Yorumsuz! : Haberler

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 30 Tem 2007 16:08:25
Kızlar okula giderse kan akar!
Milli Eğitim Bakanlığı ve UNICEF'in araştırmasına göre kızların okula gönderilmeme nedenleri yörelere göre değişiyor. 'Kız Çocuklarının Okullulaşma Oranının Düşük Olmasının Nedenleri ve Okullulaşma Oranının Artırılmasına Yönelik Çözüm Önerileri' konulu araştırmanın ilk aşaması Edirne, İstanbul, Şanlıurfa ve Van'da yapıldı. Rapor haline getirilen bulgular şöyle:

Karara karışan çok

Kızların okula gönderilmesi kararı babada. Annenin baba üzerinde etkisi büyük. Anne ve babanın kararını belirlemede, dede, nine, çalışan abla veya ağabey ile özellikle amca oğlu-amca kızı evliliğinin desteklendiği topluluklarda amcanın da etkisi büyük.
Özellikle köylerde aileler kadar muhtar, imam ve köy öğretmeni de etken.

Anneler korkuyor

Aşiretleri dışarıya kapalı tutabilmek en önemli amaçlardandır. Bu, akraba evlilikleriyle sağlanır. 'Okula giden kızların kendi çevrelerinden olmayan birisiyle evlenmeyi istemesi ve bu yüzden namus cinayeti yaşanması endişesi anneler arasında yaygın.

Kızların okula gitmesi konusunda anne-babanın eğitim seviyesi, kardeş sayısı ve annenin Türkçe konuşup konuşmadığı temel faktörler.

Anneler açısından, okuma-yazma bilen ve Türkçe konuşan kızlar, hastanede, adres sorarken, telefon ederken birer tercüman işlevi de görüyor. Bazı aileler, kızların ilk üç yıl okula gidip okuma yazma öğrenmesi ve Türkçe öğrenmesini yeterli bir sosyal sermaye oluşturması bakımından önemli görüyor.

Evi çocuk geçindiriyor

İstanbul, Şanlıurfa ve Van'da kızını ekonomik sorunlar nedeniyle okula göndermeyen ailelerin kastettiği, okul donanımını karşılayamamaktan öte, ailenin çocuk emeğine duyduğu ihtiyaç. Son 20 yılda İstanbul'da göçen ailelerin ortak noktası, kız ya da erkek çocuklarının emeğiyle geçinmeleri. Kızların çalışmaya başlama yaşı 10. Bu yaşta 'ortacı' olarak işe başlayan bir kız, ayda ortalama 200 milyon lira alıyor. Edirne'de ise kız çocuklarının okullulaşmasına 'Roman grupların sosyal dışlanması' engel oluyor.

Raporda okullaşmaya ikna sürecine paralel olarak burs, harçlık, okula giden kızların ailelerine sağlık hizmetlerinden yararlanmada ekonomik kolaylık sağlanmasının etkili olabileceği belirtildi. Kız çocuklarına nüfus cüzdanı çıkarma kampanyasının düzenlenmesi gerektiği vurgulandı.

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 30 Tem 2007 16:09:58
Bu bayrak 90 bin Mehmetçik için
Sarıkamış’ta şehit düşen 90 bin Mehmetçiğin anısına yaptırılan 150 metrekare büyüklüğündeki Türk Bayrağı çekildi

Sarıkamış Dayanışma Grubu tarafından yaptırılan dev Türk Bayrağı için dün bir tören düzenlendi. 150 metrekare büyüklüğündeki Türk Bayrağı, 52 metre yükseklikteki göndere çekildi. Direği yaklaşık 4 ton ağırlığında olan ve 80 bin YTL’ye mal olan 150 metrekarelik bayrağın, Sarıkamış’ta şehit olan 90 bin Mehmetçiği temsil ettiğini söyleyen Prof. Dr. Bingür Sönmez, “Sarıkamış Dayanışma Grubu olarak bizim bir rüyamız gerçekleşiyor. Sarıkamış’ın en yüksek yerine en büyük bayrağı dikiyoruz. Şu anda Türkiye’de bulunan en yüksek yerdeki en büyük bayraktır. Bayrağı buraya çıkarmamız tam 5 gün sürdü. Vinçlerle çalışmalar yaptık. Mutluluğumuzu kelimelerle ifade edemiyoruz. Şehitlerimizi unutmadığımızı ve asla unutmayacağımızı bir kez daha gösterdik” dedi. Kars ve ilçelerinden rahatlıkla görülebilecek bir konumda olan, her ay 750 YTL harcanarak yenilecek olan Türk Bayrağı’nın açılış kordelasını Vali Erdem, Belediye Başkanı Alibeyoğlu, Tugay Komutanı Tuğgeneral Güler ve Prof. Dr. Bingür Sönmez birlikte kesti. Törende daha sonra Erzurum Yakutiye Belediyesi Mehter takımı konser verdi.

Şehİtler için yürüdüler

SARIKAMIŞ Harekatı sırasında Allahüekber Dağları’nda donarak şehit olan 90 bin asker için ’Şehitleri anma yürüyüşü’ düzenlendi. Yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı yürüyüşte 9’uncu Kolordu Komutanlığı’na bağlı birlikler, 3 bin 125 metre yükseklikteki Allahüekber Dağları’nın zirvesinde Sarıkamış Harekatı’nı temsili olarak canlandırdı. Yürüyüşe katılanlar ellerinde Türk bayraklarıyla askerleri coşkuyla alkışladı. Sarıkamış Dayanışma Grubu tarafından yaptırılan 150 metrekare büyüklüğündeki Türk Bayrağı, Cıbıltepe mevkiinde 52 metre yükseklikteki göndere çekildi.

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 31 Tem 2007 17:58:49
Öğrenci notu SMS ile veliye

Bu habere öğrenciler pek sevinmeyecek. Zira SMS yoluyla not iletimi başlıyor.
Okulcebimde interaktif veli bilgilendirme sistemi, nihayet hayata geçti. Artık tüm veliler, okuldaki çocukları hakkındaki bilgilere sms yoluyla ulaşacak.

Vodafone-Erboy ortaklığı ile hayata geçirilen bir proje kapsamında bir öğrencinin notları ,devamsızlık bilgileri, sınav tarihleri, servis bilgileri, sağlık bilgileri, öğretmenin öğrenci hakkındaki görüşleri, okul duyuruları vb diğer bilgilerin gsm farkı olmaksınsızın velini cep telefonuna iletilecek.

Geçen sene içerisinde çeşitli illerde valilik olurlarıyla test çalışmalarını başarıyla tamamlayan proje sayesinde devamsızlıkların büyük ölçüde azaldığı tespit edilmiş, velilere gönderilen not mesajları ve diğer bilgi mesajları sayesinde öğrencilerin not ortalamalarında da belirgin farklılıklar tespit edilmiştir.

Bu projenin aktif hale gelebilmesi ve kurulumu için eğitim kurumunun hiç bir ücret ödemesine gerek yok. Sadece çocuğu hakkında açıklanan bilgilere ulaşmak isteyen velinin sisteme abone olması gerekiyor.

Ayrıca bu sistem sayesinde veli 0542 704 5050 numaralı sesli yanıt servis hizmeti, vodafone kullanıcıları 4463 sms bildirim servisine gönderecekleri sms kodları sayesinde 7/24 çocuğu hakkındaki tüm bilgilere normal tarife üzerinden ulaşabilir.

Örneğin veli not yazıp 4463 e gönderdiği takdirde not bilgileri kısa mesaj yoluyla veliye iletiliyor. Bu faydalı projeden yararlanmak istiyorsanız, abonelik ücreti yıllık ilkokullar için 10.00 ytl, liseler için 15 ytl,üniversiteler için sadece 25 ytl.

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 31 Tem 2007 18:00:31
KPSS ÖSS'den de zor

KPSS üniversite mezunlarının psikolojilerini bozuyor.
KPSS'nin en zorlu bölümlerinden biri de öğretmenlik. Adaylar bazı branşlara atanabilmek için 120 soruluk eğitim bilimleri bölümünden en az 110'unu doğru cevaplamak zorunda.

Öğretmen adayları, "Hayatımız sınavlarla geçiyor. Yıllarca ÖSS'ye hazırlanıp fakülte kazandık, şimdi de yıllarca KPSS'ye hazırlanıyoruz. 5-6 kez girmesine rağmen atanamayanlar var." diyor.

KPSS mağduriyeti yaşayan adaylardan biri de Melek Yıldırım. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Amasya Eğitim Fakültesi'nden 2003 yılında mezun olan Yıldırım, 5 kez KPSS'ye girmiş. Her imtihanda puanını yükseltmesine rağmen atanamadığını ifade eden Yıldırım şöyle konuşuyor:
"ÖSS'ye 2 yıl dershanede hazırlanarak bu bölüme girdim. Mezun olduktan sonra anladım ki en az ÖSS kadar zor bir sınav daha var. KPSS'ye ilk girdiğimde 63 puan almıştım, 5. girişim sonunda bu puanı 79'a kadar çıkardım; ama yine atanıp atanmayacağım belli değil." KPSS yüzünden çok sayıda kişinin bunalıma girdiğini anlatan Yıldırım, "Bizler kendimizi yarış atı gibi hissediyoruz. Her yıl sınava hazırlanmak, sonunda da başaramamak psikolojik yıkım getiriyor. Bakanlık branşlar bazında bir puan standardı getirebilir ve bu başarıyı gösterenler arasından kura yöntemiyle alım yapabilir." diye konuşuyor.

Çevrimdışı yigidoemre

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 92
  • 18
  • 92
  • 18
# 02 Ağu 2007 00:58:35
evet sınavlar Türkiye'nin acı bir tablosu ne yazık ki. Ama şu anda bunu değiştiremediğimize göre katlanmak ve üstesinden gelmek gerekiyor. Allah hepimizin yardımcısı olsun...

Çevrimdışı dehliz

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 7.715
  • 29.498
  • Müdür Yardımcısı
  • 7.715
  • 29.498
  • Müdür Yardımcısı
# 03 Ağu 2007 10:14:29


03 Ağustos 2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve sevk kağıdı olmaksızın, memurun bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin direkt olarak sağlık kurum ve kuruluşlarına gidebilmesinin usul ve esaslarını düzenleyen tebliğ aşağıda yer almaktadır.

Maliye Bakanlığından:

TEDAVİ YARDIMINA İLİŞKİN UYGULAMA TEBLİĞİ

(SIRA NO: 9 )


Bilindiği üzere, Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği (Sıra No:8) (bundan sonra “Tebliğ” olarak ifade edilecektir) 25/5/2007 tarihli ve 26532 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış ve 15/6/2007 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

Söz konusu Tebliğde, memurun kendisinin ve bakmakla yükümlü bulunduğu aile fertlerinin sağlık kurum ve kuruluşlarına ne şekilde müracaat edecekleri açıklanmış bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 20/7/2007 tarihli ve 26588 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile memurun bakmakla yükümlü bulunduğu aile fertlerinin sağlık kurum ve kuruluşlarına hasta yollama kağıdı olmaksızın müracaat edebilecekleri esası getirilmiştir.

Anılan yönetmelikte yapılan bu değişiklik paralelinde aşağıda belirtilen açıklama ve düzenlemelerin yapılması gerekli görülmüştür.

1. Memurun kendisi, hastalanması halinde sağlık kurum veya kuruluşuna halen olduğu gibi sağlık karnelerinin yanında hasta yollama kâğıdı (hasta sevk kâğıdı) ile birlikte müracaat edecektir.

2. Memurun bakmakla yükümlü bulunduğu aile fertleri (hasta) ise sağlık kurum veya kuruluşuna hasta yollama kâğıdı olmaksızın sağlık karnesi ile birlikte müracaat edeceklerdir.

Aile fertleri için sağlık kurum veya kuruluşu tarafından düzenlenecek olan faturaların ekinde sevk kâğıdı istenmeyecektir.

2.1. Hastanın tedavi amacıyla bulunduğu mahalden başka bir yere sevkinin gerekmesi durumunda, sağlık kurum veya kuruluşu tarafından sevk işlemi sağlık karnesine yazılacaktır. Sağlık kurum veya kuruluşu hastanın sevk edileceği ili ve hangi polikliniğe gitmesi gerektiğini, refakatçi gerekiyor ise bu durumu sağlık karnesinde belirtecektir.

2.2. Sağlık kurum veya kuruluşu, sağlık karnesinde, sevkli olarak gelen hastanın sağlık kurum veya kuruluşuna müracaat tarihini ve uyguladığı tedaviyi gösterecektir.

Hasta ayakta tedavi görmüş ve tedavi süresi bir gün ise sağlık karnesinin tarih sütununda belirtilen tarih, sağlık kurum veya kuruluşuna müracaat tarihi olarak kabul edilecek, hastanın tedavisi bir günden fazla sürmüş ise hastanın hangi tarihler arasında ayakta tedavi gördüğü ayrıca belirtilecektir.

Hasta yatarak tedavi görmüş ise, hastanın polikliniğe ilk müracaat ettiği tarih, servise yatışının yapıldığı tarih ve taburcu edildiği tarih belirtilecektir.

2.3. Hastanın tedavi amacıyla bulunduğu mahalden başka bir yere sevk edilmesi nedeniyle harcırah beyannamesi vermesinin gerektiği hallerde; beyannameye sağlık karnesinin sevk işleminin yazıldığı sayfası ile hastanın tedavisinin yapıldığı sağlık kurumu tarafından doldurulan sayfası eklenecektir.

2.4. Hastanın diş tedavisi amacıyla özel sağlık kurum veya kuruluşuna sevkinin yapılması halinde; Tebliğin 5.2 nci maddesine göre resmi sağlık kurumu tarafından tedavi için sevk edilen hastanın sağlık karnesine tedavinin türü ve sevki gerektiren süre açıkça belirtilecek ve ilgili diş hekimi tarafından imzalandıktan sonra başhekimlikçe onaylanacaktır.

2.5. Sağlık karnelerinin ön yüzünde hak sahipliğine ilişkin güncel bilgiler gösterilecek, ayrıca hastanın T.C. kimlik numarası ile memurun emekli sicil numarası da yer alacaktır. Hastanın T.C. kimlik numarası ile memurun emekli sicil numarası hasta reçetesinde de bulunacaktır.

2.6. Tedavi yardımına ilişkin uygulamalar, (8) sıra numaralı Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği ile bu Tebliğde belirtilen esaslar dâhilinde yürütülecektir.

2.7. Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 05 Ağu 2007 12:17:05
Seçmen listeleri yarın askıda

Cumhurbaşkanlığı seçimi için listeler yarın askıda. İşte dikkat etmeniz gerekenler;
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören Anayasa değişikliği paketinin 21 Ekimde oylanacağı referandum için seçmen listeleri yarın sabah muhtarlıklarda askıya çıkarılacak. Listeler, 19 Ağustos Pazar gününe kadar askıda kalacak.

Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) belirlediği takvime göre, yarın saat 08.00'de askıya çıkacak listeler, 22 Temmuz milletvekili genel seçimindeki listelerden oluşacak ve 19 Ağustos'a kadar Bilgisayar Destekli Seçmen Kütüğü Sistemi (SEÇSİS) kapsamında güncellenecek.

Muhtarlık bölgesi askı listelerine veya daha sonra yapılan seçimlerde güncelleştirilen listelere herhangi bir sebeple yazılamamış olanlar;

21 Ekim 1989 tarihinde ve daha önce doğanlar, sürekli oturmak amacıyla başka bir muhtarlık bölgesine taşınanlar, kimlik ve adres bilgilerinde yanlışlık veya eksiklik bulunanlar ve özellikle Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası bulunmayanlar, askerlikten terhis olanlardan listede kaydı bulunmayanlar, taksirli suçlardan hükümlü veya tutuklu olduğu halde listeye yazılmayanlar muhtarlıklara başvurabilecek

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 05 Ağu 2007 12:19:41
İşte sigara'nın resmi

Sigara hala çok tüketilirken İşte sigarayı en iyi anlatan fotoğraflardan biri;
Cildin yapısı bozulur, lekelenmeler ve kırışıklıklar oluşur. Gırtlak kanserlerinin en önemli sebebidir. Damar sertliğini hızlandırır. Kalp ve beyinde damar tıkanıklıklarına neden olur. Tat alma duyusu bozulur. Ağız kokusuna, diş ve diş eti hastalıklarına neden olur.

Sigaranın bu zararları  bilinir ve sigara her geçen gün can alırken, sanat sergileri de tepkilerini böyle gösteriyor.

İşte 40 yılın en vurucu afişlerinden sigarayı anlatan en iyi fotoğraf:

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 05 Ağu 2007 12:26:16
Dünyayı sarsan 50 gerçek

Yokoluşa doğru hızla sürükleniyoruz... İşte, dünyayı tersine çeviren 50 gerçek:
"Yokoluş"a doğru hızla sürükleniyoruz. Kendi hayatımız için fır dönerken, bir de dünyanın nasıl döndüğüne bakalım...

BBC Programcısı Jessica Williams, dünyanın röntgenini çekmiş. Tespitlerini ise "Dünyada Değişmesi Gereken 50 Gerçek" adını verdiği bir kitapta toplamış.

"50 gerçek" olarak adlandırılan aykırılıklar, yanlışlıklar veya sorumsuzluklar, ilk bakışta birbiriyle ilintili gözükmeyebilir. Ama her biri, dünyanın çivisinin üzerine bir balyoz gibi iniyor.

İşte, dünyayı tersine çeviren 50 gerçek:

1- Bir Japon kadını ortalama 84 yıl, bir Botswanalı kadın sadece 39 yıl
yaşıyor.

2- Dünyadaki obez nüfusun üçte biri, gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.

3- ABD ve İngiltere, gelişmiş ülkeler arasında en yüksek erken hamilelik oranına sahip.

4- Çin'de 44 milyon kadın kayıp.

5- Brezilya'daki Avon kadınlarının sayısı, asker sayısından fazla.

6- 2002'de idamların yüzde 81'i ABD, Çin ve İran'da gerçekleşti.

7- İngiliz süpermarketleri, müşterileri hakkında hükümetten daha fazla
bilgiye sahip.

8- AB'deki her inek için verilen günlük 2.50 dolarlık sübvansiyon,
Afrika'nın yüzde 75'inin günlük geçiminden daha fazla.

9- 70'in üzerindeki ülkede aynı cinsten iki kişinin ilişkisi yasak,
9'unda ise cezası ölüm.

10- Dünya nüfusunun beşte biri, günlük 1 dolarında altında gelirle
yaşıyor.

11- Rusya'da yılda 12 binin üzerinde kadın aile içi şiddet sonucunda
hayatını kaybediyor.

12- 1 yılda 13.2 milyon Amerikalı, estetik ameliyat yaptırdı.

13- Kara mayınları nedeniyle saatte bir insan ölüyor ve sakat kalıyor.

14- Hindistan'da 44 milyon çocuk işçi var.

15- Sanayileşmiş ülkelerde insanlar, günde 6-7 kg katkı maddesi yiyor.

16- Dünyanın en çok kazanan sporcusu golfçu Tiger Woods, yılda 78 milyon dolar, yani saniyede 148 dolar kazanıyor.

17- Amerikalı 7 milyon kadın, 1 milyon erkek yeme bozukluğu çekiyor.

18- 15 yaşındaki İngilizlerin yarısı uyuşturucu kullanmış, dörtte biri
sigara içiyor.

19- Washington'daki lobi endüstrisinde 67 bin kişi, her seçilmiş kongre
üyesi için 125 kişi çalışıyor.

20- Motorlu araçlar dakikada 2 insanı öldürüyor.

21- 1977'den bu yana ABD'deki kürtaj kliniklerinde 80 bin şiddet ve
taciz vakası yaşandı.

22- Mc Donalds'ın altın kemerini tanıyanların sayısı, Hıristiyan tacını
tanıyanlardan fazla.

23- Kenya'da bir ailenin gelirinin üçte biri rüşvete gidiyor.

24- Dünyadaki yasadışı uyuşturucu pazarı 400 milyar dolar.

25- Amerikalıların üçte biri, uzaylıların geldiğine inanıyor.

26- 150'den fazla ülkede işkence var.

27- Her gün dünya nüfusunun yedide biri, yani 800 milyon insan aç
kalıyor.

28- Amerikalı siyah erkeklerin hapse girme ihtimali, yüzde 33.

29- Dünyanın üçte biri savaş halinde.

30- Petrol rezervleri 2040'da tükenebilir.

31- Sigara içenlerin yüzde 82'si gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.

32- Dünya nüfusunun yüzde 70'i, bugüne dek hiç çevir sesi duymadı.

33- Silahlı çatışmaların dörtte biri, doğal kaynakları ele geçirmek için
yaşanıyor.

34- Afrika'da 30 milyon kişi AIDS.

35- Her yıl 10 dil ölüyor.

36- İntiharla ölenlerin sayısı, çatışmalarda ölenlerden fazla.

37- ABD'de her hafta ortalama 88 öğrenci sınıfa silah getiriyor.

38- Dünyada en az 300 bin düşünce suçlusu var.

39- Her yıl 2 milyon genç kız ve kadın sünnet ediliyor.

40- Silahlı çatışmalarda 300 bin çocuk asker savaşıyor.

41- İngiltere'de 2001 seçimlerinde 26 milyon kişi, Pop Idol'un ilk
sezonunda 32 milyon kişi oy kullandı.

42- ABD, pornografiye yılda 10 milyar dolar harcıyor.

43- ABD, "haydut devlet" diye ilan ettiği 7 ülkeden 33 kat daha fazla
askeri harcama yapıyor.

44- Dünyada 27 milyon köle var.

45- Amerikalılar çöpe saatte 2.5 milyon plastik şişe atıyor, yani her üç
haftada bir Ay'a ulaşmaya yetecek uzunlukta şişe birikiyor.

46- Sıradan bir İngiliz, günde yaklaşık 300 defa kameraya yakalanıyor.

47- Her yıl 120 bin kadın veya genç kız, Batı Avrupa'ya satılıyor.

48- Yeni Zelanda'dan İngiltere'ye uçakla getirilen bir tane kivi,
atmosfere kendi ağırlığının 5 katı sera gazı salıyor.

49- ABD'nin, BM'ye 1 milyar dolardan fazla borcu var.

50- Yoksul aile çocuklarının psikolojik sorun yaşama ihtimali, zengin aile çocuklarına göre 3 kat daha fazla.

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 06 Ağu 2007 15:26:04
4 Sınavlı yeni ÖSS
 

Milli Eğitim Bakanlığı üniversiteye giriş sisteminde köklü değişikliklere gidiyor. Yeni sisteme göre, üniversiteye girişte artık tek değil, dört sınav uygulanacak. Yeni sisteme göre öğrenciler, 10, 11 ve 12’nci sınıfın sonunda,”Olgunlaşma Sınavı” adı verilen bir sınava girecek. ÖSS’nin uygulanmasına da bu sınavların ardından devam edilecek. Böylece öğrenciler, dört sınava girmiş olacak. Sistem oturduktan sonra zamanla ÖSS’ye alternatif bir sistem haline getirilecek. Başlangıçta yılsonu sınavlarının yüzde 25, ÖSS’nin yüzde 75 oranında etki etmesi planlanıyor. Yıl sonu sınavlarının etki oranının zamanla artırılması ve dört sınavın eşit hale getirilmesi düşünülüyor. Uygulamanın hızlanması ve sistemin alt yapısının kurulması için, atanacak yeni Milli Eğitim Bakanı bekleniyor.

ÇALIŞMA TAMAM

İrfan Erdoğan başkanlığındaki Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu, üniversiteye girişte uygulanacak yeni bir sistem hazırladı. ÖSYM ile de görüş alışverişinde bulunan başkanlık, ilk taslak çalışmayı tamamladı. Yeni sistemle, tartışmalı katsayı problemi de çözülecek. Buna göre, meslek liseleri, kendi alanlarındaki üniversitelerin 4 yıllık bölümlerini katsayı engeli olmadan tercih edebilecek. Kendi alanı dışında tercih yapanlar için ise katsayı uygulaması devam edecek.




--------------------------------



Yeni sistemde meslek liseliler katsayı sorunu yaşamayacak


10, 11 ve 12’nci sınıfların sonunda, öğrencilerin yıl boyunca gördüğü beden, müzik, resim dersleri dışındaki dersleri kapsayan bir sınav yapılacak. Bu sınavda öğrencilere, alanlarındaki ders ağırlıklarına göre soru sorulacak. Öğrenciler, yıl boyunca işledikleri tüm derslerden soru ile karşılaşacak.


Meslek lisesi öğrencileri, kendi alanlarıyla ilgili ek soru çözecek.


Bu sınavların soruları, MEB ve ÖSYM tarafından ortak olarak hazırlanacak. Olgunlaşma sınavlarının ardından, ÖSS’ye de girilecek. Olgunlaşma sınavlarından alınan puanların ortalamaları, ÖSS puanına eklenecek. Puan yüzdeleri, ÖSYM ile yapılacak toplantıyla netleşecek.


Olgunlaşma sınavı, iki güne yayılacak. Soru sayıları, haftalık ders saatinin 6 ile çarpılması ile tespit edilirken, haftada 6 saat matematik dersi veriliyorsa, sınavda 36 matematik sorusu olacak.


Meslek lisesi öğrencileri, temel alan derslerini genel lise öğrencileri kadar yoğun almadıkları için, bu alanlarda 30-40 daha az soru ile karşılaşacak. Bu öğrenciler, kendi okudukları alanla ilgili olarak fazladan 30-40 soru çözerek, diğer genel liseliler ile eş seviyede soruyla karşılaşmış olacak. Örneğin, Motor bölümünde okuyan öğrenci, bu alanda, İmam Hatip lisesi öğrencisi de yine kendi alanında soru çözecek.


Meslek liseleri öğrencileri, kendi alanlarıyla ilgili üniversite bölümlerini tercih ettiğinde, katsayı sorunu ile karşılaşmayacak. İmam Hatip lisesi mezunları İlahiyat Fakültesi’ni, İletişim Meslek lisesi mezunları İletişim Fakültesi’ni, Makine bölümü mezunları Makine Mühendisliği bölümlerini tercih edebilecek.


Sınavla, ortaöğretim sisteminin performans değerlendirmesi de yapılacak. Bakanlık, hangi sınıflarda hangi alanlardaki ve hangi derslerde sıkıntı olduğunu görecek. Sınıflar, illere göre de değerlendirilebilecek. Sınav, ÖSS’den önce öğrencilerin başarı durumlarını tespit etmeyi de sağlayacak.



--------------------------------



YÖK ve yeni bakan karar verecek

Öncelikle Talim Terbiye Kurulu’nun hazırladığı bu taslak, kabinenin yeni Milli Eğitim Bakanı’nın onayına sunulacak. Eğer Bakan, ÖSS’de sistem değişikliği için “düğmeye basın” talimatı verirse gözler YÖK’e çevrilecek. Yasa gereği üniversiteye öğrenci alımı işlemleri YÖK tarafından yapılıyor. YÖK, olgunlaşma sınavlarını yeterli bulursa ÖSS’yi kaldırabilecek. YÖK’ün ÖSS’yi kaldırmaması halinde olgunlaşma sınavları ile ÖSS’nin sınavdaki ağırlık derecelerini eşitlemesi de gündeme gelebilecek.



--------------------------------



Taslak çalışmada, ders ağırlıklarına göre öğrencilere sorulacak soru sayıları şöyle hesaplandı:


Türkçe-Matematik Alanı:

10’uncu sınıf: 162 soru

11’inci sınıf: 138 soru

12’nci sınıf: 120 soru


Sosyal Bilimler Alanı:

10’uncu sınıf: 138 soru

11’inci sınıf: 144 soru

12’nci sınıf: 144 soru


Fen Bilimleri Alanı:

10’uncu sınıf: 156 soru

11’inci sınıf: 156 soru

12’nci sınıf: 132 soru


Yabancı Dil Alanı:

Her sınıf için:186 soru

 

Çevrimdışı omer68

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.202
  • 2.957
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.202
  • 2.957
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 07 Ağu 2007 16:16:06
F klavye mi Q klavye mi
07 Ağustos 2007 Salı 14:54
Piyasada F klavye bulmak çok zor. Tartışmanın kökeninde dil endişesi var.
Piyasada F klavye bulmak neredeyse imkansız hale geldi. Okullarda F klavye öğretilse de piyasada Q klavye kullanılıyor.

Her iki taraf da haklı olduklarını gerekçeleriyle açıklıyor. Ancak şu bir gerçek ki F klavye bulmak çok zor artık.

Tartışmanın kökeninde internetin yaygınlaşmasıyla birlikte Türkçenin bozuk kullanımı yatıyor. İşte tartışma da burada kopuyor. Türkçenin bozulma endişesi karşısında F klavye bir umut olarak görülüyor.

F klavyeciler Türkçeye en yakın dilin bu olduğunu savunuyor.. Q klavyeciler ise uluslararası olduğu ve yeniliğe açık olduğu için tutuyorlar.

Neden F klavye?

"Türkçe için en uygun klavye biçimi. En çok kullanılan a,e,i,u gibi ünlü harflere hemen ulaşılır. Bunun dışında genel olarak klavyenin sol tarafında ünlü harfler, sağ tarafında ünsüz harfler bulunur. Böylece yazımda olağanüstü bir hız ve rahatlık sağlanır.

Türkçede genel olarak sessiz harfler ve sesli harfler sözcük / tümce içinde hemen hemen eşit sayıda bulunduğu için, klavye bu harfleri her iki ele de eşit miktarda dağıtır. Bu iş bölümü sayesinde yorulmak nedir bilmeden saatlerce tıkır tıkır yazı yazılabilir.

Q klavye İngilizce için tasarlandığından bu avantajların hiçbirine sahip değildir. Bu yüzden el, Türkçe karakterlerde hem f klavye hızına yetişemez, hem de herhangi bir ele fazla yüklenme olduğu için çabuk yorulur.

Serce ve yüzük parmakları elimizin en "afonksiyonel" parmakları olmasına karşın Türkçede en fazla kullanılan harflerden biri olan " a " q klavye´ de sol serce parmağına denk gelir. Yine q klavye için; Türkçe´de en az kullanılan harflerden biri olan " j " elin en aktif parmağı olan sağ işaret parmağına denk gelmektedir.

Bunun gibi bin bir dezavantaj sayılabilir. Türkçede bir çok sözcük q klavye için en pasif parmaklara dağılır. Bu yüzden q klavyede 10 parmak Türkçe karakter girmek deveye hendek atlatmaya benzer."

Neden Q klavye?

Uluslar arası yaygın kullanıma sahip, dünya çapında standartlaşmış, ortak klavye biçimi.

Daktilo ve bilgisayarın dışındaki diğer yeni teknoloji ürünleri ile de uyumlu. Gideceğiniz ülkeye göre yabancılık çekmeden kolayca kullanabileceğiniz, yeni teknoloji kullanımının olmazsa olmazı.

Her yenilik çıktığında hemen kullanabilmenizi sağlayan, farklı bir dil desteğini içeren sürümünün çıkmasını beklemenize gerek bırakmayan, yazım ön koşulu.

Bir de doğal olarak halkımızın yeniliğe açık olmasının ve yeni teknolojiyi hemen kullanma isteğinin doğal sonucu.


[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 08 Ağu 2007 14:38:54
Yeni öğretim yılında 10 yenilik   
 
 

 
 Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) başlattığı uygulamalarla 2007-2008 eğitim öğretim yılında 15 milyon öğrenci ve 620 bin öğretmeni yeni düzenlemeler bekliyor.


2007-2008 eğitim öğretim yılında yapılan yeni düzenlemeler şöyle;

Eğitim öğretim yılı 17 Eylül 2007 Pazartesi günü başlayacak ancak geçen sene olduğu gibi bu sene de ilköğretime yeni başlayacak öğrenciler için “okula uyum programı” çerçevesinde ders zili, 10 Eylül 2007 Pazartesi günü çalacak.

İlköğretimde önceki dönem başlatılan “e-kayıt” uygulaması bu yıl da devam ederek, ikametgah ve bölge adresi temel alınarak 16 büyük ildeki liselerde de uygulanacak.

Yeni dönemde en önemli değişikliklerden biri Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS) sisteminde yaşanacak. Bu dönem son kez yapılacak OKS'nin yerine getirilen Seviye Belirleme Sınavı'na ise bu yıl 6 ve 7. sınıf öğrencileri girecek.

Testlerde yabancı dil soruları da yer alacak.

Öğrencinin her dersten aldığı not, yıl sonu başarı ortalamasını etkileyecek. Bu nedenle öğrencinin bütün derslerine ağırlık vermesi gerekecek. Bu yeni sistemle öğrencinin okul başarısının ön plana çıkarılması amaçlanıyor.

MEB'in, ortaöğretimde geçen dönem başlattığı 100'lük not sistemi, ilköğretimde de uygulanacak.

İlköğretimde her dersin yazılı sınavlarında en az üç soru sorulacak, görsel sanatlar, beden eğitimi, müzik, teknoloji ve tasarım dersleri dışındaki derslerden her dönemde en az bir kez ortak sınav yapılacak. Bu uygulamayla sınavlara standart getirilmesi amaçlanıyor.

Geçen dönem 5 ilde pilot uygulaması yapılan “Medya Okuryazarlığı” dersi, bu yıl 6, 7 ve 8'inci sınıflarda seçmeli ders olarak okutulacak.

İlköğretimin dördüncü sınıfından başlamak üzere karnelerde, öğrencilerin önceki sınıflardaki notlarının yıl sonu ortalaması görülebilecek.

Eğitim-öğretim yılının birinci dönemi 25 Ocak 2008'de sona erecek. İkinci dönem 11 Şubat 2008'de başlayacak. Son ders zili ise 13 Haziran 2008'de çalacak.
 

Çevrimdışı JUJU

  • Uzman Üye
  • *****
  • 402
  • 292
  • 402
  • 292
# 09 Ağu 2007 23:19:20
Bilimin Çözemediği 10 Sır   
09 Ağustos 2007 22:10
En çok hangisi kafanızı karıştırıyor, içinizi ürpertiyor veya korkutuyor? İşte bilimin bir türlü açıklayamadığı 10 gizemli olgu...
Modern tıp artık pek çok hastalığın çaresini buluyor, son 10 yılda teknolojide gelinen nokta hayal sınırlarımızı zorluyor.
Ancak bütün bu sevindirici gelişmelere karşın, evren ve bizim güzel gezegenimiz dünya, hikmetini bir türlü çözemediğimiz sırlarla dolu. Üstelik bu konularda yürütülen çalışmalar, araştırmalar da en azından yakın gelecekte pek umut verici görünmüyorlar. Amerikan LiveScience dergisinde, yüzyıllardır gizemi çözülmeye çalışılan, varlığı ve yokluğu tartışılan, somut kanıtlara sahip olunamadığı için 'sır' olarak kalmayı sürdüren, bilimin bir türlü kesin ve akla yatkın bir açıklama sunamadığı tuhaf, ürpertici, merak uyandırıcı, en çok konuşulan '10 Gizemli Olgu'nun listesi yayımlandı. Hayaletlerden UFO'lara, psişik güçlerden 'déjà vu' duygusuna kadar tartışılan ve bir türlü açıklanamayan 10 fenomen sizi bekliyor.

1- Taos Uğultusu
ABD'nin New Mexico eyaletinde bulunan küçük Taos kentini ziyaret eden bazı turistler ve vatandaşlar, yıllardır, çöl havasında gizemli, güçsüz, düşük frekansa sahip bir uğultu ve titreşim duyduklarını anlatıyorlar. Bu iddiada bulunanlar, Taos vatandaşlarının sadece yüzde ikisini oluşturuyor. Bazıları bunun çöldeki garip birtakım akustik sorunlarından kaynaklandığını düşünürken, bazıları da bir çeşit kitle histerisi ya da uğursuz bir sır olduğuna inanıyor. Duyulduğu iddia edilen sese ister vızıltı, ister uğultu, ister titreşim deyin; ister psikolojik, ister doğal, ister doğaüstü olduğuna inanın... Hakkında bilinen bir tek gerçek var: O da şimdiye kadar hiç kimsenin bu garip sesin kökenini ortaya çıkaramadığı.

2- Büyük Ayak
Bu gizem de Amerika'dan... Yeni Kıta'da yıllar boyunca, insana benzeyen, bol tüylü, son derece iri boyutlara sahip, 'Büyük Ayak' adlı bir yaratığı gördüğünü iddia eden sayısız insan ortaya çıktı. Tüm kıta çevresinde kaydedilen iddialar eğer doğruysa, aslında binlerce Büyük Ayak'ın yaşıyor olması gerekirdi. Ancak bugüne kadar bu korkunç yaratığa ait tek bir ceset bile bulunamadı. Ortada belirsiz fotoğraflar, video kayıtları ve tanıkların açıklamalarından başka bir şey yoktu. Görünen o ki bilim mantıklı bir açıklama getiremediği sürece Büyük Ayak da, İskoçya'nın varlığı bir türlü kanıtlanamayan ünlü Loch Ness canavarı gibi gizemler dünyasındaki yerini koruyacak.

3- Önsezi
İster altıncı his, ister önsezi, ister kötü hisler diyelim; hepimizin hayatımızda en az bir ya da birkaç kez gar/_newsimages/3870556.gifip sezgilerimizi rehber alarak hareket ettiğimiz olmuştur. Elbette bu karamsar hislerimiz çoğunlukla yanlış çıkar. Ancak kimi zaman kimi insanların altıncı hisleri -ne yazık ki- doğru alarm verir. Psikologlar bu durumu açıklarken insanların bilinçaltlarında, farkında olmadan çevremizdeki dünya hakkında bilgi topladığını vurguluyorlar. Bu şekilde biz aslında sadece 'görünüşte bilmediğimiz' bazı şeyleri biliyor ya da hissediyoruz. Ancak söz konusu bilgiler bilinçaltımızın derinliklerinde yaşadığı için, bunun nasıl olduğunu bir türlü anlayamıyoruz. Bu açıklama kimileri için tatmin edici olsa da pek çok araştırmacıya göre önsezi kanıtlanması ve üstünde çalışılması zor bir konu.

4- Asla bulunamayan kayıplar
İnsanlar bazen ortadan kaybolur. Bazıları yaşadıkları hayattan kendi istekleriyle kaçar, bazıları büyük çaplı ve cesetlerin tanınamadığı kazalarda yitip gider, bazıları cinayet kurbanı olur. Kayıplar ölü ya da diri bulunur. Ancak bazı insanlar vardır ki neredeyse tek bir iz bırakmadan ortadan kaybolurlar, adeta buharlaşırlar. 1872'de Portekiz yakınlarında bulunan 'hayalet gemi' Marie Celeste'in mürettebatı, Amerikan işçi lideri Jimmy Hoffa bu şekilde kayıplara karışan insanlardan sadece bazıları. Kaybolan insanlar, normal şartlarda polis soruşturması, itiraflar ya da tesadüf sonucu bulunuyor. Ancak ortada hiçbir olay ve kanıt olmadığı zaman insan ister istemez psişik detektiflerin işe ele atması gerektiğini düşünüyor.

5- Hayaletler
"Ölü insanlar görüyorum" repliğiyle zihnimize kazınan 'Altıncı His' filminden, lisedeyken ev partilerinde pek çoğumuzun katıldığı masum ruh çağırma seanslarından, çocukken masal gibi dinlediğimiz korkulu hayalet hikâyelerine kadar ruhlar üzerine hep konuşulur. Hayaletlerin varlığı hakkında ciddi bir kanıt olmamakla birlikte, onları gördüğünü, onlarla konuştuğunu, onların fotoğraflarını çektiğini ısrarla anlatan -içten ya da değil- şahitler pek çoğumuzun yakın çevresinde bile mevcut.

6- Déjà vu
Fransızca bir kelime olan 'déjà vu', Türkçede 'daha önce görülmüş' anlamını taşıyor. Açıklamak istediği durum ise kısaca şu: Özel bir anı ya da birtakım koşulları, aynı şekilde daha önceden de yaşamış olduğunuzu hissetme hali. Herkesin hayatında bir ya da birkaç kez yaşadığı bu duygu, şaşırtıcı, anlaşılmaz, gizemli ve evet ürkütücüdür. Birçok kişi 'déjà vu' hissini psişik bir deneyim olarak algılar. Birçok kişiye göre ise bunlar önceki hayatlarımızdan davetsiz çıkıp gelen anlık karelerdir. Araştırmacılar 'déjà vu' ile ilgili bazı açıklamalar yapmaya çalışsalar da de bu tuhaf hissin nedeni bir gizem olmayı sürdürüyor.

7- UFO'lar
UFO deyince genelde insanların aklına uçan daireler, kısacası uzay gemileri gelse de UFO'nun açılımı 'Tanımlanamayan Uçan Nesne'... Ve bu nedenle evet UFO diye bir şey var. Çünkü dünyanın her tarafında, gökyüzünde ne olduğunu tanımlayamadıkları birtakım objeleri gördüğünü söyleyen insanlar var. Ancak bu obje ve ışıklar, aslında uçak mıdır, meteor mudur yoksa gerçekten Marslıların son model uzay gemisi midir, bu bir türlü açıklığa kavuşamıyor.

8- Ölümden sonra hayat
Hayatlarında bir kez ölüme yakın deneyim geçirmiş kişilerin bazıları, karanlık bir tünelde yol alıp, sonunda beyaz bir ışık huzmesine kavuştuklarına dair hikâyeler anlatır. Bunlar arasında sevdiklerinize kavuşmak, garip bir huzur hissetmek gibi daha renkli öyküler de mevcuttur. Bu deneyimler son derece etkileyici olmakla beraber maalesef kimse 'öbür taraf'tan elinde bir kanıtla ya da doğrulanabilir bir bilgiyle geri dönmeyi başaramıyor. 'Öbür dünya' meselelerine kuşkuyla yaklaşanlar, söz konusu deneyimlerin travma geçirmiş bir beynin gördüğü halüsinasyonlar olduğunu vurguluyorlar. Tabii bu nedenle de son derece doğal ve açıklanabilir olduklarını... Ölüp de geri dönen olmadığına göre, bu konu gizemini koruyacak.

9- İçine doğmak
Hem Doğu hem de Batı toplumlarında, 'önsezi'nin -ki biz bunu halk arasında 'içine doğmak' olarak adlandırıyoruz- bir çeşit psişik güç olduğuna inanılıyor. Bugüne dek psişik güçleri olduğunu iddia eden kişiler, araştırmacılar tarafından pek çok teste tabi tutuldu. Ancak elde edilen sonuçlar her seferinde ya olumsuz ya da muğlak ve şüpheliydi. Altıncı hissin gücüne inanan pek çok kişi, psişik güçlerin test edilemeyeceğini, çünkü bir nedenle kendilerine şüpheyle yaklaşanların ya da bilim adamlarının yanında azaldığını vurguluyor. Eğer bu tespit doğruysa, bilimin psişik güçlerin varlığını, gelecekte de ne ispat edebilmesi ne de çürütebilmesi mümkün görünmüyor.

10- Beden/Zihin Bağlantısı
Bir efsaneye dönüşen 'plasebo etkisi' zihinle beden arasındaki muhteşem ilişkinin en basit kanıtı. Bu etki kendini şöyle gösteriyor: Sahte, yani aslında ilaç olmayan bir ilaç aldıklarından habersiz hasta denekler, dertlerine derman olacak bir ilaç içtiklerini ve dolayısıyla iyileşeceklerini düşündüklerinden kendilerini çok daha iyi hissediyorlar. Üstelik etki kimi zaman bununla da kalmıyor, tıbbi belirtilerde de bir düzelme görülüyor. Bazen de yine bu 'yalancı' ilaçların işe yaradığını kanıtlamak istercesine ilacın etkisiyle acı çekiyorlar. Plasebo deneklerine bakınca, insan ister istemez zihni neye inanırsa bedeninin de onu yaşadığına hüküm getiriyor. Bu inanılmaz bağlantı çok sınırlı biçimde açıklanabiliyor. Ancak pek çok uzman, zihnin yardımıyla bedenin kendi kendini iyileştirebilme kabiliyetinin, modern tıbbın yaratabileceği herhangi bir mucizeden kat be kat büyüleyici olduğuna inanıyor.

Çevrimdışı MALİKE

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 216
  • 7
  • 216
  • 7
# 09 Ağu 2007 23:49:02
JUJU HOCAM ÇOK GÜZEL PAYLAŞIMINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER

Çevrimdışı JUJU

  • Uzman Üye
  • *****
  • 402
  • 292
  • 402
  • 292
# 10 Ağu 2007 01:29:34
Erkek Sanılan Panda İkiz Doğurdu    09 Ağustos 2007 20:13
1996’da doğduğunda cinsiyeti erkek olarak açıklanan Panda Jinzhu’nun, Doğa Koruma alanında ikiz doğurduğunu duyurdu.
Çin’de 11 yıl önce doğduğunda erkek olduğu sanılan ve hatta gönderildiği Japonya’da çiftleştirme çabaları başarısız olan panda "Jinzhu"nun bu hafta iki dişi yavru doğurduğu bildirildi.
Yeni Çin Haber Ajansı, 1996’da doğduğunda cinsiyeti erkek olarak açıklanan Jinzhu’nun, ülkenin güneybatısındaki dağlık Sinçuan bölgesinde bulunan Doğa Koruma alanında ikiz doğurduğunu duyurdu.
Doğa Koruma alanı araştırma merkezinden Wei Rongping, bir dişi pandayla çiftleşmesi için 2000 yılında Japonya’ya gönderilen Jinzhu’nun "hiç ilgi göstermemesi üzerine" uzmanların sun'î döllenmeye karar verdiklerinde erkeklik organının olmadığını fark ettiklerini anlattı.
Çift cinsiyetli ya da gelişmemiş cinsel organları olduğu şüphesiyle 2002 yılında Çin’e geri gönderilen Jinzhu’nun yumurtalıklarının yanlış yerde olduğu ancak 2005 yılında fark edildi ve iki saat süren bir operasyona tabi tutuldu.
Ajans, Jinzhu’nun 2007’te erkek bir pandayla çiftleşmesinden 142 gün sonra yavru doğurduğunu kaydetti.
Dünyada nesli en fazla tükenme tehdidi altında bulunan hayvan olan dev pandalar, sadece Çin’de bulunuyor. Çin’in Siçuan, Gansu ve Şaanksi eyaletlerindeki doğa koruma alanlarında 1600 yabani panda bulunduğu tahmin ediliyor. Pandalar esaret altında nadir olarak doğurabiliyor.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK