Adımlarını sayan fikirlerin, düşü olur mu? Bir zamanlar abimin soyledigi bir söz geldi aklıma...insan, gördüğüne yönelince düşlerinden uzaklaşır...fikirlerde böyle olgunlaşır, cocukluk donemlerini atlatıp en sonunda cinsetine kavuşur; ya bilim yada ideoloji... aydınlık çağının düşünürlerine göre ikisi de ayni anlama gelirdi, çünkü bilimde bir inanc taşırdı o dönemlerde... Yani düşten uzaklaşmak bir tür tiranliktı...
Oysa ne kadar da manasız ve soguk, degil mi?! İcinde düş olmayan söylenceler ne kadar da edebiyattan uzak...
-ondan mıdır ki, bilim adamları sert ifadesiz, ideloglar eli kanli katillere benzetilir...
- biraz ağır ol, kim neden benzetsin ki!! Edebiyat da bir tür öğreti değil midir, hatta edepten soz ederken topluma bir deli gömleği dikmeye kalkar...
-....
Yalın ayak rüzgara karşı koşar tabuları yıkmak için bilgece düşünceler...Ne diyeyim;
Böylesi dost kalemler başına...