Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.857
  • 1.093
  • 11.857
# 04 May 2018 23:30:53



         h.n.a.



KÜRŞAD MARŞI

Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağı'na
Halbuki yoldaşını bırakıp kaçanların
Değişilir topu da bir sokak kaltağına

Kürşad'ın narasıyla indik Tanrı Dağı'ndan
Ruhumuzu kandırdık Orhun'un kaynağından
Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur.
TÜRK' e kefen biçenin ölümü korkunç olur.

Delinse yer, çökse gök, yansa kül olsa dört yan
Yüce dileğe doğru yürürüz yine yayan.
Moskoflardan, yankeden, masonlardan yılmayan
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.145
  • 53.141
  • 4.145
  • 53.141
# 05 May 2018 00:08:23
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa

Beni unutma...

Ümit Yaşar Oğuzcan

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.367
  • 69.109
  • 3.367
  • 69.109
# 05 May 2018 01:42:05
sesini duymayınca kalbim
kuytularda ürkek serçe olurum

sesimi duymuyorsa kalbin
kırılır kanatlarım kıyılara vururum

sesin sesime değince
hangi fırtına kanatır içimdeki baharı
resmini hayal ederim senli düşlerin
sonra düşlerimin resmini çizer yüreğim…

Oya KARAEGE

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.941
  • 47.505
  • 2.941
  • 47.505
# 05 May 2018 09:04:47
bir ömür ağrıma gitse de dünyadan oluşmuş harfler
yarım dalgın ve kusurlu geldim ben buraya
günde beş defa hiçbir şey yapmamaktansa
kalıp sana baktım
kalıp sana bakmak oldu dünya
zamanın bizi nasıl terlettiğini tane tane
dünyaya inanmış bir yüzü üzgün üzgün anlattım sana
dedim belki de bir yere üzgün üzgün bakmaktır dünya
dağlarına yedi
çarşılarına bir kez kar yağan doğu
durup beklemenin durup beklemekle devam ettiği günler
uyanınca da süren rüyalardan geldim sana

ilk kez ekmek ve gül geçecek yanımızdan
ilk kez ekmek ve gül geçecek adımızda
yalvarırım beni dünyaya bulaştırma
elim ayağım
ilkin ruhunu ve duvarını duayla koruyan bir evde karıştı aklım
karıştı kalbim

..

dedim belki de bir yutkunma yeriydi hayat
o avlu
o dam
o çocukluk
dedim belki de bir yutkunma yeriydi dünya

saçlarından başladılar konuşmaya
dedim değil mi ki simsiyah yaşımdayım
..
bu nasıl mümkün ki
önce gözlerimden başladım ben konuşmaya
akşamını gördüm dünyanın
merak kuşku ve bekleme yerlerini
hayatın beni tahtaya çıkardığı bir sabah
kırıldı dünya soğuktur diye yazdığım o kalem
o ayna
gördüm
nereye gitsem ben dik gölgm kamburdu bu dünyada
elim ayağım
sen gittin yağmurun sürdü sonra
denediğim taş çarşıları oldu dünyanın
sabır bitkileri
kırk uykusunu uyuduğum doğu
kırk yolunu yürüdüğüm sokak
hayat hep tuhaf bir yapışkanlıkla kaldı boynumda
dedim kırk sesle yıkansam da gitmez kalbimden sesin
ben dik gölgem kambur
bu leke başka.."

Seyyidhan Kömürcü'

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.008
  • 23.135
  • 5.008
  • 23.135
# 05 May 2018 13:39:30
"Ben sana…
Gökyüzünü boyayalım,
Suyun akışını değiştirelim,
Üşümeyelim,
Kavga etmeyelim
Ya da her şey
Çok güzel olsun demiyorum.
Ne varsa tekrar yaşanacak,
Yahut yaşanmamış
Lanet olası ellerimden tut…
Seninle olsun.."

Çevrimdışı 67guness

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 302
  • 2.313
  • 302
  • 2.313
# 06 May 2018 02:38:39
Gün bitti, elindeki güller de soldu
anımsanacak neler kaldı bugünden
paylaşılmış olan nelerdi sımsıcak
belki bir türkü söyleriz geceye karşı
saçlarını tarazlayan bir şafak olur



                                                   Ahmet Telli

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.310
  • 223.549
  • 28.310
  • 223.549
# 06 May 2018 08:31:01
Gözüm Kesmiyor

Sessizim ne kadar üzsen de beni
Ağzımı açmaya gözüm kesmiyor
Vurduğun zincirden çözsen de beni
Bırakıp kaçmaya gözüm kesmiyor

Ne olur git deme kalbimi kır da
Meleyen gönlümü kaptırma kurda
Sıratı geçecek imanım varda
Aşkından geçmeye gözüm kesmiyor

Ne çıkar sararıp solsa da yüzüm
Gönlümde baharsın gelse de güzüm
Çekilmez olsa da sitemin nazın
Başka yar seçmeye gözüm kesmiyor

Ne olur git deme kalbimi kır da
Meleyen gönlümü kaptırma kurda
Sıratı gececek imanım varda
Aşkından geçmeye gözüm kesmiyor

Cemal   SAFİ

Çevrimdışı PINARCIK

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.796
  • 30.402
  • 5.796
  • 30.402
# 07 May 2018 00:39:05
Ve gördük ki,
Mekân değildir; zamandır önemli olan.
Ve lakin
O da değildir;
Eylemdir önemli olan.
Ve o dahi değildir,
Kalp
Olmadıkça...

Cahit Zarifoğlu

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 May 2018 01:04:24
...
kağıt bir gemidir devrim..
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda,
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında..
kim bilir
kaç yunus görmüş
kaç deniz gezmiş..

& sunay akın

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.145
  • 53.141
  • 4.145
  • 53.141
# 07 May 2018 19:01:48
Gece oldu, sözler eksilmedi ama sen eksildin.

Hayallere iyi geceler,

Umutlara günaydın...

Çevrimdışı kurthan

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.655
  • 72.847
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 10.655
  • 72.847
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 08 May 2018 22:06:22
Temizlik yaptım bugün.
Neşe ektim hoşgörü güven sevgi ektim.
Almadan vermeyi,
Sevilmeden de sevmeyi paylaşmayı ektim. .
Korkusuzlukları ektim alabildiğine...
Saatlerce ektim korkusuzluğu..
Mutluluk ektim doğallık.
Sonsuzluk...
Bağışlama ektim.
Sevgi ektim her hücreme.
Coşku heyecan sessizlik ektim.
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim.
Baş eğme değil,Olduğu gibi kabullenme...

E.Morrıson

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.310
  • 223.549
  • 28.310
  • 223.549
# 08 May 2018 22:31:43
Dağın uykusuna, kuşun gözüne,
sabahın sesine, taşıdım seni.
kerem’in yaralı, ince dizine,
ırmağın yasına taşıdım seni.
...canın içinden, canımı duyan,
canımın içine taşıdım seni.
elma kabuğunda, nar tanesinde,
gizlenen mermere taşıdım seni.
gecenin ördüğü, gün kafesinde,
dolaşan kedere taşıdım seni.
canın içinden, canımı duyan,
canımın içine taşıdım seni.
arının yazına, kışın otuna,
yaprağın güzüne taşıdım seni.
yürekten yüreğe mekik dokuyan,
sevginin göçüne taşıdım seni.
canın içinden, canımı duyan,
canımın içine taşıdım seni.

-Ülkü Tamer-

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 09 May 2018 00:58:06

kalmak
en yavaşıydı gitmenin
anladım.
sorsalar birçok kez
hüllesi kanadı ayrılığın
bilmezler.
hep eski bir yaraya gül aldım
hep eskiydi sevmelerim
duydun.
kaç gece ibadetidir yaşamak
suya nar katılan yüreğinde
sor.
vapura usanan bir balık gölgesi
treni kaçıran kuytuluk
hâllerimiz…
değişir.
insan
küçük hayallere benzer
insanlık
hayallere küçülmez
bunu bil.
bizim kederimiz
baba kesiği bir mevsimdir
kim bilir.
gitmek
sözcüksüz bir örgüt.
bilirim.
benim vaktim toprağa benzer
bir gün ona merhaba diyeceğim
kesin.
şimdi söyle
ikimiz hangi kalbin milletiyiz?
 Maksut Koto

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.310
  • 223.549
  • 28.310
  • 223.549
# 09 May 2018 21:51:11
Aşikar bir sebeple aşkı kâr sayanlardanım.
...Üç harfi yanyana getirince yâr diyip çoşanlardanım.

Bir an yârin yanına düşerse yolum ar diyip ; terk-i diyarlardayım.
Bilakis yârdan uzak kalırsa yolum dar diyip ; terk-i edeplerdeyim.


Adını telafuza düşerse yolum , duanın seninde var olanlardanım.
Gözlerin belirince nakaratlarda, nar deyip haramdan korkanlardanım.:)

Yokluğun üşütünce kelimeleri,sar diyip şiirlere sığınanlardanım.
Zahirde habersiz kalınca senden,zaar ki bununla da fenalardayım.
-
 Sessiz Vaveyla 
‎"Ar' dan Yâr ' e
  Giden Yol "

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.008
  • 23.135
  • 5.008
  • 23.135
# 10 May 2018 19:29:14
GÖZLERİNE YAZILMAMIŞ BİR DESTAN

Bu şiirde iki göz var;
Biri senin, biri onun...
Senin o karanlık, küf kokulu
Matem gözlerini terk ediyorum.

Biliyorum; saçlarının sarısı,
Gözlerinin yeşiline karışmış.
Biliyorum; sana benzemek için,
Melikeler birbiriyle yarışmış.
Fosforlu ve derin bakışlarına,
çağlar boyu nice destanlar yazılmış.
Oysa ben, görülmedik bir lale yaprağına,
Gökleri kıskandıran bir destan yazıyorum.
Gözlerin değişip kaplasın karanlığı,
Bütün ufukları sarsın gözlerin...
Gene de hep bende kalsın gözlerin...

Kapama gözlerini; karanlıktan korkarım.
Atlılar kaybeder yolunu, hasretimin...
Posta güvercinleri geri dönmez ülkeme...
Yaslı dereler gibi, mutsuzluğa akarım.
Kapama gözlerini; karanlıktan korkarım

Ateşten ve köpükten sıyırıp ellerimi,
Mekanımı gülistan eyleyendir, gözlerin...
isyanıyla ihtiras ve gerilim yaşayan
Kabil’in ruhunu kan eyleyendir, gözlerin...
Vuslat aşkını, Leyla düşürmedi çöllere...
Arzı, Mecnun’a hicran eyleyendir, gözlerin...
Gözlerinde başladı, tarihin macerası...
Adem’i Havva’ya ram eyleyendir, gözlerin...
Kerem, dağlar ardında aradı gözlerini...
Kamber’i bile viran eyleyendir, gözlerin...
Ferhat, dağları deldi, yolunu bulmak için...
Sevmeyenleri giryan eyleyendir, gözlerin...
Suların emzirdiği muamma bir çocuğu,
Yedi iklime hakan eyleyendir, gözlerin...
 
Gözlerinin göklerinde,
Her yüzyılın başında, bir güneş doğar.
Birer akkor olmuş kirpiklerinden,
Çekip çıkarsam da mısralarımı;
Ben, yalnız gözlerinin şairiyim aslında...

Hangi rüzgara verdiysem hayallerimi,
Beni alıp yangınlara götürdü.
Muştu beklediğim bütün yelkenlilerden,
Ateş düştü içime...
 
Yüreğimden fışkıran bir “Ah!” mıdır, gözlerin?!
Beni benden koparan “Eyvah!” mıdır, gözlerin?!
Bu gözler; o aydınlık, o güzel gözler değil!
Yoksa yalancı mıdır, günah mıdır gözlerin?!
Ses midir, aynalarda çarpan kulaklarıma?!
Kürdili hicazkar mı, segah mıdır gözlerin?!
Arif Bey’i Itri’yi ömür boyu inleten;
Nihavend mi, sultan-ı yegah mıdır, gözlerin?!
Kubbesinde yitirdim zaman duygularımı;
Akşam mıdır, gece midir, sabah mıdır, gözlerin?!
Ruhumu baştan başa acılarla dokuyan,
Beynimi kurşunlayan silah mıdır, gözlerin?!
Her köşede zifiri bir siluet bırakan,
Gönül memleketimde seyyah mıdır, gözlerin?!
Renkler avare; sitem, başıboş kuytularda...
Mavi midir, yeşil mi, siyah mıdır, gözlerin?
Yoksa yalancı mıdır, günah mıdır, gözlerin?!

Nihan kıldı gözlerin bana, kapılarını;
Oysa ben, gözlerinden girerdim yüreğine...
Her bakışın, bir damla ab-ı zindegan idi,
Hicranlı her gülüşün, bin yıllık figan idi.
İçime soluşundan sonra, koyu renklerin;
Birer şirpençe gibi düştü, gözbebeklerin...
Feryadıma gök bile bigane değil şimdi,
Tuğyanım, yollarını süsleyen sebil şimdi...
Söyle; kurtuluşum mu, harabım mı gözlerin?!
Gözlerinde mi mehtab, mehtabım mı gözlerin?!

Çağlayanlar bile hararetlidir;
Buğday başağının açlığıdır, ufuklar...
Siperleri aşıklar mı doldurmalıydı,
Zalimler mi?!
Neden böyle hıçkırıklı, umutlar?!

Beni hangi urganla bağladın gözlerine,
Beni hangi ırmağa karıştırdın, yeniden...?!
Senden kopamıyorum; gözlerin var oldukça,
Sensiz yapamıyorum; yüzün bahar oldukça..!
Gözlerine baktıkça; duruluyor, yüreğim;
Ölse de gözlerinden soruluyor, yüreğim...
İndirme kirpiğini; tutuşmasın kainat!
Nazar kıl; ferahlasın; kavruluyor, yüreğim!
Sensiz, küle dönerek savruluyor, yüreğim!

Diyorlar ki; ağla,
Ağla ki dumanı dağılsın, yolların!
Ağlamayı denizlere bıraktım.

Yalnız gözlerindir; hayatta kalan,
Uğruna adandığım,
Mahşeri surlarla çevirip dört yanından,
Gönlümde sakladığım,
Aynalarda arayıp bulamazken gün boyu,
Gölgesinde konakladığım...
Gözlerindir, ufkumda dalgalanan...

Rüstem’in kanını döktüm yerlere,
İstanbul’u kuşattım gözlerin için,
Azrail’e koştum siperlerimden,
Gözlerine baka baka dirildim.

Niçin kızıl kıyamettir gözlerin bu gün,
Niçin heyelan var eteklerinde?!
İsrafil’den işaret mi almışsın;
Yanaklarında mahşer kalıntısı,
Dudaklarında mizan..?!

Bütün gamlı Hüdhüdler Belkısle döner sana;
Gözlerinin dilini ancak Süleyman bilir.
Yıldızlar, vuslat için her gece iner sana...
Rengini, gözlerinde kaybolan bilir.

Gözlerin, uğrak yeridir, bestekarların;
Şairler, hüzne dalar, yeşil okyanusunda...
Eşiğinde, ölümsüz dilenciler...
Gözlerin, gecenin intiharıdır.

Sen gözlerine mahkumsun; gözlerin, bana...
Ben şiir yazmazsam kim tanır gözlerini?!
Geçerken yalnızlık sokağından,
Hangi demirci indirir parmağına çekici,
Hangi berber yanağını keser müşterisinin?!
Gözlerine bakmazsam doğar mı güneş?!

Gözlerin, boşluğa akan bir ırmak değil!
Gözlerin, sadece ölmek... Yaşamak değil!
Gözlerin, tükeniş doruklarında,
Bulunmayanları aramak değil!
Gözlerine aşina olduğum günden beri,
Ben, artık  geceye sesleniyorum.
Düşe kalka,
Yorgun argın,
Derbeder
Yapayalnız duruyorum;
Yanlış anlaşılıyor.
Her hücremde bir inkılab,
Her gönlümde bir mahitab...
Evim harab,
Ömrüm harab...
Ne ay kaldı, ne de mehtab...
Gök bulanık,
Ufuk silik...
Gene de mağrur ve dimdik yürüyorum;
Mezarım oluyorsun, ansızın...

Bu son şiir; o küflü gözlerine yazılan...
Bu son mezar; kalbimde hicranla kazılan...
Senin gamsız gözlerin kahkahalar atarken,
Benim gözlerim; viran... Ağlamaya değer mi?!
Her cilven; bir ıstırab, her nazın; kapkaranlık...
Yorgun kuraklığında ıslanmaya değer mi?!
Hiç güzel olur muydun, gözlerin olmasaydı?!
Ateşlere girmeye ve yanmaya değer mi?!
Bir kevser ırmağında serinlemek dururken,
Sellerine karışıp bulanmaya değer mi?!
Aydınlığın gözleri çağırıyor kalbimi;
Zehir bakışlarınla boyanmaya değer mi?!
Gözlerine bir ömür dayanmaya değer mi?!

Nurullah Genç

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK