Değerler Eğitimi

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Bakanlığınca, Grand Cevahir Otel'de düzenlenen “Değerler Eğitimi Uluslararası Konferansı”nın açılışına katıldı. Burada konuşan Bakan Çubukçu, konferansta eğitim sisteminde yeni bir felsefenin tartışılacağını belirterek, sürdürülebilir kalkınmanın egemen olduğu ve insanlığın geleceğine dair iyimserliğin büyük ölçüde yıprandığı bir süreçten geçildiğini söyledi.

Bu süreçte manevi gelişimin, maddi gelişimin çok gerisinde kalmasının dünya düzeninde ciddi kaygı verici bir gelişme olarak görüldüğünü anlatan Bakan Çubukçu, bu nedenle değerler üzerine yapılan araştırmalara kamuoyunun ilgisinin giderek arttığını kaydetti.

Bundan sonra da insanlığın geleceğinin adalet, barış, eşitlik, hukukun üstünlüğü, ahlaki değerlere bağlılık, çalışkanlık ve iyilik gibi değerlerin üzerinde yükseleceğini vurgulayan Bakan Çubukçu, insanlığın geleceğini şekillendirecek ortak değerlerin gelecek nesillere aktarılmasında en etkili aracın eğitim olduğunu belirtti.

Bakan Nimet Çubukçu, Bakanlığınca yürütülen program geliştirme çalışmalarına da değinerek, bu çerçevede okul öncesi eğitim programlarından başlayarak, her şeyden önce saygı, öz güven gibi değerlere ilköğretimin birçok kitabında yer verdiklerini anlattı.

Ders kitaplarında bunların yanı sıra, adil olma, aile birliğine önem verme, bağımsızlık ve özgür düşünebilme, barış, iyimserlik, duyarlı olma, dürüstlük, estetik duyguların geliştirilmesi, hoşgörü, misafirperverlik, saygı, sevgi, sorumluluk, temizlik, vatanseverlik gibi birçok değeri bulundurduklarını ifade eden Bakan Çubukçu, bu değerlerin etkili bir şekilde uygulanabilmesinde kitaplarda yer almasının yeterli olmadığını bildiklerini söyledi.

Öğretmenlerin de bu konuda duyarlı olması gerektiğini dile getiren Bakan Çubukçu, şöyle devam etti: “Öğretmenin söylediği başka, yaptığı başkaysa önce inandırıcılığını kaybediyor. Hepimiz çocuklarımıza rol model olmaya çalışmalıyız. Benim hayatımda özellikle ilkokul öğretmenlerimin çok rolü olmuştur. Ben, okul öncesi aile hayatımda çok sessiz, içine kapanık bir çocuktum. Rahmetli babam beni okula kaydettirirken öğretmenime 'Her şeyden önce bunu açmanı istiyorum, şöyle toplum içinde konuşsun' diye tavsiyelerde bulunmuş.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Burada öncelikle bu cümle üzerinde durmak yerinde olur bence.

""Öğretmenin söylediği başka, yaptığı başkaysa önce inandırıcılığını kaybediyor. Hepimiz çocuklarımıza rol model olmaya çalışmalıyız."""

Bir öğretmenim de bir bakkaldan gazoz çalarken yakalanan öğrencisine, yarıyıl tatilinde bir saat hediye etmiş, gazozun parasını verip, konuyu kapatmıştı. Şimdi o arkadaşımız, ABD'de de çok iyi bir üniversitede profesör. Eğer o gün onun ayıbı üzerinden, onu rencide ederek, toplumsal bir suçlu haline dönüştürseydi, bugün o noktada olamayacaktı.

Öğretmenlerin sınıflarında farklılıkları olan çocuklara eşit, adil, objektif davranışları geliştirmelerinin önemine işaret eden Bakan Çubukçu, ortak değerlerin yeni nesillere kazandırılmasının sadece bir dersin ya da bir öğretmenin işi olmadığını, eğitimin tüm paydaşlarının özellikle de ailenin “aile eğitimi” yoluyla desteklenmesi gerektiğini söyledi.

ne kadar güzel rol model olarak kendimizi ortaya koyabilsek...ama öğretmenlerin önüne moralini yerle bir edecek uygulamalar ve haksızlık yaparak olmuyor.
yanlış anlaşılmasın sonuna kadar öğretmenin tavrıyla,konuşması ile hayata değer katması ile ilgili örnek olması gerektiğine inanan bir insanım.ama bakanımız bunu söylerken acaba kendisi ne kadar rol model olmuş?
bunun yanında “Değerler Eğitimi Uluslararası Konferansı”dan tesadüfen haberdar oldum.kim için düzenleniyor bu konferansalar?neden kimsenin haberi yok ve neden eğitim öğretimin devam ettiği günlerde yapılıyor? şahsen bu sene başvurduğum hizmet içi eğitimlerden hep ret cevabı aldım,7 yıllık öğretmenim daha hizmet içi hizmetten bir tane olsun katılım sağlayamadım.peki bu durumda nimet hanım kendisi ile çelişmiyor mu?
sadece politika yapayım ve de popilist konuşmalar ile bu işler yürümüyor maalesef....
(sadece ömür boyu öğrenmeyi kendine edinen bir öğretmenin serzenişler ....)

çocuk küfür etmeyi, kavga etmeyi, hırsızlığı, taş atmayı, yalan söylemeyi okulda öğrenmiyor...
Bunu okulda öğreniyosa arkadaşından çevreden öğreniyor...
Sayın çubukçu bugün bir tanıdığını müsteşar yaparsa, bir öğrenci de arkadaşına kopya verebilir,
başbakanım gemicik alırken benim öğrencim de arkadaşının kalemini silgisini alır,
medyada göz önünde olanlar kasetlerle hırsızlıklarla gündemi meşgul ederse, değerler karşısında olumlu tutum segileyenler bu yozlaşan toplumda örnek olay olarak kalır....
Atalarımız ne güzel demiş; balık baştan kokar...

Öncelikle bir bir nsan birilerine birşeyler öğretmek istiyorsa ve bu konu değerler eğitimi ile ilgili ise tutarlılık çok önemli .Sayın bakanımızın tutarsızlıklarını saymaya gerek yok hepiniz biliyorsunuz.

Sayın bakanımızın tutarsızlıklarını saymaya gerek yok hepiniz biliyorsunuz.
 evet öğretmenim biliyoruz ama ben bu konuşmaları duyunca güceniyorum.bu kadar elimi kolumu bağlayan bir sistem ve de üstlerin hep konuştuğu ve astların devamlı dinlediği bir durumda ne kadar inanabilirsiniz?

Öncelikle bir bir nsan birilerine birşeyler öğretmek istiyorsa ve bu konu değerler eğitimi ile ilgili ise tutarlılık çok önemli .Sayın bakanımızın tutarsızlıklarını saymaya gerek yok hepiniz biliyorsunuz.

 evet öğretmenim biliyoruz ama ben bu konuşmaları duyunca güceniyorum.bu kadar elimi kolumu bağlayan bir sistem ve de üstlerin hep konuştuğu ve astların devamlı dinlediği bir durumda ne kadar inanabilirsiniz?

 evet öğretmenim biliyoruz ama ben bu konuşmaları duyunca güceniyorum.bu kadar elimi kolumu bağlayan bir sistem ve de üstlerin hep konuştuğu ve astların devamlı dinlediği bir durumda ne kadar inanabilirsiniz?

Üstlerin hep konuştuğu astların hep dinlediği sistem zaten kabul edilebilir sistem değildir. İnsana insanca değer veren bir yapı gerekli bizim camiamız için ama maalesef ondan da çok uzağız .

bunun yanında öyle öğretmenler de var ki "hayvan herif,gerizekalı,salak,mal, vb. " sıfatları öğrencilere karşı kullanabiliyor ve bu insan benim meslektaşım.öğrencilerimin ulan demesinin bile yasak olduğu sınıfa karşı bu kelimeleri kullanıyor.benim sınıftan birkaç öğrenciye "it" dediği şikayeti ile öğrenciler geldiğinde tabi ki öğretmen arkadaşımı savunmak zorunda kaldım istemesem de.daha sonra "arkadaşım bu şekilde kelimeler kullanırsanız size karşı öğrencilerimin saygısını kaybedersiniz,deme gafletinde bulundum.özrü kabahatinden büyük misali ben onlara it demedim it gibi ne itikleşiyorsunuz dedim cevabı ile karşılaştım.
bu öğeretmenin verebileceği DEĞER ne olur diye kendimi sorguladığım zaman çok üzülüyorum çocuklar adına,ki bu kişi lisans üstü eğitim sahibi aynı zamanda
dolayısıyla öğretmenler öyle bir durumda ki sadece vijdanınıza kalmış vereceğiniz DEĞERLER ....

okul bir fabrikadır...
muhtesem bir uyumla çalışırsa ileriye dönük muhtesem ürünler kazandırılır...
Fabrika ortaklardan oluşur, öğretmen okul aile ve en önemlisi bunları kapsayan çevre....
başarı da başarısızlık da bu 3 öğenin katkılarıyla sağlanır...
değerlerimiz hususunda herkes üzerine düşeni yaparsa problem olmaz...
akşam televizyon izlerken, güzel kızlar, hırsızlık, entrika, dolandırıcılığın lüks yaşamın sergilendiği ekran karşısında "değerlerimiz" uzun süre yaşayamaz...

   okuldaki öğ. ile evdeki öğ. farklı olunca çocukta şahsiyet sorunu oluyor.

Öğrencilere değerleri öğretmemiz için öğretmenlerin bazı değerlere sahip olması gerekir.

İlginç ve güzel bir konu açmışsınız..Tebrikler öğretmenim..