Uzman Ve Başögretmenlik Süreci

Yıllar önce bir üniversitede yüksek lisansa başvurmuştum. 300 kişi de  benle başvurmuştu ve les sınavını geçen kişilerdi bunlar. Mülakatlar ile sadece 10 kişi alındı ve o 10 kişinin kimler olacağı da mülakattan önce de çok belliydi zaten, açıkça söylemek gerekirse "mülakat" bence adamını bul gel demekti o zaman. Daha sonra kendime çok kızmıştım o mülakata niye gittim diye, sorulan sorular sanki senin burada işin yok, tarzındaydı. Tez konusu da ayrı bir dünya, bazı dükkanlarda ve internet sitelerinde tez yazılır, yardımcı olunur gibi reklamlar, bu ülkede, işlerin nasıl  yürüdüğünün de bir kanıtıydı bana göre. Ha dürüstçe yapanlara, çalışıp başaranlar sözüm yok, ama modülleri izliyorsunuz gerçekten anlatamayan, konuşamayan, iletişim konusunda sıkıntıları olan bazı insanların, nasıl da profesör unvanları var, ibretle seyrediyorum. Gerçekten çok iyi olanlar da var, onlar zaten yüz akımız ama ya diğerleri? Ben bir öğretmen olarak benim gibi düşünen milyonlarca insanın gereksiz bilgi ve videolarla ezilmesine, başka adlar altında horlanmasina, 2. Sınıf öğretmen olarak gösterilmesine karşı konuşmak, isyan etmek mecburiyetindeyim.

2 yıl yl yap sınıfın boş geçsin+4 yıl doktora yap sınıfın boş geçsin yada merkezlerde görev yap.
Bide bu hesaba bak
Yıllarca köylerde görev yap okula ogrencine cebinden harca paşam o köyleri rüyasında bile görmesin.
Öğrencilerin için her türlü calis didin paşam canı sıkılınca okula gelsin yl yapıyor. Bunu elbette ilim, bilim açıklamaz.

Yüksek lisans yapan hiçbir öğretmenin dersi boş geçmez. Yüksek lisans ve doktora yapan kişiler genelde üniversite hocalarıyla konuşarak dersleri ayarlarlar. Zaten çok fazla ders olmuyor özellikle tezlide amaç tez yazmaktır onun için de üniversitede olmaya gerek yok. Benim gittiğim okullarda lisans mezunları daha fazla izin kullanıyordu. Araba alıp satmak için il dışına düğüne gitmek için. Ama yüksek lisans yapanlarda böyle bir şey duymadım.

Yukarıda %5muhabbeti olmuş Düzeltme yapayım 👇
Yüksek Lisans öğrenimi gören öğretmenin ek ders saat ücreti %7 artırımlı;
Doktora yapanlar ise ek dersi %20 artırımlı alacaktır.
%ler değişti artık 👆
Lakin fiilen derse girme mecburiyeti olduğu için sadece bu derslerde artırımli alabilir. Misal İlkokul mdr yrd iseniz lisansüstü eğitimin -ek ders için- hiçbir önemi yoktur. ❗️

Bir de tezli yüksek lisans kazanıp müdür izin vermediği için okulu bırakan öğretmenlerimiz olmuştur. Nedeni malum sınıf öğretmeni olup boş günü olmaması ve üniversitenin dersleri uygun zaman dilimine almaması.
Af geldi ama mamafih bu şartlarda dersleri bitirmek çok zor! Bakanlık keşke bu konuda kolaylaştırma yapsa idi. Üniversiteyi okula getirseydi. Sendikalar gb dolansa idi hocalar😁

Birileri muaf birileri de anlamsiz konularla bogusuyor. Sonra bunun adi kariyer basamaklari oluyor. Her zaman soyluyorum. Binlerce tepkiye ragmen bunun surdurulebilir olmasi im-kan-siz. Bu anlasildi zaten yetkililerce. Ancak gene de ihtimaldir ki bu sene bu sinav olacak. Biz hem tepkimizi koyalim hem de kimseye pabuc birakmadan puanimizi alalim.

Yukarıda %5muhabbeti olmuş Düzeltme yapayım 👇
Yüksek Lisans öğrenimi gören öğretmenin ek ders saat ücreti %7 artırımlı;
Doktora yapanlar ise ek dersi %20 artırımlı alacaktır.
%ler değişti artık 👆
Lakin fiilen derse girme mecburiyeti olduğu için sadece bu derslerde artırımli alabilir. Misal İlkokul mdr yrd iseniz lisansüstü eğitimin -ek ders için- hiçbir önemi yoktur. ❗️

Hocam %7 dediğiniz aylıkta 100 TL gibi oluyor.

Onu sormazlar hocam  genelde sordukları hangi öğretmen daha ilgili daha iyi öğretiyor çocukları seviyor uzman mi diye soran duymadım.

Değerli hocam, 2006 yılında da sınav yapıldı doğrudur ama o zaman hem kota olduğu için, hem de öğretmenlerin çoğu sınava girmediği için ve en öneemlisi o zamanlar sosyal medya yaygın bir şey olmadığı için çok gündem olmadı ama şimdi 600 bin öğretmen sınava giriyor ve konu medyada( özellikle sosyal medyada) çokça yer bulduğu için insanlar ister istemez bunu da gündeme alacaklar. Ama ben işin burasında değilim, daha önce yazmıştım ama düşüncelerimi  aynen yine ifade ediyorum, sistemin benim akıl ve mantığıma oturması için şu soruların samimiyetle cevaplanması gerekiyor.
1-) Bizim kariyerlik sisteminde bir ünvan alanla almayanın yapacağı işi, görevi, yetki ve sorumluluğunda bir değişiklik olacak mı?
2-) Bu ünvanlar emeklilikte de geçerli olacak mı?( Yani her hangi bir şekilde avantajı olacak mı?)
3-) Alan dışı yüksek lisans veya doktora bir meslekte gerçekten  uzmanlık sağlamakta mıdır?  ( Burada meslektaşlarımın aldığı eğitimi, yaptığı çalışmayı küçümsemiyorum ama, bunun mesleki uzmanlıkla bir ilgisi olmadığını ifade ediyorum ayrıca bu durum ölçme değerlendirme konusundan bilgilerime göre bir ölçme değerlendirme hatasıdır diye düşünüyorum, yani matematikten çarpım tablosunu öğrenirsen tarih sınavından 70 almış sayılıp muaf sayılmak gibi bir şey benim için. Birinin çarpım tablosunu öğrenmesini takdir ederim ama bunu yaptı diye tarih sınavından muaf sayamam.)
 
Bu 3 soruya cevap hayır ise, bu işin sonucunda tek değişecek şey maaştır. Sadece maaş değiştiren bir kariyer sisteminin başka bir örneği var mıdır?
Ayrıca zaten kurum içinde müdür yardımcılığı, müdür, müfettiş yardımcılığı ve şube müdürlüğü sınavı gibi ünvanlar için sınavlar zaten vardır ve bana göre asıl kariyer düşünenler için yapılan sınav bunlardır.
Şimdi sadece maaş değişecekse bunca emek ve yaygara neden?
Çözüm önerim;
Şu an zaten derece kademe arttıkça maaş kısmen artıyor, bir ünvan belirlemeden 5/1 olanlara uzmanlık için, 1/1 olanlara başöğretmenlik için öngörülen oranda  ek ödeme mi olur, eğitim tazminatı adı ile mi olur artık ne uygunsa bir artış yaparsınız olur biter.

Bu sistemin farklı bir sıkıntısı, şu anda 22. yılını çalışan ile 10. yılını bitiren aynı uzmanlık sınavına giriyor. Madem uzmanlık ünvanı alanların yapacağı iş değişmiyor ve başöğretmenlik sınavına da 20 yıl şartı ( 10 yılı uzman olarak) var, şimdi 22 yıllık öğretmen başöğretmenlik için niçin 10 yıl daha bekliyor? Bana göre bu da ayrı bir durum.
Ama neyse hayırlısı olsun İnşaallah diyelim.

Değerli hocam,

Uzun olmasın diye alıntıyı kestim. İlkokul 2. sınıftan itibaren her öğrencinin anlayabileceği düzeyde bir açıklama olmuş. Tebrikler...

Buraya kadar yazılanlardan anladığım kadarıyla;
1. Lisansüstü eğitim görenler doğuda yeni açılan üniversite mezunu olup genel olarak lisansüstü eğitimlerini su ürünleri gibi alakasız alanlarda yaparken lisans mezunları genelde Boğaziçi ve Hacettepe gibi köklü üniversite mezunları
2. Formasyon dersleri kendi branşlarıyla alakalı değilmiş yani formasyon her branşa farklı veriliyormuş. Tüm öğretmenlere kendi alanında sınav yapılsaymış sorun olmayacakmış
3. Lisansüstü eğitim yapanlar hem zenginmiş bu yüzden para harcamışlar ve lisansüstü eğitimleri boyunca derse girmemişler buna karşın lisans mezunu öğretmenlerimiz fedakarca köy gibi yerlerde zor şartlarda çalışmış bu yüzden imkan bulamamış
4. Uzmanlık gelince öğretmenler odası bölünecekmiş. Veliler uzman öğretmen peşinde koşacakmış (bugün uzmanlık var ancak böyle bir şey ne duyuldu ne görüldü)
Bu daha da uzar da velhasılı çayda dem öğretmenlikte kıdem önemliymiş gerisi boş lafmış.

Bakanda ve bakanlıkta azıcık liyakat olsaydı bu işi çok daha akla mantığa vicdana ve her şeyden çok pedagojiye uygun çözerdi.
Üniversiteler ile anlaşıp isteyen öğretmenlere uzaktan veya yüz yüze kendi alanında yüksek lisans hakkı tanınırdı.En az 3 dönem dersleri takip eden başarılı adaylar uzman/baş öğretmen olurdu.
Ama seçim var diye alelacele bu garabet dayatıldı.
MEB kadar yaptım oldu zihniyeti yok hiç bir bakanlıkta.

Yillarrrr önce staj yaparken 1. Sınıf öğretmeni yl yapıyordu ve 1 gün kesin  bazen de 2 gün  --o da  benim staj yaptığım gündü ki beni idare ve öğrenciler 4 gözle bekliyordu-  okulda yoktu..

Sınavı kazanamayınca sadece maddi getirisini alamayacagız çok da beynimizi yorup kendimizi strese sokmaya gerek yok diye düşünüyorum. Benim sınıfta uyguladıklarımla vicdanım rahatsa uzman sıfatı olmasa da olur. pdf okudum notlar aldım ama özellikle AR-GE hiç bir şey anlamadım,çalışmayacağım o konuya. Şimdilik tez projem yok olursa araştırır öğrenirim nasıl yazılacağını. Sınıfımda kullanmayacağım ne de olsa. Bir de soru bankası çözerim,özetlerime göz atarım,sınava girerim. Bu süreçte de canım ne istiyorsa onu yaparım,her şey para değil. 70 de alamasam hiç üzülmem ya da kendimi eksik görmem çünkü içerik ezbere dayalı. Yine de bu duruma düşürülmemize çok üzülüyor ve arkadaşlarımın sınav konusundaki itirazlarına katılıyorum.

Güldür Güldür Şov'da spor skeci vardı. İki konuğu olan sunucu sadece birisiyle konuşuyor, diğeri orada yokmuş gibi davranıyordu. Öteki garibim ise her fırsatta hal ve hareketleriyle "Ben buradayım, beni neden dikkate almıyorsunuz?" deyip duruyordu.

Tweet atanlar da öyle söylüyor bu kadar tweet atıyoruz neden kimse cevap vermiyor? Sanırım ona gönderme olmuş.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] hocam, mesajlarımdaki mesajı anlayıp beğendiğiniz için teşekkür ederim.