Yüksek Lisans Yapan Öğretmene, İlave Hizmet Puanı

Ama sadece alanında ve eğitim yönetimi ve denetimim alanında yüksek lisans yapan öğretmene verilmelidir.

ama Sadece Alanında Ve Eğitim Yönetimi Ve Denetimim Alanında Yüksek Lisans Yapan Öğretmene Verilmelidir.

böyle Kısıtlama Yapmak Bir Defa Bilimselliğe Aykırı.sonuç İtibariyle Bilimsel Bir Çalışma Yapmış Emek Vermiş Kendisini Geliştirmiş Öğretmen.emeğe Saygımız Olmalı Ve Olacaktırda..çalışanın Yanındayız .kısıtlamamız Yok.

bilimsel bilgi kümülatif yani yığılan ve ilerleyen bir bilgi çeşitidir.eğitimci bilimsellikten uzak gazete dahi okumayan kişi olamaz.doktora yada yüksek lisans için motivasyonu meb artırmalıdır.öğretmende akademik olarak geşilsin.avrupada proflar ilkokulda ortaokulda derse giriyorlar.

Lisansüstü eğitim, üniversitelerde lisansı izleyen derecelere götüren, araştırma yoluyla
bilim ve teknoloji üreten ve ülke kalkınmasına yön çizen bilim insanı yetiştirmeyi amaçlayan,
planlı, programlı bir eğitim sürecidir (Varış, 1984). Türkiye’de lisansüstü eğitim ise ilgili
yasal metinlerde; “lisans eğitimine dayalı olan yüksek lisans ve doktora eğitimiyle sanat
dallarında yapılan sanatta yeterlik çalışması ve tıpta uzmanlıkla bunların gerektirdiği eğitim-
öğretim, bilimsel araştırma ve uygulama etkinliklerinden oluşan eğitim” olarak
tanımlanmaktadır (Lisansüstü Öğretim Yönetmeliği, Mad. 2; Yükseköğretim Kanunu,
Mad.3).

Lisansüstü eğitim, belirli bir alanda uzmanlaşmaya dönük olarak verilen eğitimdir.
Günümüzde, mesleklerin gerektirdiği bilgi ve becerilerin artmasıyla lisans düzeyinde alınan
eğitim bu uzmanlaşmayı sağlamada yetersiz kalmaktadır. Birçok meslek daha yüksek düzeyli
bir eğitimi gerektirmekte; mesleği icra etmenin yanında meslekte uzmanlaşma ve kariyer
gelişimi gibi kavramlar öne çıkmaktadır. Bu nedenle, lisansüstü eğitimin önemi giderek
artmaktadır

Ülkemizde, lisansüstü eğitimin etkililiğini ve bu konuda karşılaşılan sorunları tespit etmeye yönelik olarak bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Karakütük’ün (2000) ve Doğusan’ın (2003) yaptıkları çalışmalarda lisansüstü eğitimi tamamlayanlara yönelik özendiricilerin yeterli olmadığı, Milli Eğitim Bakanlığınca lisansüstü eğitimin öneminin yeterince anlaşılamadığı, bu konuda açık bir politika üretilemediği ve ilgili mevzuatın yetersiz olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır. Oluk ve Çolak (2005) tarafından yapılan çalışmada da benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Öğretmenlerin yasal olarak tanınan izin hakkından yararlanamadıkları, lisansüstü eğitime mali bir kaynak sağlanmadığı ve alınan eğitim sonucunda tatmin edici bir özendirici olmadığı bu araştırmanın önemli bulguları arasındadır

Öğretmen, yönetici ve denetmenleri, EYTPE alanında lisansüstü eğitim almaya yönelten en önemli sebepler eğitim yönetimi ve denetimi alanında uzmanlaşma, akademik kariyer yapma ve kişisel gelişim ihtiyaçlarını karşılamadır. Bu durum EYTPE alanının geleceği açısından umut vericidir. Öğretmenlerin, eğitim yöneticisi olma hedefleriyle, bu alandaki lisansüstü eğitimin gerekliliği arasındaki bağlantıya vurgu yapması önemli bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Okul yöneticileri ve denetmenler ise, lisansüstü eğitim alarak mesleklerinde kendilerini geliştirmek istemekte ve bu alanda teorik bilgi edinmek maksadıyla bu programı tercih etmektedir.

Bütün olumlu taraflarının yanı sıra lisansüstü eğitime devam etmenin bazı zorluklarının olduğu ve bu zorlukların lisansüstü eğitimden sağlanacak katkıları sınırlandırdığı tespit edilmiştir. Bu zorluklardan en önemlileri, lisansüstü eğitimin özendiricilerinin yetersiz oluşu, Milli Eğitim Bakanlığının bu konuya gerekli önemi vermeyişi, eğitime devam ederken yöneticilerin gerekli kolaylığı göstermemesi, yasal olarak verilen izin hakkının tam olarak kullanılamaması, mali yetersizlikler ve iş yükünün fazla olmasıdır. Bu sonuçlar, benzer konuda yapılan diğer araştırmaların bulguları ile paralellik göstermektedir (

Yanlış anlaşılmak istemem ama meslektaşlarımızın yaptıkları yüksek lisansın genellikle mesleki yeterliğini artırmak ya da kişisel gelişim amaçlı olmaktan ziyade eğitim özrü ile tayin amaçlı olduğunu düşünüyorum. Genelde de yüksek lisans çalışılan ya da mezuniyet alanı dışında yapılıyor.Gerçekten kişisel gelişim planları olan arkadaşlar da en kısa sürede eğitimlerini tamamlayıp üniversitede akademik kariyer hedefliyorlar.Ayrıca 18.senemi çalışıyorum ancak yüksek lisans yapan arkadaşlardan okulda diğer arkadaşlara akademik yenilikler-gelişmeler,farklı uygulamalar vb.öneride bulunan kimseyle de karşılaşmadım.Dediğim gibi bu benim şahsi görüşümdür.

Servet Hocam çok haklısınız.Küçük çocuğum olmasına rağmen kişisel gelişimim için bu yıl  tezli yüksek lisansa başladım.Üstelik sınıf öğretmenliği alanında.Tamamen mesleki gelişimim için.Kariyer basamağı adına Meb bir şeyleri değiştirsin de görelim.

Yanlış anlaşılmak istemem ama meslektaşlarımızın yaptıkları yüksek lisansın genellikle mesleki yeterliğini artırmak ya da kişisel gelişim amaçlı olmaktan ziyade eğitim özrü ile tayin amaçlı olduğunu düşünüyorum. Genelde de yüksek lisans çalışılan ya da mezuniyet alanı dışında yapılıyor.Gerçekten kişisel gelişim planları olan arkadaşlar da en kısa sürede eğitimlerini tamamlayıp üniversitede akademik kariyer hedefliyorlar.Ayrıca 18.senemi çalışıyorum ancak yüksek lisans yapan arkadaşlardan okulda diğer arkadaşlara akademik yenilikler-gelişmeler,farklı uygulamalar vb.öneride bulunan kimseyle de karşılaşmadım.Dediğim gibi bu benim şahsi görüşümdür.

düşüncenize saygı duyuyorum tabiiki hers siyahın içinde bir beyaz olduğu gibi her beyazın içinde de bir siyah olur ilkesinden hareketle aydın kendini yetiştiren öğretmenin önü açılmalı.öğretmenlikten akademisyenliğe geçiş aşamaları meb ile yökün karşılıklı çalışmalarıyla mümkün olabilir. nasıl ki astsubaylıktan subaylığa geçiş oluyor bu da eğitim sistemi içinde olabilir.hem öğretmenlerimiz hem de ülkemiz bu işten çok şeyler kazanabilir.

yuksek lisans yapan ogretmen ek puani sonuna kadar haketmistir.bakanligin taslak yasa haline getirdigi bu hak kanunlasarak uygulanmaya konmalidir.lutfen destekci olalim.

Şu anki yapı içerisinde yüksek lisans ve özellikle doktora yapanın öğretmenlik performansını düşürmemesi imkansız.Bu süreçte yoğun ödevler vs okul ihmal edilebiliyor.Bu süreçte uluslararası sınavlarda başarılı ülkelerde öğretmenlere yüksek lisans ve doktora için teşvik ve aylıklı izin veriliyor.Sonraki süreçte zorunlu olarak çalışma yükümlülüğü var.Ülkemizde yapmak istersin izinde sıkıntı çıkar, hele belli branşlarda imkansızdır- sınıf vb-, veliler şikayet eder, her türlü zorluk önüne konur, kongre olur bildiri hazırlar gönderirsin izin vermezler yani özetle yapmaman için herkes elinden geleni yapar.Bunun yanında üniversitedeki hocaların kaprisleri, anlayışlı olmamaları vb lisansüstü eğitimi zorlaştırıyor.Tüm bu zorluklarla baş etmeyi göze alan öğretmenin okul performansı ve başarı performansı ister istemez düşüyor.Mevcut yapı içinde bunu başaranları tebrik etmek gerek ama meb de hiç bir değeri ve önemi yok, angarya gibi görüyorlar..

Yuksek lisansa bu yil basladim.hem calismak hem yuksek isansa emek vermek ciddi anlamda zahmetli bir is.ilce milli egitim mudurlugunun onayiyla gidiyorum bu arada.okul mudurumuz yonetmelik degistirildigi icin kafa karisikligi yasadi ders saatleri konusunda.cunku malum bazi derslere girmemek durumunda kaliniyor.cok sukur gidebiliyorum.neredeyse uyku disinda bos vaktiniz kalmiyor diyebilirim.bunun karsiligi ekpuanin otesidir bence.yukseklisans yapan ogretmenin cevresini bilgilendirmesi konusuna gelince okullarda zemin cogu zaman buna musait olmuyor kanaatindeyim.cunku etrafimiz her seyi cok iyi bilen buyuklerimizle dolu...

yuksek lisans yapan ogretmen ek puani sonuna kadar haketmistir.bakanligin taslak yasa haline getirdigi bu hak kanunlasarak uygulanmaya konmalidir.lutfen destekci olalim.