Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 26 Nis 2017 12:38:35
BİR KIZI OLMALI İNSANIN,
Canını emanet ettiğin, elin,
ayağın, gözün, kulağın, her şeyin.
Bir kızı olmalı insanın.
Bir hata yaptığnda, gözlerinin içine baktığın,
bakar bakmaz masumiyetiyle saniyeler içinde eridiğin,
vefasına taptığın.
Bir kızı olmalı insanın.
Evinde babasına,annesine karşı nazlı niyazlı,
Sokakta cadılığından ve hışmından korktuğun.
Bir kızı olmalı insanın.
Herkes terkettiğinde seni, varlığında da,
yokluğunda da, evliyken de, bekarken de
babacığım ya da anneciğim diye kucak açtığında,
gözyaşlarıyla bağrına bastığın.
Bir kızı olmalı insanın.
Demlediği çayı süzülerek getirdiğini seyrettiğin,
Pişirdiği kahvenin tadına gizlediğin, özenle bezediğin.
Bir kızı olmalı insanın.
Canıyla canlandığın, varlığıyla anlamlandığın,
Özlemiyle ve iç çekişlerinle dağ dağ efkarlandığın.
Bir kızı olmalı insanın.
"Dünya bir yana, kızım bir yana" diyebildiğin.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.145
  • 53.131
  • 4.145
  • 53.131
# 26 Nis 2017 14:27:29
Bir kadın...Tevekkül ve sabır dolu,
Bir kadın...Gözyaşlarına 'aş' diyor.
Hayatı çile ve hep kahır dolu,
Yüreğime bastığım hep 'taş' diyor.

Kadınlar, kadınlar, bahtsız kadınlar!
İsmi 'Sultan' olsa da tahtsız kadınlar! ...

Uzanıp rüyama titrek eliyle,
Bir kadın...Elleri beyaz, günahsız,
Meleği andırır o, bu haliyle,
Bir günü geçmemiş belli ki âhsız...

Kadınlar, kadınlar, bahtsız kadınlar!
İsmi 'Sultan' olsa da tahtsız kadınlar!

Bu kadın bir eştir, annedir, yârdır,
Bilmezsin, ne gizli dertleri vardır,
Kışın ortasında yüreği hârdır.
Mesut olmak hayâl bana, düş diyor...

Kadınlar, kadınlar, bahtsız kadınlar!
İsmi 'Sultan' olsa da tahtsız kadınlar!
 

İsmail Güçtaş

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.941
  • 47.505
  • 2.941
  • 47.505
# 26 Nis 2017 19:02:18
Yağmur damlaları
gözlerinin göllerinde
derin ve sessiz
mercan kayaları

balıklar geçer uykularından

Ben geçerim
senin ıslak kayalarından
kuğular geçer

Bulutların aşkevi
gümüş köprülerinden
geçirir beni

Uyanmak isteyemem
tutup çekersin beni
unutuşun saraylarında
dudaklarında kışkırtıcı yanılsamalar

Gün solar
gece senin kollarında doğar
boşlukta uçan tüy ürperir

Sen yoksun
düşlerdir kuran
ışık akışı gövdemin pencerelerinden
ne acı ki yoksun
yalandır bütün ipuçları
sana yolculuğum hiç bitmez
uzaklaşırsın
rüzgar kanadında yüreğim
sorduğum sorular
yanıtsız boşluklar olur.

Yaklaştıkça uzaklaşan
yokoluşun tutkusu
aynalarda parçalanan
kırılgan, korkak ruhum
görüntülerine aldanan

Çıplak bir gece
yıldızları örtünür
düşler ağlamasın diye
avunurum imgenle

Işıklı bir gemi geçer
iki kıyıdn bakarız ona
yüreksiz ve uzak düşüncelerin
sen yoksun

Aldanır ruhum
sesim şiire tutunur
sözcüklerin köpük köpük dalgalanması
sesim bir akış senin kıyılarında

