ABDULLAH AYMAZBu, bir güç gösterisi değilAteş, düştüğü yeri yakarmış. Bazılarının dershaneler konusundaki canhıraş feryatları, bir güç gösterisi olarak değerlendirilebiliyor. Mesele hiç de öyle değil Paylaş Tweetle Paylaş Gönder Yazdır A A Dershaneler, yanlışa kurban edilmek istenen evlatlar!..Hani iki kadın bir çocuk için Hz. Süleyman Aleyhisselâm huzurunda murafaada bulunuyorlar. Hz. Süleyman Aleyhisselâm, Peki, ikiniz de bu çocuk benim diye iddia ediyor ve delil getiriyorsunuz. Bu takdirde çocuğu ikiye bölüp yarısını sana, yarısını da sana vermek gerekiyor. deyince birisi Tamam, ortasından böl de adalet yerini bulsun deyiveriyor. Hz. Süleyman Aleyhisselâm da Bu çocuk senin olsaydı, böyle bir cinayete gönlün razı olmazdı. mealinde sözleri söyleyip onu gerçek annesine teslim ediyor Ûlülemre itaat lazım, varsın kapatılsın. diyenler var Nasıl olsa bu işte gözyaşları, emekleri, terleri, himmetleri yok. Peki, bir zamanlar Üstad Hazretlerine, zamanın ûlülemirlerinin temsilcileri olan ehl-i dünya diyorlardı ki: Bize ahkâm-ı diniyeyi ve hakaik-i İslâmiyeyi talim edecek, resmi bir dairemiz var. Sen ne salahiyetle neşriyat-ı diniye yapıyorsun? Sen madem nefye (sürgüne) mahkûmsun; bu işlere karışmaya hakkın yok. Peki o vakit, Üstad Hazretleri hizmetten vaz mı geçti? O günün ûlülemrini, şimdiki ûlülemirler büyük ve ulu sıfatları ile yâd etmiyorlar mı?Dershaneler, bir büyük birikimin emeği ve pek çok tecrübenin eserleridir. Bunlarda, o kadar çok kişinin hakkı ve hukuku vardır ki, şu anda bu emaneti elinde bulunduranlar onların bir yanlışa kurban gitmesine göz yumamazlar. Göçüp gidenler de gelecek nesiller de, eğer biz sahip çıkmazsak yakamıza yapışırlar, haklarını helâl etmezler. Onun için bizim âheste revlik etmemiz söz konusu olamaz. Bu mesele bizim namusumuzdur Biz üzerimize düşeni fazlasıyla yerine getirmek mecburiyetindeyiz.1983 yılının başında, 1980 darbecileri, bütün İslâmî vakıf ve derneklerin mal varlıklarına el koyma planı yapmışlardı O zaman, yapılabilecek her şey yapılmaya çalışıldı, bütün esbaba tevessül edildi Kapı kapı dolaşıldı Tabii onlara bir şey anlatmak zordu. Neticede yağmurlu bir günde Ankarada toplandık ve Çalışkan Kardeşlerin dolum tesislerinde son çare olarak duaya başladık. Salât-ı Tefriciye okumanın sonuna doğru bir de baktık, rahmet altında bulutların arasından güneş göründü. Bunu hayra yorduk. Gerçekten de o darbeci ihtilâlci kafalar o işten vazgeçti Duanın önünde duramadılar Evet, bir yanlışa kurban gidilmesin diye çırpınmak asla güç gösterisi olamaz. Ama bir haksızlık karşısında susmak da dilsiz şeytan konumuna düşmektir Hakkı tutup kaldırmak, bunun için çırpınmak da hak yolunda olmaktır Evet yarası olanın, mağdur ve mazlum olanın iniltisi elbette normaldir. Anormal olan ise bu iniltileri, ney gibi dinleyip Bu bir güç gösterisidir. demektir.Unutmayalım, yetimin ağlayışından ve mağdur ve mazlumun iniltisinden de arş ihtizaza gelir Eğer bu inilti koro halinde ise küre-i arzın bir iniltisi gibi, gökleri rezonansıyla titretir Bunları niçin dile getiriyoruz? Âhiretimiz yanmasın diye Tabii bu mesele burada, bu kadarlıkla da kalmayacak, bütün hukukî yollar da kullanılacak, hatta mesele insan haklarına kadar da gidecektir Akıl için yol birdir. Hem aklımızı, hem vicdanımızı rehber edersek, doğruyu görecek, hakkı teslim ede ceğiz Not: Bazılarının adıma Twitter hesabı açtıklarını öğrenmiş bulunuyorum. Bu hesaplar kesinlikle bana ait değildir. Bu kullanıcıların yazdıklarını silmelerini rica ediyorum. Eğer silmezlerse, hakkımı helal etmiyorum. Onları Deyyan olan Allaha havale ediyorum. Twitterdaki hesabım @abdullahaymazdır. Bunun haricindeki hesaplar bana ait değildir.
Şu an 1.279 kişi ve 33 üye var.