Yakılacak Mektuplar

Çevrimdışı zeynep_zehra

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.521
  • 7.992
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.521
  • 7.992
  • Birleştirilmiş Sınıf
29 Tem 2013 06:38:55
   1   

Sabahlardır yoksun. Her sabah olurken, her yeni güne binlerce mahlûk gözünü açarken, benim gönlümün sensizlikten karardığını anlatmak işe yarar mı ki? Günün kızıllığını bilir misin? Hani sabahın ilk ışıkları da derler? Gün doğmak üzeredir de sancılar içindedir. Gece terk etmemekte ısrarlı, gün doğmakta kesin kararlı. Yıldızlar terk etmiş çoktan da sabahyıldızı inat içinde. Bana benziyor işte o seherin yıldızı, son umut tükeninceye kadar bekliyor. Her sabaha yeni umutlar taşıyor da binlerce sabah hayal kırıklığıyla kahroluyor.
   Bir de seher yeli. İnsanın yüzünü değil de adeta ruhunu okşuyor. Ölüm gibi. Bir bebeğin kendinden bihaber dokunuşları. Annemin nasırlı ellerindeki emek... Seher yeli adamın ruhuna işliyor. Ruhumda esrik yokluğun. Ki varlığına erişmemiş ruhumun derinliklerinde var olmuş ve yıllarca varlığına meydan okumuş yokluğun. Yokluğunda var etmek seni, haşa!..
   Perdeyi kaldırmakla kaldırmamak arasında gelip giden süreç.. Perdeyi dahi incitmeyen badı sabah ruhuma zarar verebilir mi?
   Havsalamda sallanıp duran düşünler. Bile bile ‘düşün’ yazıyorum, belki düşünce yazmam gerekiyor çok fikrim yok. Fikirlerimi alıp gittiğin gün geliyor aklıma. Mucize; gelmeden, görmeden, nasıl da çaldın onca şeyi benden. Bir kez olsun şikâyet etmedim. Çünkü sen bir kez olsun ‘geleceğim’ demeden beni asırlarca beklettin. Bekletmedin. Bekletmek, bekle deyince olan davranış şekli olmalı. Ben ne yaptım o halde? Mecnun mu oldum acaba Leylamı beklerken? Niye bekledim ki her şeyden önce? Gelirim demedin ki sen, bekle de demedin..
   Bekledim.
   Seni bekleyecek kadar çok seviyordum çünkü. Bir sevginin sonsuzluğunu ölçmek için ne kadar beklenildiğine bakmak gerekiyor. Dahası, kimse öyle eskisi gibi içinde aşk kelimesi geçen cümle dahi kurmuyor. Kendimi övüyorum, bak çabuk fark ettim..
   Öyle zamanlarım oldu ki seninle, bıraktım her şeyi seni düşündüm. İş edindim seni düşünmeyi. Zaman mefhumundan sıyrılıp saatlerin geçtiğine tanık olunca tekrar tekrar anladım seni sevdiğimi. Penceremden baktığımda dışarıda olanları pek görmedim..
   Durmadım yazdım sonra.. Yüzlerce tane mektup..
   Okumadın.. Okudun da anlamadın mı yoksa, bilemedim..
   Seni sevmeyi dahi sevdiğimi fark ettiğim anlardı en çok mutlu olduğum anlar. Çünkü seni tanıyor, seni seviyor, seni bekliyor, sana üzülüyordum. Beni üzen ‘sen’din, düşünsene bu ne büyük şükür sebebidir..
   Gün aydınlandı. Şimdi ışığı söndürme zamanı. Belki gelirsin diye de kapıyı aralamalı..
   Ya gelmezsen?
   Bu son soruyu tek bir gün dahi düşünmedim..

Çevrimdışı zeynep_zehra

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.521
  • 7.992
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.521
  • 7.992
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 30 Tem 2013 06:03:34
   2

   Sabrı seherde öğretir sahur. Belki bu yüzden gönül meftun bu anlara. Bir yüce bahşedişin kıymeti sonsuz bilinesidir de pek çok zaman ‘uyuruz’. Oysa aşk telin eder uykuyu. Nefsi uyuyanın açılsa da gözleri göreceği karanlıklardır artık ateşler içinde.
   Gönlüm de uyumamalı nefsime bakıp. Çünkü içinde seni barındıran bir can, her ne pahasına olursa olsun katlanmalıdır tüm zorluklara. Katlanmak yanlış oldu. Çünkü aşkta tahammüle yer yoktur. Çünkü tahammül belli zaman sonra başa kakış olacaktır. Aşk, yüzde yüz gönülden olmalı, gönüllü olmalıdır. Ben seni çok bekledim ama… diye başlayan bir cümle tüm aşkı siler atar gönül nezdinde. Çünkü bir amaç uğruna değildir beklemeler. Beklenilen ola ki gelirse bitecek olan bekleme her şeyin bittiğini mi bildirecektir?
   Şimdi bir resmin canlandı gözümde. Saçlarının ahengini hatırlıyorum (yalan yok, hiç unutmadım) o ne muazzam bir duruştu öyle ya Rab! Saçlarına yazdığım şiirler gelip geçiyor gene aklımın en taze mevkilerinden.. Ne çok bakardım resmine, ne çok ağlardım.
   Ağlamayı sende öğrenmedim ama aşka ağlamayı sen öğrettin bana. Bunun için bile ne kadar çok sevsem az seni. Kıymeti bilinesi çok gözyaşı döktüm velâkin hiçbirisi gelmen için değildi. Çünkü karşılık bekleyerek sana dair en ufak bir hareket dahi yapmadım, en küçük bir hissiyat beslemedim. Ağladıysam aşkımdandı ve hepsi o kadardı.. Günlerce ağlattın da bir kez olsun gelmedin diye bir cümle kursaydım eğer onca gözyaşı da boşa gitmiş olacaktı.. Ve emin ol, gelsen dahi gözyaşlarım dinmeyecekti. Çünkü hiçbir sevmem dünyevi kelimelerle anlatılacak kadar basit olmadı..
   Yaprakların hışırtısını duyuyorum. Seni anlattıklarından eminim. Çünkü bu dünyada güzelliğe dair ne varsa hepsi seni anlatmakta. Senden bihaber olanların ise varlıkları bile meçhul. Belki de kıskanmalıyım bu cümleyi, kimsenin haberi olmamalı senden, ki gönlümdeki yerin sınırlara gelesi değil..

Çevrimdışı zeynep_zehra

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.521
  • 7.992
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.521
  • 7.992
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 26 May 2014 12:57:38
3

   Bir akşamdı. Tam akşamdı. Gece değil akşamdı. Gelirsin sandığım, bir günü asır eyleyip gözlerinle saniyeleri tükettiğim günün akşamıydı. Gelmeyişinin kaçıncı akşamı olduğunu artık saymadığım katran kokulu akşam.
   Uzakların feryadıyla yanıyor haldeyken gönlüm, gözlerim de kan çanağına dönmüşken çoktan, yolların yandığı bir akşamdı. Yollar yanıyor dedim, gelmeyişi ondandır. Gelmek istemediğini düşünmek istemiyordum. Nasıl olur da istemezdin ki…
   Güneş batalı çok zaman olmuş gibi hissettim. Yıllar olmuştu sanki. Yıllar yılı güneşi görememiş gibi kapana kısıldı kalbim. Ne beter akşamdı bu böyle. Ne yaman zehirdi yokluğun. Gözlerini değil gözlerinle baktığın şeyleri düşünmeye çabaladım. Sen, sen bakıyordun, nasıl da şanslıydı her biri. Alelade bir yol tabelası olsaydım mesela. Benim sayemde elliyle gitmen gerektiğini anlasaydın. Tabelanın ben olduğumu anlayınca daha fazla gaza basardı diyor içim. Niye böyle ki..
   Ya da yanlışlıkla ezdiğin bir çiçek olsaydım çiçeğin de ben olduğumu anlayınca topuğuyla çiğnerdi diyor içim. Öyle olmasa neden gelmez ki insan?
   Hücum ediyordu kelimeler gene beynime beynime. En ağır silahın en etkili kurşununun etkisini hissetmeye çalıştım kıyaslamak için kelimelerin ızdırabıyla. Daha ağırdı kelimeler. Kurşunun tek anı vardı. Peki ya umudun tükenmesinin?
   