Düşler seni kurar
benim isteğim ve çağrım
yeniden ve yeniden yaratır seni

Göğsünde uyurken
bir denizin kollarında sallanışım
beklediğim ve özlediğim sözlerle
yürüyüşün gövdemde
bana akışın

Bilincin sonsuz görüntüleri
korkudan prizmalar
iç çekişi akşamın

Birden ayrımsarım
sen bir başkasısın
gönlümdeki düş solar

Yalnızlığın uğultusu
alıp götürür beni
içimde ezilip geçilmiş upuzun yollar
tarihin ağırlığı
yürek sessizliği
yıldızlar kere yıldızlar

Neşe Yaşın

Çevrimdışı kartanesi41

  • B Grubu
  • 499
  • 4.460
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 499
  • 4.460
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 27 Nis 2017 13:23:58

MONNA ROSA..

Monna Rosa, siyah güller, ak güller;

Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.

Kanadı kırık kuş merhamet ister;

Ah, senin yüzünden kana batacak,

Monna Rosa, siyah güller ak güller!

Ulur aya karşı kirli çakallar,

Bakar ürkek ürkek tavşanlar dağa.

Monna Rosa bugün bende bir hal var,

Yağmur iğri iğri düşer toprağa,

Ulur aya karşı kirli çakallar.

Açma pencereni, perdeleri çek;

Monna Rosa, seni görmemeliyim.

Bir bakışın ölmeme için yetecek;

Anla Monna Rosa ben öteliyim...

Açma pencereni perdeleri çek.

Zeytin ağacının karanlığıdır

Elindeki elma ile başlayan...

Bir yakut yüzükte aydınlanan sır,

Sıcak ve minnacık yüzündeki kan,

Zeytin ağacının karanlığıdır.

Zambaklar en ıssız yerlerde açar,

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,

Işıksız ruhumu sallarda durur,

Zambaklar en ıssız yerlerde açar.

Ellerin, ellerin ve parmakların

Bir nar çiçeğini eziyor gibi...

Ellerinden belli olur bir kadın.

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin, ellerin ve parmakların.

Zaman çok çabuk geçiyor Monna;

Saat on ikidir, söndü lambalar.

Uyu da turnalar gelsin rüyana,

Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar;

Zaman çok çabuk geçiyor Monn

Akşamları gelir incir kuşları,

Konarlar bahçemin incirlerine;

Kiminin rengi ak kiminin rengi sarı.

Ah, beni vursunlar bir kuş yerine!

Akşamları gelir incir kuşları.

Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni

İncir kuşlarının bakışlarında.

Hayatla doldurur bu boş yelkeni

O masum bakışlar... su kenarında

Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa;

Henüz dinlemedin benden türküler.

Benim aşkım uymaz öyle her saza,

En güzel şarkıyı bir kurşun söyler...

Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.

Artık inan bana muhacir kızı,

Dinle ve kabul et itirafımı.

Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı

Alev alev sardı her tarafımı,

Artık inan bana muhacir kızı.

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak,

Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.

Bir gün gözlerimin ta içine bak;

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış,

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak.

Altın bilezikler, o korkulu ten,

Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne;

Bir tüy ki, can verir bir gülümsemen,

Bir tüy ki, kapalı geceye güne;

Altın bilezikler, o korkulu ten.

Monna Rosa, siyah güller, ak güller;

Gülcenin gülleri ve beyaz yatak.

Kanadı kırık kuş merhamet ister;

Ah, senin yüzünden kana batacak,

Monna Rosa, siyah güller ak güller!

SEZAİ KARAKOÇ

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.145
  • 53.131
  • 4.145
  • 53.131
# 27 Nis 2017 15:27:29

Siz Bilmezsiniz...!

hayatta pek çok şeye bakıp bakıp...
yutkundum sadece hiç tatmadım
yetti gözyaşım içmeye...
ben hep kendime yaslanıp ağladım
.
yeri geldi acının mağrur ihtişamına sarınıp...
hançeri önce kendi göğsüme sapladım

hiç rüzgâr olamadım...hep yaprak
hiç kazma kürek olamadım...hep toprak
hiç yağmur olup yağamadım...hep ıslak
.
siz bilmezsiniz...!
ne çok zindandır böyle yaşamak
güneş görememek...hep gölge kalmak
.
mutlu mu sanırsınız kanayan gülleri
oysa ağacın hep aklındadır...kırılan dallarını eğilip almak

/...bırakma beni diye ağlar sahipsiz iki damla gözyaşı
zira korkaklara göre değildir uçurum
kendince yürüyemez hiç bir gölge
dost bağında üzüm olmak için... şems misali yanar tutuşurum
.
ağlarsam kıskanır yağmurlar
oysa hayat biraz iç çekiş biraz da iç döküştür
herkes kendi cennetini yaratır külünden
benim suskularımı ise sigaramın dumanı alıp götürür.../
..
//...deryanın yüzeyinde sadece dalgalar görülür
ne var ne yok bilinmez derinde
uçurtma ölürse ancak özgürlükten ölür
.
-herkesin bir közü vardır yüreğinde-.

Tahsin ÖZMEN

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.366
  • 69.106
  • 3.366
  • 69.106
# 27 Nis 2017 16:11:32
Sen beni...

Sen beni;
Kış ile yaz arasında,
Çok ile az arasında,
Nağme ile saz arasında,
Öyle zor bir yerde bıraktın...
Sen beni;
Git ile gel arasında,
Ver ile al arasında,
Geniş ile dar arasında,
Öyle zor bir yerde bıraktın...
Sen beni;
Hayır ile evet arasında,
Sonuç ile sebep arasında,
Ok ile hedef arasında,
Öyle zor bir yerde bıraktın...
Sen beni;
Gündüz ile gece arasında,
Cümle ile hece arasında,
Cevap ile bilmece arasında,
Öyle zor bir yerde bıraktın...
Sen beni;
Ayak ile baş arasında,
Göz ile yaş arasında,
İki kara kaş arasında,
Öyle zor bir yerde bıraktın...
Sen beni;
Ekim ile kasım arasında,
Sevincin ile yasım arasında,
Şansın ile şansım arasında,
Öyle zor bir yerde bıraktın...
Sen beni;
Şaka ile gerçek arasında,
Sevgi ile nefret arasında,
Ölüm ile kalım arasında,
Sendeki ışık ile bendeki karanlık arasında...
Öyle zor bir yerde bıraktın...
Eser Tunay

Çevrimdışı harikulade

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 565
  • 9.457
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 565
  • 9.457
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 27 Nis 2017 18:35:52
Gizlice Sevgilim

Rüyalar bile geceleri bekler
Gizlice görünmek için
Yüreğimdesin, saklısında içimin
Gizlice sevgilim

Kimse bilmesin üzgünlüğümü
Taşırım ölümüm gibi bu duyguyu
En gizli kuytularında ömrümün
Bir yer var gizlice sevgilimin uyuduğu

Gizlice sevgilim, yaşam kadar acı
Canımı tutuşturan özlem gibi
Özlüyorum derin yokoluşta
Gizlice sevgilimi...

A.Behramoğlu

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.941
  • 47.505
  • 2.941
  • 47.505
# 27 Nis 2017 22:43:03
Duy ey baharı bağrında taşıyan çiçek
Beni kimler anlar artık kimler sevecek

O çocuklar öyle mahzun ağlamaya gittiler
Senin solduğun bahçeleri görsem dayanamam
Anlatıyorlar bir karanfilin herkese açtığını
Çok ağladım sarsılarak saklamam
O çocuklar öyle mahzun ağlamaya gittiler
Gecelerin ürkünç karanlığına bulaştım
O nurdan yüzlü aşıkları unutamam
Duy ey baharı bağrında taşıyan çiçek
Sensiz yaşamaya alıştım artık
Bilmem idamlık kefenimi kimler biçecek..

İlhami Atmaca

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.145
  • 53.131
  • 4.145
  • 53.131
# 28 Nis 2017 08:25:58
Annem…!
her hatamı bağışlayanım, saçlarımı okşayanım
canımın yarısı,
göğümün güneşi…ömrümün sımsıcak umudu
hüzün yüklü gün görmemiş gözlerini…ebediyete yumdu bugün

Annem…!
ne zaman üşüsem…
ipek şal gibi sımsıcak sarıp-sarmalardı
ne zaman umutsuzluğa düşsem…
bahar coşkusu gibi bitiveren…
dört mevsim yediveren mor çiçekli bir daldı
.
Annem…!
kirpikleri yağmur, gözleri deniz, saçları orman
sesi gönlüme gıda, her kelâmı dua, nefesi derdime derman
dağlarca seven…rengârenk masum düşleri olan…
kar beyazı mukaddes bir gül-dü
şimdi…yakama iliştirdiğim…
siyah-beyaz bir fotoğraftan bakıyor ufka asmış gözlerini
sararmış yaprak gibi düştü toprağın kucağına…öldü

Annem…!
nefesinde şifa bulduğum
ıhlamur kokulu şelâle saçlarından yıldız derip…
karanlıklarımda ışığına tutunduğum
ay yüzlüm, mabedim
senin bir gülüşüne güneşi kurban ederim

Annem…!
o ferahfeza gözlerindeki ışıl ışıl nur sönmüş
gülüşünü yitirmiş o doyumsuz suz-i dilara yüzün…
segâh-ı ağır semai’ye dönmüş
kelebek kanadı ellerin sanki buz saçağı sarkıt...
mübarek zemzemle kutsasam da
yıllarca avuçlarımda saklasam da çözülmez…kaskatı donmuş

Annem…!
hiçbir yokluk seninkiyle boy ölçüşemiyor
daha şimdiden ne çok yoksun…
bir bilsen…ne çok yoksun sen
.
bir beton sancı yükselir kan gülleri açan göğsümden
şefkat yumağı kucağın nerde...? yatak yorgan diken
sanki uykuyu söktüler gözümden
artık her gecem…uykusuzluksun sen
.
merhem olmuyor ağıtlar…
sensiz her yanım sis, her yanım pus…sanki cehennem
yıkık-dökük tarumar...çöle döndü gönül çilehanem
ne büyük susuzluksun sen

Annem…!
karnını yurt bildiğim…memesinde rızk bulduğum
ben şimdi kime acıkacağım…kime susayacağım
yamacında mutlu olduğum…şimdi kime sığınacağım
kime öptüreceğim yaralarımı…nerede şifa arayacağım
.
ne sütün kadar beyaz kefenine sarılmalarım
ne alnına kondurduğum veda buselerim
ne de mübarek ayaklarınla bastığın yerlere yüz sürmelerim
içimdeki feryadı dindirmeye…hasret yangınını söndürmeye yetmedi
hayalinle avunurum sandım
şu cihandaki hiçbir çiçeğin kukusu…
o doyumsuz kokun gibi beni bahtiyar etmedi

Annem…!
bir bilsen…
yerine hiç kimseyi koyamadığımı…çıkıp geleceksin
açıversen o hüzzam bakışlı gözlerini…;
sanki güneşi içtiğimi…
kezzap kuyusuna düştüğümü…
Hiroşima gibi yanıp tutuştuğumu göreceksin

Annem…!
ses verirsen dualarıma…
giriverirsen rüyalarıma…
el vurursan kanayan yaralarıma
bir lahza…sana kavuştuğumu hissedip rahatlayacağım
bir kerecik “Gel” deyiverirsen…
pamuk şekeri bulmuş çocuklar gibi koşup…
o Firdevs-i Cennet kucağına atlayacağım

Annem…!
tek tesellim…
seni Yüce Yaradan’a teslemek
üşümeyeceksin artık…
güneşin kızıl göğsüne yaslamak
.
dilerim…bu şiiri Melekler sana okusun
mekânın Cennetül-Adn’da kurulsun
Efendilerimiz komşun…Allah’ın rahmeti, mağfireti üzerine olsun
ebedi istirahatgâhın nur ile dolsun
...
..
.
Annem…!
gül yüzlüm…melekler gibi derin derin uyuyorsun
ve hep uyuyacaksın bu öksüz yüreğin en müstesna yerinde
vuslata erene kadar…
yüzüme değen rüzgârlarda hep kokunu arayacağım
özlemlerimi yağmur bulutlarına sarıp…her gün çisil çisil yağacağım kabrine
buselik göz yaşları ve suzinak dualar göndereceğim…
sonsuz uykunda baş yastığına tüy olsun diye

Annem…!
“Cennetteki elçi-m…!”, kutsalım
kimi yaraların kabuk bağlamadığını
ve ölümün taptaze bir başlangıç olduğunu bilsem de…
her dem…boyanmayı özleyeceğim o sıcacık sevginin rengine
-sayende gidip de dönmemeyi öğreneceğim-
zira hangi ateş sönmedi ki…hangi deli rüzgâr dinmedi ki…
sonunun ölüme varacağını bile bile

Annem…!
teri gül, teni gül Annem…!
gülleri de sardı matem...bütün güllerin kalbi kırık
hiçbir sözün teselli etme gücü yok...dile gelmiyor ebedi ayrılık
sen...anılar denizinde bir beyaz yunus…
bense anasız bir kuzuyum artık
.
gönül ister ki…
gülün, gülistanın olayım…mezarına çiçek diye eksinler beni
başucunda hep nöbet tutayım…mezar taşı diye diksinler beni
.
ne fayda ki…
zaman durdu…üfleyip söndürmüş olmalı ecel bana inat
kalbi atmıyor Dünya'nın...sensiz adeta lâl kesildi cümle hayat
teri gül, teni gül Annem…!  nur içinde yat!
nur içinde yat!
nur içinde yat!

..
.
Annem…!

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.307
  • 223.511
  • 28.307
  • 223.511
# 28 Nis 2017 11:19:54
A turnalar gidişiniz hayl’oldu
Gelişiniz yakın olsun ne olur
Kanat vurun bana sevda uçurun
Yüreğime sevda dolsun ne olur

A turnalar garip garip haldayım
Girdiğinde yâr düşüme saldayım
Bu gidişle bir çıkılmaz yoldayım
Ayaklarım bir yol bulsun ne olur

A turnalar derûnumda yara var
Yârla aramızda büyük ara var
Şu bahtımın yazgısında kara var
Kara bahtım artık gülsün ne olur

A turnalar yârsız hayat nicedir
Yâr olmazsa her gündüzüm gecedir
Yârin ismi, lal dilimde hecedir
Yâr kıymetim bir kez bilsin ne olur

A turnalar hasretimi bitirin
Gül kokulu muhabbetler getirin
Sevdiğime benden selâm götürün
Selâmımı nazsız alsın ne olur

A turnalar ince derde düşmeden
Cümle âlem dertlerimi deşmeden
Duygularım ummanından taşmadan
Naz tutkunu haber salsın ne olur

A turnalar mekan tuttum dağları
Bilmez oldum ölüleri, sağları
Örecekse talih böyle ağları
Kor sîneme bıçak çalsın ne olur

A turnalar belâ berzah ahvâlim
Çok az kaldı, tükenecek mecâlim
Nere gider bilmiyorum zor hâlim
Bari tenim kabre dalsın ne olur

Celalettin Kurt

Çevrimdışı sınıfdeniz

  • Moderatör
  • *****
  • 5.089
  • 148.747
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.089
  • 148.747
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 29 Nis 2017 21:17:58
Di Gel
Hem ayrıldık hemi de öldük
Kimimiz haritanın bir ucunda; kimimiz öbür
Kimimizin gözlerinde jandarma mavisi
Kimimizin bayrağı naftalin içinde.
Ah! İnanmadık bir türlü inanmadık
Gökyüzü acıyım demedi bize.
Kaç turna sürüsü süzülüp gitti
Buğdaylar kaçıncı sarardı üstümüze.
Ah! Umutsuz türküler yaktık, ağladık
Biz dayanamaz olduk gayri
Di gel gayri zalım ürüzger
Di gel...

Cemal Süreya

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.307
  • 223.511
  • 28.307
  • 223.511
# 30 Nis 2017 09:00:06
Dağ  tepesinde bir çam olamazsan
Vadide bir çalı ol.
Fakat , oradaki en iyi küçük çalı sen olmalısın.
Çalı olamazsan bir ot parçası ol ,
Bir yola neş’e ver.
Bir misk çiçeği olamazsan bir saz ol ..
Fakat , gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.
Hepimiz kaptan olamayız , tayfa olmaya mecburuz.
Dünyada hepimiz için bir şey var.
Yapacağımız iş , bize en yakın olan iştir.
Cadde olamazsan patika ol.
Güneş olamazsan yıldız ol.
Kazanmak , yahut kaybetmek ölçü ile değildir.
Sen her neysen , onun en iyisi olmalısın...
                                   DOUGLAS  MALLOCH

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.857
  • 1.093
  • 11.857
# 30 Nis 2017 12:22:35



         h.n.a.


KARANLIK

Son ışık söneli nice zamandır;
Rüyalar! Yeniden önüme düşün!
Yardan ayrı geçen uzun yıllarda,
Hülyası bulunmaz bir anlık düşün.

Yayını kalbime Ayzıt asalı,
Başka bir eldenim, katı yasalı.
Burda koskoca bir gönül masalı,
Kaybolur içinde bir damla yaşın.

Aşkı için verince bu kadar emek,
Varlıktan sıyrılıp ruh olmak gerek.
Ey zaman, ey dünya! Geri gelmemek
Üzere sizler de benimle koşun!..

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.008
  • 23.135
  • 5.008
  • 23.135
# 30 Nis 2017 12:59:34
DOLUNAY ÇAĞINDA GELEN KIZLAR

Eskiden şevkatli güneşler emzirirdi beni
Daha siz yoktunuz..
Soluğuma sevdalıydı ıssız sokaklar
Ve ayak seslerimle yarışırdı bir kızın düşleri
Annelerinizdi bütün uzun saçlı kızlar
Daha siz yoktunuz..
O uzun saçlı kızların kirpik uçlarına
Konuk olurdunuz arasıra
Benden habersiz benden uzakta
Geleceği beklerdiniz öyle sabırlı
Ben bir meydan kavgasında kana bulanırdım
Daha siz yoktunuz..
İnce ve yumuşak kolları vardı gecelerin
Beni nasıl sarar, nasıl okşardı kollarımı
Mezopotamyalı yıldızlar dikerdi gözlerini üstüme
Bir ulu kervan gelip geçerdi samanyolundan
Aklım takılıp giderdi o kervanın ardına
Daha siz yoktunuz..
Ne karaydı, ne karanlık benim sevdam
Zühre yeşili bir aşktı yüreğimdeki
Herkes duyardı herkes bilirdi
Gizlim saklım yoktu allah şahidim
Rodos heykeli gibi dikilirdim kıyılarda
Daha siz yoktunuz..
Şimdi çıkıp geldiniz ansızın!
Niçin geldiniz, nasıl geldiniz saşırdım?
Dün bir minyatür sayfasında at koşturuyordum
Bütün kanunlar, kayıtlar yıkılıyordu önümde
Bir ceylan derisine adlarınızı yazıyordum
Daha siz yoktunuz..
Gülüyordunuz, dişleriniz bembeyaz
Dudaklarınız kanım gibi kırmızı
Kahkulleriniz vardı, gamzeleriniz vardı onca...
Sizi bu çizgilerle ben düşünmüştüm
Beni tanımıyorsunuz...

Dilaver CEBECİ

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 01 May 2017 00:19:33
ey baharın kızı..!
şiirim çiçek açtı,
adını papatya koydum..  & m.ginlik

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK