Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 27 May 2014 23:57:01
Bugün kederliyim beterim bugün
Sesime ses değse çığlık oluyor
Üşüyor toprak taşlar üşüyor
Vuslatı yakın eden yollar üşüyor

Yumma gözlerini uyuma bugün
Bütün gölgeler akşam oluyor
Üşüyor yaprak dallar üşüyor
Savrulup yırtılan rüzgar üşüyor
(İçimde kış gibi bir mevsim üşüyor)

Oysa ben senden neler neler isterdim
Senli sevdalarda doğmak isterdim
Sabahlar isterdim asi ve mavi
Büyüsün isterdim ışığın rengi
 
Ahmet Can Akyol..

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 28 May 2014 07:12:21
Özleme bir diyeceğim yok.
O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
Yaşantımız özlemlerle güzel.
Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin...

Ümit Yaşar Oğuzcan.

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 28 May 2014 08:43:42
(…)
 Şimdi döğüşüyoruz gecelerle, taş taşa…
 (…)
 İşlek bir cadde gibi sabahla sönüyorum,
 Kapanmayan gözümle, kapanmayan yaramla,
 Kızaran caddelerden evime dönüyorum.

Sait Faik

Çevrimdışı sakin

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.253
  • 902
  • 1.253
  • 902
# 28 May 2014 09:06:16
İnsanları sevmek büyük hüner
insanlarla beraber.







Arif DAMAR
 
 
 

Çevrimdışı sakin

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.253
  • 902
  • 1.253
  • 902
# 28 May 2014 09:07:04
Bu hükümet
 Pir Sultan'a pasaport vermiyor,
 Onu anladık.

 Yunus Emre'ye de
 Bası kartı vermiyor,
 Onu da anladık.

 Ama bu hükümet
 Ferman çıkarmış
 Karacaoğlan'ı
 Otobüse bindirtmiyor.

 Cemal Süreya
 (Yeni Yaprak, sayı:11. Kasım 198

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.297
  • 230.898
  • 29.297
  • 230.898
# 28 May 2014 09:59:28
Şarkımız

Kırılır da birgün bütün dişliler,
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim.
Gökten bir el yaşlı gözleri siler.
Şenlenir evimiz barkımız bizim.

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze.
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze.
Sapan taşlarının yanında füze,
Başka alemlerle farkımız bizim.

Kurtulur dil,tarih,ahlâk ve iman.
Görürler nasılmış neymiş kahraman.
Yer ve gök su vermem dediği zaman,
Her tarlayı sular arkımız bizim.

Gideriz nur yolu izde gideriz.
Taş bağırda, sular dizde, gideriz.
Birgün akşam olur, biz de gideriz.
Kalır dudaklarda şarkımız bizim.
 
 
Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.422
  • 70.140
  • 3.422
  • 70.140
# 28 May 2014 10:22:30
bir kıyı kahvesinde-

gün ağmıştı. adaçaylarımızı söylemiş miydik?
üç kişi bir köşede oturmuş ağ yamıyordu.
kimimiz aznif oynuyor, cıgara üstüne cıgara
yakıyordu kimimiz. sanki dünya durmuştu
öyle dalmış gitmiştik. kendi kendimizdik.
bir sürü kırlangıç dışarda camlara vuruyordu.
birden bir ses, yüzüne karışmış bıyıkları,
-deniz çekildi, dedi. hepimize tutup
denizde gezdirdiği gözlerini. büyük
bir boşluk bırakıp sonra da arkasında
kalktı.
biz işte o zaman gördük onu
ve çekilen denizi.
o zaman çıktık kendimizden.

İlhan BERK

Çevrimdışı uyuzz

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.562
  • 13.074
  • 2.562
  • 13.074
# 28 May 2014 10:44:03

Bu günlerde herkes gitmek istiyor
Küçük bir sahil kasabasına
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara…
Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey…
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle “yanına almak istediği üç şey” falan yok.
Bir kendisi
Bu yeter zaten.
Herşeyi, herkesi götürdün demektir..
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.
Hani kendimizden razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.
Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız “kalk gidelim”,
Öbür yanımız “otur” diyor.
“Otur” diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira…
İş, Güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu…
En kötüsü alışkanlık
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz…
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.
Evlenmeler…
Bir çocuk daha doğurmalar..
Borçlara girmeler…
İşi büyütmeler…
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.
Misal ben…
Kapıdaki Rex’i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki…
Bütün sokağım köpeğim olduğunun farkında
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?
“Sırtında yumurta küfesi olmak” diye bir deyim vardir;
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin
Kendi imalatımız küfeler.
Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım.
Basit ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabi yapanlar, ama az
Sadece kaymak tabakası
Hepimiz kaçabilsek…
Bütçe, zaman, keyif… Denk olsa.
Gün içinde mesela…
Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün
Sabah 9, akşam 18
Sonra başka mecburiyetler
Sıkışıp kaldık.
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
Bu kadar ağır olmamalı.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
Ne saçma…
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba.
Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç.
Ama olsun… istemek de güzel.

Can Yücel

Çevrimdışı güntülü42

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 162
  • 404
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 162
  • 404
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 28 May 2014 10:56:39
SAKARYA TÜRKÜSÜ

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine; Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân; Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu; Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna; Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler; Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız; Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz; Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..


Necip Fazıl KISAKÜREK

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.401
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.401
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 28 May 2014 11:30:31

MEKTUP 1

Dilimin ve kalemimin ucundasın,
Fakat kalbimin içinde,

Şu tükenen yıllara sor, gecelere
Gündüzlere sor: kiminleyim ben?

Hiç sizin semtinizde vefa rüzgarı esmez mi?
Dağlara seslendim, onlar bile ses verdi de
Sen neden susuyorsun...

Sen ses ver de senin semtinden esecek vefa
ve aşk rüzgarlarına bağrımı açayım..
ciğerlerime çekeyim...
'Beni ne yapacaksın' deme
'Benim yüzümden ne hale gelmişsin' de!

Yollarda ayak izlerini gördüm,
Bu izlere yüzlerimi sürdüm.
Evet, buralardan geçen sensin!..
Yollardan geçtiğin gibi benden de mi geçeceksin?..
Yollardaki izlerini başka izler bozar siler...
Fakat kalbimde bıraktığın izler ebedidir,
bozulmaz, silinmez...

Seni düşüne düşüne düşüme giriyorsun
Onun için ben, gündüzlerden çok geceleri
sever oldum
Senin olmadığın yerde güneş yok bana
Ateş yok bana..Hayat yok bana...

Muhacir kuşlar sıcak iklimlere göçtüler
Demek ki göç zamanı..benim kuşumsa
'Aşk' denilen kafeste çırpınıp durdu.

Seninle olduktan sonra her şey sıcaktır bana
Son bahar bile ilk bahar gibidir.
Bir baktın canımı yaktın
Bir daha bak ki , kül olayım, savrulayım...

Bu bayram da sensiz geçti.
Seninle her gün bayram bana
Sen olmayınca bayramdan ne haber?

İŞ bildiğin gibi değil.Bilmediğin gibi...
Sen kendine bakma, bana bak..neler oluyor
o zaman anlarsın

Öldüğüm zaman mezarıma gel
De ki ' bu adam benden neler çekti
Ey toprak, böyle bir dertliyi sen nasıl çekiyorsun...'

Osman Yüksel Serdengeçti

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.401
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.401
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 28 May 2014 11:31:38
MEKTUP 2

Sen benden ne ayrısın, ne gayrı...
Ama feryatlarım neye?
Gidişin bir türlü harap ediyor beni, gelişin
bir türlü...
Fakat bu iki harabe arasındaki canı gör!...
Senin için 'geliyor' dediler; aklım gitti.
Gelirsin, aklım gider; gidersin, aklım gider..
Açık söyle sen akıl düşmanı mısın?...
Toprağa düşen tohum gibi
ben de ayaklarına düşüyorum...
Bu aşk ne zaman başak verecek?
Sen; ' Sen ne olursan ol, bana ne?' diyorsun...
Ben; 'Ne olursan ol bana gel!...'diyorum...
Hangimiz haklıyız?..Söyle..
Artık bu iş böyle gitmez. Artık bu ateş
Böyle tütmez. Dumanım kesildi, serapa
Kör oldum ..Anla...
Akşam oluyor, güneş batmak üzere...
Aşk uzun bir geceye benzer.Sabah ayıklar içindir.
Biz ki sarhoşuz.
Gel!...Uzun gecelere bürünelim...

Osman Yüksel Serdengeçti

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 28 May 2014 14:32:07
Çocuklarım

Yoklama defterinden tanımadım sizi,
Benim haylaz çocuklarım
Sınıfın en devamsızını
Bir sinema dönüşü tanıdım
Koltuğunda satılmamış gazeteler
Dumanlı bir salonda
Kendime göre karsılarken aksamı
Nane sekeri uzattı en tembeliniz
Götürmek istedi küfesinde
Elimdeki ıspanak demetini
En dalgını sınıfın
Çoğunuz semtine uğramaz oldu okulun
Palto ayakkabı yüzünden
Kiminiz limon satar balık pazarında
Kiminiz Tahtakale'de çaycılık eder
Biz inceleye duralım aç tavuk hesabi
Tereyağındaki vitamini
Kalorisini taze yumurtanın
Karşılıklı neler öğrenmedik sınıfta
Çevresini ölçtük dünyanın
Hesapladık yıldızların uzaklığını
Orta Asya'dan konuştuk
Laf kıtlığında
Birlikte neler düşünmedik
Burnumuzun dibindekini görmeden
Bulutlara mi karışmadık
Güz rüzgarlarında dökülmüş
Hasta yapraklara mi üzülmedik
Serçelere mi acımadık kış günlerinde
Kendimizi unutarak...
 
Rıfat Ilgaz

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 28 May 2014 15:01:10
DÜŞLERDE FENER OLMAK

Ben ölünce
hiç değilse
Bir fener olsam,
kapında dursam,
soluk donuk geceyi
aydınlığa boğsam.

Ya da limanda
gemilerin uyuduğu zamanda
gülüşürken kızlar
uyumasam,
dar kirli bir kanalda
bir yalnıza göz kırpsam.

Daracık bir sokağa
assalar beni
teneke, kırmızı bir fener
bir meyhane önünde
dalgın düşüncelerle
tempo tutup şarkılara
sallansam.

Ya da şöyle bir fener
gözleri büyümüş bir çocuğun yaktığı
duyulup da korkunca çevresinde yalnızlığı
dışarda camlarda
fırtınanın ıslığı
kâbuslar, görüntüler, cinler.

Evet, hiç değilse.
ben ölünce
bir fener olsam,
tek başına geceleri
uykulardayken dünya
gökte ayla senli benli
sohbete dalsam.

WOLFGANG BORCHERT

Çevrimdışı YAĞMUR89

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 24
  • 508
  • Türkçe Öğretmeni
  • 24
  • 508
  • Türkçe Öğretmeni
# 28 May 2014 17:44:17

Aynı kitapları okur
Aynı filmleri izler
Aynı müzikleri dinlerdik...
Herkesten farklıydık biz
Biz gerçekten ayrıydık...

Şimdi
Ne okusam, ne izlesem, ne dinlesem
Hemen elim telefona gidiyor
Sonra o eskidendi diyorum
Çünkü biz artık gerçekten ayrıydık!...

(B.Gökçe)

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.422
  • 70.140
  • 3.422
  • 70.140
# 28 May 2014 18:28:44
Akşam geri verince bana gözlerimi
Şehir de kayboldu, denizin durgunluğu da
Bir anka kuşu yeniden karıyorken küllerini
Bir kaya oyuğu kendini alıştırıyorken boşluğa
Dedim, deniz de bendim, düşleyen de denizi
Ve sabah olur olmaz üstünde derinliğimin
Bir gülümseme gibi bulacağım kendimi.

Edip CANSEVER

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK