Hayata Dair...

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.239
  • 16.843
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.239
  • 16.843
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 21 Şub 2010 09:07:06
kadınlar neden ağlar...

Küçük bir erkek çocuk annesine sordu: "Niçin ağlıyorsun?" "Çünkü ben kadınım." Diye cevapladı annesi. "Anlamadım!" dedi çocuk. Annesi çocuğu kucaklayıp "Hiç bir zaman anlayamayacaksın!" dedi. Babasına "Baba annem niçin ağlıyor?" diye sordu. Babanın cevabı: "Bütün kadınlar sebepsiz ağlayabilen yapıdadır" oldu. Küçük çocuk büyüdü yetişkin adam oldu halâ kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi. Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde Allah'a sordu. "Allahım!" dedi: "Kadınlar niçin bu kadar kolay ağlayabiliyorlar ?" Allah:"Ben kadınları özel yarattım! Tüm yaşamın ağırlığını taşıyabilecek kuvvette olmasına rağmen başkalarına teselli verecek kadar yumuşak omuzlar doğumun acısına olduğu kadar doğurdukları evlatlarının nankörlüğüne dayanabilecek iç kuvvetini verdim. Başkalarının kuvvetinin kalmadığında; devam edecek azmi ailesinin hastalığında; yorgunluğa pabuç bıraktırmayacak kudreti verdim. Her türlü şart altında hatta kendilerini çok kötü incitseler de çocuklarını sevmek duygusallığını verdim. Bu duygusallık her yaştaki çocuklarının yaralarını sarmalarına sorunlarını dinleyip paylaşmalarına yardım ediyor. Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek kuvvetini verdim. Onlara iyi bir kocanın eşini asla incitmeyeceğini fakat bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranışlarda bulunacağını anlayacak duyarlı bir zeka verdim. Tek zayıflık olarak kadınlara bir gözyaşı verdim... Kadını güzel yapan şey ne saçı ne vücudune de kendini ne şekilde taşıdığıdır. Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesifedakarlığı sorumluluğu anlayışı sadece bilgiye değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır 
     
;)

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 22 Şub 2010 16:15:00
hayat bazen süslü bir tablo gibidir,ne kadar ihtişamlı olursa olsun bir damla su o ihtişamı bozmaya yeter

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 22 Şub 2010 16:30:40
:::ÇİLEDEN ÇIKMIŞ ANNELER::::

İYİ YAPILMIŞ BİR İŞİ TAKDİR ETMEYİ
"Bana bakın, gidin birbirinizi dışarda gebertin, evi daha yeni temizledim...

DUALARIN GÜCÜNÜ:
"Yat kalk dua et ki baban müzik setinin bozulduğunu farketmedi..."

ZAMANA KARŞI YARIŞMAYI:
"O oyuncaklarını topla yoksa bi tekme attığım gibi hepsini karşı sahilden toplarsın.....

MANTIKLI DÜŞÜNMEYİ:
"Ben öyle diyosam öyledir...!!!"

HAYATIN TRAJİKOMİK YANLARINI:
"Sen daha orda gülmeye devam et, birazdan ben seni tam güldürücem..."

HAYATIN çelişkilerle DOLU OLDUĞUNU:
"Kapa çeneni ve çorbanı iç ..!!"

DAYANIKLI OLMAYI:
" O ıspanak bitene kadar sofradan kalkmak YOK..!!!"

HAVA RAPORU TAHMİNİ YAPMAYI:
" şu dağınıklığa bak... yabancı biri görse odanın ortasındaN kasırga geçmiş sanır..."

GENETİK BİLGİLERİ:
"Sen de o lanet olası babana çektin."

BİLGELİĞİ:
"Benim yaşıma gel de anlarsın o zaman."

ABARTMAYI:
"Sana 500 bin defa söyledim kirli ayakkabılarınla içeri girme diye..!!"

DAVRANIŞ PSİKOLOJİSİNİ:
"Babana çekeceğine biraz bana çekseydin noolurdu ..."

OLAĞANÜSTÜ DURUMLARA HAZIRLIKLI OLMAYI:
"Dinleme bakalım anne sözü dinlemee...!!! 'Kafana meteor düşecek kenara çekil" diye bağırsam onu bile dinlemezsin di mi......!!!!"

KISKANMAYI:
" Dünyada senin annen baban gibi mükemmel bi aileye sahip olmayan,
kaç milyon çocuk var biliyor musun..."

SABIRLI OLMAYI:
"Baban eve gelsin, sen görürsün''

HAKKIMIZI ALACAĞIMIZI:
"Eve vardığımızda ben bilirim sana yapacağımı"

DİYALOG KURMAYI:
"Sana bir şey sorduğumda cevap ver...!!"
"Ne söyleyeyim anne?"
"Sus!! Bana cevap verme!!!"

TIP BİLGİLERİNİ:
"Gözlerini şaşı yaparken bir gün öyle kalıvereceksin"

OLGUN OLMAYI:
"Bu tabağın hepsini bitirmezsen asla büyüyemezsin."

İLERI GÖRÜŞLÜ OLMAYI:
"çıkmadan önce temiz bi camaşır giy.. yolda Allah korusun başına
birşey gelir, kirli çamaşırla etrafa rezil olursun."

VE...ADALETİ:
"Bir gün senin de çocukların olacak.. inşallah onlar da sana senin
şimdi bana yaptıklarını yaparlar..."

Çevrimdışı tarkan555

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.941
  • 16.311
  • 13.941
  • 16.311
# 22 Şub 2010 16:43:36
öğretmen anılarını içeren bir kitap okumuştum kitabın adını tam hatırlamıyorum (kitabın ismi yüreğimdeki resimlerdi sanırsam)
bu kitapta öğretmenler başından geçen olayları anlatmışlar ve tek kitapta toplamışlar. içeriğinde  yokluk ,kimsesizlik , yetimlik anıları yer alırken, bir kısım anılarda  tatlı,tebessüm ettrici, ilgili öğretmenin iç dünyasına mühür basmış olaylardan bahsediyordu .kitabın bir yerinde şu mealde bir söz vardı: 'beklemek zordur,hele de beklenen gelmeyecekse'
günlerce sadece bu cümle üzerinde düşünmüştüm

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.239
  • 16.843
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.239
  • 16.843
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 22 Şub 2010 16:45:55
yanlış kararlar...

Usta'ya başarısının sırrını sormuşlar. - İki kelime demiş:
- Doğru kararlar.
Hepimizden farklı olarak sürekli doğru kararları nasıl alabildiğini sormuşlar.
- Tek kelime demiş:
- Tecrübe.
İyi de kardeşim bu tecrübe denen şeyin sırrı neymiş? Usta deriiin bir iç geçirmiş ve şöyle demiş:
- Yanlış kararlar!

;)

Çevrimdışı ruhsar**

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 140
  • 247
  • 140
  • 247
# 22 Şub 2010 22:47:20


İNSAN VE DÜNYA
    Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü. 
    Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti. Bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna “eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim” dedi, sonra düşündü:
    -Ohh be kurtuldum, en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen, bu haritayı akşama kadar düzeltemez.
    Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu, babasının yanına koşarak geldi ve “baba haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz” dedi.
    Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hala hayretler içindeydi ve bunu nasıl yaptığını sordu. Çocuk şu cevabı verdi:
  — Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı.
    İNSANI DÜZELTTİĞİM ZAMAN
   DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELMİŞTİ. :)

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.239
  • 16.843
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.239
  • 16.843
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 23 Şub 2010 15:49:14
hasta bir çocuk...

Meşhur bir golfçü birincilikle bitirdiği turnuvada kazandığı çeki cebine koyar otoparkta arabasına binerken yanına bir kadın yaklaşır. "Lütfen bayım yardım edin bebeğim hastanede ve onun iyileşmesi için paraya ihtiyacım var. Biraz para verebilir misiniz? der. Adam cebinden çek karnesini çıkararak yüklü bir miktar yazar. Sanırım bu yeterli olur der. Kadın teşekkür ederek gözden kaybolur. Tam bu sırada bir arkadaşıyla selamlaşırlar. Arkadaşı"o kadın senden para mı istedi." diye sorar. "Evet hasta bir bebeği varmış" der. Sevgili dostum bu kadın park yerinde herkesten para sızdırmaya çalışır vermeseydin daha iyi olurdu derken Adam önce biraz düşünür sonra "Yani ortada hasta bir bebek yok öyle mi?" "Evet yok" der arkadaşı. "Dostum öyle rahatladım ki bu gün duyduğum en güzel haber. "diye yanıtlar golfçü.

;)

Çevrimdışı tanercelebi52

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.899
  • 36.284
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 3.899
  • 36.284
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 23 Şub 2010 19:39:08
SEVGİ ÜZERİNE
1. Insanlara beklediklerinden fazlasini ver ve bu isi yaparken kibar ol. 2. En sevdigin siiri ezberle. 3. Her duyduguna inanma, elindekinin hepsini harcama ve istedigin kadar uyuma. 4. --Seni seviyorum derken inanarak söyle. 5. Özür dilerim karsindakinin gözünün içine bak. 6. Evlenmeden önce en az alti ay nisanli kal. 7. Ilk görüste aska inan. 8. Asla baskalarinin hayalleriyle dalga geçme. 9. Derinden ve inançla sev. Kirilabilirsin belki ama baska türlü de hayatini tam yasayamazsin. 10. Anlasmazliklarda dürüstçe savas. Isim verme. 11. Insanlar hakkinda konusulanlara inanip onlarkarar 12. Yavas konus hizli düsün. 13. Eger biri sana cevap vermek istemedigin bir soru sorarsa gülümse neden bilmek istiyorsun? de. 14. Sunu daima hatirla ki büyük ask veya yatirim risk tasir. 15. Anneni ara. 16. Biri hapsirirsa --çok yasa-- de. 17. Eger kaybedersen, aklini da kaybetme. 18. Üç Seyi unutma: Saygi - kendine --Saygi baskalarina --Sorumluluk tüm hareketlerin için. 19. Küçük bir tartismanin tüm dostlugu mahvetmesine izin verme. 20. hata yaptigini farkedersen hemen onu düzeltmeye bak bile bile devam etme. 21. Telefonda konusurken gülümse. Karsindaki sesinden gülümseyisini duyacaktir. 22. Konusmayi sevdigin erkekle/kadinla evlen. Yasin ilerledikçe sohbet her seyden fazla önem kazanacaktir. 23. Biraz yalniz kalmaya özen göster. 24. Yeniliklere açik ol ille degismeye çalisma. 25. bilki sessiz kalmak bazen iyi cevaptir. 26.Daha fazla kitap oku, daha az TV seyret. 27. Güzel serefli hayat yasa. Yaslanip geri baktiginda ikinci defa tadini çikarirsin. 28. Tanriya güven arabani kilitle. 29. Yuvanda sicak ortam yaratmak için einden geleni yap. 30.Sevdiklerinde tartisirken o ani önemse geçmisi kurcalama.31. Satir aralarini oku. 32. Bilgilerini paylas. Bu ayni zamanda ölümsüz olmanin yoludur. 33. Dünyaya iyi davran. 34. Dua et. güç verir. Düsün. Daha da büyük güç verir.35. Uçarken asla ara verme 36. Isini iyi yap 37. Öperken gözlerini kapamayan sevgiliye güvenme. 38. Yilda bir defa, daha önce gitmedigin bir yere git. 39. Eger çok paran olursa, baskalarina yardim et. Paranin en zevkli tarafini kaçirma. 40. Bazen istedigin bir seyin olmamasi senin için bir sanstir. 41. Önce kurallari ögren, düsün, karar ver ve bazilarini boz. 42. En iyi iliskin, birbirinize olan sevginiz, birbirinize ihtiyacinizdan fazla oldugu zaman olacaktir. 43. Basarinin gerçek olup olmadigini anlamak için karsiliginda neler verdigine bak. 44. Sunu bil ki karakterin senin kaderindir. 45. Sinirsizca sev, sinirsizca yemek yap.

Çevrimdışı tanercelebi52

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.899
  • 36.284
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 3.899
  • 36.284
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 23 Şub 2010 19:48:16
ÖĞRENDİM Kİ
Öğrendim ki...Hic tanımadığın insanlar, iki saat içinde, senin hayatını değiştirir. Öğrendim ki...Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır. Öğrendim ki...Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez. Öğrendim ki... Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır. Öğrendim ki... Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor. Öğrendim ki...Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da! Öğrendim ki...Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, Ne tür deneyimler yaşadığınızla var. Öğrendim ki...Aile hep insanın yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. Aile her zaman biyolojik değil. Öğrendim ki...Ne kadar yakın olursa olsunlar. En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir. Öğrendim ki...Bazen baskalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanin kendisini affedebilmesi gerekiyor. Öğrendim ki...Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor. Öğrendim ki...Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz. Öğrendim ki... İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez. Öğrendim ki... Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır. Öğrendim ki...Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.239
  • 16.843
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.239
  • 16.843
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 23 Şub 2010 19:50:01
vayyyy üstad siz de bize katılmaya karar verdiniz demek :) güzeeeeel...tebrik ederim..devamını da bekleriz taner öğretmenim...sevgiyle kalın...

Çevrimdışı ruhsar**

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 140
  • 247
  • 140
  • 247
# 23 Şub 2010 19:58:43




Avrupa’nın ünlü sanat merkezilerinden birinde, çocuğun biri,  vitrinde çok hoş bir tablo görür. Tablonun bedeli oldukça yüksektir.
Çocuk bu tabloyu bir sonraki sene abisinin doğum gününe almayı ister ve bir iş bulup kıt kanaat geçinerek biriktirdiği tüm para ile
mağazaya gider.
Şanslıdır, tablo hala satılmamıştır. İçeri girer, tabloyu bir süre yakından izledikten sonra resmi yapan sanatçıyı bulur ve;
“Abimin doğum günü için bu resmi satın almak istiyorum, tüm param da bu kadar” der.
Ressam bir süre düşündükten sonra resmi paketler ve çocuğa satar. Çocuk paketini alır ve teşekkür ederek çıkar.
Mağazada adamın arkadaşları da vardır ve şaşkın şaşkın sorarlar:
“Sen ne yaptın, o resmin değeri milyonlar ederdi. Neden bu kadar düşük bir rakama sattın?”
Ressam cevap verir:
“Evet, ben bu resme milyonlarını verecek bir sürü insan bulabilirdim, ancak tüm servetini bu resme verecek kaç kişi bulabilirdim?…”    :)
                                                                           (Alıntı)

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 23 Şub 2010 20:41:49
 Yalnızlığa dayanırım da,
Bir başınalığa asla.
Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka baka.
Bir dost göz arayışıyla,Saat tıkırtısıyla...
Korkmam geçinip gideriz biz mutlulukla,
Ama; "günün aydın, akşamın iyi olsun"
Diyen biri olmalı.
Bir telefon sesi çalmalı ara sıra da olsa kulağımda
Yoksa, zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bard...aktaKarıştırıp, bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama"çaya kaç şeker alırsın?"
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...
Can YÜCEL

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 23 Şub 2010 20:48:54

Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının,
Yemeğe olduğu kadar hayata da
Lezzet kattığını öğrendim.

                               "MEVLANA"

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.239
  • 16.843
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.239
  • 16.843
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 24 Şub 2010 19:30:13
ümit taşı...

Küçük çocuk deniz kenarında gördüğü yassı bir taşın güzelliğine hayran olmuştu. Mutlaka bir mücevherdi bulduğu. Şekli de bir insan kalbi gibiydi. Üstelik parıl parıl parlamaktaydı. Çocuk taşı avuçlayıp eve koştu. Ve onu büyük bir heyecanla babasına uzattı. Adam yavrusunun soğuktan morarmış avucundaki taşın birbirine sürtüldüğünde kıvılcım çıkaran bir çakmak taşı olduğunu hemen anladı. Fakat bunu ona söylemedi. Küçük çocuk rüyalarını süsleyen bisiklete kavuşmak için elindeki taşı satmak istiyor ve o paranın bir bölümüyle bir de top alacağına inanıyordu. Fakat babası buna yanaşmıyordu. Çocuk işin kendisine düştüğünü anladığında tatilde simit sattığı çarşıya gitti.

Kuyumcu vitrinleri göz kamaştıran ışıkların aydınlattığı altın kolyelerle doluydu. Bir de elindeki taşın çok daha küçük olanlarıyla süslenen pahalı yüzüklerle. Çocuk en gösterişli mağazayı gözüne kestirdikten sonra bir süre vitrin önünde bekledi. İçeride dükkan sahibi olduğu anlaşılan bir adam vardı. Müşteri olarak da kürk mantolu bir hanım. Küçük çocuk biraz sonra içeri girdi. Ve cebinden çıkardığı taşı dükkan sahibine uzatarak:

"Bu pırlantayı deniz kenarında buldum efendim. Eğer isterseniz size satarım." Dedi. Adam taşa uzaktan bir göz atıp: "O sadece basit bir çakmak taşı. Bütün sahil o taşlarla doludur." Dedi. "Hayır!" diye atıldı küçük çocuk. "İsterseniz ıslatın ne kadar parladığını göreceksiniz." Dükkan sahibi zengin müşterisini kaçırmaktan korkuyor ve çocuğu kolundan tutup atmayı planlıyordu. Kadın onun niyetini sezmişti. Çocuğun taşına yakından bakıp:

 "Tam istediğim şey!" Diye gülümsedi. "Onu bana satar mısın?" Küçük çocuk taşının gerçek değerini anlayan biriyle karşılaşmış olmaktan son derece mutluydu. Kadının cebine doldurduğu paralar ise aklını başından almıştı. Defalarca teşekkür ettikten sonra koşarak uzaklaştı. Kadın elindeki taşı kuyumcuya vererek ona bir zincir takmasını istedi. Belli ki mücevher gibi taşıyacaktı. Dükkan sahibi yapmış olduğu ikazı anlamadığı için kadının aldandığını düşünüyordu. Bu yüzden:

"Söylemiştim ama tekrar edeyim! Satın aldığınız şey basit bir taştır." Kadın önce pırlanta kolyesine daha sonra da yüzüğüne bakarak: "Zannetmiyorum!... O taş bence bunlardan daha değerli çünkü küçük bir çocuğun ümidini taşıyor..." dedi...
     
;)

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 24 Şub 2010 21:07:51
Annenin Gözyaşları

Orta yaşlı kadın, evin içinde telaşlı bir haldeydi. Eşyaların yerini değiştiriyor, örtüleri düzeltiyor, arada bir mutfağa gidip pişmekte olan yemeğe bakıyor, tekrar salona dönüyordu. Sokaktan gelen her seste pencereye koşuyor, her duyduğu kapı zilinde de, başkasının zili olduğunu anlayıp üzülüyordu.

Başka şehirde iş bulan oğlu, hem uzak yerde olduğundan hem de izin alamadığından 2 aydır gelememişti. Orta yaşlı kadın, büyük bir özlemle oğlunun gelmesini ümit ediyor, kulağı zil sesinde, ayak sesinde telaşla bekliyordu. Her anneler gününde, çocuğunun “Anneciğim, anneler günün kutlu olsun” diyerek, boynuna sarılmasına öyle alışmıştı ki, sanki oğlu kapıdan giriverecek ve koşup boynuna sarılacaktı, sonra da onun için hazırladığı tatlılardan yiyecekti. Oysa oğlu geleceğini söylememişti ki. Kadın, boynu bükük düşündü, “-Ya gelmezse, ya izin alamadıysa. ” İçini özlem dolu bir alevin yalayıp geçtiğini hissetti.

Kadın sabahtan hazırlığa başlamıştı. . Telaşlı halini gören eşi, sorup durmuştu; ” Bu telaşın niye?” diye. Ama cevabını bir türlü alamamıştı. Sonunda da kadın; “-Bu gün evde işim çok, sen git-gez biraz” diye ısrar ederek, eşini rica-minnet dışarı çıkarmıştı. “Ya, telaşımın nedenini anlarsa, ya saatlerce beklediğim halde oğlum gelmezse” diye düşünmüştü. “Gelmezse” düşüncesiyle bir daha yüreği titremişti.

Saatler geçip gidiyordu, öğlen olmak üzereydi; “-Gelemiyorsan, bir telefon et bari, ‘anneciğim’ de. . ” İçinde sıkıntı artmaya başlamıştı; “-Anneler gününü kutlamak için bir telefon bile etmeyecek mi acaba? Ben böyle bekliyorum ama o belki hatırlamadı bile. ‘Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur’ sözü anneler için de geçerli olur mu hiç. Olamaz canım, bir telefon eder en azından. Hoş telefon yetmez, özledim yavrumu, kara gözlerini, yaramaz gülüşünü. Hıh. . yaramaz, dediğimi duysa yine darılır, ‘Beni çocuk gibi sevme’ der. Sanki nasıl seveceksem…”
Çocuğunu düşündükçe, onunla konuştuğunu düşündükçe yüzü gülüyor, farkında olmadan bir anda neşeleniyordu. Sonra duvardaki saate gözü takılıyor, yeniden durgunlaşıyordu. “-Gelmeyecek, telefon bari etse. . ” diye düşündü istemeye istemeye. “-Sesini bari duymuş olurum”. Tam böyle düşünürken, cep telefonunun sesiyle irkildi, omuzlarında bir yorgunluk, bakışlarında bir burukluk telefona uzandı. , ekranına baktı, arayan oğluydu.
Sevinmeli miydi? sevinemedi. …acaba …acaba gelemeyeceğini söylemek için mi aramıştı. Telefonda kutlayıp geçecek miydi anneler gününü, sarılamayacak mıydı yavrusuna?
Açtı telefonu;
-Alo. .
-Alo, nasılsın anneciğim?
-Sağol yavrum, sen nasılsın?
-İyiyim anneciğim.
-Ne yapıyorsun, işler nasıl?
-Biraz zor oldu ama alıştım, hem bu şehre, hem de işe alıştım.
-Öyle mi yavrucuğum.
Söylemiyordu işte ne telefonda kutluyordu, ne de gelmiyeceğini söylüyordu. Sonunda dayanamayıp sordu;
-İzin aldın mı yavrum?
-Evet anneciğim, izin aldım. Sen nerden bildin.
-Nerden mi, anneler günü için izin almadın mı?
-Ha, anneler günü doğru ya. Anneler günün kutlu olsun anneciğim.
-Sen sen. . bunun için izin almadın mı?
-Ah anneciğim, çok sevdiğim, benim için çok önemli bir bayanı görmeye gideceğimi söyledim. Şefim de izin verdi. Şimdi onun yanına gidiyorum.
Orta yaşlı kadın durakladı, sesine hakim olmaya çalıştı.
-Öyle mi, nasıl biriymiş bu?
-Anneciğim, emin ol bana, senin daha önce yaptığın yemeklerden daha lezzetlisini, daha önce yaptığın tatlılardan daha tatlısını yapmıştır, beni bekliyor şimdi.
-Ben… şey… tamam yavrucuğum. Şey, umarım o da seni seviyordur.
-Sevdiğine eminim anne, zaten bu ilk iznimi sırf onu görmek için aldım. Babam nerde anne?
-Dışardaydı yavrum. Hah. . kapı çalıyor, sanırım baban geldi.
-Tamam anne selam söyle, ben de mis gibi kokuların geldiği, dünya da en çok değer verdiğim bir dünya güzelinin kapısındayım.
-Tamam yavrum, söylerim. Sonra yine ara yavrum. Allah’a emanet ol.
Telefonu kapattı. Oysa ne kadar özlemişti oğlunu, ne kadar görmek istiyordu. Kapıya eli uzanırken, gözünden süzülen yaşlara engel olamıyordu.
Kapıyı açtığında, boynuna atılan oğlunun “-Canım anneciğim, anneler günün kutlu olsun!” diye bağırması sanki bir rüya sahnesiymiş gibi geldi. Oğlu; “-Anneciğim, seni sevindirecek bir sürpriz yapayım dedim, lütfen ağlama” dese de, annesi sevinçten hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK