Nazım Hikmet Ran'ın Şiir Ve Sözleri

Çevrimdışı duyguaydın

  • Moderatör
  • *****
  • 5.364
  • 125.961
  • 5.364
  • 125.961
# 08 Şub 2013 23:17:38
Hava kurşun gibi ağır! !
Bağır bağır bağır bağırıyorum.
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum...

O diyor ki bana:
— Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem gibi yana yana...

«Deeeert çok, hemdert yok»
Yüreklerin kulakları sağır...
Hava kurşun gibi ağır...

Ben diyorum ki ona:
— Kül olayım Kerem gibi yana yana.
Ben yanmasam
Sen yanmasan
Biz yanmasak,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..

Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır bağır bağır bağırıyorum...
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum..


Nazım Hikmet

Çevrimdışı simsekhanife67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 09 Şub 2013 07:19:17
  YAŞAMAYA DAİR
 
1
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
 bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
  yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
 beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
 insanlar için ölebileceksin,
 hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
 hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
 hem de en güzel en gerçek şeyin
    yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
  hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
 ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığıni
için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
  NAZIM HİKMET RAN                                                                                   1947

Çevrimdışı tayper35

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.459
  • 4.225
  • 1.459
  • 4.225
# 09 Şub 2013 18:47:45

Kaldı işte; Çayımız bardakta..
 Çocukluğumuz sokaklarda..
Mutluluğumuz kursağımızda..
Sevdiklerimiz uzaklarda..
Gülüşlerimiz fotoğraflarda...

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.696
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.696
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 09 Şub 2013 20:21:46
- İKİ SEVDA -
 Bir gönülde iki sevda olamaz
 yalan
 olabilir.
 Şehrinde soğuk yağmurların
 gece otel odasında sırtüstü yatıyorum
 gözlerim tavana dikili
 bulutlar geçiyor tavandan
 ıslak asfaltı geçen kamyonlar gibi ağır
 ve sağda uzakta
 ak bir yapı
 yüz katlı belki
 tepesinde altın iğne parlıyor.
 Bulutlar geçiyor tavandan
 karpuz kayıkları gibi güneş yüklü bulutlar
 Oturmuşum cumbaya
 yüzüme suların ışığı düşüyor
 bir ırmak kıyısında mıyım
 bir deniz kıyısında mı?
 O tepsideki ne
 o güllü tepsideki
 yer çileği mi kara dut mu?
 Fulya tarlasında mıyım
 karlı kayın ormanın da mı?
 Gülüp ağlıyor sevdiğim kadınlar
 iki dilde

 Dostlar nasıl bir araya geldiniz?
 Birbirinizi tanımazsınız.
 nerde bekliyorsunuz beni?
 Beyazıt' ta Çınarlı Kahve' de mi Gorki parkında mı?
 Şehrinde soğuk yağmurların
 gece otel odasında sırtüstü yatıyorum
 gözlerim yanıyor gözlerim alabildiğine açık
 bir hava çalındı
 armonikle başladı utla bitti.
 İçimde sarmaş dolaş karmakarışıktı
 büyük uzak iki şehrin hasreti.

 Fırlamak yataktan koşmak altında yağmurun
 istasyona koşmak
 ---- Sür kardeşim Makinist
 götür beni oraya.
 --- Nereye?

 NAZIM HİKMET

Çevrimdışı memory1

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 359
  • 939
  • 359
  • 939
# 09 Şub 2013 20:54:42
Kurtuluş Savaşı Destanı ndan Mustafa Kemal i anlatan dizeler...

Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlıyacaktı.

Çevrimdışı simsekhanife67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 10 Şub 2013 07:17:39
YAŞAMA DAİR-2
2
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
              bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
                                en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için,
                               diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
                           yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
                        fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
                        belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
                                    yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
          hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
                                                                      1948
NAZIM HİKMET RAN

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.096
  • 2.904
  • 12.096
# 11 Şub 2013 06:36:04
Lambayı yakma, bırak,
sarı bir insan başı
düşmesin pencereden kara.
Kar yağıyor karanlıklara.
Kar yağıyor ve ben hatırlıyorum.
Kar...
Üflenen bir mum gibi söndü koskocaman ışıklar...
Ve şehir kör bir insan gibi kaldı
altında yağan karın.

Lambayı yakma, bırak!
Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların
dilsiz olduklarını anlıyorum.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.

NAZIM HİKMET

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 11 Şub 2013 08:19:40
-Gel oğlum. Kalk bakalım tahtaya, sana bir sorum var.
- Buyrun, sorun öğretmenim
- Canlılar kaça ayrılır?
- Dörde ayrılır öğretmenim.
- Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım..
- Bitkiler,Hayvanlar,İnsanlar,Çocuklar.
- Çocuklarda insan değilmi oğlum?
- Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim
- Peki, şimdi yeniden say bakalım..
- Bitkiler, Hayvanlar ve çocuklar..
- Oğlum insanlara ne oldu?

- Kalplerinde sevgiyi yeşertip düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, diğerleri de hayvanlaştılar öğretmenim ...

*Nazım Hikmet Ran*

Çevrimdışı yeni19

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
# 11 Şub 2013 15:35:23
BULUT MU OLSAM

Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.

Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa? ..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.

NAZIM HİKMET

Çevrimdışı simsekhanife67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 11 Şub 2013 20:35:46
  VAPUR
Yürek değil be, çakırmış bu, manda gününden,
teper ha babam teper
paralanmaz
teper taşlı yolları.
Bir vapu geçer Varna önünden,
uy Karadeniz'in gümüş telleri,
Bir vapur geçer Boğaz'a doğru.
Nazım usulcacık okşar vapuru,
yanar elleri...
NAZIM HİKMET RAN

Çevrimdışı harikulade

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 565
  • 9.457
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 565
  • 9.457
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 11 Şub 2013 23:50:52
Yaşamak, ümitli bir iştir sevgilim.
Yaşamak, seni sevmek gibi ciddi bir iştir..."

Nazım Hikmet RAN

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.483
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.483
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 12 Şub 2013 01:07:55

Özlediğimi sanıyorlar, içip içip delirdiğimi hatta.
Ne özlemesi; Usulca kendimi sana asıp "ölüyorum" işte
kimse anlamıyor...!

Çevrimdışı harikulade

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 565
  • 9.457
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 565
  • 9.457
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 12 Şub 2013 01:39:58
Yürekli bir kadının başı, yüreksiz bir erkeğin omzuna ağır gelir !
Nazım Hikmet

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.483
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.483
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 12 Şub 2013 06:54:27
Bizim avludan mı kalkacak cenazem?
Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan?
Asansöre sığmaz tabut,
merdivenler daracık

Belki avluda dizboyu güneş ve güvercinler olacak,
belki kar yağacak çocuk çığlıklarıyla dolu,
belki ıslak asfaltıyla yağmur.
Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi.

Kamyona, yerli gelenekle,yüzüm açık yükleneceksem,
bir şey damlayabilir alnıma bir güvercinden; uğurdur.
Bando gelse de, gelmese de çocuklar gelecek yanıma,
meraklıdır ölülere çocuklar.

Bakacak arkamdan mutfak penceremiz.
Balkonumuz geçirecek beni çamaşırlarıyla.
Ben bu avluda bahtiyar yaşadım bilemediğiniz kadar.
Avludaşlarım, uzun ömürler dilerim hepinize...

NAZIM HİKMET

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 12 Şub 2013 08:20:53
 Yumdum gözlerimi

Karanlıkta sen varsın

Karanlıkta sırtüstü yatıyorsun

Karanlıkta bir altın üçgendir alnın ve bileklerin

 

Yumulu göz kapaklarımın içindesin sevdiceğim

Yumulu göz kapaklarımın içinde şarkılar

Şimdi orda herşey seninle başlıyor

Şimdi orda hiçbir şey yok senden önceme ait

Ve sana ait olmayan

  NAZIM HİKMET

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK