Peygamberimizin Hadis Ve Sünnetleri

Çevrimdışı 33kalemdar

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.450
  • 5.163
  • 2.450
  • 5.163
# 29 May 2011 22:01:57
3 günde 950 kez görüntülenmiş konumuz.buda bizim O'nun öğretilerine ne kadar önem duyduğumuzun bir göstergesi. çünkü O varsa herşey var

Çevrimdışı s-aslan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.395
  • 15.185
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.395
  • 15.185
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 29 May 2011 22:03:50
"İncisenizde incitmeyiniz."

"Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz."

Çevrimdışı 33kalemdar

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.450
  • 5.163
  • 2.450
  • 5.163
# 29 May 2011 22:04:49
Gülden terazi tutarlar
Gülü gül ile tartarlar
Gül alır gül satarlar
Çarşı pazarı güldür gül

Çevrimdışı okulönceci26

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.624
  • 18.850
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 3.624
  • 18.850
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 29 May 2011 22:13:55
...kişi sevdiği ile beraberdir.

Çevrimdışı siraçisra

  • Bilge Üye
  • *****
  • 6.865
  • 30.396
  • Zihin Eng. Öğrt.
  • 6.865
  • 30.396
  • Zihin Eng. Öğrt.
# 29 May 2011 22:14:45
Dört dua vardır ki, redde uğramaz: Evine dönene kadar hacca gidenin duası... Ailesine dönünceye kadar savaşa gidenin duası... Şifa buluncaya kadar hastanın duası... Mü’minin mü’mine gıyabında (yüzüne söylemeden ve haber vermeden) yaptığı dua. Bu dualardan en çabuk kabul edileni, mü’minin mü’mine gıyabında yaptığı duadır.
Hadis -i Şerif

Çevrimdışı zha02

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 203
  • 657
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 203
  • 657
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 May 2011 22:18:29
Senin vasıtanla Allahü teâlânın bir kişiye hidayet vermesi, senin için üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.

Hadis-i Şerif [Taberani]

Çevrimdışı okulönceci26

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.624
  • 18.850
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 3.624
  • 18.850
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 29 May 2011 22:22:26
zenginlik,mal çokluğundan değildir.esas zenginlik gönül zenginliğidir.

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 29 May 2011 22:51:09
Ümmetimin bana en yakın olanları, bana en çok salavat getirenleridir.
Hadis-i Şerif [Beyhaki]

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 4.415
  • 27.381
  • 4.415
  • 27.381
# 29 May 2011 23:08:25
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘İsrail oğullarında kendi aralarında kardeşlik bağı kurmuş iki kimse vardı. Bunlardan birisi günah işler, diğeri ise büyük bir gayretle ibadet ederdi. Gayretle ibadet eden kişi diğerini günah işlerken gördükçe ona:
...
−Bu işten vazgeç derdi. Bir gün onun bir günah işlemekte olduğunu görünce ona:

−Bu işten vazgeç dediği halde o:

−Sen beni Rabbimle baş başa bırak, benim üzerime bir bekçi mi gönderildin? deyince ibadet düşkünü şahıs:

−Allah’a yemin ederim ki Allah seni bağışlamaz ya da Allah seni cennete koymaz dedi.

Derken ikisi de öldü ve her ikisi de âlemlerin Rabbinin huzurunda bir araya geldiler.

Allah-u Teâlâ, gayretle ibadet edene:

−Sen beni bilen birisi miydin? Yoksa benim elimde bulunanlara güç yetiren birisi miydin? diye sordu.

Günahkâra da:

−Haydi, sen git, rahmetimle cennete gir, dedi.

Ötekine de:

−Alın bunu, cehenneme götürün dedi’ buyurdu.”

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki o dünyasını ve ahiretini mahveden bir söz söylemiştir.

Hadis-i Şerif

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.481
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.481
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 29 May 2011 23:43:35
Resulullah ile beraberdik. Yer – gök tüm vadiyi tekbir seslerimizle inletip bağıra bağıra dua ediyorduk. Resulüllah bize yaklaştı ve şöyle dedi: Ey insanlar! Siz yanınızda olmayan uzaktaki birine veya sağır bir varlığına seslenmiyosunuz. Hemen yanı başınızdaki sizi işitene (size sizden yakın olana) yalvarıp yakarıyorsunuz. (Duada bu şiddet ve gürültüye gerek yok).
Hadis (Hilye).

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.382
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.382
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 30 May 2011 00:00:02
Din Nasihattır!!!
Ebu Rukayye Temîm ibni Evs ed-Darî (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Din nasihattır’ buyurdu.

Biz, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:

−Kimin için nasihattır? dedik.

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Allah için, Kitabı için, Rasulü için, Müslümanların imamları için ve tüm Müslümanlar için nasihattır’ buyurdu.”

Müslim, Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei

Nasihat: Arap dilinin en kapsamlı kelimelerinden biridir. Bazı dil âlimleri, Arapçada nasihat ile felah kelimeleri kadar dünya ve ahiret hayırlarını bünyesinde toplayan bir kelime olmadığını söylerler.

Nasihat: Sözlükte öğüt vermek, iyi ve hayırlı işlere davet, kötü ve şer olan şeylerden nehyetmek, bir işi sadece Allah’ın rızası için yapmak, yırtık olan elbiseyi dikmek, balı mumundan süzüp arındırmak gibi çok çeşitli ve muhtevalı manalar ifade eder.

Dinin Allah İçin Nasihat Oluşu
Bir mü’min için öncelikler vardır. Bunların başında Allah’a iman, ilk sırada yer alır. Tabiî ki Allah’a iman, sadece “inandım” demekle yerine gelmiş olmaz. Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“İnsanlar “inandık” demekle, imtihandan geçirilmeden bırakılacaklarını mı sandılar?”
Ankebut 2

İşte dinin Allah için nasihat oluşunun içeriği:

1) Allah’a iman,

2) Allah’a şirk koşmamak,

3) Allah’a kulluk ve ibadette ihlâslı davranmak,

4) Daima Allah’a itaat üzere olmak,

5) Allah’a isyandan şiddetle kaçınmak,

6) Allah için sevmek,

7) Allah için buğz etmek,

8) Allah’a itaat edene dost, isyan edene düşman olmak,

9) Allah’ı inkâr edenlerle cihad etmek,

10) Allah’ın nimetlerine şükretmek,

11) İnsanları bu sayılan vasıflara davet ve teşvik etmek,

12) Bütün insanlara nezaket göstermek.

İşte bunlar Allah’a imanın gereği ve dinin Allah için nasihat oluşunun gereğidir.

Müslümanın bütün söz ve davranışlarında bunların gereğini yerine getirmesi, hem dünyada hem de ahirette kendisine fayda verir.

Dinin Allah’ın Kitabı İçin Nasihat Oluşu
Allah’ın Kitabın’dan maksat Kur’an’ı Kerim’dir. Bir Müslüman, bütün semavi kitapların Allah’ın katından indirildiğine, Kur’an’ın o kitapların sonuncusu ve onlara şahit olduğuna inanır. Bu konudaki inanç temelleri şunları da içine alır:

−Kur’an’ın, Allah’ın kelamı olduğu, Allah (Azze ve Celle)’nin tarafından gönderildiği ve yine O’nun tarafından korunacağı, kul sözlerinden hiçbirinin ona benzemediği, kullardan hiçbirinin onun bir benzerini getiremeyeceği gerçeklerini kabul edip inanmak. İşte bütün bunlar, Kur’an’a yönelik inanç esaslarıdır.

−Dinin Kur’an için nasihat oluşuna şu prensipleri de ilave etmemiz gerekir:

1) Kur’an’ı okumak ve hıfzetmek. Çünkü Kur’an’ı okumakla ilim ve irfan kazanılır.

2) Nefs temizliği ve gönül saflığı elde edilir.

3) İnsanın takvası artar.

O halde Kur’an’ı okumak, sadece lafzını okuyup sevap kazanmak değil, Kur’an bilgisine sahip olmaya gayret etmek anlamındadır. Şunu da hemen ifade edelim ki, Kur’an okumakla insan büyük sevap kazanır ve Kur’an kendisini okuyana şefaatçi olur. Ancak bunların tahakkuk etmesi için bir takım şartların yerine getirilmesi gerekir.

1) Kur’an okurken ona saygı ve tazim göstermek,

2) Tecvidine ve adabına riayet ederek okumak,

3) Harflerinin hakkını vermek,

4) Huşu içinde okumak gerekir.

Bu konu, Kur’an’ın kıraatı ile ilgili kitaplarda genişçe ele alınır.

−Kur’an’ı okurken manalarını düşünmek, ayetlerin mahiyetini anlamaya çalışmak icab eder. Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyurarak bizi uyarır:

“Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalbleri üzerinde kilitleri mi var?”

Muhammed 24

−Kur’an’ı Kerîm’i Müslüman nesillere öğretmek, Kur’an’ın korunması konusunda onlara mes’uliyetlerini hissettirmek, ona dil uzatanlara karşı müdafaa görevini yerine getirmek, her Müslümanın vazifesidir. Kur’an’ı öğrenmek ve öğretmek bizler için izzetin, şerefin ve saadetin önemli bir vesilesidir.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:

“Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve onu öğreteninizdir.”

Buhari, İbni Mace

Bütün Müslümanların Kur’an’ı okumayı öğrenmeleri ve ayrıca onu anlamaya çalışmaları, üzerlerine düşen önemli görevlerden biridir. Bütün yeryüzü Müslümanları, buna özel bir ilgi ve ihtimam göstermelidirler. Çünkü bu konu, Müslümanların müştereklerinin başında gelir.

−Kur’an’ı anlamak ve onunla amel etmek esastır. Anlama azmi olmadan ve sevap kazanma duygusundan mahrum olarak sadece okumak ve amel etmeksizin sadece anlamak bir hayır ve fazilet olarak kabul edilemez. Amel edilmeyen bilgi fayda vermediği gibi hoş da karşılanmaz. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyi söylemek, Allah katında büyük gazaba sebep olur.”

Saf 2, 3

−Kur’an ilimlerinin her birini öğrenmek, neşretmek, muhkemini, müteşabihini, nasih ve mensuhunu, umum ve hususunu bilmek de ümmet üzerine farz olan hususlardır. Bu konularda âlim yetiştirilmezse ümmetin hepsi sorumlu olur.

−Buraya kadar ana hatlarına işaret etmeye çalıştığımız hususlar, dinin, Kur’an için nasihat oluşunun çerçevesini meydana getirir.

Dinin Allah’ın Rasulü İçin Nasihat Oluşu
İslam, Allah’ın katından insanlığa gönderilen son din, Kur’an’ın son kitap olduğu gibi, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de en son Nebi’dir. Bir mü’minin Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’le ilgili inancı şu esasları da ihtiva etmelidir.

1) Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Allah’ın elçisi olduğunu kalb ile tasdik, dil ile ikrar etmek.

2) Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Kur’an ve Sahih Sünnetle getirip bildirdiklerine iman etmek.

3) Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i sevip itaat etmeyi, Allah’ı sevip itaat etmek gibi kabul etmek. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“De ki: Eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.”

Âl-i İmran 31

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Kim Rasule itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara koruyucu olarak göndermedik.”

Nisâ 80

Bu gibi Kur’an ayetleri bunun delilidir.

4) Allah’ın Rasulü’nü dost edinenleri dost, düşmanlarını düşman bilmek.

5) Ehl-i beytini ve ashabını sevmek, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e inanmanın gerekleridir.

−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sünnetini ihya edip hayata geçirmek, bid’attan ve bid’atçılardan kaçınmak, İslam’ın davetini yeryüzüne yaymak, sünnet ilimlerini öğrenmek, bunları başkalarına da öğretmek, ilmi öğrenir ve öğretirken edeplerine riayet etmek, âlimlere saygı göstermek, terbiye ve nezaket kaidelerine uymak, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ahlakıyla ahlaklanıp edebiyle edeplenmek gibi görev ve sorumluluklar, her Müslümanın hassasiyetle uyması gereken esaslardır.

Belli başlılarını sıralamaya çalıştığımız bu prensipler, dinin, Allah’ın Rasulü için nasihat oluşunun ne anlam ifade ettiğini ortaya koyar.

Dinin Müslümanların İmamları İçin Nasihat Oluşu
İmam, toplumun önünde bulunan ve onlara önderlik yapan, toplumun da kendisine uyduğu kişidir. Daha özel anlamıyla imam, İslam ümmetinin başında bulunan liderdir. Ümmet denilmesinin sebebi de, bir imama tabi olduklarındandır. Bu lidere imam, halife, emir, sultan ve bunlara benzer isimler verilmiştir.

Hangi adla anılırsa anılsın, imam, ümmetin önünde, onlardan sorumlu olan ve onları yöneten kişidir. Toplum içinde devletin yöneticisi adına hüküm verme yetkisine sahip kılınan herkes, her seviyedeki yönetici bu tabirin kapsamına girer. Ayrıca toplumda doğruyu ve yanlışı bildirme vazifesiyle mükellef olan âlimlerdir.

Muhteva tesbitini yaptıktan sonra, konunun esasına yönelik açıklamalara geçebiliriz.

Müslümanları yönetenler, onların işlerinin başına geçenler, Müslümanlardan olmalıdır. Çünkü Müslümanların kendilerini yönetenlere itaat etmeleri farzdır.

Müslüman olmayanlara nasıl itaat edilebilir? Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Rasule itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah’a ve Rasulüne döndürün. Şayet Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, bu daha hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.”

Nisâ 59

Bizlerin yöneticilere nasihatımız, onlara karşı vazifemiz, kendilerinin iyi ve dürüst olmalarını, doğru yolu bulmalarını, adaletli davranmalarını istemektir. Onlara karşı saygımız ve sevgimiz, şahıslarını tanımamıza veya birtakım özel işlerimizi onlar vasıtasıyla gerçekleştirmemize bağlı olamaz.

Böyle bir saygı ve sevgi dinimiz nazarında makbul de sayılmaz. Yöneticilerin adil idareleri altında bütün İslam ümmetinin birliğini ister, bunun için gayret ederiz. İslam ümmetinin parçalanmışlığı yüreğimizi yaralar; insanların zalim yöneticilerin zulmü altında inlemesi, içimizi parçalar. Bu sebeple “Yeryüzünü, Allah’ın halis kulları, gerçek mü’minler idare etmelidir” deriz ve bunun tahakkuku için var gücümüzle çalışmamız gerektiğine inanırız.

Dinin idareciler için nasihat oluşu, şu prensipleri de içine alır:

−Hak üzere oldukları sürece onlara yardımcı olmak, hakdan ayrılmamaları yönünde onları uyarmak, yaptıkları yanlışları hatırlatmak, bunları yaparken kendilerine karşı yumuşak ve nezaket kaideleri içinde davranmak, yöneticilerine nasihatkar olmayan, zalime “sen zalimsin” demeyen, nasihatçıların ağzı kilitlenmiş, hak söze karşı da kulakları tıkanmış olan bir ümmette hayır olmayacağını bilmek.

−Emir olan kişinin arkasında namaz kılmak, ona toplamakla yükümlü olduğu zekâtı vermek, onunla birlikte cihada gitmek, kendisine hayır dua etmek, yalancı övgülerle onu aldatmamak.

İşaret ettiğimiz bu noktalar, dinin imamlar yani yöneticiler için nasihat oluşunun neler ihtiva ettiğini ortaya koyar. Bunların izahı ve uygulama safhası ile ilgili açıklamaların yeri burası değildir. İslami ilimlerin her birinde, ilgili oldukları bölümlerde konuya gereken önem ve hassasiyet gösterilir. Ancak doğrudan doğruya devlet yönetimiyle ilgili eserler de telif edilmiştir. Belli başlı bilgileri bu çeşit eserlerde bir arada ve topluca bulabiliriz.

Buna göre, Allah’ın Kitabı ve Rasulü’nün sünnetinin anlaşılıp hayata geçirilmesinde âlimlerin sorumlulukları çok büyüktür. Onlar Kitap ve Sünnet’in emir ve yasaklarını, kendi heva ve hevesleri, sapık düşünce ve anlayışları doğrultusunda çarpıtmaya çalışanlara karşı koyma ve onların yanlışlarını, hatalarını ilmî bir tarzda reddetme mes’uliyeti taşımaktadırlar.

O halde öncelikle âlimlerin dini çok iyi bilip, kendileri salah bulmuş olmalıdırlar. Kendileri salah bulmayanların başkalarını ıslah etmeleri mümkün olmaz.

Din âlimleri, toplumu yöneten idarecilere, Allah’ın Kitabı ve Rasulü’nün sünneti yönünde nasihat etmeyi ve kendilerini hakka davet etmeyi büyük ve şerefli bir görev saymalı, bu hususta görevlerini yerine getirmezlerse, Allah katında en büyük sorumluluktan kaçmış olmanın cezasını çekeceklerini bilmelidirler. Çünkü Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle rivayet eder:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Cihadın en faziletlisi zalim bir devlet başkanının yanında hakkı söylemektir’ buyurdu.”
İbni Mace 4011, Tirmizi 2174, Ebu Davud 4344

Bunu yerine getirmediği gibi, zalimlerin zulümlerine ortak olan, onları tutan, azgınlıklarına göz yuman, zalimlere övgüler yazanlar Allah (Azze ve Celle)’nin katında nasıl makbul olabilir ve Allah (Azze ve Celle)’nin huzurunda nasıl hesap verebilirler?

Gerçek âlimler, her asırda ümmete yol ve yön göstermiş, toplumu sapmaktan korumuş, yöneticileri de gerektiği şekilde ikaz etme görevini yerine getirmişlerdir. Ümmete düşen görev, gerçek âlimlere tabi olmaktır.

Dinin Tüm Müslümanlar İçin Nasihat Oluşu
Bütün Müslümanların âlim olması, âlim olanlarının da her şeyi bilmesi mümkün değildir. Her yaştan, her renkten, her ırktan, her cinsten ve her seviyede insanıyla ümmet bir bütündür.

Burada herkesin birbirine karşı vazife ve mes’uliyetleri vardır. İşte bunları öğrenmek, öğretmek, din ve dünyalarına ait faydalı olan şeyleri insanlara göstermek, onlara yardımcı olmak, kusurlarını örtmek, onlara eziyet etmemek, iyilikleri emir, kötülükleri nehyetmek, başkalarını aldatmamak, haset etmemek, hürmet, şefkat ve merhameti aralarında yaymak, kendisi için arzu ettiklerini onlar için de istemek, kendi nefsi için arzu etmediklerini onlar için de istememek, canlarını, mallarını, ırz ve namuslarını korumak ve müdafa etmek, dinin bütün Müslümanlar için nasihat oluşunun gereğidir.

Bu açıklamalardan sonra, nasihatın din ve İslam anlamına kullanıldığını söyleyebiliriz. Başlangıçta ifade ettiğimiz ve bu açıklamalarla görüldüğü üzere nasihat, yaygın olarak anlaşıldığı gibi sadece “öğüt vermek” anlamında kullanılmış değildir.

Hadisten Öğrendiklerimiz
1) Nasihat dinin emirlerinden olup farz-ı kifayedir. Gücü yeten herkes, gücünün yettiği nisbette nasihatten sorumludur.

2) Nasihat sadece “öğüt vermek” değil, dinin bütün emir ve yasaklarını ihtiva eden bir mana taşır.

3) Müslümanlar bir imamın önderliğinde Allah, Kur’an ve Rasul inancına dayalı ümmet olma azmi, gayreti ve kararlılığı içinde bulunmak ve neticede yeryüzünde bunu gerçekleştirmekle mükelleftirler.

4) Nasihatı kabul edilecek kişinin nasihat etmesi vacip olur.

5) Nasihat edene bir kötülük geleceğinden korkulursa, onun nasihatı terk etmesine ve şartlar teşekkül edinceye kadar beklemesine ruhsat vardır.

 

Çevrimdışı culle

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.208
  • 13.780
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 4.208
  • 13.780
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 30 May 2011 11:45:18
Hz. Peygamber(sav) Ebu Hüreyre(ra)'den rivayet edildiğine göre şöyle buyurdu;
Hasetten kaçın. Zira o, ateşin odunu yediği gibi, bütün hayırları yer
(Ebu Davud, Edep, 52)

Çevrimdışı hafsa78

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 176
  • 201
  • 176
  • 201
# 30 May 2011 11:49:28
Allah'a kavuşmayı isteyeni Allah da sever.

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 30 May 2011 11:54:49
Vallahi bir zaman gelecek, insanlar Kur'anı öğrenip okuyacaklar. Sonra, "Biz öğrenip okuduk, bizden daha iyisi var mı?" diyecekler. İşte onlar Cehennem odunudur. [Taberani]
ALLAH MUHAFAZA ETSİN SİZLERİ. BİZLERİ BÖYLE OLMAKTAN İNŞAALLAH amin ...

Çevrimdışı siraçisra

  • Bilge Üye
  • *****
  • 6.865
  • 30.396
  • Zihin Eng. Öğrt.
  • 6.865
  • 30.396
  • Zihin Eng. Öğrt.
# 30 May 2011 11:57:18
Adalet güzeldir. Fakat idarecilerde olursa, daha güzeldir. Cömertlik güzeldir. Fakat zenginlerde olursa daha güzeldir. Dinde titizlik güzeldir.Fakat alimlerde olursa daha güzeldir.Sabır güzeldir. Fakat fakirlerde olursa daha güzeldir.Tövbe güzeldir.Fakat gençlerde olursa daha güzeldir.Utanma duygusu (haya) güzeldir. Fakat kadınlarda olursa daha güzeldir.
Hadis-i Şerif

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK