Teknoloji İle İmtihanımız
Tüm Yazılar | Yazarlar | Açıklama

Teknoloji İle İmtihanımız



Hayatımızı alabildiğine kolaylaştıran bir o kadar da içini boşaltan bir olgudan bahsediyoruz. Teknoloji… Yediden yetmişe değil artık ikiden yetmişe diyebileceğimiz geniş bir kitleyi içine alan makineler…
Sanırım biz öğretmenlerin öğrencilerden en çok şikayetçi olduğumuz konulardan biri dersleri yeterince ilgiyle takip etmemeleri, kimi zaman uyuklamalarıdır. Dolasıyla geç gelen ya da hiç gelmeyen bir öğrenme süreciyle baş başayız. Bu durum öğretmenlerde yetersizlik ve başarısızlık hissi yaratmakta. Ve beraberinde gelen tükenmişlik sendromu. Kırsal kesim ailelerinde daha çok rastladığımız çocuğunu oyalayacak bir şey bulma arayışına en iyi çözüm sanırım teknolojidir. Bu da genelde televizyondur. Saatler süren, ekran başında geçen bir çocukluktan bahsediyoruz. Televizyon tarafından emzirilen çocuklar… En sık kullanılan tabirlerden biride ucuz bakıcıdır televizyonla ilgili olan.
Peki nedir televizyonun çocuk üzerinde bu kadar zarara sokan durumlar. Birincisi henüz 1 yaşında ekran başına oturtulan bir çocuk ekrandan gelen hızlı ve canlı görüntüleri anlamsız bir biçimde beynine kaydetmektedir. Bir süre sonra gördüklerini taklit etmeye başlar. Küçük oldukları için bu taklitleri bize sevimli gelir. Zamanla bu sevimlilikleri hiç de güzel olmayan şeylere dönüşür ki iş işten geçmiştir. Diğer taraftan çocuk tv izlerken edilgen durumundadır. Yani iletişim tek taraflıdır. Çocuğun beyninin sözcük üretme ya da konuşma bölümü aktif değildir. Dolasıyla çok tv izleyen bir çocuk konuşmayı geç öğrenir. Bu en belirgin bir örnektir. Peki biz öğretmenlerin şansızlığı nerde başlıyor? Okul çağına gelmiş bir çocuk vaktini çokça ekran başında harcamışsa bir kere sosyal beceri olarak sıfır derecesinde okula geliyor. Bu da arkadaşlarına ve okul kültürüne olan uyumunu zorlaştırıyor. İkincisi ise tv izleyen bir çocuğun ilgi eşiği yani çıtası çok yukarılara çıkıyor. Yani bizim derste anlattıklarımız tv ekranındaki gibi çok canlı olmadığından çocuğun ilgisinin altında kalıyor anlatılanlar. Ekranda uçan, kaçan, bir anda yok olup var olanlar yani tam bir sihir dünyası algısı yer ediyor çocukta ve okula gelince bunları bulamadığından dersi takip edemiyor. Böyle bir öğrencim var şu anda. İsmi Batuhan… Birinci sınıfta bu vakayı keşfetmem uzun sürmedi. Derslere hiçbir şekilde ilgi göstermiyordu. Elindeki silgi kalem gibi nesnelerle hayali oyuncaklar ve oyunlar üretiyordu. Ailesiyle olan iletişimiz ve öğrencimizi sosyal etkinliklere daha fazla katmamız sayesinde sorunu biraz çözdük.
Veli toplantılarımızda bu konuyu kesinlikle gündeme getirmeliyiz. Hafta içi maksimum 1 saat tv izlemelerine müsaade edilmeli. Aynı zamanda programları bir büyük seçmelidir. Bilgisayar kullanımında da benzer sonuçlar çıkmaktadır. Oynanan oyunların içeriğine bakıldığında şiddet içeren oyunlar çocuklar tarafından tercih edilmektedir. Amerika’da yaşanana gerçek bir olayda bir çocuk diğerini öldürdüğünde öldüren çocuk “onun bir canı daha yok muydu?” diyerek vahim tabloyu aslında özetlemekteydi. Okula başlama çağına denk gelen vicdani gelişim dönemlerinde çocukları bu oyunlara hapsedersek çocuklardaki insani değerlerin kaybolduğu görülecektir. Gençlerde dahi gerçek hayattaki acılara karşı bir duyarsızlaşma olduğu apaçık görülmektedir.
Ve çuvaldızı kendimize batırmada sıra. Son dönemde patlayan akıllı telefon furyasına bir çok öğretmen arkadaşımız dahil olmuştur. Bununla beraber öğretmen odalarında eğik kafalardan başka bir şey göremiyorsunuz. Bağlı olduğumuz tek şey wifi. Kablosuz yaşıyoruz artık. Bağlantımız kopunca strese giriyoruz. Elimizin bir parçası gibi artık sürekli yanımızda gezdiriyoruz telefonlarımızı.
Uzakları yakınlaştıran ama yakınları uzaklaştıran bu illete dikkat. Saygılarımla…


Yazıyı değerlendir: 19 2

yakamoz
04 Mayıs 2014

Beğenilen Son Yazılar
Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK