Ay doğarken bir söğüdün ardından
göl yüzünde sisli bir esinti ile
akşamın göğsüne hüzün serperek
ve yağmurdan geceye çiçekli perdeler çekerek
beni düşün,beni düşün,unutma
en umarsız en umutsuz günümde
bağrına bir yumrukçökeldiğinde
ve dağların mazlum ateşi
o güzelim saçlarına cayır cayır yanıp ulaştığında
beni düşün,beni düşün,unutma
beni düşün bir kavganın içinde
helal bir ekmeğin peşinde
ve kurtlardan arta kalmış yüreğimin
can çekişeno son parçasını da,sana sakladığımı bil
bil ki haykırırcasına bu esir gövdemi yakarcasına
kavuşmak için o serin bağrına
ateşten bir yol arıyorum
kar yağarken mor dağların ucundan
sol yerinde sessiz bir inilti ile
yastığın yüzüne yaşlar dökerek
ve akşamdan gizlice bir ah çekerek
beni düşün,beni düşün,unutma
kan kızılı bir gelincik seherinde
sırtıma kahpe bir hançer indiğinde
ve bu gencecik ve bu hemencecik ölüm
çığırtkan bir gazete başlığında
çığlık çığlık sana kavuştuğunda
beni düşün,beni düşün,unutma
beni düşün şehre her yağmur yağdığında
ıslak ve kırılgan bir türkünün içinde
göğsünden dudaklarına doğru sancılı bir isyan kabardığında
bastırarak kalbini avuçlarınla
sesini okşadığımı bil
bil ki yalvarırcasına,uzayan yollara dağılırcasına
sonsuz bir mahşerin ortasında
bir zemzem suyu gibi seni,seni özlüyorum..
Yusuf HAYALOĞLU
tüm paylaşımlar çok güzel, teşekkür ederim
