Mardin'in Eğitimi Faciadır

umut hocama katılıyorum.benim ilk görev yerim hakkariydi.antalyalıydım ve gittiğim en doğu konyaydı.1.sınıfları almıstım.ama bir terslik vardı biz bu konuyu okulda hiç görmemiştik.yanlış anlamayın güzel bir üniversiteden mezun olmuştum ama orada yasamayı,oraya alışmayı anlatmamışlardı okulda.ve de sunu cok iyi anladım öğretmenlik özellikle snıf öğretmenliği öğretim elemanlığından ve müfettişlikten kat be kat daha zor.mardin başlığını görünce dikkatimi çekti ve birseyler yazmak istedim.ben su an antalyadayım ama doğuda yasadığım günleri hiçbir zaman unutmuyorum.iyisiyle kötüsüyle bir öğretmen için mutlaka görülmesi gereken bir bölge..Mardin,Hakkari ve doğuda görev yapan tüm öğretmen arkadaşlara içten selamlar...Ciğerlerinizden tebeşir tozu eksik olmasın.

tuvaletlerin foseptik çukurunu temizlioz burda vali bey hangimizin halini ne yaptığını gördünde bilion da atıp tutuyosun oturdugun yerde.

Vali Bey işin kolayına kaçmış.
Öğretmen 1 suçluysa Vali 5 suçludur.
Sicil Amiri sensin, başarı için ne gerekiyorsa yap.
Mardin de çalışan arkadaşlar adına üzüldüm.
Tersi olsaydı yani Mardin ilk 10 da olsaydı Vali Bey konuşmasında öğretmeni ağzına bile almazdı.

Ankaradan Yada Koltuğunda Oturup Yönetmeye Çalışan İnsan Lafları Bu.. Yönetici Bunu Söyleyemez...herkes En Zor Şartları Yaşıyor Ve Yaşamayada Devam Ediyor Hele Öğretmenlerim Düzen Kuramıyor Rahat Yaşayamıyor Valiler Gibi...bir Öğretmenin Çektiğini Hangi Vali Çekmiştir Acaba ...aldırmayın Arkadaşlar Ya ...öğretmenim Nasılsın Moralin İyi Mi Huzurlu Musun Sınıfında Rahat Mısın Bir İsteğin Var Mı Geleceğimiz Senin Elinde Demesi Gerekirken Neler Duyuyoruz Tabiki Bunları Hak Etmedik Etmeyeceğizzz.....

yazmamak için kendimi zor tuttum ama dayanamadım...

tek bişey söyliycem; vali olabilmenin şartlarına bakınız bir de öğretmen olabilmenin şartlarına bakınız...aradki farkı çok rahat görüp ne demek istediğimi anlıycaksınız...sen bize sabır ver yarabbim...

not: vali olabilmenin bir şartı ortaokul mezunu olmak...düşünün artık...(ortaokul mezunlarını küçük gördüğümden değil sadece bu cümleleri kuran insanlarla biz öğretmenlerin arasındaki farkı görme açısından yazdım)

avcılar kaymakamı iken ne yapmış ki vali olunca birşeyler yapabilsin.bu iş kapasite meselesi.türk usulü faturayı yine işçi gibi görülen öğretmene kesmişler.şaşırmamak lazım.60 kişilik sınıflarda mucize gerçekleştirmek gerekiyor

MARDİN VALİSİ BAKIN ŞEHRİNİZDE NELER OLUYOR...

"Kandil Dağı'ndan gelen 8 PKK’lı arasında bulunan Hüseyin İpek, Kızıltepe Belediye ile Eğitimspor arasındaki karşılaşmayı izledi.

Mardin 1’inci Amatör Ligi’nde bugün oynanan Kızıltepe Belediyespor ile Kızıltepe Eğitimspor arasındaki futbol maçını Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine 19 Ekim'de 2009'da Habur Sınır Kapısı’ndan gelen 34 kişilik PKK'lı grubundan biri olan Hüseyin İpek de izledi. PKK’lı İpek karşılaşmayı şeref tribününde Kızıltepe Belediye Başkan Vekili BDP'li Şerife Alp ve belediye meclis üyeleriyle birlikte izledi."

korsanhaber.com

suç öğretmendeyse sizi eğiten ve size öğreten öğretmen de suçluymuş sayın valim

suç öğretmendeyse sizi eğiten ve size öğreten öğretmen de suçluymuş sayın valim

işte hocam TAM BU NOKTADA ESKİ ÖĞRETMENLERİ ARAR OLDUM DEYİP İŞİN İÇİNDEN ÇIKIYORLAR

Sanki "hırsızın hiç yok" demeye gelmiş.

Şanlıurfanın bir ilçesine bağlı 4km uzaklıkta 3 yıl çalıştım.300 metre yerin altından su çıkıyor her evin önünde su tankları vardı.Elimizi su kovası alıp su taşıyorduk.sonra ilçeye geldik 60 bin nüfüslu.Her apartmanın üstünde yine su tankları vardı.Birgün oraya baktım anladım ki Allah insanı gerçekten dayanıklı yaratmış tarif etmekle anlatılacak manzara değildi.Yazılacak çok şey var koskaca ilçeye su getiremeyen temizliğini gideremeyen , öğretmenini koruyamayan atanmışlar birilerinden hıncını alacaklarına,günah keçisi arayacaklarına önce üstlerine düşeni yapsınlar bir zahmet...

ben mardin kızıltepe merkez okulların birinde görev yaptım.Hemde ilksene.okulumuz 1700 öğrenci 35 öğretmen. ikili öğretim vardı. sabah 07 de giriş saatimiz. öğlenden sonra 12.30. sınıflar benim 2 sınıf tı 85 öğrenci vardı. her sırada 3 -4 öğrenci oturmakta. fiili günlük gelen öğrenci 60-70 arası. okulun suyu yoktu taşımalı yani belediye getiriyordu. öğleden sonra öğretim yapan sınıflar ve öğretmenler son derstte tazyikli suyla sınıflar temizleniyor paspas yapılıyordu. eğitim öğretim nasıl derseniz  yorgunluk ter içinde kalma sadece
yazıldığı gibi öğretmenler öğretmen evinde kahvede geçirmiyorlar günlerini.  eve gidince dinleniyorlar. çünkü sabah erken kalkma  sınıf kalabalık olması yoruyordu. üstelik sular içilmez. bir kaç arkadaşımız tifoya yakalandı. öğretmen evleri buralarda tek sosyal yaşam. akşam saat 22-23 arası kalabalık olur. diğer zaman boştur.

ha burda eski öğretmen benzetmelerinde Köy enstitüler kastetiliyorsa  doğrudur. yakınlarım  akrabalarım cevremden 20 ye yakın köy enstitü öğretmen vardır. hala yaşlı olsalarda kravat boyunlarından çıkmaz cevrelerine yardımcı olmak isterler.hala ışık saçmaya çalışırlar. Şimdiki eğitim öğretim metodu olan yaşam  boyu öğrenme öğretme onların metodlarıdır.

sadece eğitim öğretim  mardinde değil izmirdede malesef hedeflenen seviyeye ulaşamamıştır. şu an okullar dersanecilerin ekmek kapısı haline gelmiştir. geçen hafta 3 dersane okula gelmiş reklamlarını afişlerini yapıştırmış  gitmişlerdir. öğretmen açısından bakarsanız özlük hakları .bir müdür müdür yardımcılığı gibi konuların cözümlenmemesi yollukların alınmaması yada geç alınması.etik olmayan davranışlar düşünülecek konudur. ayrıca kiraların maaşın 1/3 ünü götürmesi. (her öğretmen in eşi çalışmıyor) çalışanlarda maaşlar arasında dengesizlik  bütün bunlar  malesef eğitim öğretimi etkilemekte.

tabii bütün yukarıda yazdıklarım benim meslek yaşamımda  gördüklerim. size  göre farklılıklar olabilir.

geçen yıl mardindeydim merkezde 1 yıl çalıştım, elimden gelenin en iyisini yaptım; değiştirebildiğim ve geliştirebildiği pek birey olmadı neyazıkki. ama benden izler kaldı, kötü örneklerden değil iyi örneklerden oldum ve öyle akılda kaldım. ayrıca gezdim gördüm yerli halkla yaşadım ve geldim. zaten bir-iki yıldan fazlası eziyet ötesi olur orada. eğitimi de sınıftaki 30-40 50... öğrenciyle değerlendiremeyiz. buradaki eğitimin durumunu ve düzeyini belirleyen öncelikle aile ve kültürü. sonra dil sorunu. sonrasında öğretim ortamları ve materyal sorunu. sonrasında öğrertmenin huzurla dersini aktarabileceği bir iş-çalışma ortamı ile ikamet ve sosyal imkanları. ve aslında hepsinden önemlisi en baştan aşağıya doğru milli eğitimdeki kadro. öğretmenlerin % 50 si yerli geri kalanın yarısı da çevre illerden. yani kültürleri öğrenci ve halkla örtüşüyor, aynı zamanda doğruları ve yanlışları da. bu sebeple olması gereken standart eğitim değil, beklentlerin karşılığı veriliyor. iyisi yok mu tabiki var ama yönetim kadroları da böyle sıkıntılı olunca iyisi kötüsü birbirine karışıyor. zaten suyun başı nereye akarsa sonu da oraya akıyor...
orada eğitim bu durumdaysa ve öğretmen suçlanacaksa bundan; önce yöneticileri suçludur, sonra ona uyan ve ortak fikir sahibi öğretmen... tabi suçlamak kolay ama bilinmeli ki bu öğretmenleri de o hale getiren öğretmene ve eğitimin önemine karşı ne aileden ne öğrenciden görülemeyen saygı ve hoşgörü....