Mucizenin Adı: Hatice
Tüm Yazılar | Yazarlar | Açıklama

Mucizenin Adı: Hatice


MUCİZENİN ADI: HATiCE
Bütün böbrek hastalarına,organ bağışlayanlara ve Hatice’ye ithaf olunur.

Hiç düşünmezdim böbrek hastalığının ya da herhangi başka bir rahatsızlığın bir gün gelip kapımı çalacağını. Çünkü kendimi son derece sağlıklı görüyor, sağlıklı olmak için spor yapıyordum. Bağımlılık yapıcı maddelerden kendimi uzak tutuyor, sağlıklı beslenmeye özen gösteriyordum. Fakat bunların hepsinin boş olduğunu anladığımda 32 yaşındaydım. İşte; hastalık buradaydı,hem de böbrek yetmezliği kostümü giymiş olarak…Kapımı çalmakla kalmamış,baş köşeye geçip oturmuştu.Bu nasıl misafirdi böyle?Çayını,tatlısını,yemeğini,meyvesini ikram ediyorsunuz,hem de bunu günlerce,aylarca ve hatta yıllarca yapıyorsunuz bu bedenden kalkıp gitmiyor.Hastane hastane,doktor doktor gezmeler de bir umudun hüsrana uğramasından başka bir şey değil.Artık o sizin yol arkadaşınız.Hoş geldin canım hastalığım deyip,ona iyi bakmak,el üstünde tutmak,incitmemek,bir dediğini iki etmemek gerekiyor galiba.Bunu kabullenmek her babayiğidin harcı da değil hani.Hastalığınızla iyi bir arkadaş olana kadar bir kere psikolojiniz darmadağın oluyor.Yalnız kaldığınız yerlerde gözyaşı döküp,isyan noktasına varan serzenişlerde buluyorsunuz.Fiziksel değişimlere uğrayıp,on,on beş kilograma kadar zayıflıyorsunuz.Her şeyin en kötüsünü düşünüp ölümünüzü aklınızdan çıkaramıyorsunuz.Geride kalanlar ne olacak, eşim, çocuklarım, annem, kardeşlerim,işim,öğrencilerim…Galiba burada büyük bir erdemlilik hasıl oluyor.Allah dertleri sevdiğine verirmiş diyerek teselli oluyorsunuz.İsyanlı sükutu rafa kaldırıp,hayata sımsıkı bıraktığın yerden,filmin koptuğu yerden devam etme coşkusu tüm varlığınızı kaplıyor bir anda.Dudaklarınıza şairin söylediği mısralar gelip konuyor:
"Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm. Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm"

2005 yılında yakalandığım böbrek yetmezliği hastalığında, en büyük desteği hiç kuşkusuz ki eşimden ve ailemden gördüm. Tabii bir de, hastalığımın her aşamasında her türlü desteğini hiçbir zaman esirgemeyen arkadaşlarım vardı. Bunlardan en kıymetlisi Eray Rahmi Saydam isimli arkadaşımdı.Kendisine teşekkürü bir borç bilirim.

Hastalık bütün acımasızlığıyla tüm bedeninizi ele geçirdikçe, siz bir mucize beklersiniz. Ottan,ilaçtan,sudan medet umarsınız.Hastalığım düzelecek umuduyla kalkıp en uzak memleketlere gitmek istersiniz.Umudum kalacağına emeğim kalsın diyerek.

Dedim ya bir mucize beklersiniz diye. İşte ben o mucizenin ışığını gördüm. Annem de dahil kardeşlerimin hepsi, yeğenlerim,çocukluk arkadaşlarım ve daha bir çok kişi sağlığımın yeniden düzelmesi için ellerinden gelen her şeyi yapmaya hazır olduklarını söylediler.Bu durum beni hem mutlu etti,hem de sevindirdi.Duygusallaşmamak elde değildi.Bu mucize ışığının yanması,görünmesi idi.Ama asıl mucizenin sahipleri benden küçük iki kız kardeşim oldu.Yasemin ve Hatice isimli benden küçük iki kız kardeşim bana gönüllü böbrek verme isteğiyle Ankara İbn-i Sina Hastanesinde tahlil ve tetkiklere başladılar.Yapılan tetkikler sonucunda Yasemin ile yüzde altmış,Hatice ile yüzde yüz dokularımızın uyumlu olduğu ortaya çıktı.Bu durum nakilin kimden yapılabileceğini de ortaya koyuyordu.En küçük kız kardeşim Hatice…Bir başka deyişle mucizenin görünen yüzü,adı,sahibi,her şeyi…Hatice…

Bütün bunlar yaşanırken bir taraftan da hastalığım ilerlemiş, diyalize girmeye başlamıştım. Allah bütün hastalara, özellikle de diyaliz hastalarına sabır ve sağlık versin. Diyalizi ben sizlere kısaca özetleyeceğim.Şöyle düşünün.Spor yapıyorsunuz,uzun saatler boyunca.Verebileceğiniz kilo miktarı ne kadardır?Beş,on,kırk,yetmiş gram,iyimser olursak en fazla yüz elli gram.Bu kadar kilo verince,kendinizi ne kadar bitkin ve halsiz hissedersiniz tasavvur ediniz.Çok fazla yorulacağınız gün gibi ortadadır.Gelelim diyaliz olayına.Diyalize giren bir böbrek hastası dört saatin içinde tam tamına beş ya da altı kilogram birden zayıflar.O makineden tansiyonunuz düşmeden,bütün her yerinize kramp girmeden çıkabiliyorsanız şanslısınız demektir.Tabii bir de verdiğiniz beş altı kilogram işin cabası.

Bir yılı aşkın bir süre haftada üç defa diyalize girdim. Diyaliz insanın bütün haftasını alıp götürüyor gerçekten. Hele ki bir gün önceden ertesi gün diyalize gireceğinizi düşünmek çok kötü. Her şeye rağmen insan yine de binlerce kez şükür ediyor.

Artık bütün tetkikler tamamlanmıştı. Ankara’dan gelecek haberdeydi kulağım. Bir Öğretmenler Günü beklediğim haber telefonun öbür ucundan gelmişti.Allah’ım bu ne mutluluktu.İnsanın ayakları yerden kesiliyor,nefesiniz kesiliyor,bu durumu anlatacak kelime bulamıyorsunuz.Uçarcasına hemen Ankara’ya gittim.Mucizem de İstanbul’dan geldi.Hastanede buluştuk.İşte mucizemle karşı karşıya idik.O dimdik ayakta karşımda idi işte.O, ben varım diyerek ayağa kalkmış,kimselerin yapamadığı,yapamayacağı bir şeyi yapmıştı.Karşımda bir cesaret,kahramanlık abidesi vardı.Herkes konuşurdu ama,ama ‘O’ yapmıştı.Ben yaşatacağım diye kendini ortaya atmıştı.Bir kez olsun düşünmeden,gözünü kırpmadan.O, sanki göğsünü kurşunlara hedef eden bir cengaverdi benim için.İşin en güzel ,en önemli kısmı nedir biliyor musunuz?Kardeşim Hatice’nin bu kararı vermesinde eşi Murat’ın ona daima destek olmasıydı.Her ikisi de benden küçük,ama ben her ikisinin de elleri öpülesi insanlar olduğunu düşünüyorum ve saygıyla ,sevgiyle ellerinden öpüyorum.

4 Aralık 2007 Salı günü böbrek naklim yapıldı. Ameliyat sonrası hatırladığım tek şey dudaklarımdan dökülen kelimelerdi: Kardeşim nasıl, kardeşim nasıl?

İkinci hayatım başlamıştı. Bir gün önce bir bardak suyu içmek için bin defa düşünürken, şimdi şişeler dolusu su içebiliyordum. İnsan idrar çıkarmak için tuvalete gitmeyi özler mi? Evet, özlermiş… Doya doya, kana kana su içiyor, büyük bir özlemi giderir gibi, intikam alır gibi ikide bir tuvalete gidiyordum. Şükürler olsun Allah’ım kardeşimin verdiği böbrek çalışıyordu, şükürler olsun Allah’ım kardeşimin sağlığı yerinde idi.

On gün sonunda hastaneden ayrıldım. Rutin kontroller için Ankara’ya gidip geldim.

Bu gün böbrek nakli olalı tam tamına dört yılı geçti. Bana böbrek veren kardeşimin de benim de sağlığımız son derece iyi.

Benim hikayemden anlaşılacağı üzere, bir organ vermenin,böbrek vermenin hiçbir sıkıntısı yok.Ateş düştüğü yeri yakıyor maalesef.Lütfen ateşin sizleri de yakmasını beklemeden bu konuda bilinçli davranalım.

Hastalığım boyunca bana destek olan başta kardeşim Hatice’ye,eşi Murat’a,diğer yakınlarıma,ismini sayamadığım bütün dostlarıma ve hakkını asla ödeyemeyeceğim eşim Zeliha ve kızım Çilenay’a çok teşekkür ediyorum.Hepinizi çok seviyorum.

Benim mucizemin adı HATİCE idi. Sizler de neden bir mucize gerçekleştirmeyesiniz?

Yazıyı değerlendir: 42 7

Mehmet KÜTÜK
09 Eylül 2013

Beğenilen Son Yazılar
Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK