Dünden Bugüne Egitime Dair

Çevrimdışı mhmtyrdm

  • Uzman Üye
  • *****
  • 368
  • 2.749
  • 368
  • 2.749
03 May 2010 22:54:15
Eğitimin gerçekleştiği yer okuldur. Okulun durumu eğitimde sağlanan gelişmeler için kriter alınabilecek en temel unsurdur. Okullara bakarak eğitimin durumunu değerlendirmek mümkündür. Özellikle OKS ve ÖSS gibi merkezi sınavların temel belirleyici olmaya başladığı son yirmi yıllık süre içinde okulların sistem içindeki belirleyici rolü müthiş bir şekilde sarsılmıştır. Adı geçen merkezi sınavlarda başarılı okulların bile aslında tatmin edici yerler olduğunu söylemek zordur. Kaldı ki merkezi sınavlardaki başarısı düşük olan okulların durumu ise hak getire. 7.444 okuldan en azından yarısından, ne öğrencisinin, ne öğretmeninin, ne velisinin, ne de toplumun hatta ne de bakanlığın memnun olduğu söylenemez. Oysa genel olarak sayısı azdı ama Türkiye’nin liselerinin tamamı bugüne göre daha çok seviliyordu. Sistemin medarı iftiharı olarak ilk sıraları alan Galatasaray, İstanbul erkek, Kabataş, Vefa, Ankara Atatürk lisesi gibi liselerinden bugünkü öğrencilerine göre eski öğrencilerinin daha fazla hoşnut olduğu bir gerçektir. Buradan hareketle bugün okula daha az önem verilmektedir diyemeyiz. Bugün eğitim sisteminin işleyişi ne yapılırsa yapılsın okulu geri plana itmiştir. Bu şekilde okul eğitim sisteminin belirleyici unsuru olma özelliğini kaybetmiştir artık. Bunun farkında olmak gerekir.

Özellikle batıda eğitimde kişiye, yere ve zamana olan bağımlılığın azaldığı söylenegelmektedir. Bu düşünce bizde de dile getirildi ve hatta milli eğitim bakanlığının hazırladığı dokümanlara bile geçti. Eğitimin, her yerde, herkese ve her zaman sunulacağı vaat edildi. Eğitime okulun dışında bir boyut kazandıracak olan bu nefis düşüncenin hayata geçebilmesi için hiç bir şey yapılmadı. Hayat boyu eğitim yaygınlaşamadı. Üniversiteler aynı liseler gibi belli yaş grubuna ait gençlerin devam ettiği kurumlar haline geldi. Yetişkinlerin arzu ettiklerinde eğitim almalarını sağlayacak ne bir sistem var ne de bir mekanizma. Okullar belli saatlerden sonra kapılarına kilit vurulan kurumlardır adeta. Oysa cumhuriyetin ilk yıllarında bile okullar aynı zamanda “millet mektepleri” idi. Belli saatlerden sonra kapılara kilit vurmanın, bilhassa kütüphanelerin kapalı olmasının hiç bir mantığı yoktur. Demek ki dile getirilen düşüncelerin çoğunun temel esprisi bilinmiyor. O zaman eğitimde hala kişiye, yere ve zamana olan bağımlılık azalmış değil devam etmektedir.

Eğitim sistemimiz rayından çıkma gibi bir sorun yaşamaktadır. Yetkililer maalesef çok iyi eğitim teorilerini ve düşüncelerini bile farklı anlamlandırarak eğitim sistemimizi iyileştirme bir tarafa bozmaktadırlar

Bunun için eğitim sisteminin yukarıdan aşağıya her atılan adımda, yaptığı her işte hesap verebilirlik mekanizmasına acilen kavuşması gerekmektedir. Eğitim adına atılacak her adımın başarılı olduğunu ortaya koyacak göstergeler de belirlenmelidir. Aksi takdirde eğitim, anlamsız kavramların ve hedeflerin sarf edildiği alan haline gelir. Herkes bilhassa yetkili kişiler ne söylediğinin farkında olmalı; bir başka ifade ile ağızlarının söylediğini kulakları duymalıdır. “müfredatı değiştirdik”, “çoklu zeka kuramını uyguluyoruz”, “öğrenci merkezli eğitime geçtik” gibi son yıllarda havada uçuşan söylemler hep hesap verebilirlik mekanizmasının değer olarak yerleşmemesinin yarattığı boşlukta dile getirilen söylemler oldu. Bu şekilde son dönemlerde “proje” adı altında çok anlamsız “işler” yapıldı. Bu nedenle son yıllarda yapılan her iş masaya yatırılmalıdır.

Program değiştirildi. Peki sonuç ne oldu? Değiştirilirken ne söylenmişti? Sonuçta söylenenler gerçekleşti mi? Bu tür sorgulamalar yaygınlaşırsa ayağı yere basmayan bir işe koyulmak zorlaşır. Milli eğitimin en temel sorunlarından birisi budur. Hesap verebilirlilik mekanizması kurulmaz ise eğitim içi boş, anlamsız söylemlerin, çarpıtmaların ifade edildiği bir alan haline gelebilir. Nitekim hesap verebilirlilik mekanizması yetersiz hatta hiç olmadığı için, “müfredat değiştirildi”, "eğitime ayrılan kaynak arttırıldı”, “öğrenci merkezli eğitime geçtik” denebildi. Oysa ne müfredat abartıldığı gibi değiştirilebildi, ne de eğitim için ayrılan kaynaklar arttırıldı ne de öğrenci merkezli eğitime yönelik çalışmalar yapıldı.

Sonuçta öyle bir an geldi ki “yeni” diye sunulan her bir çalışma, model, proje kuşkuyla karşılanır oldu. Eğitim her an sözde “yeni” bir şeylerin dile getirildiği bir alan haline geldi. Dile getirilen “yeni” fikirlerin ve çalışmaların eskinin tekrarı olduğu da gün gibi ortaya çıkmaya başladı. Bu yüzden eğitimi tarihsel arka planı ile ele almak için tam zamanı. Büyük eğitim otoriteleri şimdi okunmalı. Eğitimdeki “kadim” düşünceler şimdi keşfedilmeli.

Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN

Çevrimdışı yenibetşe

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.338
  • 3.551
  • 3.338
  • 3.551
# 03 May 2010 22:57:00
Yine beceremedik ya da eksik yaptık galiba.Her şeye rağmen 10 yıl öncesine göre çok büyük değişiklikler ve mesafeler kaydedildi.Ama yeterli değil.

Çevrimdışı mhmtyrdm

  • Uzman Üye
  • *****
  • 368
  • 2.749
  • 368
  • 2.749
# 03 May 2010 23:08:27
Peki, bunları kim anlayacak, üzerinde kafa yoracak ve uygulayacak ?
Bir evin temeli sağlam değilse veya gelen giden temeliyle oynarsa o evden pek hayır gelmez.

Çevrimdışı yenibetşe

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.338
  • 3.551
  • 3.338
  • 3.551
# 03 May 2010 23:12:28
Öğretmen eğitimde asli unsur.Ancak yeteri destek verilirse başarırız.Aile,çevre,eğitimi yönetenler kenetlenirsek altından kalkarız bu işin.

Çevrimdışı mhmtyrdm

  • Uzman Üye
  • *****
  • 368
  • 2.749
  • 368
  • 2.749
# 03 May 2010 23:19:08
Öğretmen sistemde ne kadar söz sahibi?

Çevrimdışı yusuf-arda

  • Uzman Üye
  • *****
  • 283
  • 221
  • 283
  • 221
# 03 May 2010 23:19:49
bana kalırsa eğitimde hiç bir mesafe kaydedilmedi aksine geri gidildi.eğitimde mesafe katedebilmek için tutarlı eğitim politikası olması gerek....

Çevrimdışı atabey174

  • Uzman Üye
  • *****
  • 634
  • 351
  • Öğrenci Velisi
  • 634
  • 351
  • Öğrenci Velisi
# 03 May 2010 23:25:28
Eğitimin bir yere gittiği yok..O yerinde duruyor lakin insanların nereye gittiğini sormak lazım ?

Çevrimdışı seyelanka

  • Uzman Üye
  • *****
  • 315
  • 1.044
  • 315
  • 1.044
# 03 May 2010 23:27:30
Bir ileri iki geri pek bir yere gitmiyor yani.

