Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 19 Kas 2010 23:08:33
Hani Bu Bayram Gelecektin Baba

Hani bu bayram gelecektin baba.
Ellerini öpecektim.
Sen de elma yanaklarımdan öpecektin.
Berhudar ol evladımmm diyecektin.
Neden gelmiyorsun baba.
Melek teyzeler izin vermiyor mu?
Sen de evladımı özledim de.
Ağla.
Boynunu bük.
Uzat serçe parmağını onlara küs.
Gönderirler seni bana.
Onlar birer melek baba.

Hani bu bayram gelecektin baba.
Bayram harçlığımı ceplerime koyacaktın.
Siyah ayakkabılarımı boyayacaktın.
Bana mor bi macik alacaktın.
Neden gelmiyorsun baba.
Zebani amcalar izin vermiyor mu?
Sen de onlar görmezken kaç gel bana.
Hani ben peşine düşünce kulağımı çekerdin ya.
Kulaklarını çek otursunlar evlerinde.

Hani bu bayram gelecektin baba.
Beni parklara götürecektin.
Çarpışan arabalara bindirecektin.
Sımsıkı ellerini tutup,
Beni nineme, dedeme götürecektin.
Neden gelmiyorsun baba.
Toprağını çok mu üstüne attılar.
Mezarını çok mu derin kazdılar.
Ellerimi tut.
Ben seni kaldırırım.
Güçlüyüm ben baba.

Anne şu babama sen söyle yaa.
Söyle de gelsin.
Seni sever.
Ancak sen ikna edersin.

Baba sana söz veriyorum.
Uslu bi çocuk olacağım.
Tamam yaramazlık da yapmayacağım.
Harçlık da istemiyorum.
Sen gel yeter
Mor macik de alma bana.
Sen gel bana.
Öpeyim, sarılayım sana.
Sen gel baba.

Ama baba yaa.
Yaa lütfen ama baba yaa.
Herkesin babası yanında.
Sen de yanımda ol lütfen.
Özledim seni.
Hadi gel bu bayram.
Gel n’olur.
Gel ki;
Bayramım olsun.

Çevrimdışı BAYPARS2

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.975
  • 7.279
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.975
  • 7.279
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 19 Kas 2010 23:29:03
Sen İstanbul Kokardın

Martıların gözlerinden dinledim
İstanbul'un boğazı yanmış dün gece
Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim
Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize
Ben bu şehre yüreğimi içirmedim

Göklerden hicran yağdı, İstanbul'lu bir geceydi
Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın
İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi
Yalansa kahrolayım, sen İstanbul kokardın

Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda
Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi...
Utanır, intihar ederdi ölüm,
Hayata rest çekip ağladığımda,
Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi...
Ben lal olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda
Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi
Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda,
Kah aşkı yağan kar tanesi
Kah Leyla tüten rüzgardın
Zambak gibi leylak gibi,
Sigaramda duman gibi
Sevdiceğim, sen İstanbul kokardın

Dayadım ondörtlüyü İstanbul'un şakağına
İstediğim gül içmekti gözlerinden bir yudum
Seni sordum gündüzlerce bu şehrin her sokağına
Söylemedi, inat ettim gece seni uyudum

Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Ayla toprak şahittir, şahittir denizle gece
Sensizken, İstanbul'da bir kez olsun gülmedim
Yıllar kapımı çaldı, ellerinde vur emri
Yokluğun var sen yoktun, ölüm geldi ölmedim
Ağladım yüreğimde sen, sende divane İstanbul
Aşkından hatıra dedim göz yaşımı silmedim
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Belki de can ben bu şehri güller için çok sevdim

Gözlerimden dökülen yaş denizi ıslatıyor
Sevda kilim, hasret nakış, gönül derdi dokuyor
Çatlayası deli yürek 'sen sen' diye atıyor
Oy gece gözlüm oy, İstanbul seni kokuyor
 
Serdar Tuncer
 

Çevrimdışı samurai

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 203
  • 785
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 203
  • 785
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 19 Kas 2010 23:49:05
Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek!

Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
senmisin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliğimisin yoksa...

Bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz,taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten,aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...

Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...

Şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! 
 
Adnan Yücel
 

Çevrimdışı BAYPARS2

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.975
  • 7.279
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.975
  • 7.279
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Kas 2010 01:24:51
Yine De Sen

dört bir yanımı
tel örgülerle sarsan
ellerime zincir vursan
ayağıma prangalar taksan
sinemide dağlasan
yüreğime duvar örsen
gözlerime mil çeksen
her sözüme hayır desen
nafile
yine de sen.

karanlık hücreme
demir parmaklıklardan süzülen
bir tutam özgürlük
bir demet ışıksın sen...


Tarık Sasaoğlu

Çevrimdışı özisa

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 497
  • 1.626
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 497
  • 1.626
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Kas 2010 02:26:49
Bilerek mi yanına almadın giderken
başının yastıkta
bıraktığı çukuru

Güveniyordum
oysa ben sevgimize
vapur iskelesi
ya da tren istasyonundaki
saatin doğruluğu kadar

Beni senin gibi
bir de annem terketmişti
ki göbeğimde durur
onun yokluğundan
bana kalan
çukuru

(Sunay Akın)

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Kas 2010 10:01:54
Sus Gönlüm...!


Sus gönlüm. Bir elif miktarı sus. Az kaldı bahara. Dayan gönlüm.
Denizin içinde meydana gelen görünmeyen dalgalar gibi yüreğin biliyorum.
Beklemekten başka çare olsaydı, seni durdurmazdım... İnan bana... Ama yok. Başka çare yok.
Unutma ki ilaç bile beklemeden tesir etmez, çiçek bile vakti gelmeden önce açmaz...
Sus gönlüm.
Bu kışın bahara dönünceye kadar.
Bu gece gündüz oluncaya kadar.
Uzak yollar yakınlaşıncaya kadar.
Bu sıkıntının ardından ferahlık gelinceye kadar.
Ve yüzümüz vuslat gözyaşlarıyla ıslanıncaya kadar sus...
Sus gönlüm.
Onun geleceğini görünceye kadar.
Acının bala dönüştüğünü farkedinceye kadar.
Onun gönlünün senin gönlüne muhabbet düğümüyle bağlandığını görünceye kadar.
Sus gönlüm.
Sebepler var edilinceye kadar.
Bahaneler oluşuncaya, birbirimizin nasibi oluncaya kadar sus.
Sus gönlüm.
Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus...
Sus gönlüm.
Her susuşun bir cevap olsun.
Her susuşun,sabrın olsun.
Her susuşun,duan olsun.
İçten yakarışının adı olsun, susuşun.
Bekleyişinin, umut edişinin, inancının, sevdiğinin vurgusu olsun, susuşun......

Çevrimdışı AYNALI

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.281
  • 21.080
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.281
  • 21.080
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 20 Kas 2010 10:30:49
                                           İlk 
Yanlış trenden indin seni şehrin aynasından geçirdiler
Sana baktım yıllarca hep aynı özlem penceresinden
Yürüyen ve kaçan yalın ve çocuksu özlem penceresinden
Denize karşı küçüle küçüle giden evleri
İnce ince karşılardın olağan karşılardın
Şen dünya içinde şen dünya içinde bir avuç şen dünyaydın sen

Bahar bilgisi güneş rengi at soluğu ve sen
Seni çağırıyorum geç gel ağlayan son bakireler içinden
Kadınlar taş heykeller gibi gelip geçer sarı kayalardan
Hangisine baksam sen kımıldar sen seslenirsin içerlerden
Çekil karşımdan buykahı canişeyenre aramak körlüğü diyorum
Körlük güneşe ve gözlerime doğru gelen

Sen bir el uzanışıyla aydınlanan yeni ay mısın
Geyik resimleriyle kabarık her köşen
Geyik derisinde akan ilk nehir
Bir el uzanışıyla
İlk sokağın ağzında kaybolursan ağlıyacağım
Leylaklarla akrepler gözlerine bakıp insan olurlarsa
Çocuk cenetinde günahların ilkini sen işliyorsun demektir Suna
Parlayan denizler gürültüsüz şiirler kapanan kapılar sana gök  taşlarını getiriyorlar
Seni sayıklıyor
Denemesi yanlış yapılmış ilk ok
 

Sezai Karakoç   

Çevrimdışı BAYPARS2

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.975
  • 7.279
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.975
  • 7.279
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Kas 2010 12:49:22
Şaşırdım Kaldım İşte Bilmem Ki NemsinSözde senden kaçıyorum
Dolu dizgin atlarla
Bazen sessiz sevdasın
İpekten kanatlarla

Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
Karşıma çıkıyorsun
En serin imbatlarda
Adını yazıyorum
Bulduğun fırsatlarla
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
Sözde senden kaçıyorum
Dolu dizgin atlarla

Ne olur bir gün beni
Kapından olsun dinle
Öldür bendeki beni
Sonra dirilt kendinle
Çarpsam kara sevdayı
En azından yüzbinle
Nasıl bağlandığımı
Anlarsın kemendinle

Kaç defa çıkıp gittim
Buralardan yeminle
Ama her defasında
Geri döndüm seninle
Hangi düğüm çözülür
Nazla, sitemle, kinle
Ne olur bir gün beni
Kapından olsun dinle

Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin
Bazen kız kardeşimsin
Bazen öp öz annemsin
Sultanımsın susunca
Konuşunca kölemsin
Eksilmeyen çilemsin
Orada ufuk çizgim
Burda yanım yöremsin
Beni ruh gibi saran
Sonsuzluk dairemsin

Çaresizim çaremsin
Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin
Y.B.Bakiler

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.696
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.696
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Kas 2010 12:51:35
Başka türlü birşey benim istediğim
Ne ağaca benzer ne de buluta
Burası gibi değil gideceğim memleket
Denizi ayrı deniz
Havası ayrı hava

Nerde gördüklerim nerde o beklediğim
Rengi başka tadı başka
Bir başka yolculuk dalından düşmek yere
Yaşadığımdan uzun
Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
Ağacın yüksekliğince, dalın yüksekliğince rüzgarda
Ve bir yeni ömür vardığın çimen yeşilliğince

Can Yücel

Çevrimdışı BAYPARS2

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.975
  • 7.279
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.975
  • 7.279
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Kas 2010 13:03:04
SENİ BEKLEYİ BEKLEYİ
Yüreğime hüzün doldu
Seni bekleyi, bekleyi
Yanağımda gülüm soldu
Seni bekleyi, bekleyi

Bulutun yaşı kurudu
Ağrı’nın başı kurudu
Çoruh’un taşı kurudu
Seni bekleyi, bekleyi

Bahar kışa küstü gelmez
Yavru aşa küstü gelmez
Akıl başa küstü gelmez
Seni bekleyi, bekleyi

Duygu coştu sele döndü
Sevenlerde güle döndü
Karadeniz çöle döndü
Seni bekleyi, bekleyi

Güneş bile ‘doğmam’ diyor
Gece yıldız ‘sağmam’ diyor
Can bedene ‘sığmam’ diyor
Seni bekleyi, bekleyi

Ocağımız tütmez oldu
Kan damarda gitmez oldu
Kalbim artık atmaz oldu
Seni bekleyi, bekleyi

Fatma Biber

Çevrimdışı Mimoza12

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 62
  • 191
  • 62
  • 191
# 20 Kas 2010 14:31:41
Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
 

- Victor Hugo -
 

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 20 Kas 2010 14:35:52
GÜVENİM KALMADI KİMSEYE

Kimseye kalmadı güvenim,
Bundan sonrada olmaz minnetim,
Ne acılar çektim bir ben bilirim,
Artık kendi yolumu kendim seçerim...

Bir aşk uğruna harcamadık mı zamanı?
Gardaş uğruna vermedik mi bu canı?
Ana baba hatırına gitmedik mi dürüstlük yoluna?
Yalanmış hepsi,yalan yaşanmış,yalan Anlaşılmış,yalana karışmış...

Zevki geride bıraktım yalan dünyada,
İyiliği hep öne aldım çıkarlar ortasında,
Zevk almadım,iyilik yaptım,
Şimdi bir ben kaldım bir başıma yalnızlıklar ortasında...

Tanıyamıyorum şimdi ne anayı ne babayı ne Gardaşı nede bir arkadaşı,
Herkesin derdi bir başka olmuş,
Benimse çabalarım hep boşmuş,
Soruyorum şimdi kendime,
Yaptında ne oldu?
Kim değerini bildi?
Kim hakkını geri verdi?
Kim sen gibi olabildi?

Son demlerinde mutluluğun,ya bu şehri terk edeceğim,
Ya insanlığımdan gideceğim,
Yada kendimi öldüreceğim...

Yazık bana,çok yazık,
İyi niyetlerimin kurbanı olmuşum,
Kendimi boşa yormuşum,
Yaptıklarım yanıma zarar kalmış kötü olmamışım,
Bilirim ki şimdi yalnız kalmışım....

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.239
  • 16.843
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.239
  • 16.843
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 20 Kas 2010 15:01:12
Fırtınalar, seller mi yıkar yaraları?
acılar, ayrılıklar mı?
eylül düşmüş bir ormanda
özlemlere kanat çırpan,
ateş gözlü bir serçe mi hıçkırık? ..

bir gülün çınlaması mı şiir?
üşüyen incecik imgelerde
ki, duyarlı rüzgarlarla sevişir hep şair
dipsiz uçurumlarda
her dize derin ve yaralı bir çığlık…

sevgi bir bahar yağmuru mu?
damla damla yüreklere yağan
sevda bir ateş, ayrılık rüzgar mı?
sevgiye hasret kalanlara.

yaralı bir şehir mi uykuda şair?
ki, yüreği en eski aşk kırgını
sevdalı bir nehir mi şiir?
sonsuza akıp giden
ve her sabah yeniden merhaba diyen
güneşe...

dalgın bir dal mı hüzünler
naz ağacında?
suskuların alnacında
yürek yansısı mı yüzler?
ki, aynaları hep kırık...

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.388
  • 6.328
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.388
  • 6.328
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Kas 2010 15:31:51
Hâla Koynumda Resmin

Sımsıcak konuşurdun konuşunca
ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun
yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki
çiğdemler güller mor menevşeler açardı
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
Hâlâ koynumda resmin

Dağları anlatırdın ve dostluğu
bir ceylan gibi sekerdi kelimeler
Sesini duymasam çölleşirdi dünya
dağlar yarılır ırmaklar kururdu
bulutlar çökerdi yüreğime
Hâlâ koynumda resmin

Gün akşam olur elinde kitaplar
ve bir demet çiçekle çıkıp gelirdin
bir kez bile unutmadın 'merhaba' demeyi
ve en yanık türküleri nasıl da söylerdin
bir dostun vurulduğu gün
Hâlâ koynumda resmin

Kaç mevsim kırlara çıkıp
çiçekler topladık mezarlar için
Belki ürküttük tarla kuşlarını
belki kurdu kuşu ürküttük
ama aşkı ürkütmedik hiç
Hâlâ koynumda resmin

Ve hâlâ sımsıcak durur anılar
sımsıcak ve biraz boynu bükük
Ne varsa yaşanmış ve paylaşılmış
yasak bir kitap gibi durmaktadır
ve firari bir sevda gibi
Şimdi duvarlarda resmin
 
Ahmet Telli

Çevrimdışı smncn2009

  • B Grubu
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 20 Kas 2010 16:14:21
ŞİŞELERE MANDAL

Hattat İzzet Sokak doğduğum sokaktı
Fatih Camii'nin hemen arka tarafında
Bir tarafında üç dört katlı apartmanlar
Karşı yakasında arsalar
Ve arsalar kondurulmuş
At arabacılığı yapan
Roman ailelerin oturduğu barakalar

Gazozuna maç yapmayı
Mahalle kavgalarında baş yarmayı
Kandil akşamlarında komşu teyzelerin
Kapısını tıklatıp üç beş kuruş koparmayı
Sokağın seyyar dondurmacısına vicdan yaparak
Yirmibeş kuruşa otuzbeş kuruşluk dondurma almayı
Ben orda öğrendim

Şişelere mandalcıların kapınızın öndünden
Gelip geçtiği günlerdi
Siz boş şişe verirdiniz o da size mandal verirdi
Başta bizimki olmak üzere
Bir sürü ev bir mandal cennetiydi
O kadar ki rahmetli annem
Bir fanileyi kuruması için astığında
Beş altı mandal birden takardı

Bir sürü şey az ama mandal çoktu
Evler mandal
Şişelere mandalcıların evleri de
Her halde boş şişelerle doluydu

Sonra eskiciler geçerdi
Sabahın kör seherinde
Uzun uzun eskici diye bağırarak
Siz ona eskimiş esvaplarınızı ayakkabılarınızı verirdiniz
O da size beyaz porselen tabaklar verirdi
İşin içinde yine para yoktu

Fatih biraz ilerisinde Haydar'da
Benim hatırladığın dört tane yazlık sinema vardı
Sabata, Maskeli suvari, Ringo filmlerini hep o sinemalarda seyrettiğim
Hacı Murat, Battalgazi ve Tarkan serilerini de
Sadri Alışığı da ilk kez orda tanıdım
Adını yıllar sonra koyacağım
Kalenderliği, adamlığı, arkadaşlığı anlatıp duruyordu
Haydarın kirli beyaz perdeli yazlık sinemasında
Öyle inandırıcıydı ki

Çünkü Sadri Alışığı seyrettiğiniz yazlık bahçe sinemasının
Tahta sandalyelerinden birinde
Mutlaka onun gibi biri ya da birileri vardı
O filmler bizim hayatımızın tam karşılığıydı
Her şey biraz gerçek gibiydi
Her şey biraz masal gibiydi

Benim hiç bisikletim olmadı
O yüzden bisiklete binmesini hala bilmem
Sonraları da bilerek öğrenmedim
O bisikletsiz günlerim
O bisikleti olan çocuklara duyduğum özlemin tadını
Hiçbir zaman kaybetmeyeyim unutmayayım diye

Bayram arife gecelerinde
Yeni kunduralara sarılıp gözlerimi kırpmadan
Bana dünyanın en heyecanlı lezzetini yaşatan
Rabbime hamd ederim
Arada bir aldığım ya da aldırabildiğim
Bir şişe gazozu her bir ufak yudumun ardından
Korku dolu gözlerle nasıl ölçüp biçtiğimi
Ve daha çok varmış tesbitiyle
Bana mutlulukların en büyülerinde birini yaşatan
Rabbime bir kaz daha hamd ederim.

İyi ki Hattat İzzet sokak vardı
Ve iyiki ben orda doğdum
İbrahim SADRİ

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK