Seviye Sınıfları
Tüm Yazılar | Yazarlar | Açıklama

Seviye Sınıfları


SEVİYE SINIFLARI
Eğitim sistemimiz toplumun hemen her kesiminden, her dönemde eleştiri almıştır. Çünkü halkımız süreçten çok çıktıyla ilgilenir.
Eğitim alıp ahlaki olarak kendini geliştiremeyen, sonra da toplumu kemiren zararlı haşereler dönüşen bireylerin yanında uzun tahsil yıllarından bir şey elde edemeyip işsiz güçsüz boşta gezen bireyler eğitim sistemimizin çıktılarıdır. Peki, başarılı kişileri hiç mi ortaya çıkarmaz bu sistem? Elbette çıkarır. Ama 30 kişilik sınıfta sadece 5 bilemediniz 10 kişi. Onlar da çalışma ve başarma azmi olan kişilerdir. Sistem kötü olsa da kaybolmadan kendini kurtaranlardır.
Öyleyse ne yapmalı!
Sisteme herkesi şaşırtacak nasıl bir değişiklik uygulamalın!
Âcizane işte bir öneri:
Çok eleştiri alacak ama çok faydalı olacağına inandığım bir yöntem.
Her öğrencinin zihinsel, psikolojik ve fiziksel yeterlilikleri için seviye sınıfları.
Biliyorum seviye sınıflarını duyan pek çok kişi hemen; ayrımcılık, fırsat eşitliğine aykırı, gruplaştırma, toplumda sınıfsal tabakalaşmaya neden olur, diyecektir.
Bunu söyleyenler şuan uygulanan sistemin farkındalar mı acaba?
Biz bu sistemde, çalışan ve başarılı olanı desteklerken; tembel ve zeki olmayanı zaten ayırmıyor muyuz?
Ülkemizdeki bazı okullarda resmi olmasa da başarılı çocuklardan oluşan sınıflar oluşturulmuyor mu?
Bu sınıflardaki çocuklara gösterilen özel ilgiyle elde edilen başarılar nedeniyle okullar örnek gösterilip, öğretmen ve idareciler üst makamlar tarafından ödüllendirilmiyorlar mı?
Sadece bu da değil!
Başarılı öğrencileri çok sevmek, sınıfta onları farklı yere (öğretmen masasına yakın yerler) oturtmak.
Takdir, teşekkür, benzeri belgeler ve yüksek not vermek.
Yapılacak gezi ve etkinliklerde onlara öncelik vermek.
Onların soru ve sorunlarına özel ilgi göstermek.
Temsilcileri, sınıf başkanlarını onlardan seçmek.
Ve sayamayacağımız birçok uygulama zaten ayrımcılık değil mi?
Aslında öğretmenler olarak hepimiz kolayların öğretmenleri değil miyiz? Başaranla başarılı; başarısızlıkları ise hatırlatmayan. Hiç duydunuz mu, öğrencilerinin başarısızlıklarını sürekli dile getiren birini.
Hiç başarabiliyor muyuz; başarısız, okula ilgisi olmayan, zeka seviyesi düşük, çalışmaktan hoşlanmayan ve veli desteğinden mahrum çocukları övünülecek kadar başarılı yapmayı. Bence hayır. Başarılı olanlara veriyoruz desteği; başarısız olanlara ise bol bol öğüt ve nasihat. Anlasa zaten başarısız olmaz.
Sınıfınızda konuları tam gaz anlatıp giderken anlamayanların hızımızı kesmesini ister miyiz? Verdiğimiz ödevlere yeni üretilmiş şeyler katarak getirmelerini isterken, öğrencilerimizin yarım yamalak, kafadan savma ve özentisiz yapılmış veya hiç yapılmamış ödevlerle şevkimizi kırmasını ister miyiz?
Farkında mısınız? Deminden beri iki ayrı iklimden iki farklı oluşumdan bahsediyoruz.
1.Başarılarla şevklenerek, zevk alarak daha ileriye, daha üstün başarılara koşmak.
2.İsteksizlik, başarısızlık, vurdum duymazlık ve tembelliklerle karşılaşıp bunlara ömür tüketip yerimizde saymak.
Peki ne yapmalıyız? Başarılı olanları destekleyip başarısızları görmezden mi gelmeliyiz? Yoksa başarılıları duraklatıp başarısızlar için mi çabalamalıyız?
Her iki durumda da haksızlık yapılmış olur. Bunun yerine;
Her öğrencinin kendi kapasitesi ölçüsünde başarılı sayılabileceği, her öğrencini hızına, ilgi, yetenek ve zekasına göre hazırlanmış müfredatların uygulandığı, seviye sınıfları daha makul olmaz mı?
Buradaki amaç ayrımcılık değil! Daha başarılı olanın ufkunu olabildiğince açmak; başarısız olarak gördüğümüz öğrencilerin kendi kapasiteleri ölçüsünde başarıyı tadarak ilerlemesini ve sistemin birer kötü çıktısı olmalarını engellemek.
Örnek verecek olursak:
A öğrencisi; zeki, okulunu seven, başarılı bir öğrenci,
B öğrencisi A öğrencisi kadar olmasa da başarılı, desteğe ihtiyacı olan orta seviyede bir öğrenci,
C öğrencisi ise okul sevmeyen, gözü okul dışı aktivitelerde olan, haylaz, yaramaz olarak adlandırabileceğimiz başarısız bir öğrencidir.
A öğrencisi ilkokul 2. Sınıf düzeyinde matematik dersinde doğal sayılarda toplama işlemi konusunda; toplama işlemiyle ilgili iki aşamalı problemi ( toplama ve çıkarmayı bir arada kullanma) çözebiliyor.
B öğrencisi tek aşamalı problemleri çözebilirken iki aşamalı problemleri çözemiyor.
C öğrencisi ise toplama işlemi yapmada zorlanıyor veya yapamıyor.
Bu üç öğrenci birbirinden farklı ve kendi çaplarında başarılara sahipken; A öğrencisinin olduğu bir sınıfta B öğrencisi başarısız, C öğrencisi ise özel ilgi gerektiren bir duruma düşecektir.
Diğer iki öğrenciden A öğrencisinin başarısı beklenecek, öğrenciler arasında kıyaslama ve karşılaştırma yapılacaktır. Bu arada bu öğrenciler baskı altında kalacaklarından verimleri düşecek, kendilerinden isteneni başarmakta zorlandıkları için başarısız olarak adlandırılacaklardır.
Oysa kendi kapasiteleri için hazırlanmış bir müfredat ve olabildiğince denk kapasitedeki öğrencilerden oluşan bir sınıfta bu öğrenciler bir kıyaslama, karşılaştırmaya ve baskıya maruz kalmayacaklar;
A öğrencisi ise kapasitesinin aldığı ölçüde kendini daha fazla geliştirebilecektir.
Öğretmen ise ilerideki duraklatıp geri kalanı zorlama işi için zaman ve enerji harcamak yerine öğrencisine daha fazla yoğunlaşabilecektir.
Aslında bu öneride yoğunlaşılması gereken nokta seviyelerden çok müfredat olmalıdır. Çünkü buradaki en önemli ihtiyaç müfredatın öğrenci seviyelerine göre yenilenmesidir.
Bu uygulamanın sorun oluşturacak yönleri ise;
Öğrencilerin seviyesi nasıl ve ne zaman belirlenecek?
Hangi sevideki öğrencileri hangi öğretmenler okutacak, her öğretmen alt seviyedeki öğrencileri kabullenebilecek mi?
Bu sorunların çözümleri için çeşitli yöntemler ve çözüm öneriler geliştirilebilir.




Bu benim kendimce hazırladığım bir öneri. Bu konuda düşünce, eleştiri, soru ve önerilerinizi bekliyorum.


Yazıyı değerlendir: 14 1

yelcn
yelcin

19 Mayıs 2013

Beğenilen Son Yazılar
Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK