Kendi Şiirlerimizi Paylaşalım

çok teşekkür ederim beni kırmadığın için sevgili öğretmenim...
yazmaya devam lütfen...
yüreğindekileri kaleminden damlatmaya devam...

Bana cesaret verensiniz çok sağolun yine olmadı ama sonuçta benim duygular işte uçuk kaçık bazende anlamsız

ben hiç beceremedim
bir yaraya yara bandı olmayı...
merhem olamayacaksam eğer sarmadım/sarmalamadım hiç bir yarayı...

Bir kez dön hele gardaş,
Bu gün başım bulanık.
Bir bardak su yanan yüreğime
Bir çift dua aminiğle.
Esmeden rüzgar,
Yağmadan yağmur
Bin bir sesle etrafa savur.
Düne eyvah
Yarına imdat,
Avuçlarda büyüdü
Nasibin en güzeli.
Sen
Sen orta yaşlı imtihan;
Şu yetim yüzler
Senin varlığınla güldü.

eylül şairlere kalsın
ben ekime aşk ekeceğim
kasımda aralıksız bekleyeceğim
saklayacağım çok bulutlu şiirleri
ve seni kirpiklerimde
eylül şiirleri kalacak
kasımda en çok Yüreğim üşüyecek
sen bilmeyeceksin.."

Etle tırnak
Suyla kum
Gökyüzü ile kuş
Nasıl ayrılır.
Silinirmi ?
Yürekten aşkın kınası
Su ateşi özlemişken….

gülü sularsan bende senin yüreğinde öyle açıyorum gülü koparırsan bilki bende öyle koparım

yarı saydam görüşlerine tutunamamış ışık huzmelerine üzülürüm...
kararsızlığın ve dengesizliğin ile çalkalanan engin denizlere yazık...
öfkemin şiddetinden hiç bu kadar dehşete düşmemiştim hiç...
sevgimin büyüklüğünden hiç şüpheye kapılmadığım gibi...
daima koşulan bir yol, tam bitti derken atılan turlar ve hiç gelmeyen bitimi...
sürekli kazdığım gökyüzüne rağmen bir türlü ulaşamadığım cehennemin dibi...
perilerle iliğe tırmanan ürpertilerin senfonisi ile notasız ölümün senkronu...
parmaklıkların ardındaki cennet ve hücrenin içindeki ısırılmış elma...
evrenin kıyısına gidip varoluşa ayaklarını sarkıtmak ve hissedebilmek sonu...

Bu sayfadan derlenen bir "Eğitimhane Şiir Kitabı" basılsa ne güzel olur...

ağız dolusu gülücükler,
ak sakallı çocukların düşüdür.
bazen dilin küskün cümlelerinde
sezilir acı
bazen köküne kadar masum, bir asık yüz
dikilir karşına...

düşlerin içine sıkışmış zihnim...
dört duvarı farazi, parmaklıkları hayali...
prangası ağır, gardiyan ise mecazi...
duhul-u elem sanki her nefes/im...
muhatabım aynalar-ki kara güce sır/t vermemişim-...
ve şimdi çınlayarak solan bir ses/im...
kelimeler dökülmüş yan yana, lisanı; lisan-ı lal...
nasıl anlatılır bilemem ki bu bendeki hal...
notalar boğazımda yitik, son demlerinde sabrım...
adın dudağımda sessizliğ/im/e yenik...
bakışlarım ise yere düşmüş...
sıkışmış zihnim ve ben...
ruhum ise kendi kendine küsmüş...

Gidişin kaç bahar eskitti ?
Ağladım ardın sıra
Nefesin ,adresin değilim artık
Git şimdi !
Aldım ahımı heybeme
Gidiyorum ayrılığın çorak topraklarına
Silinecek bi ad
Gidilecek  bi  yol var şimdi...

neden durmadan yağıyor yağmur?..
neden sırılsıklam saçlarım, neden aklımda adın?..
pişmanlığım; trençkotlu, siyah gözlüklü bir kadın...
umarsızca gözlerini devirip
kafasını çeviriyor sanki bana...
düşüncelerim zihnim kadar dağınık,
bahaneler uçuyor her bir yana...
kan içinde beyaz deli gömleğim,
söyle neden gündüz vakti karanlıktayım?..
damarlarımda kandan çok acı,
söyle neden hala çatlıyor başım?..
çığlıklarım, ayazda çıplağım,
ve kendi omuzlarımda taşıdığım naaşım...
dünya ile aynı hızda dönüyor her şey,
tıpası çekilmiş giderden akıyor...
söyle doğduğum evren neden harabe,
çocukluğum neden yanıyor?..

Başka bir diyarlarda olmam gerekirse olurum
Uçmam gerekiyorsa uçar
Susmam gerekiyorsa susarım
İstenmediğim yerde bulunmam
Bulunuyorsam beklenilen henüz gelmemiştir.

küçük bir kız yüreği taşırım ben;
nazlı...kırılgan...
bir yavru ceylandır sevgim;
ürkek...çekingen ama candan...
özgür bir kuştur ruhum;
hırçın,mağrur ama kanatları camdan...

Bu sayfadan derlenen bir "Eğitimhane Şiir Kitabı" basılsa ne güzel olur...

Istek oneri sayfamiza yazabilirsiniz bu gorusunuzu.