Çevrimdışı beşiktaşk

  • B Grubu
  • 1.300
  • 1.046
  • Okul Müdürü
  • 1.300
  • 1.046
  • Okul Müdürü
# 03 May 2010 23:28:40
eğitim sistemi çok ilerleme katetti. bunu görmemek mümkün değil. siirt il merkezinden 50 km uzaklıktaki mezra okulunda eğer projeksiyon cihazı, bilgisayar sınıfı ve internet varsa ilerleme olmuş demektir.

aslında biz ülke olarak her alanda bocalama yaşıyoruz. eğitim de bundan payını alıyor. kütüphaneler internet kafe olursa olacağı bu...

Çevrimdışı mhmtyrdm

  • Uzman Üye
  • *****
  • 368
  • 2.749
  • 368
  • 2.749
# 03 May 2010 23:34:11
Okul sayısı, öğretmen öğrenci sayısı, teknolojik donanım gibi göstergelerin dışına çıkıp eğitimde olup bitenleri anlamak gerekiyor sanırım.

Çevrimdışı mhmtyrdm

  • Uzman Üye
  • *****
  • 368
  • 2.749
  • 368
  • 2.749
# 03 May 2010 23:36:48
Okulların ortaya çıkığı ilk dönemlerden buyana en temel özelliklerinden biri özgün olmalarıydı. Okullar özgün olarak ortaya çıktı ve özgün kalmaya çalıştı. Platon’un akademisi “özelliği” olduğu için 600 yıl yaşadı. Enderun okulları da aynı şekilde yaklaşık 300 yıl boyunca hizmet verdi. Kısacası, bugünden geriye baktığımızda karşımıza hep özelliği olan okullar ve kurumların çıktığını görürüz. Demek ki geçmiş zamanlardaki eğitimin bir ruhu, felsefesi, rengi kısacası bir özelliği olmuş ki bugünde isimlerini anıyoruz. (Alıntı- İrfan Erdoğan)

Çevrimdışı mhmtyrdm

  • Uzman Üye
  • *****
  • 368
  • 2.749
  • 368
  • 2.749
# 03 May 2010 23:38:16
Bugün ise hızla birbirine benzemekte olan, yani özelliklerini kaybeden okullarla karşı karşıyayız. Okullar, mağazalar ve lokantalar zincirini andıran bir hale dönüşmektedir. Yaklaşık on yıldır hız kazanan bu süreç bütün dünyaya yayılmaktadır. Herhangi bir okul, belli özellikleri ile ön plana çıkamamaktadır

Çevrimdışı mhmtyrdm

  • Uzman Üye
  • *****
  • 368
  • 2.749
  • 368
  • 2.749
# 03 May 2010 23:41:21
Artık şurası çok açık ki “yeni” diye etiketlenen malum çalışmalar veya modeller “yeni” değildir. Rousseua’nun düşüncesi, Pestalozzi’nin, Frobel’in okulu yeniydi ve “yeni” olarak nitelenmeyi hak etmekteydi. Satı Beyin Darülmualliminde uyguladığı yöntem de yeniydi. Millet mektepleri, köy enstitüleri gerçekten yeniydi. Baltacıoğlu’nun “İçtimai mektep” düşüncesi yeniydi. Son yıllardaki sözde “yeni” çalışmalara bakılırsa hiçbirisi yukarıdaki örneklerdeki gibi “yeni” olarak nitelenmeyi hak etmemektedir. Yapılan bir takım çalışmalara dair çok abartılı övgüler yapılmış olsa da takdir edilebilecek nitelikte kalıcı olabilecek yeni bir proje ve uygulama gerçekleşmemiştir. ( Alıntı- İrfan Erdoğan)

Çevrimdışı huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.759
  • 145.956
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.759
  • 145.956
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 03 May 2010 23:45:10
Arkadaşlar güzel bir konu açmışsınız ,ancak bu konunun benzerleri zaten forumda daha önce açılmıştı:                                                                                                                                                [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]     [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
                                                [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı turbulans65

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 193
  • 56
  • 193
  • 56
# 04 May 2010 08:51:00
bence eğitim sisteminin yerinde saydığını söylemek insafsızca olur.geçen gün öğretmen yaptığım köyde yatalak ve yaşlı bir kadın için okuma yazma öğretsin diye bir öğretmen görevlendirildi. daha 15 yıl önce koca köyde bir öğretmen yokken şimdiki hal yetersiz gelebilir ama çok yol alındığı da ortada.hesaba son teknolojik destekler de katılırsa.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK