Bunları Biliyor Musunuz?

       Herhangi bir doğal sayının herhangi bir asal sayıya kalansız olarak bölünüp bölünemediğini, bölme işlemi yapmadan bulunabileceğini.

ISTAKOZ 😔

Dünyanın en pahalı yemeklerinden biri ıstakoz...
Yakalanması, pişirilmesi ayrı bir vahşet.

Istakozlar, en savunmasız ve kaçma yeteneği en zayıf olan canlılardan biridir.

Bu yüzden, yakalanırken hiç karşı koymazlar.
Her canlının kendini savunma hakkı vardır.

Ama ıstakozların yok sayılır.

Öldürülüp pişirilirse, zehirli kanı etine bulaşır.
Bu yüzden canlı canlı haşlanarak kanındaki zehir yok edilir.

Normalde ses çıkaramayan ıstakozlar, kaynarken canları o kadar yanar ki kıskaçlarını şiddetle birbirine vurur.

Bu yüzden kıskaçları bağlanır veya arasına kumaş konulur...

Şimdi anladınız mı,

"İnsanoğlu en vahşi yaratıktır" sözünün doğruluğunu...😞😞

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] bir dizide şöyle bir replik geçiyordu " Geminin mutfağında ölmeyi bekleyen ıstakozlar içinde Titanik'in batması mucizeydi. " diyordu. Siz bunları yazınca o sözler aklıma geldi

Akbabalar, ölmek üzere olan bir canlıyı hissedemezler. Daha önemlisi, avlarının üzerinde daireler çizerek uçmazlar ve ölmesini beklemezler.
Bu iddia, Vahşi Batı filmleri aracılığıyla Hollywood'un halk arasına yaydığı uydurma hayvan davranışlarından birisidir.
Birçok yırtıcı kuş gibi akbabalar da gökyüzünde daireler çizerek ve süzülerek avlarını ararlar. Bu davranışın en temel sebebi, genellikle topraktan yükselen sıcak hava sütunlarını kullanarak, fazla enerji sarf etmeksizin havada kalabilmek ve yeryüzünü gözleyebilmektir. Yükselen sıcak hava, kanatları tamamen açık olan yırtıcı kuşları da yukarı doğru iter ve havada daha kolay kalmalarını sağlar. Dolayısıyla gökyüzünde daireler çizerek ve süzülerek hareket eden akbabalar, henüz avlarını tespit etmiş akbabalar değillerdir. Bu uçuş sırasında, hayvan leşlerini tespit etmeye çalışırlar.

(Alıntı)

Yapılan bir araştırmada sırf sevilen insanın resmine bakmanın bile ağrıları hafiflettiği görülmüş.

Cambazın biri, eşeği yularından çekip gelmiş pazara. Bir başka cambaz yanaşmış:
“Kaça bu eşek?”
“Bin lira!”
“Aldım gitti, ver elini helalleşelim!”
Birkaç kişi alıcının kulağına fısıldamış:
“Yahu görmüyor musun, bu eşek topal. Onun için ucuza verdi!”
“O eşek topal değil, tırnağının arasına taş kaçmış. Bu nedenle topal sanıp ucuza elden çıkarmaya bakıyor!”
Eşeği satana koşmuşlar:
“Yahu bu eşek topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış!”
Satıcı gülmüş:
“Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben koydum!”
Alıcıya koşmuşlar:
“Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı o koymuş. Seni de kandırdı, parayı aldı!”
Alıcı dövünmeğe başlamış:
“Vay namussuz vay! Eğer verdiğim para sahte olmasaydı, beni kazıklayacaktı!”...
Çağımız insanının ahlâk yapısının özeti...

Aleksandra Solzhenitsyn der ki:

"Yalan söylediklerini biliyoruz
Yalan söylediklerini biliyorlar.
Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar.
Yalan söylediklerini bilgimizi bildiklerini biliyoruz.
Ama hâlâ yalan söylüyorlar."

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] herkes yalancıysa bu durumda yalan soyleyende yalan soyelenende bu durumu hakediyordur ki bizlik bir durum yok.

Magnum dondurmalar içerisinde plastik ve metal varlığı endişesi ile birçok ülkede toplatılmış.  Özellikle çocuklara yedirilmemesi konusunda uyarılıyor. 

Bir zamanlar bir kral, can sıkıntısından kurtulmak için dalkavuk aramaya başlamış. Ama sıradan bir dalkavuk değil, ülkenin en iyi dalkavuğunu arıyormuş. Dört bir yana haber salınmış. Ülkenin çeşitli yerlerinden yüzlerce kişi kralın dalkavuğu olmaya talip olmuş.
Kral, adayları sırayla huzurunda kabul etmeye başlamış. İlk aday kendisini tanıtıp çalıştığı yerleri anlatmaya başlamış.Kral, sabırla dinledikten sonra, demiş ki:
Aslında sen pek dalkavuğa benzemiyorsun.
Dalkavuk adayı:
Nasıl olur kralım? Hizmetinde bulunduğum herkes benden övgüyle bahsederdi. Onlara da sorsanız benim ne kadar iyi bir dalkavuk olduğumu anlatacaklardır, diyerek kendini savunmaya çalışırken...
Kral, bu adayın istediği dalkavuk olmadığını söyleyip diğer adayı çağırtmış. Aynı konuşmalar defalarca tekrar etmiş. Gelen herkes kendisini ve çalıştığı yerleri anlatıyor, kralın "Sen pek dalkavuğa benzemiyorsun" sözüne karşılık, kendilerini savunmaya fırsat bulamadan sıra diğer adaya geçiyormuş.
Nihayet bir aday da kendini tanıtınca kral yine aynı sözle eleştirmiş:
- Aslında sen pek dalkavuğa benzemiyorsun.
Aday:
Pek benzemem kralım!
Kral:
- Dur bakayım sanki biraz benziyorsun?
Aday:
Biraz benziyor olabilirim kralım!
Bu sözler üzerine kral, adamı sarayın dalkavukluğuna almış.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] hocam bu hikayeden ne çıkarmamız lazım şimdi?

Magnum dondurmalar içerisinde plastik ve metal varlığı endişesi ile birçok ülkede toplatılmış.  Özellikle çocuklara yedirilmemesi konusunda uyarılıyor. 

Hocam yiyen yemiştir zaten dert etmeye gerek yok , Türkiye'de toplatilmiyor zaten , magnum Turkiyedekilerde sorun yok demiş

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] hocam bu hikayeden ne çıkarmamız lazım şimdi?

Ben birşey çıkarmadım, ilk kez duyduğum komik bir hikaye olduğu için paylaştım.

Bir bilge varmış ne sorsan doğru cevap verirmiş.  Onu çekemeyen biri demiş ki ; ona öyle bir soru soracağım ki bilemeyecek. Ne soracaksın dediklerinde ; elimde bir kelebek var ölü mü diri mi diye soracağım. Diri derse sıkıp öldüreceğim, ölü derse bırakacağım ve uçup gidecek demiş .
Bilgenin yanına gitmiş ve elimdeki kelebek ölü mü diri mi ? Diye sormuş.
Bilgenin cevabı ;
O SENİN ELİNDE.

Arkadaşlar yeşim taşının çok faydası var almak istiyorum . Ama gerçekleri var sahteleri var ? Gerçeğini sahtesinden nasıl ayırt edeceğim nerden anlayabilirim sizce var mı bir öneriniz  ? 😳

     Sicak bir yaz gününde güneş altına kesilerek bırakılmış bir karpuzun soğuk olarak yenilebileceğini.
Zira, yüzeyindeki su, buharlaşması için gerekli ısının bir kısmını karpuzdan alarak karpuzun ısı kaybetmesine sebep olur.