   …

   Bu çıkmaz sokak şiire çıkar
   Hani çıkmazdı diyen
   Sen görmesen ne çıkar?

Çevrimdışı zeynep_zehra

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.521
  • 7.992
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.521
  • 7.992
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 28 May 2014 00:24:03
Geceydi işte.. Geleceği olmayan gece.. Geleceğinin olmadığı gece.. İşte tam da böyle geceye yaraşırdı gitmek..

Çevrimdışı eslemnurum

  • Uzman Üye
  • *****
  • 10.560
  • 26.279
  • 10.560
  • 26.279
# 28 May 2014 00:28:21
Gitmek kolay olsaydı anlamı kadar,
Böyle ayaklarının dibinde sürünüyor olmazdım.
Yürür giderdim konuşmadan, sessizce...

Çevrimdışı inanoguz

  • B Grubu
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 25 Nis 2016 12:17:31
Bir mektup gelsin uzaktan, gönlü yel eylesin, canı yâr eylesin..

Bir Nisan rüzgarından sonra mı yağsın yağmur yoksa çarpsın mı suratıma rüzgâr ile damlalar..

Yokluğun acısına merhem olur, ikincisi olsun.. Yokluğunun acısında..

Bir kelebek uçsun sonra.. Ben anlarım onun ne demek istediğini, Nisan'da uçan kelebek, neyi atlatır sen bilemezsin.. Ben anlarım..

Kelimeler.. Ahhh kelimelere raks ettiren adam olmak ne çok acı demek aslında.. Ne çok isterdim feryadını duymamayı şu serçenin.. Ne çok isterdim uzakların ağıdına yanmamayı..

Gözyaşları dolu yazdığın her şey dedi.. Okuma o halde dedim, yazık olmasın gençliğine..

Bizi anlarsa can taşıyan anlar.. Canımız ki kendimize yük, bizi taşıyan anlar..

Çevrimdışı inanoguz

  • B Grubu
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 26 May 2016 20:58:52
Ben sana yazacaktım aslında
Sorma, ne oldu
Yağmur yağdı..

Yazma dedi yağmur; ben anlatırım ona. Ola ki özlemişse gönlü incinir yazdıklarını okurken.. Ben anlatırım dedi gecelerin zor olduğunu, gurbetin yangın yerine, sevdanın gözyaşına döndüğünü..
Anlattı biliyorum.. Ondan sen de yazmıyorsun. Ne güzel değil mi yağmurla anlaşmak? Kimsenin bilmediği dilden konuşmak...

Ben sana yazacaktım aslında
Sorma, ne oldu
Yalan söyledim..

Yazma dedi yalanlarım.. Yazdıkça batıyorsun.. Bir yüreği incitmek bin Kabe inşa etmekle telafi edilesi değil, yazma.. Bir gül dalı ile mutlu olan birini üzmeye hakkın yok senin.. Önce sevmeyi öğren sonra yazarsın.. Öğrendim mi peki? Sanmıyorum. O halde gene yalan yazdıklarım? Değil. Çünkü yalanlarımın sana anlatamadıkları da vardı; ben beceremedim mesela gülen sesini anlatmayı onlar da başaramadı...

Ben sana yazacaktım aslında
Sorma, ne oldu
Ölüyorsun sesi bir şair

Ve ölümün anlatabileceği sana bir Yusuf hikayesi değildi..
Sen de Züleyha değildin..
Ve bize gene dünya düştü...

Çevrimdışı inanoguz

  • B Grubu
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 01 Tem 2016 23:11:05
TANIYOR OLABİLECEĞİM KİŞİ
 
Lise sondayım. Umumi yerlerde tüm öğrencilerin soru çözme telaşında olduğu bir lise. Üç buçuk yıl önce kazandığımda tercih ettiğimi anladığım lise. Tercih eden ben değildim yani. Abimdi muhtemelen.
İkinci dönem başlamış. İlk uç buçuk yılın son ikisi ilk aşkın heyecanıyla geçmiş. İlk mağlubiyet demek daha doğru. Aşkta kazanan yoktur da denilebilir. Geceler zaten karanlık yani. Umut tükenmez ya belki günler aydınlanır diyerek ikinci aşkı seviyorum. Planlı gibi değil mi? Değil.
Gözlerini gördüm önce. Çok klişe değil mi? Göz göze geldik ve sarsıldım. Değil. O beni görmedi. O an, beni görmesi için sekiz sene bekleyeceğimi bilseydim aynı fikirde olur muydum acaba? Olurdum. Kalp fikir işi değildir.
Gözleri anormaldi. Güzel değildi.
Saçları? ‘’Sanki Vasfi için özel yaratmış.’’
Şubat’ta sevdim. Konuşmaya Mart’ta karar verdim. 1 Nisan’da öğrenci evimin önündeki gülün sarı açtığını gördüm. O kadar güzeldi ki, tüm şiirlerimde o artık sarı güldü. Kumraldı. Gül de çok sarı değildi zaten. Sarı güllerin ayrılık manasına geldiğini öğrenmeme yaklaşık altı sene vardı.
20 Nisan’da dersanede konuşmayı kabul etti. Hafta sonu olması benim için handikaptı. Okul üniforması herkesi eşitliyordu. Ne giyecektim ki şimdi ben..
Boş bir sınıfta beş dakika sürmedi sohbetimiz(!) Şu an için sınavdan başka hiçbir şey düşünmüyorum dedi. Bu cümleyi öyle bir söyledi ki sınavdan sonra da seninle işim olmazı da ben anladım.
Neden diye soramadım.
Başım dönüyordu.
Allah’a emanet olunuz dedim. Evet evet tam olarak bu cümleyi kurdum arkasını dönmüş kapıya doğru yürürken.
Ne düşündü bilmiyorum. Kalktım gittim ben de kahvede dördüncü bekleyen arkadaşlarımın yanına.
Sınav geçti. Normalde tercih yapabileceğim bir puan değildi aldığım. O, kalacak dediler. O kalacaksa ben gitmeliydim.
Kars’a gittim.
Onun hem ev hem de cep telefonu numarasını ezbere biliyordum. Cep telefonum yoktu. Ancak iki ay sonra 3310 alabildim. Ona ilk yazdığım mesaj ‘’MERHABA BEN OGUZ’’ oldu. Büyük yazıyordum karakterleri. Türkçe karakterleri küçük yazıp net(!) mesajlar veriyordum.
İletildi ilk mesajım. Cevap gelmedi. Günlerce bekledim. Bekleyince gelirdi. Sonra şarkı sözleri yazdım delikanlıvari. ‘BEN BOZKIRDAKi AGAç/SEN UZAKTA AKAN SU/DUY ARTIK çIGLIGIMI/TOPRAGIM SANA MUHTAç!’
Duymadı.
Dört ay sonra duydu. Yani ben öyle sandım. Yüreğim ağzıma geldi onun aradığını görünce. Açtım. ‘Ben …’nun amcasının oğluyum, kuzenimin peşini bırak yoksa seni sinkaf!..’
Özür diledim. Yıldızlar şiirlerimin gökyüzüydü. Şimdi hepsi tepeme göçmüş gibi bir acı..
Kaç gün sonra kendime gelebildim bilmiyorum. Hayat devam ediyordu(!)…
Öğretmen olma yolunda Kars’ta emin adımlarla ilerliyorken her şey saçmaydı lakin bir tek hayat devam ediyordu.
Yazmaya başladım. Öyle çok yazdım öyle çok yazdım ki kimsenin onu benden daha fazla sevemeyeceğini kanıtladım.
Öğretmen oldum. Onun bir senesi daha vardı öğretmenlik yolunda.
KPSS yetersizliğim beni bir buçuk yıl memleketimde kalmaya zorladı. Ben hiç zorlanmadım. Artık babam da yoktu. Anneme kaldım. Çok mutluyduk. En azından annem babamdan sonra ne kadar mutlu olunabilirse o kadar mutluydu.
Iğdır’a atamam gerçekleşti. Iğdır otobüsünde dahi onu düşünüyordum.
Artık kamera önündeydim okul maceramda. Dağ köyünde de hayat devam ediyormuş, onu fark ettim.
İki yıl daha geçti. Yazdıklarımın bir kısmını yaktım.
2010 yılı yaz tatilinde bir akşamüstü can sıkıntısıyla bilgisayarı açtım. Ortalama her Türk vatandaşı gibi ilk olarak Google’a F yazdım.
Facebook’ta dolaşırken birden tanıyor olabileceğim kişiler arasında onu gördüm.
Gelinlikle geriye doğru kaykılmış halde poz vermiş ve bunu profil resmi yapmıştı.
Gülümsüyordu.
Tam üç gün nefes almadan yaşadım. Ve evet tahmin ettiğiniz gibi, hayat gene devam ediyordu…

Çevrimdışı Ayperisi88

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.165
  • 17.378
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 3.165
  • 17.378
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 01 Tem 2016 23:41:49
Aşk meşk değil de hayatin gerçekleriyle yaşamak insani daha mutlu eder.çünkü en azından hayal kırıklığı yaşamazsin. :)

Çevrimdışı inanoguz

  • B Grubu
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 06 Eyl 2016 09:43:35
''Şu yalancı dünyaya yeniden gelebilsem
Seni bir ömür değil bin ömür sevebilsem.''

Mümkünse bu şarkı eşliğinde okunmalı yazacaklarım. Şarkılar bazen daha iyi anlatır bizi. Anlatmak istediklerimizin de ötesine geçerler hatta, yüreğimize işlerler.
Vakit Eylül akşamı. Bu bile başlı başına ağır bir yük iken bir de hicran yarasına bulanmış bir kalbi taşıyor olmak ağır yük. Öte yandan dua sebebi.. Ki varlığı hissedilenin yokluğu da çetin sızı.
Serin. Ürpertecek kadar değil ama. Aşkı bünyemin en ücra köşelerine iletecek kadar serin. Kalbi olan bakmasın bu gece yıldızlara.. Bir de onlar görmesin bu yangını.

Baktığım yerlerde yoksun. Kötü bir şey bu zira bakmama gerek yok seni görmek için. Göz alışır varlığına da gönlümün içine attığın çengel kıpırdadıkça sızı durulmaz oluyor.
Hatırlıyorum, kıpırdama; kalbim acıyor diye bir şiir yazdırmıştın bana. O hesap.

Hatırlıyor musun? Haziran'dı ilk sesini duymuşluğum. Başka Haziranlar yaşamadım mı ki bir tek o kalmış aklımda.. Sesini yazmış, kalbi okşayan diye nitelemiştim. Hadsizmişim eskiden. Sesine cümle kurmuşum. Sessizliğine kurmazken henüz..

Hatırlıyor musun dediğime de bakma, paragraf başlasın diye o. Yoksa canıma işleyenin canından şüphem yok..

Gece. Can gibi aklımdasın. Faydası yok aklımın. Kor gibi gönlümdesin. Ellerinin beyazlığı aydınlatır ruhumu ve Karakoç dizeleri gelir bulur beni:

''Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi..
Ellerinden belli olur bir kadın.
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin, ellerin ve parmakların.''

Bir sigara yakmalı sanki. Dumanı da gelip seni bulsun.

''ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık
ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi
sana da mona roza, taşbebeği bıraktık
ellerinde kılıçlı balıkların bir dişi
senin hatıran kadar büyük, yeni, karanlık
senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi
ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık..''

Bazı şiirlerin bana ait olmasını isterdim eskiden. Şimdi istemiyorum. Çünkü sen benimsin, şiire ne hacet..

Ve evet.. Yazıların da zordur vedası bilirim. Yazıların vedasının zorluğunun acısını bilen adamdan zarar gelmez. Gelse gelse sevda gelir o da başımla beraber der Iğdırlılar..

Iğdır da geçti cümle içinde.. Hayatı sığdırdık diye bir cümle vardı bir kola kutusunun üstünde.. Seni düşünmüştüm.. Sığdırmanın içinde Iğdır vardı ey yere göre sığdıramadığım.. Iğdır sen demektin..

Kelime çok. Yazı da. Hasretten çok değil hiçbiri..

Ve sevdadan.

Ben aşkım demiştin. Haklıydın. Sen aşk isen yürek benim..

Sen aşk isen kalem benim.. Kale'n benim...

Gözlerinden öperim...

Çevrimdışı eyup40

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.991
  • 20.654
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 7.991
  • 20.654
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 06 Eyl 2016 09:54:10
Eski basliginiz ziplamis :)  ama cok uzun seyleri okuyamiyorum...  kolay gele...

Çevrimdışı inanoguz

  • B Grubu
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 06 Eyl 2016 09:55:45
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Eski basliginiz ziplamis :)  ama cok uzun seyleri okuyamiyorum...  kolay gele...

Çay söylerim okursanız 😂😂

Teşekkür ederim [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı eyup40

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.991
  • 20.654
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 7.991
  • 20.654
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 06 Eyl 2016 09:57:52
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Çay söylerim okursanız 😂😂

Teşekkür ederim [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


Cay icerim ama okumam :)) yalana gerek yok. :) okumasi gereken okumustur zaten ;)

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.941
  • 47.505
  • 2.941
  • 47.505
# 06 Eyl 2016 10:00:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
''Şu yalancı dünyaya yeniden gelebilsem
Seni bir ömür değil bin ömür sevebilsem.''

Mümkünse bu şarkı eşliğinde okunmalı yazacaklarım. Şarkılar bazen daha iyi anlatır bizi. Anlatmak istediklerimizin de ötesine geçerler hatta, yüreğimize işlerler.
Vakit Eylül akşamı. Bu bile başlı başına ağır bir yük iken bir de hicran yarasına bulanmış bir kalbi taşıyor olmak ağır yük. Öte yandan dua sebebi.. Ki varlığı hissedilenin yokluğu da çetin sızı.
Serin. Ürpertecek kadar değil ama. Aşkı bünyemin en ücra köşelerine iletecek kadar serin. Kalbi olan bakmasın bu gece yıldızlara.. Bir de onlar görmesin bu yangını.

Baktığım yerlerde yoksun. Kötü bir şey bu zira bakmama gerek yok seni görmek için. Göz alışır varlığına da gönlümün içine attığın çengel kıpırdadıkça sızı durulmaz oluyor.
Hatırlıyorum, kıpırdama; kalbim acıyor diye bir şiir yazdırmıştın bana. O hesap.

Hatırlıyor musun? Haziran'dı ilk sesini duymuşluğum. Başka Haziranlar yaşamadım mı ki bir tek o kalmış aklımda.. Sesini yazmış, kalbi okşayan diye nitelemiştim. Hadsizmişim eskiden. Sesine cümle kurmuşum. Sessizliğine kurmazken henüz..

Hatırlıyor musun dediğime de bakma, paragraf başlasın diye o. Yoksa canıma işleyenin canından şüphem yok..

Gece. Can gibi aklımdasın. Faydası yok aklımın. Kor gibi gönlümdesin. Ellerinin beyazlığı aydınlatır ruhumu ve Karakoç dizeleri gelir bulur beni:

''Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi..
Ellerinden belli olur bir kadın.
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin, ellerin ve parmakların.''

Bir sigara yakmalı sanki. Dumanı da gelip seni bulsun.

''ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık
ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi
sana da mona roza, taşbebeği bıraktık
ellerinde kılıçlı balıkların bir dişi
senin hatıran kadar büyük, yeni, karanlık
senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi
ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık..''

Bazı şiirlerin bana ait olmasını isterdim eskiden. Şimdi istemiyorum. Çünkü sen benimsin, şiire ne hacet..

Ve evet.. Yazıların da zordur vedası bilirim. Yazıların vedasının zorluğunun acısını bilen adamdan zarar gelmez. Gelse gelse sevda gelir o da başımla beraber der Iğdırlılar..

Iğdır da geçti cümle içinde.. Hayatı sığdırdık diye bir cümle vardı bir kola kutusunun üstünde.. Seni düşünmüştüm.. Sığdırmanın içinde Iğdır vardı ey yere göre sığdıramadığım.. Iğdır sen demektin..

Kelime çok. Yazı da. Hasretten çok değil hiçbiri..

Ve sevdadan.

Ben aşkım demiştin. Haklıydın. Sen aşk isen yürek benim..

Sen aşk isen kalem benim.. Kale'n benim...

Gözlerinden öperim...
Yüreğinize sağlık..şiir tadında bir mektup olmuş.

Çevrimdışı askan4040

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.009
  • 1.584
  • 1.009
  • 1.584
# 06 Eyl 2016 10:09:25
Unutmak kolay mi deme, unutursun Mihribanim oglun kizin olsun hele unutursun Mihribanim......
Bir türkü sözleri

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK