Ahlâki Eğitim....

Çevrimdışı micihtn44

  • Uzman Üye
  • *****
  • 891
  • 3.948
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 891
  • 3.948
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 15 Nis 2012 12:23:18
Edep, nefsini tanıyıp haddini bilmektir.
Edep, kul olduğunu anlayıp Yüce Mevlâ’ya yönelmektir.
Edep, kibri kırıp tavazuya sarılmaktır.
Edep, fani dünyayı tanıyıp boş davaları bırakmaktır.
Edep, Cenab-ı Hakk’ın ve varlıkların haklarını güzel korumaktır.
Edep, hayalı ve vefalı olmaktır.
Edep, pişman olunacak şeyleri yapmamaktır.
Kısaca edep, güzel ahlâktır.

   Güzel ahlâk ise, içiyle dışıyla doğru olmak ve bu doğruluk üzere yaşamaktır. Buna denge ve istikamet denir. Dengeli olmak, devamlı aynı güzel hali korumaktır. Acı tatlı bütün hallerde istikametini bozmayan, dost ve düşmana karşı dürüstlükten ayrılmayan kimse dengeli insandır. Denge, insandaki akıl seviyesini gösterir.

Çevrimdışı kemal03

  • Uzman Üye
  • *****
  • 639
  • 1.755
  • 639
  • 1.755
# 15 Nis 2012 15:25:35
BENİM BABAM ÖĞRETMEN
 
Sabah 6 da kalkardı
Okuluna koşardı
Akşam üstü eve gelip
 E okula bakardı.

 Ütülüydü elbisesi
 Arada kısılırdı sesi
 Simitti beslenmesi
 Babam iyi adamdı.

 Ay sonunu beklerdi
 Kira çıkmadı derdi
 Maaşa zam varmış diye
 Haberleri beklerdi.

 Haberlere bakardı
Ara sıra kızardı
Bu kadarda olmaz deyip
 Kaşlarını çatardı.

 Herkesi sever sayardı
Arada öğrencileri arardı
Sonra yorgunum deyip
 Oturduğu yere sızardı.

 Bakkal, manav arkadaşı
Dinmez gözünün yaşı
Çatlıyordu sabır taşı
Babam iyi adamdı.

 Vardı kalpte yarası
Hiç olmadı parası
Dertleride cabası
Babam iyi adamdı.

 Hiç sevmediğim huyuda
 Bana beddua ederdi
İnşallah büyüyünce
Öğretmen olursun derdi.

 Saat 24 gibi
 Gider yerine yatardı
Bu ay rahatlarız deyip
 Hiç durmadan atardı.

 Birgün selat verildi
 Baban öldü dendi
 Kimse onu görmedi
 Babam iyi adamdı.
 

Çevrimdışı neydim

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.427
  • 6.651
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.427
  • 6.651
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 15 Nis 2012 19:44:36
 Aile ortamında herkes gibi çocuğunda uyması gereken kaideler;çocuktan istenen şeyler olacak.Çocuğa onların sebepleri,yaşına göre ve sıcak bir yaklaşımla anlatılırsa ailenin işi kolaylaşır.İşte o zaman çocuğun ahlak eğitimlerinden birini gerçekleştirmiş olursun.

Çevrimdışı oogretman

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 479
  • 1.685
  • Müdür Yetkili
  • 479
  • 1.685
  • Müdür Yetkili
# 15 Nis 2012 20:01:06
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
90 lı yılların sakat yetişen gençliğinin meyveleri bugünkü çocuklar ve gençler.
hiç bahanemiz yok.
bizler sakatız.....
çocuklarımız da sakat.....
ama torunlarımızı bari kurtaralım.

Sayın Hocam öncelikle görüşlerinize saygı duyuyorum.İlaveten şahsi dediğim görüşlerinize 90 ların sakat yetişen gençliği ilavenize karşıyım.

Bende 90 larda büyüdüm.Hatta şimdi trt de 80 ler diye bir dizi var.Çok severek ve bazen gözyaşları ile özlemle izlediğim bir dizidir.İstanbul'un 80 leri bizim buralarda 90 larda yaşandığı içindir sanırım hep çocukluğumu ve ilk gençliğimi buldum o dizide.

Siz izlemediyseniz izlemenizi tavsiye ederim.

Ahlaki çöküntü mevcut katılıyorum.Ama 90 ların gençleri hala yürüyüşünden uyumasına kadar edebinden tanınır.

Siz bu görüşünüzle ne demek istediniz?Biraz daha açıklarsanız sevinirim.Alındım açıkçası.Selamlar.

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.870
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.870
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Nis 2012 20:11:26
  Zenginlik yardım etmeyi gerektirir:
  Parası olan olmayana,morali düzgün olan olmayana,sağlıklı olan sağlık sorunu olana,çok tanıdığı dostu olan az tanıdığı olana,...
  
  Şöyle bir düşünelim...
  Bir gönül almak için kapısı çalınmayanın kapısını çalıyor muyuz?Hâli,hatırı sorulmayanın hâlini hatırını soruyor muyuz?
  Bizim sorunumuz da olsa toplumda aşağı tabakada değiliz,maddi ve manevi olarak.Bizden daha kötü durumda olanlara el uzatamıyorsak gönlümüzü de uzatamaz mıyız?İyilik yapmak içimizden de mi geçmez?
 
 Sizce neler yapabiliriz?Huzurevlerini,yetimlerin kaldığı yerleri,kimsesizlerin evlerini ziyaret edebilir miyiz?

Çevrimdışı oogretman

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 479
  • 1.685
  • Müdür Yetkili
  • 479
  • 1.685
  • Müdür Yetkili
# 15 Nis 2012 20:19:33
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
  Zenginlik yardım etmeyi gerektirir:
  Parası olan olmayana,morali düzgün olan olmayana,sağlıklı olan sağlık sorunu olana,çok tanıdığı dostu olan az tanıdığı olana,...
 
  Şöyle bir düşünelim...
  Bir gönül almak için kapısı çalınmayanın kapısını çalıyor muyuz?Hâli,hatırı sorulmayanın hâlini hatırını soruyor muyuz?
  Bizim sorunumuz da olsa toplumda aşağı tabakada değiliz,maddi ve manevi olarak.Bizden daha kötü durumda olanlara el uzatamıyorsak gönlümüzü de uzatamaz mıyız?İyilik yapmak içimizden de mi geçmez?
 
 Sizce neler yapabiliriz?Huzurevlerini,yetimlerin kaldığı yerleri,kimsesizlerin evlerini ziyaret edebilir miyiz?

Sayın Hocam.Her sene Ramazan Ayında huzur evinden bir çifti evimizde misafir edemezmiyiz?

Ederiz ama günümüzde ana babamız sığmıyor demi evimize...üzülüyorum hemde çok.inanın içim acıyor şu anki durumumuza..

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.870
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.870
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Nis 2012 20:24:06
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sayın Hocam.Her sene Ramazan Ayında huzur evinden bir çifti evimizde misafir edemezmiyiz?

Ederiz ama günümüzde ana babamız sığmıyor demi evimize...üzülüyorum hemde çok.inanın içim acıyor şu anki durumumuza..
 
  Çok haklısınız,güzel bir fikir.İnşallah Allah nasip eder.Huzurevinden olmasa da yine bir kimsesiz aile bulabiliriz.Bir yetim çocuğu soframıza alabiliriz.Babası ve anası sağ yetimler (ilgilenilmeyen ya da ilgilenilemeyen) de var tabii,bir şeyler yapabilirsek.

  Şu 1. sınıflara öğrenci belirlenirken kura ile yapılsa çok iyi olacak.

Çevrimdışı also1

  • B Grubu
  • 1.543
  • 4.080
  • 1.543
  • 4.080
# 15 Nis 2012 23:58:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sayın Hocam öncelikle görüşlerinize saygı duyuyorum.İlaveten şahsi dediğim görüşlerinize 90 ların sakat yetişen gençliği ilavenize karşıyım.

Bende 90 larda büyüdüm.Hatta şimdi trt de 80 ler diye bir dizi var.Çok severek ve bazen gözyaşları ile özlemle izlediğim bir dizidir.İstanbul'un 80 leri bizim buralarda 90 larda yaşandığı içindir sanırım hep çocukluğumu ve ilk gençliğimi buldum o dizide.

Siz izlemediyseniz izlemenizi tavsiye ederim.

Ahlaki çöküntü mevcut katılıyorum.Ama 90 ların gençleri hala yürüyüşünden uyumasına kadar edebinden tanınır.

Siz bu görüşünüzle ne demek istediniz?Biraz daha açıklarsanız sevinirim.Alındım açıkçası.Selamlar.
hocam yazınızı okuyunca aşır ıduygusal bir yorumda bulunduğumu ve bazı çağdaşlarıma haksızlık ettiğimi farkettim.

özür dilerim.

78 doğumlu bir ege köylüsü olarak gördüğüm manzara şudur.

osmanlı devletinin son dönemlerinde başta fransa ve ingiltere olmak üzere yabancı hayranlığı ayyuka çıkmıştı.

bunun yanında özellikle rum ve ermenilerce kendi atalarının (romalılar) türettikleri rüşvet belası toplumu ve sosyal hayatı günden güne kemiriyordu.

devletin tüm kurumları siyasi ve ahlaki çöküş içerisindeydi.

bunun yanında her dönemde olduğu gibi ahlaklı , dürüst , namuslu , dirayetli ve sağduyulu insanlar olagelmişti tabiki.

(bu arada bir anektod ; hikçimseye ahlaklı-ahlaksız , dürüst-yalancı vs deme-yakıştırma lüksümüz ve hakkımız yoktur.

bu bağlamda hiçkimseyi ötekileştirmek ve yaftalamak aklımın ucundan dahi geçmez.

amacım doğruya ve iyiye ulaşma adına doğru tespitlerde bulunma, toplumun ortak değer yargıları üzerinden çözümlemeler yapma ve önümüzdeki fotoğrafı doğru görme-algılama noktasında olup ;
çözüm aşamasını sağlıklı yapabilmektir.

1900 lü yılların başında batının tabiri ile "hasta adam" ı yıkıp bölüp paylaşma çalışmaları hız kazanmıştı.

bunun yanında yine aynı yıllarda "ittihat terakki" adında bir cemiyet baş göstermişti.

mustafa kemal in hiçbir zaman içinde olmadığı bu oluşum "jön türkler" sloganıyla devlet yönetiminden sosyal hayata , uluslararası ilişkilerden bakan-bürokratların atanmasına kadar her alanda söz sahibiydi.

o dönemde 33 yaşında bir yüzbaşı olan enver paşa yı orgeneralliğe yükseltip genelkurmay başkanı yapacak olan , sultan abdülhamit e baskı uyguladığı yetmezmiş gibi bir de darbe ve suikast girişiminde bulunması gibi sayısız ilginç ve bir o kadar da iğrenç olaya imza atmışlardı.

bu noktada günümüzdeki ergenekon örgütü ile ilişki kurmak istiyorum.
ittihat terakki tüm çalışmalarını "türklük" adına yapıyor ve yürütüyordu.
bu örgüt sonraları varlığını günümüze kadar gelen "encümani daniş" adı altında sürdürüp en son "ergenekon" ile taçlandırmıştı.
sloganlar , yöntemler , taktikler aynıydı.

(bu konuyu sonraları ayrıca ele alabiliriz.)

o dönem iktidarlarına damga vuran yine aynı örgütün aşırı alman hayranlığı ile kafkas ve balkan gibi sayısız savaşı sırf almanlara yardım için açmasını ,
askerlerimizi sarıkamış gibi kafkasya gibi uçurumlarda heba etmesini ,
olmayan ve zamanında ulaşmayan Alman silah , cephane , kıyafet vs. gibi askeri malzemeleri yüzünden heba olan canlarımızı,
saymıyorum bile.......
...............
haddizatında aynı yıllarda ülkemize sebepsizce "sığınan" goben ve breslav adlı iki geminin rus limanlarını bombalaması sonucu Osmanlı Devletinin savaşa girmesi-sokulması yine o an yönetimde olan partinin meziyetlerindendir.

nedense benim acınası yakın tarihim bu ayrıntıları ya hiç yazmaz yada isim belirtmeden üstünkörü geçer.

menemen olayında sayıları 50 yi bulmayan çapulcuların işlediği vahşet yıllar yılı , defalarca , büyük puntolarla anlatılır yazılır dillendirilir ...

ama ne yazıkki yakın tarihimizdeki birçok önemli ayrıntılara değinilmez.
bunda sözkonusu örgütü koruma-kollama gayretinden söz edebiliriz.
yani devletimiz her alanda olduğu gibi yönetim alanında da zaafiyet ve acziyet içerisindeydi.

derken mustafa kemal ve arkadaşlarınca milli mücadele başlatıldı ve savaş yılları noktalandı.

savaşların ardından hızlı bir modernleşme ve kalkınma hamlesi gerçekleştirildi.

bu arada dünyada 1929 buhranı , kürt ve arap isyanları ardından da 2 cihan harbi yaklaşmaktaydı.

toplumsal çöküntü , cahillik ve fakirlik had safhadaydı.
bununla birlikte 1920-30 lu yıllar Türkiye sini tam olarak anlayabilmek adına Mustafa Armağan tarafından ortaya çıkartılan belgeleri incelemekte fayda vardır.

mesela o dönemdeki yaşanan verem(tüberküloz) ve frengi gibi hastalıklarla mücadele adına çalışmalar yürütülmüştür.

milli şef İsmet İnönü 40 lı yıllarda almanya ve sovyetlerin baskılarına rağmen 2. dünya savaşını ustaca savuşturmuştu.

buna karşın Ata nın ardıından başarılı bir devlet adamı olamamıştır.

paradan ve resmi dairelerden Atatürk ismi ve resmini kaldırtması gibi hataları toplum nezdinde sevisini düşürmüştür.

1960 darbesinin ardından asıl ihlaki çöküntü başlamıştır.

bu dönemde ezanın türkçe okunmasından tutun da din ve kuran öğretiminin kısıtlanıp yasaklanmasına kadar ,
kur'an mushafların toplatılıp din adamlarının baskı altına alınıp itibarsızlaştırılması çalışmalarına kadar sayısız hata mevcuttur.

tek kanallı medyamızın o dönemin yapısına ters vaziyette saatlerce batı ağırlıklı yayınlar yapması ve bale opera gibi gösteri sanatların zamansızca ve zorla enjekte ettirilmeye çalışılması "bayburt bayburt olalı bele zulüm görmedi" gibi yorumlara sebep olmaktadır.

toplumda hoşnutsuzluk ve sıkıntı had safhadadır ne yazıkki tek parti iktidarının baskısı ile bu köreltilmiştir.

aynı dönemde iş bankası tarafından finanse edilen güzellik yarışmaları organize edilmekte , toplumun hiç de hazır olmadığı vaziyette tezahür eden icraatlar yapılmaktadır.

bu yolla "kadın" metasında fuhşiyatın ve çıplaklığın temelleri atılmıştır.(kayn.temel Britanica)

70 li yıllardaki Türkiye olarak enerjimizi sosyalizm komünizm kapitalizm gibi akımlardan etkilenen gençliğimizi kurtarmak ve çöküntü sonucu giderek artan anarşi olaylarını bastırmak için harcamışız.

Hamdullah Suphi lerle Hasan Ali Yücel lerle başlayan Selim İleri lerle günümüze kadar süregelen "eğitim" sistemimiz de ne yazıkki "ahlaki eğitim" bağlamında sınıfta kalmıştır.

(haa! bu teoremimi "öncekiler kötüydü şimdikiler iyi" anlamında söylemedim.her dönemin her kişinin doğruları ve yanlışları vardır)

özellikle son 30 yıldır metropollerden şehirlere ilçelere köylere evlere zihinlere doğru hızla ilerleyen bir kültür ve ahlaki erozyon mevcuttur.

80 lerin çalkantılı dönemlerinin ardından 90 lı yıllarda artan TV kanalları ile hızla magazin kültürü yerleşmeye başlamıştır.

ülkedeki refah içindeki 5-10 bin insanın gayri ahlaki yaşamı televole benzeri yayın-yapımlarla gösterilmiş.

çarpık ilişkiler içselleştirilmeye başlanılmıştır.

şuan gösterimdeki onlarca hatta 100 e yakın diziden yarıdan fazlası hatta tamamına yakını bizim kültürümüzü yansıtmamaktadır.

örnek verecek olursak ; bir kız bir erkekten gayri meşru hamile kalır , başka bir erkeği sever , fakat hiç alakasız biri 3. şahıs ile evlenip yuva kurmaya çalışmaktadır.
bunun yanında yine kadın metası merkezinde ensest ilişkiler normalleştirlmeye çalışılmaktadır.

son yazılarımı yadırgayanların özellikle gündüz ve ikindi kuşağı dizilerine şöyle bir göz atmalarını rica ederim.

bu noktada diyebiliriz ki
- toplum TV lerdeki tüm bu yaşananlara neden tepki vermiyor ?
toplum tepki veriyor ama ne yazıkki ülkemizde suskun kesim ağır basıyor.

Benzeri İtalya da görülen bu erozyona DUR diyecek tepkiyi koyamıyor.
henüz o seviyeye gelemedik.
90 lı yılların ortalarında İtalyada benzeri sıkıntılardan dolayı halk medya kuruluşlarına tepki olarak televizyonlarını kapatmıştı.

1 milyondan fazla TV nin kapatıldığı ve günlerce açılmadığı yazılmıştı o zamanlar.

İtalya glodyosunu bir çırpıda çökertmesiyle de bize örnek olabilir.
felice casson adındaki savcı hükümet yetkilileri hatta cumhurbaşkanı , yüksek bürokrat ve askerlerin de bulunduğu yüzlerce kişinin yargılanmasını sağlamış ,
bunun sonucunda tabiri caizse cerahatin temizlenip ülkenin önünün açılmasına önayak olmuştur.

özal döneminde onca siyasi ve ekonomik atılıma karşın "benim memurum işini bilir" mantığı ,
demirel döneminde de onca teknolojik gelişmelere karşın "şapkamı alır giderim" yada işsiz gence hitaben "öğretmende mi olamadın ?" mantığı yüzünden ahlaki çöküntü devam etmiştir.

28 Şubat döneminde dini ve ahlaki eğitime verilen zararı malumumuz olduğundan hiç yazmaya gerek duymuyorum.

cumhurbaşkanı Sezer dönemini de "vitesin boşta olduğu yıllar" olarak değerlendiriyorum.

sonuç olarak ahlaki ve vicdani eğitimimiz sıkıntılıdır.
olması gereken yani töremizin vedinimizin durmamızı gösterdiği yerden uzaktayız.

Çevrimdışı also1

  • B Grubu
  • 1.543
  • 4.080
  • 1.543
  • 4.080
# 16 Nis 2012 23:28:04
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
   Şöyle bir düşünelim...
  Bir gönül almak için kapısı çalınmayanın kapısını çalıyor muyuz?Hâli,hatırı sorulmayanın hâlini hatırını soruyor muyuz?
  Bizim sorunumuz da olsa toplumda aşağı tabakada değiliz,maddi ve manevi olarak.Bizden daha kötü durumda olanlara el uzatamıyorsak gönlümüzü de uzatamaz mıyız?İyilik yapmak içimizden de mi geçmez?
hocam geçenlerde köyüme gittim.
cuma ikindiden akşama kadar eşim oğlum ve kızımla köyümüzü dolaştık.
gördüklerimizin hatrını sorduk.
gönüllerini aldık.
gördük görüştük.
el öptük misafir olduk.
.....
insanlar o kadar sevindiler ki....
evinde son kalan bisküvisini takdim edenden birşey ikram edemeyip kuzularını gösterenlere kadar.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 17 Nis 2012 08:05:43
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
sonuç olarak ahlaki ve vicdani eğitimimiz sıkıntılıdır.
olması gereken yani töremizin vedinimizin durmamızı gösterdiği yerden uzaktayız.
Hayırlı sabahlar.

Mesajınızın tamamını okudum. Görüşlerinizin bir kısmına katılmasam da, bazı hususlarda objektif olamadığınızı düşünüyorum.

1) Tarihin her döneminde insanlar yaşadığı toplumun ahlaki çöküntü içinde olduğu düşüncesini dile getirmişlerdir.
(Bildiğim kadarıyla Peygamber efendimizin yaşadığı toplum ve dönemde de toplumun ahlaki çöküntü içinde olduğu düşüncesi dile getirilmişdir.)

2) Geçmişin değerlendirmesini OBJEKTİF yapabilmek hiç bir zaman mümkün değildir.
Geçmiş ile ilgili açıklanan BELGELER bugünkü şartlar altında değerlendirildiğinde yanlışlıklara işaret ediyor olabilir.
Fakat o günkü şartlarda doğru olarak değerlendirilmiş olabilir.

3) Hiç bir şey mutlak kötü değildir. Aydınlığın kıymetinin bilinebilmesi için karanlığa ihtiyaç vardır.

4) Kendimize çuvaldızı batırmadan, başkasını iğnelemek hiç bir zaman faydalı degildir.

5) Hiç bir problemin çözüm yolu tek değildir. Bir problemi bir başkasının çözdüğü yöntemle çözmek zorunda değiliz.

6) Benzerlikleri dikkate alıp, farkılılıkları gözardı etmekle, farklılıkları dikkate alıp ortak paydaları gözardı etmek aynı derecede olumsuzluklara yol açar.

Çevrimdışı neydim

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.427
  • 6.651
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.427
  • 6.651
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 17 Nis 2012 20:33:35
 ''Henüz küçük'' deyip ihmalkarlık göstermeyelim.Gülmek,eğlenmek,kendi basit hislerimizi tatmin etmek için,''büyüyünce düzelirler.''düşüncesiyle şakadan bile olsa çocuklarımıza kötü şeyler söyletmeyelim yaptırmayalım.

Çevrimdışı also1

  • B Grubu
  • 1.543
  • 4.080
  • 1.543
  • 4.080
# 18 Nis 2012 01:09:16
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
''Henüz küçük'' deyip ihmalkarlık göstermeyelim.Gülmek,eğlenmek,kendi basit hislerimizi tatmin etmek için,''büyüyünce düzelirler.''düşüncesiyle şakadan bile olsa çocuklarımıza kötü şeyler söyletmeyelim yaptırmayalım.
çocukta küçükken yerinde uyarılması ve düzeltilmesi gereken davranışlar vardır.
bunun yanında ise düzeltilmessi zamana ve "büyüyünce" ye bırakılacak hatalar da olaabilir , vardır.
ana babalık bir mühendisliktir.
hataların telafisinin olmadığı yapılar inşaa ederiz.

Çevrimdışı also1

  • B Grubu
  • 1.543
  • 4.080
  • 1.543
  • 4.080
# 18 Nis 2012 18:48:29
SÖZÜN BİTTİĞİ YER

Bir okul müdürü her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlere bu mektubu gönderir...miş:

Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim.

Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.

İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar.

Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum.

Sizlerden isteğim şudur:

Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin.
Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır...

Çevrimdışı mabay

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.300
  • 4.231
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.300
  • 4.231
  • Müdür Yardımcısı
# 18 Nis 2012 19:15:32
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
çocukta küçükken yerinde uyarılması ve düzeltilmesi gereken davranışlar vardır.
bunun yanında ise düzeltilmessi zamana ve "büyüyünce" ye bırakılacak hatalar da olaabilir , vardır.
ana babalık bir mühendisliktir.
hataların telafisinin olmadığı yapılar inşaa ederiz.
Teşekkürler hocam...

Çevrimdışı Urania

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 830
  • 3.887
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 830
  • 3.887
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 18 Nis 2012 19:24:17
ahlak eğitimini öğretmenden çok ana-baba verecek.
kim ne derse desin, köylerde ahlaksızlık diz boyu!
sobalı evlerinde herkes aynı odanın içşinde yatıyor, 4. sınıf öğrencisi bile neyin ne olduğunu biliyor!
sonra da karşısındakine yapmaya çalışıyor!
aklı fikri bununla dolu oluyor!
bunu aşırı norman birşey kabul ederek hiç yüzü kızarmıyor!
bu konuda söylenecek çok şey var...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK