için öğrenmek değil not için öğrenmenin ağır basması (FS)

77. Öğretmenlerin öğrencilere yaratıcı, üretken, hayatından memnun bireyler olarak model olamamaları (FS)

78. Siyasi ve Sosyal "Korkular ve endişeler" nedeniyle program içeriklerinin yaratıcılığı teşvik eder nitelikte olmayışı

79. Devletin "Standart" ve "ideolojik kalıplara uygun" eğitim verme isteği

80. Devlet Bütçesinden Eğitime Yeterli kaynak tahsisi yapılmayışı

81. Öğretmen Eğitimindeki yetersizlikler

82. Öğretmenlik mesleğinin özendirilmeyişi

83. Sınıf ve Okul içi "Baskıcı" ortamlar yaratılması

84. Çocukların Erken öğrenim çağında "Rekabet", " ödül", " Ceza" ile koşullandırılması

85. Eğitimin/öğrenimin Sınıflara ve okullara Hapsedilmesini dayatan yönetmelikler

86. Öğrencilerin eğitsel kollarda yeterince görev almayışları

87. Eğitim kurumlarındaki verimin ezbere dayalı sınavların sonuçlarıyla değerlendirilmesi.

88. Eğitim kurumlarındaki hiyerarşi sonucunda çocukların fikir üretmeye yönelmemesi.

89. Siyasal iradenin eğitimi araç olarak görmesi.

90. Dinin toplum üzerindeki etkisi, imam hatip okulları, cami ve mescitlerin eğitim mekanları olarak kullanılması.

91. Gelir dengesizliği, yaşam koşullarındaki uçurum... çocukların erken yaşta hayata atılmasının gerekliliği.

92. Gelecekten beklentisizlik... Eğitimi gereksiz kılıyor olabilir. Aile planlamasının toplumda tam olarak yerleşmemesi nedeniyle çok sayıdaki çocuğun eğitimsiz kalması.

93. Eğitim sınıfının, yararlanılabilecek kişileri eğitim sertifikasiyla önlemesi (Orn.Albert Einstein lisede fizik dersi veremez, çünkü eğitim sertifikası yoktur).

94. Eğitsel kolların pasifize edilmesi ya da etkin olmayışı,

95. Bir ABD ilköğretim okulunda öğrenci 46 konuda değerlendirilirken bizde yalnızca 6 dersten değerlendirilmesi,

96. Eğitim ile ilgili önemli resmi kurumların yetersiz bilgi ve becerili, siyasi torpilliler tarafından meşgul edilmesi,

97. Ailelerin çocuklarını sadece diplomaya yönlendirmeleri,

98. Çocuk ve gençlerin, kendi olağanüstü öğrenme yetenekleri konusunda yanıltılıp, ancak başkalarınca öğretilebileceklerine inandırılmaları,

99. Değer sistemimiz içinde üreyen irrasyonellik virüslerinin giderek tüm değer sistemini yozlaştırması,

100. Aklın yolu birdir! yaklaşımı/ safsatası ile olası yaratıcılığın baştan ortadan kaldırılması.

101. Analitik düşüncenin, gerekli olmakla birlikte, saplantı şekline dönüştürülmesi.

102. Ders sayısının öğrencinin gözünü baştan korkutacak adette olması.

103. Yıllarca tek cevaplı test pratiği nedeniyle, refahımız için gerekli alternatif ve risk kavramlarının oluşturulamaması.

104. Üniversite eğitiminde, kaynakların kullanımı sırasında öncelik olarak etkinlik yerine verimliliğin tercih edilmesi. Etkinlik = (Kaynaklar) / (Öğrenci sayısı) Verimlilik = (öğrenci sayısı)/(Kaynaklar)

105. Düşünmek için çok gerekli olan dikkatin şiddetinin, uzunluğunun ve iradeliğinin kazandırılamaması.

106. Kütüphanelerin öneminin hemen hiç anlaşılamaması. (Son zamanlarda da, nasıl olsa artık internet var avuntusu.)

107. Genelde okul yönetimlerince, cinselliğin öncelikle aşırı korkutucu bir sorun olarak algılanması.

108. Her konunun muhakkak karmaşık tarafları vardır refleksiyle, basitliğin hiçbir zaman kayda değer bulunmaması...










 


Çevrimdışı 58SERVET

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 17 Ara 2015 19:51:32
Bugün öğretmen meselesi iki açıdan büyük bir dert halindedir. Bunlardan biri iktisadî, diğeri bir zihniyet meselesi olarak karşımıza çıkıyor. İktisadî mesele öğretmenlik mesleğini itibarsız kılan ve öğretmeni karnını doyuramaz hale getiren büyük değişme ile ortaya çıkmıştır. Sabit gelirlilerin ağırlaşan hayat şartlarıyla baş edemediği iktisadî değişme çağında öğretmenler gitgide sefilleşen memur kitlesinin başında yer almışlardır. Bu sefalet öğretmenliği cazip olmaktan çıkardığı için, genellikle başka mesleklere ait tahsile imkan bulamayanların öğretmenliği tercih etmelerine neden olmuştur

Çevrimdışı 58SERVET

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 23 Ara 2015 17:34:30
Bir öğretmen adayının eğitimi sonucu aldığı öğretmenlik sertifikası, onun bu mesleğe başlamasında tek ölçüt olarak görülmektedir. Çünkü sertifika, bir kişinin çalıştığı meslek alanıyla ilgili olarak onun profesyonel standartlar ölçüsünde performans göstereceği anlamını taşımaktadır. Öğretmenlik mesleği için düşünüldüğünde, sertifika çoğunlukla bir öğretmenin neleri bilmesi ve neleri yapabilmesi gerektiği konusunda gerekli donanımı kazandığının, ulusal düzeyde bütün çocukların ayni yüksek standartlarda yetişmiş öğretmenlere emanet edileceğinin ve bu öğretmenlerin çocukların güvenliğini tehlikeye sokmayacak şekilde eğitim gördüklerinin göstergesi olarak algılanmaktadır. Buradan hareketle, öğretmen eğitiminin daha yüksek standartlara çekilmesi isteniyorsa, reform hareketlerinin öğretmenlerin ne yapabilecekleri ve neleri bilmeye gereksinim duydukları üzerinde odaklanılması zorunlu hale gelmiştir. Öğretmenlik mesleğine girişteki standartların yükseltilmesi ile kamuoyunun öğretmenlere olan güveninin artacağı, yüksek ücreti hak ettiklerine ilişkin olumlu görüşlerin ortaya çıkacağı olasıdır. Öğretmen geliştirilmezse, büyük olasılıkla diğer alanlardaki eğitim politikaları da basarisiz kalacaktır.

Çevrimdışı M.TARIK

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.153
  • 2.487
  • 1.153
  • 2.487
# 23 Ara 2015 18:29:54
 Ezberci ve sorgulamayı öğretmeyen bir eğitim sistemimiz var. Teorik derslerin büyük kısmının gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu aşırı teorik ders yoğunluğu öğrencilerin sadece sınav öncesinde bir şeyler ezberleyip sınavdan sonra ezberlediklerini unutmasına ve aslında hiç bir şey öğrenmemiş olmasına yol açıyor. Teorik dersler azaltılıp yerine , spor ve sosyal aktiviteler , zeka oyunlarının oynatılacağı dersler konulmalı. Kitaptan okuma yerine video şeklinde belki hatta filmleştirilmiş şeklinde verilebilir teorik derslerin bir kısmı. Münazara gibi düşünmeyi öğreten organizasyonlar senede bir defa göstermelik değil düzenli olarak ders programının bir parçası olmalı. Öğrencilerin aklına bir şeyler empoze etme fikri de olmamalı ders kitaplarında. Aynı konuda ki farklı tezler öğretilip öğrencilerin tercihine bırakılabilir konu. Örnek vermek gerekirse Atatürk hakkında bile karşı tezler öğrencilere sunulabilir , zaten genç yaştaki o temiz beyinler farklı iddiaları mantık yoluyla değerlendirip hangisinin doğru olduğunu anlayacaktır. Din vs. her konu için geçerli bu söylediğim şey. Fakat aksi takdirde sadece tek taraflı bilgi verilirse , insan büyüyüp diğer iddiaları duyduğunda , bunları bize söylememişlerdi acaba bizi kandırdılar mı fikrine kapılabiliyor. (ALINTIDIR)

Çevrimdışı 58SERVET

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 24 Ara 2015 12:55:52
Okullarda başarı odaklı ve yarışmacı bir eğitim anlayışından öte, birey odaklı ve gelişimsel bir anlayış benimsenmelidir. Bir üst eğitim kademesine geçişte bir önceki eğitimdeki başarı notuna daha büyük ağırlık verilmelidir. Mesleki eğitimde, piyasanın birikimlerine ve beklentilerine de önem verilmeli ve yeni gelişen sektörlerde gereksinim duyulan ara eleman yetiştirilmelidir.

Çevrimdışı zeynepgulsu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 23.272
  • 42.267
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 23.272
  • 42.267
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Ara 2015 17:15:53
Ben pek onemli bulmadım bu kararlari.

Çevrimdışı 58SERVET

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 24 Ara 2015 17:22:25
Ülkemizde, eğitim alanında sorunlar ciddi düzeyde devam etmektedir.
Eğitime erişimin belirli sosyoekonomik gruplar için halen sorunlu olması, okuma-yazma oranlarının halen istenen düzeyde olmaması, mesleki eğitimde yaşanan sorunlar, eğitimde ve istihdamda yer almayan ve mesleki becerisi olmayan gençler arasında işsizliğin yüzde 30’ları aşaması, eğitimin sağladığı yeteneklerin günün gereklerine yanıt vermede yetersiz kalması gibi birçok eğitim sorunu ile karşı karşıyayız. Eğitime yeterince kamusal kaynak ayrılamaması, eğitimde kalitenin düşük olması, dershaneciliğin okulun yerini alması, eğitim hakkı ve sosyal devlet anlayışının bir kenara itilerek özelleştirmeden medet umulması gibi nedenlerle eğitim gibi çok önemli bir
kamusal-toplumsal hizmetin piyasaya ve sivil topluma ve bu ad altında
cemaatlere devri de önemli sorunlar arasındadır. Bu sorunların, ülkenin kalkınmasına zarar vereceğinin, nitelikli insan gücü yetiştirilmesinde sorunlara yol açacağının ve daha da önemlisi uzun dönemde ulusal bütünlüğe, fırsat eşitliği ilkesine, toplumsal adalete, birliğe ve barışa zarar vereceğinin, devlete ve demokrasiye olan güveni sarsacağının görülememesi ise ayrıca üzüntü vericidir.

Çevrimdışı 58SERVET

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.592
  • 1.677
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 28 Ara 2015 17:34:51
Günümüz Türkiye’sinde öğretmenlik mesleği her geçen gün çekiciliğini kaybetmektedir. Bunun en büyük nedeni ise; özellikle 1970 yıllardan sonra öğretmen maaşlarında yeterli düzeyde bir artışın sağlanmamış olması gelmektedir. Bu sonuçta öğretmenlerin kendilerini mesleklerine tam olarak verememesi sonucunu doğurmuş bu da toplumsal statüde açısından öğretmenlerin düşüşe geçmesine yol açmıştır.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK