Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 11 May 2014 12:49:51
OĞUL
Anne ben geldim, üstüm başım
Uzak yolların tozlarıyla perişan
Çoktan paralandı ördüğün kazak
Üzerinde yeşil nakışlar olan

Anne ben geldim, yoruldum artık
Her yolağzında kendime rastlamaktan
Hep acılı, sarhoş ve sarsak
Şiirler çırpıştıran bi adam

Kurumuş kuyunun suyu, incirin
sütü çoktan çekilmiş
Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi
Ayrık otları, dikenler bürümüş

Kapıdaki çıngırak kararmış nemden
Atnalı ve sarmısak duruyor ama
Oğlum, mektup yaz diyen
Sesin hala kulaklarımda

Anne ben geldim, ağdaki balık
Bardaktaki su kadar umarsızım
Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..
 
              Ahmet ERHAN

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 May 2014 13:43:07
Bizim Deniz

en uzun koşuysa elbet türkiye’de de devrim
o, onun en güzel yüz metresini koştu
en sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
en hızlısıydı hepimizin,
en önce göğüsledi ipi...
acıyorsam sana anam avradım olsun,
ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!

CAN YÜCEL

Çevrimdışı 34dilara34

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 125
  • 831
  • 125
  • 831
# 11 May 2014 18:14:55
Bir Çay İçimi

Yataktan kalkmak istemediğin
Bir zamanda
Boşlukta kalmışçasına
Güneşin ışıkları
Kırılmadan odanda
Ben yokmuşum gibi
Yanında
Bir an gözlerini kapa
Çamlıca'da, Kanlıca'da
Bebek'te
Yıldız parkta
Gölge ve yaşlı bir çınar
Altında
Denizdeki yosun kokusu
Karışıyorsa
Bensiz içtiğin
Gelinlik çağındaki
Laz kızlarının topladığı
Lodos kokulu buruk
Çayda
Dayanabilecek misin
Yalnızlığa
Gözlerindeki yaşlar
Karışırsa boğazın soğuk
Sularına
Yüreğinin her atışında
Okşar gibi gelen
Rüzgar
Saçlarını dağıttığında
Beni anacaksın
Eminönü-Kavaklar
Vapuru
Sevdiğine kavuşurcasına
İskeleye yanaşınca
Ben olmayacağım yanında
Mahmur gözlerle
Uyandığında

Sabahattin Kurtoğlu

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 11 May 2014 18:33:04
OĞULLARI ÖLEN ANALARA TÜRKÜ 

Onlar ölmediler yok, 
Ateş fitiller gibi: 
Dimdik ayakta, 
Barut ortasındalar! 

Karıştı, bakır tenli 
Çayır  çimene, 
Karıştı, 
O canım hayalleri: 
Zırhlı bir rüzgar, 
Perdesi gibi; 
Bir set gibi: 
Kızgın çehreli, 
Göğüs gibi: 
Göğün görünmez göğsü gibi! 

Analar, onlar ayakta 
Buğday içindeler, onlar, 
Yücelerden yüce dururlar: 
Dünyayı doruktan seyreden, 
Bir öğle güneşi gibi. 
Bir çan darbeleri gibi, 
Onlar. 
Ölmüş gövdeler arasında, 
Zaferi çekiçleyen bir ses gibi 
Onlar, 
Kara bir ses gibi. 
Ey canevinden vurulmuş, 
Toz duman olmuş bacılar! 
İnanın oğullarınıza. 
Kök oldu onlar, 
Sade kök: 
Kan suratlı, 
Taşlar altında. 
Karışmadı toprağa, 
Dağılmış kemikçikleri. 
Ağızları ısırır hala, 
Kuru barutu; 
Ve demir bir okyanus gibi, 
Titreşirler hala. 
Ben ölmedim der, 
Yumrukları; 
Yukarı kalkık yumrukları, 
Daha. 

Bunca yere düşmüşlerden, 
Yenilmez bir hayat doğar: 
Bir tek beden olur, 
Analar, bayraklar, çocuklar, 
Hayat gibi canlı tek bir beden; 
Bir yüz bekler karanlıkları, 
Ölü gözleriyle, 
Kılıcı dopdolu, 
Dünya ümitlerinden. 

Dursun, 

Dursun yas esvaplarınız. 
Yığın derleyin, 
Gözyaşlarınızı; 
Bir metal oluncaya kadar: 
Bununla vuracağız, 
Gündüz gece; 
Bununla çiğneyeceğiz, 
Gündüz gece; 
Bununla tüküreceğiz 
Gündüz gece 
Kin kapılarını, 
Kırıncaya kadar. 

Oğullarınızı bilirdim, 
Unutmadım acılarınızı. 
Ölümleriyle nasıl kıvandıysam, 
Hayatlarıyla da öyleyimdir. 
Onların gülüşleridir: 
Karanlık atölyeleri ışıtan. 
Her gün metroda, yanıbaşımda: 
Onların ayak sesleridir, 
Çın çın. 
Akdeniz portakallarında, 
Güney ağları içinde; 
Yapılarda, 
Basımevi mürekkeplerinde; 
Kalplerini tutuşur gördüm onların, 
Güçle, yangınla. 

Ben de sizler gibiyim, analar . 
Benim kalbim de yas dolu, ölüm dolu. 
Gülüşlerinizi öldüren kanla, 
Serpilip gelişmiş; 
Bir orman gibidir kalbim. 
Günlerin kahredici yalnızlığı, 
Uyanışın sisli öfkeleri 
Girmiştir içine. 

Susamış sırtlanları, 
Bitip tükenmez ürmeleriyle 
Afrikadan gürleyen hayvan sesini; 
Öfkeyi, iniltileri, hoşgörmeleri, 
Bırakın, bir yana bırakın. 
Ölümün ve tasanın 
Çemberinden geçmiş analar, 
Doğan ulu günün ortasına bakın: 
Bu topraktan güler ölüleriniz. 
Kalkık yumrukları titrer, 
Buğdayın üstünde, 
Bilesiniz. 

 

Pablo NERUDA

 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 May 2014 20:16:02
Sustum

Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Kendimle konuşuyorum şimdi yalnız...
Yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime, kimse duymuyor...

Sustum!
Bin ah sürüp dudaklarıma, ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Sustu benimle deniz... Sustu deli dalgalar... Sustu martılar...
Umutlarımı sarıp rüzgarlara, uzaklara savuruyorum her gece....
Yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne, kimse görmüyor...

Sustum!

Tam acılarımı haykıracaktım ki, sustum...
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Bir çığlık kanıyor demedim en derininde yüreğimin...
İçimdeki volkanları boğarak sustum!
Açmadım kimselere yüreğimi ...
Hançeri sadece kendime sapladım, sapladım ve sustum!
Hüznü yüzümde, acıları gözlerimde topladım sustum!

Sustum!
Sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir...
Yaraları yalayan rüzgar, sokaklarında kahrolduğum şehir...
Gözlerim konuşuyor yalnız...
Saçı ağarmış hayaller nemli kirpiklerle bulutlandığında...

Gözlerim gökte şimşek olup çakıyorum, kimse görmüyor!

Sustum!
Tuz basıp yaralarıma, ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
İçinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi...
Yaslanıp yalnızlığın duvarına, gül döküp kalabalıklara her gece ...
Kimsesiz geziyorum gönül ülkemi, kimse bilmiyor...

Sustum!
Tam sevdiğimi haykıracaktım ki, sustum...
Sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak
Acılar konuşuyor şimdi yalnız...
Yaralı gönlümün sızıları konuşuyor...
Tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir ...
Atıyorum uçurumlardan, kimse görmüyor!

Ne zaman dudaklarından öpmeye kalksam hayatı...
Saçlarını koklasam rüzgarların...
İçimde incecik bir sevgi ürperiyor...
Sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme...
Gelmiyor beklediğim bahar, yaralar merhem tutmuyor...
Gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara...
Kimse silmiyor... Yağmur dinmiyor... Sevdiğim bilmiyor...

Sustum!
Sustu benimle sarı sabır, Sustu hasret, sustu zaman...
Yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata, kimse duymuyor!

Sustum!
İçimde dalgalar kabardıkça volkanlar gibi sustum!
Sustu dudağımdaki şiir, gözlerimdeki nehir, gönlümdeki yara...
Bulutlar haykırdı isyanımı, şimşekler haykırdı...
Sadece ben duydum, sadece ben!

Ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat...
Ey kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi...
Yaralar merhem tutmuyor, geceler avutmuyor...
Ben sustum, acılarım konuşuyor yalnız...
Yaralı gönlümün sızıları konuşuyor...

Ben sustum!
Susmuyor yüreğimi kavuran kasırga ,pencereme vuran yağmur damlaları
Susmuyor dışarda inleyen rüzgar
Yıldızlar küs... Ay üzgün...
Yağmur dinmiyor...
İçimde binlerce şiir kanıyor her gece...
Kimse bilmiyor... Kimse duymuyor...

Sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu hayat, sustu zaman...
Acılar konuşuyor yalnız... Acılarım konuşuyor...
Kimse duymuyor...
duymuyor...
duymu...
duy...

Nuri CAN

Çevrimdışı uyuzz

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.562
  • 13.074
  • 2.562
  • 13.074
# 11 May 2014 23:46:24
Her şey yarım
Dışarıda sensiz bir pazartesi
Yeniden başlamak lazım
Hatırlamamak galiba en iyisi
Sensiz yarım
Yaşanacak ne varsa
Bir yanm
Merhaba diyor yeni gelen sabaha
Zifir karanlıkta kalmış
Sensiz yarım
Şarkılar yarım
Susmuş radyolarda aşk
Çekip gidişin gibi
Kapkara büyüyor yokluğun
cehennemi
Yaruyor tutuşmuş yarım
Resimler yarım
Gözlerin yok saçların yok
Elele gülmüşüz güllerin önünde
Ellerin yok
Ağlıyor gülen yarım
Sözler yarım
Unutulmuş ne varsa sevdaya dair
En güzel yerinden susmuşsun aşkı
Seni seviyorum desen ne olur
Lal olmuş söyleyen yarım
Kapılar yarım
Vurup gidişin arkana bakmaksızın
Bir sızı bırakmışsın
Acıyor her kapı çalınışta
Seni bekleyen yarım
Sensiz yarım
Yaşanacak ne varsa
Bir yarım
Merhaba diyor yeni gelen sabaha
Zifir karanlıkta kalmış
Sensiz yarım
Aşk yarım
Ben yarım
Her şey yarım
Dışarıda sensiz bir pazartesi
Yeniden başlamak lazım
Hatırlamamak galiba en iyisi

İbrahim Sadri

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 12 May 2014 09:08:09
SAÇIMI TARA ANNE


Üzerime örttüğün sevgiyi sıyırıp da
Bırakmak gelmemişti sıcacık bedenini
Kalbinin atışını aklımdan ayırıp da
Doğmak istememiştim acıtarak tenini...


NÜS

--------------------------------







Merak etme sen anne, çoktan büyüdüm artık
Eskisi gibi değil hiçbir alışkanlığım
Meselâ, geceleri üstüm kalmıyor açık
Bariz anlaşılsa da özde afacanlığım
Âni bir ciddiyetle, hâli devralır mantık


Çocuklarla birlikte benim de benzim soldu
Top da oynamıyoruz biliyor musun anne
Her yan beton yığını, boş arsa tarih oldu
Mekân bulsam, birlikte oynarız hem kime ne
Ama nerde, yazık ki şimdi her şey bozuldu


O ceviz ağacını hiç unutmadım anne
Upuzun saçlarımı gölgesinde tararken
Nasıl isterdim bilsen ânı yaşamak gene
Üstelik, son zamanda bir telâşla uzarken
Hep aklımda, geçse de üstünden onca sene


Salıncak kurduğun gün, sanki daha dün gibi
İki çocuk annesi oldum olmasına da
Bir türlü büyümedi içimdeki o sabi
Tamam öyle minnacık kalsın kalmasına da
Daha çok özlüyorum yaşıma inat sanki......

Çevrimdışı chironex85

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 103
  • 60
  • 103
  • 60
# 12 May 2014 12:38:20
TAHİR İLE ZÜHRE MESELESİ

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,

bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte

yani yürekte.

Meselâ bir barikatta dövüşerek

meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken

meselâ denerken damarlarında bir serumu

ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.


Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir

ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak

yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?

Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık

yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Nazım Hikmet

Çevrimdışı yelizgülsüm

  • B Grubu
  • 272
  • 857
  • 272
  • 857
# 12 May 2014 14:32:26
             ZOR GÜNLER
Benden önce söylenmiş sözlerin haklılığına
Kizdığım oldu zamanında ama inandığımda
Ömrümde her şarki başka bi kapi açti
Bu sarkinin ardinda sen
Bu kapinin ardindaysa benden önce söylenmiş sözler vardi

Çok zor günler geçirdim vaktiyle
Alemde savaşlar çirpinişlar nihayetinde
Asik olmak kismetmis yar, sana..
Asik olmak kismetmis yar..

Seçtiğimiz hayatlar mi bunlar? seçtiklerimiz mi ?
Bunca yokluk, bunca kiriklik, bunca aci
Seçtiklerimiz evet !
Hayat bu sevgilim çoktan seçmeli
Senin askinsa bi dönem ödevi


Bir gece cikip gelsen olmezsin yar
Ölümlerden ölüm beğen gelmezsen yar
Bir aksam çikip gelsen ölmezsin yar
Ölümlerden ölüm beğen öleceğim yar

Bir şarkı tuttum sevgilim bir kapı açtım ikimize
İkimiz çokmuşuz meğer bu resme
Kapatmadan bu kapıyı yinede
Bu yaralar bereler sanadır bileler ...

Bu yaralar bereler sanadir bileler
Göreler askimi
Sahidim gök kubbe
Asigim bekletme

Çok canım yanıyordu gördüklerimden ve göreceklerimden
Benim kanayan dizlerim yoktu hayatta bi tek
Benim de kanattıklarım vardı elbet
Ezdigim kumlar ve geçtigim yollar hala gölgeni taşıyorlar
Hani demiştim ya en başında
Ne ayrılıklar ne aşklar ne başlangıçlar diye
Yani demem o ki çok zor günler geçirdim vaktiyle

Çok zor günler geçirdim vakiyle kalbimde
Firari endiseler nihayetinde
Asik olmak çok zormus yar sana
Asik olmak çok zormus yar

Bir gece çikip gelsen ölmezsin yar
Ölümlerden ölüm begen gelmezsen yar
Ölecegim yar
Bu şarkı sadece benimdi sevgilim
Ve ben büyük bahçeler istemiştim ikimize
Yazmışsın ya 'onu sevebilecegimi düşünmüştüm' diye
İşte o günden beri belkide bu yüzden sadece
Bu yaralar bereler sanaydı aşkı bileler
Göreler aşkımı şahidim gök kubbe

 İCLAL AYDIN...

Çevrimdışı yelizgülsüm

  • B Grubu
  • 272
  • 857
  • 272
  • 857
# 12 May 2014 14:45:41
Herşey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
bunu da öğren,

Sevdiğin kadar sevilirsin…

Çevrimdışı YAĞMUR89

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 24
  • 508
  • Türkçe Öğretmeni
  • 24
  • 508
  • Türkçe Öğretmeni
# 12 May 2014 18:32:55
Sesin ılık bir bahar güneşi gibi ığıl ığıl akıyor içime,
Asya’nın bozkırlarında ordular düşüyor peşime.
Yığılıp kalmışım bu Anadolu toprağına Sitare,
Adam akıllı yorulmuşum.
Ellerin böyle olmamalıydı
Ellerine acıyorum!
Ve kim bilir kaç zamandan beridir kalbimi öğütlüyorum.
Durup durup ıssız yerlerde,
“güçlü ol ey kalbim, güçlü ol
Daha çok işimiz var” diyorum.

Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum.
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor,
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum?
 
Dilaver Cebeci

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.861
  • 1.093
  • 11.861
# 12 May 2014 18:55:32
 
      h.n.a.


TÜRK GENÇLİĞİNE

Adalar Denizinden Altayların daha ötesine kadar bütün Türk gençliğine….

Yer bulmasın gönlünde ne ihtiras, ne haset.
Sen bütün varlığına yurdumuzun malısın.
Sen bir insan değilsin; ne kemiksin, ne de et;
Tunçtan bir heykel gibi ebedi kalmalısın.

Iztırap çek, inleme… Ses çıkarmadan aşın.
Bir damlacık aksa da, bir acizdir göz yaşın;
Yarı yolda ölse de en yürekten yoldaşın
Tek başına dileğe doğru at salmalısın.

Ezilmekten çekinme… Gerilmekten sakın!
İradenle olmalı bütün uzaklar yakın,
Dolu dizgin yaparken ülküne doğru akın,
Ateşe atılmalı, denize dalmalısın.

Ölümlerden sakınma, meyus olmaktan utan!
Bir kere düşün nedir seni dünyada tutan?
Mefkuresinden başka her varlığı unutan
Kahramanlar gibi sen, ebedi kalmalısın…

Sen ne elde ve dilde gezen billur bir sağrak,
Ne de sıska bir göğüse takılan bir çiçeksin;
Senin de bu dünyada nasibin var: Savaşmak!..
Kayalarla güreşip dağlarda öleceksin.

Yoldaşlık ederekten gökte güneşle, ayla,
Aşarsın tepe, ırmak; yürürsün ova, yayla…
Hayata ne biçimde geldinse bir borayla,
Daha sert bir kasırga içinde biteceksin.

Kızıl Elma uğrunda kılıç çekince kından,
Bahtiyarlık denen şey artık geçmez yakından;
 Mesut olup gülmeyi sök, çıkar hatırından.
Belki öldükten sonra bir parça güleceksin.

Yüz paralık kursunla gider “Hayat” dediğin;
 “Tanrı Yolu” uzaktır; erken kalk, sıkı giyin.
Yazık, bütün ömrünce o kadar özlediğin,
Güzel Kızıl Elma’na varmadan öleceksin.

Belki bir gün çöllerde kaybedersin eşini,
Belki bir gün ağlarsın kaçtı diye karına.
Işıksız kulübende boranın esişini,
Dinleyerek çıkarsın bir ümitsiz yarına.

Gün olur ki mertliğin uğrar kahpe bir hınca;
Namert bir el arkandan seni vurur kadınca;
Bir gün sabrın tükenir… Silahını kapınca,
Haykırarak çıkarsın yurdunun dağlarına…

Hayatin kamçısıyla sızar derinden kanlar,
Senin büyük derdinden başkaları ne anlar?
Vicdanını Paris’e, Moskova’ya satanlar,
Küfür diye bakarlar senin dualarına.

Hey arkadaş! Bu yolda ben de coşkun bir selim,
Beraberiz seninle, işte elinde elim.
Seninle bu hayatin gel beraber gülelim,
Ölümüne, gamına, tipisine, karına…

Atandan kalmış olan kılıcı iyi bile,
Onu bütün gücünle vuracaksın çağında.
Savaş….. Bunun tadını ey Türk sen bulamazsın,
Ne sevgili yanında, ne baba ocağında.

Savaşmaktan kaçınır, kim varsa alnı kara;
 Kan dökmeyi bilenler hükmeder topraklara…
Kazanmanın sırrını bilmiyorsan git, ara,
“Çanakkale” ufkunda, “Sakarya” toprağında.

Siyasette muhabbet… Hepsi yalan palavra…
Doğru sözü “Kül Tegin” kitabesinde ara…
Lenin’den bahsederse karşında bir maskara,
Bir tebessüm belirsin sadece dudağında.

Yatağında ölmeyi hatırından sök, çıkar!
Döşeğin kara toprak, yorganındır belki kar…
Sen gurbette kalırsan, ben ölürsem ne çıkar?
Ruhlarımız buluşur elbet Tanrıdağı’nda…

Mukadderat isterse seni yoldan çevirsin,
Sen hele bu yollarda yıpranarak aşın da,
Varsın bütün ömrünce bir an nasip olmasın,
Yorgunluğunu gidermek serin bir su başında.

Bir gülüşten ne çıkar, ne çıkar ağlamaktan?
Kullar kancıklık eder, bela bulursun Hak’tan.
Gün olur ki bir yudum su ararsın bataktan,
Gün olur ki bir tutam tuz bulunmaz aşında.

Bir çığ gibi yürürsün bir lahza durmaksızın,
Bir ilahi kaynaktan geliyor çünkü hızın.
Duygular ölmüştür… Tapınılan bir kızın,
Bir füsun bulamazsın gözlerinde, kaşında.

Iztırabı kanına katta göz kırpmadan iç!
Varsın gülsün ardından, ne çıkar, bir iki p…
Bu varlık dünyasında yalnız senin hiç mi hiç
Bir şeyin olmayacak… Hatta mezar taşın da…

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 12 May 2014 22:15:44
Ey aşk, yaptığını beğendin mi:
Yetimler gibiyim ziyafetten aç dönen
Ters yakılan sigara, hemencecik söndürülen
Yoksulluk ile vakit geçer mi…
 
Uyanmış kalmışım nasıl şey bu
Toprağa baktım yerinde yoktu;
 Şiirden aşağıya attım kendimi
Düşerken düşündüm ölmesem mi
 
Anlatıyorum hiç konuşmadan
 Buğdayın içini dökmesi gibi…
Bugün dalgınım, dün de dalgındım
Aç bile değildim aynaya bakmasaydım
Dünden kalan yemekleri yerkenki gönülsüzlük gibi
Buradayım…
 
Burayı sevmiyorum bahsetmişimdir
Unufak olmak iyidir olmamaktan
Hiç böyle demedim, yarabbim bilir
Bu bozuk güzellik kalbimi yoran
 
Bir sandalye çektim zor günlerin altına
Ah ama,
Kimse yüz vermiyor bana, sandalye bile
Beni çağırıyor, yarım kalan ne varsa
Bana düşüyor, her yağmur tanesini
Suya götürmek, o serin ırmaklara
 
Öyle ya,
Bir almanı herkes tanır miğferi varsa
Moskofu da tanırlar yatıp uyumamışsa
Bunları şunun için anıyorum burada
Kim tanır beni şaşkınlığım olmasa
 
Bağırıp duruyorum denizin ortasında
Su buradan ne kadar uzakta
 
İbrahim Tenekeci

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 12 May 2014 22:25:19
 YIKILMA SAKIN

  Kötü şey uzakta olmak
   Dostlarından, sevdiğin kadından
   Yasaklanmak bütün yaşantılara
   Seni tamamlayan, arındıran
   Kapatıldığın dört duvar arasında
   Sağlıklı, genç bir adam olarak

   Neler gelmez ki insanın aklına
   Sevinçli, özgür günlere dair
   Kalmıştır yüzlerce yıl uzakta
   Onunla ilk kez öpüştüğün şehir
   Acı, zehir zemberek bir hüzün
   Kalbinden gırtlağına doğru yükselir
 
   Görüyorsun işte küçük adamları
   Köhnemiş silahlarıyla saldıran sana
   Kimi tutsak düşmüş kendi dünyasına
   Kimisi düpedüz halk düşmanı
   Diren öyleyse, diren, yılma
   Yürüt daha bir inatla kavganı

   Babeuf'u hatırla, Nazım Hikmet'i
   Bir umut ateşi gibi parlayan zindanlarda
   Hatırla Danko'nun tutuşan kalbini
   Karanlıklari yırtmak arzusuyla
   Ve faşizme karşı, zulme, zorbalığa
   Düşün acılar içinde vuruşan kardeşleri

   Elbette vardır bir diyeceği, bir haberi
   Bir kaçağa çay sunan Kürt kadınlarının
   Dağlar dilsizdir yalçındır
   Ama gün gelir bir diyeceği olur onların da
   Ve dağlar, ıssız tarlalar başladı mı konuşmaya     
   Susmazlar bir daha, söz artık onlarındır

   Kötü şey uzakta olmak
   Dostlarından, sevdiğin kadından
   Yasaklanmak bütün yaşantılara
   Seni tamamlayan, arındıran
   Ama bir devrimciyi hakli kılan
   Biraz da acılardır unutma

   Yıkılma sakın geçerken günler
   Yaralayarak gençliğini
   Onurlu, güzel geleceklerin
   Biziz habercileri düşün ki
   Ve halkın bağrında bir inci gibi
   Büyüyüp gelişmektedir zafer.
 
      
 
         Ataol BEHRAMOĞLU

Çevrimdışı uyuzz

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.562
  • 13.074
  • 2.562
  • 13.074
# 12 May 2014 22:30:49
Bekliyorum

En güzel rüyaları andıran enginlere
En güzel ümitlerle açılmak
istiyorum.
Gözlerinin içinde, bilmediğim bir
yere
Günlerce gitmek gitmek ve
dönmemek...diyorum.

Fakat siyah ufkunu ne gün, ne ay
açıyor.
Dalgalar bulutlardan inmiyor bu
denizde.
Bekliyorum, fırtına dinmiyor bu
denizde.
Bu denizde en ıssız karanlıklar
yaşıyor.

Ve ben şimdi aydınlık sokaklar
bekliyorum.
Ümidi bir yelken gibi açarak bir
gemiye
Sonsuz mesafelere doğru açılsam
diye
Bir güzel gün, bir sükûn, bir bahar
bekliyorum.

Yaşar Nabi Nayır

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK