Yüksek lisansta öğrenim görürken Hocam anlatır. Eskiden (adını sanını bilmediğimiz mantar gibi türeyen üniversitelerin olmadığı dönemde), hemen her 15 günde bir farklı üniversitelerin hocaları bir araya gelirmiş. Bilimsel gelişmeler tartışılır, alana katılacak yeni terimlerin Türkçe karşılığı için kökene dayanarak öneriler sunulurmuş. Türkçeye sahip çıkmak, Türkçeyi bilimsel ve zengin bir dil haline getirmek, ortak terminoloji oluşturmak ve işbirliği içerisinde çalışmak ne kadar önemli! Şimdi aynı kattaki iki öğretim görevlisi birbiriyle iletişim kurmuyor. Özellikle sosyal bilimlerde aynı kavram o kadar çok farklılaşıyor ki, anlam yitiriliyor. Bir arkadaşım "Türkçe okuduğumda hiçbir şey anlamıyorum, İngilizcesinden okuyorum. Edim, edinti, davranım..." sözleriyle çelişkileri ifade ediyor. MEB "benim kelimemi" kulanmadın diye tez önerisini iade etmek istiyor. Kitaplardaki Türkçe sözcükler ille de Arapça ve Farsça olarak değiştiriliyor. Acaba "Talim ve Terbiye, müfredat" denilince insanlar ne anlıyor? Wittgenstein der ki "dilimin sınırlılıkları dünyamın sınırlılıklarıdır." Türkçemize gerekli değer ve hassasiyeti gösterirsek nasıl olur? Bu dil gelişmeden, önemsenmeden insan gelişir mi?
|