Bunları Biliyor Musunuz?

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.119
  • 52.937
  • 4.119
  • 52.937
# 26 Ağu 2022 12:23:10
Kendimiz üreten ve satan bir ülke iken
Yabancılar ülkemize yatırım yapıyoruz diye
Herşeyi elimizden aldılar ihraç eden ülkeden ithal eden bir ülkeye döndük İsrail'in gıda tohumlarını kullandık kendi
Ata tohumlarını kaybettik hayvancılık da kayboldu tarımda üreten olmaktan
Uzaklaştık. Tekrar milli üretim politikasına dönmemiz çok önemli
Kendi kendine yeten bir ülke iken
Dışarıdan satın alan bir ülke konumuna geldik ....

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.228
  • 222.958
  • 28.228
  • 222.958
# 27 Ağu 2022 09:07:20
Peygamber Efendimiz (s.a.v) ayakta su içmeme hususunda bizi uyarmıştır. Peki Efendimiz bunu neden söylemiş, bilimsel olarak ele alalım.

Bir hadiste ayakta su içmenin zararına şu şekilde işaret etmiştir:

“Eğer ayakta su içen kimse midesine verdiği zararı bilseydi içtiği suyu şüphesiz ki geri kusardı.”

Kaynak: (Abdürrezzak 10/427 hadis 19588)

Çevrimdışı Harmoni

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.505
  • 17.985
  • 2.505
  • 17.985
# 27 Ağu 2022 20:57:58
Üstün zekalı insanlar, toplumun yalnızca %2’lik bir kısmını ve genellikle diğer insanlar tarafından çok da anlaşılamayan bir kesimini oluşturur.
Kısacası zorlukları da vardır zeki olmanın, diğer insanların elde edemeyeceği fırsatları da…
1. Öncelikle, üstün zekalı bir insanın yaşadığı zorluklar çocukluk dönemlerinde başlar, çevresi tarafından anlaşılmamak yüzleşmesi gereken ilk sorunlardandır.
2. Bunun yanında, zeki olan insanların omuzlarında hem kendi zekalarının farkında olmalarından kaynaklı bir yük hem de çevredeki insanların onlardan beklentilerinin oluşturduğu yük vardır.
3. Pek çok kişi bu yükün altında ezilirken, zekasının ve nasıl kullanması gerektiğinin farkında olanlar ise hayatta gerçek başarıyı yakalayan azınlık arasındadır.
4. Birçok insanın yaptığı gibi kendilerini yaşamın normal akışına bırakmak ve günlük meselelere odaklanmak yerine daha önemli ve derin konuları düşünmelerinden dolayı, kendi zihinlerinde sürekli bunların muhakemelerini yaparlar.
5. Olaylara farklı açıdan bakmaları, olayın gidişatını her açıdan tahlil etmeleri ve sıradanlığın dışına çıkarak sonuçları kurgulama yetenekleri sayesinde de toplumda her zaman bir adım öne çıkarlar.
6. Algısal testlerde yüksek sonuç alanlar, yani zekasını daha dengeli kullananlar, başkalarının hatasını kolaylıkla tespit edip, tutum ve davranışlarını bu tespitlere göre yönlendirebilirler.
7. Çevrelerinde olan insanların da kendileri gibi zeki ve hayattaki gerçekleri görebilme cesaretine sahip olmalarını isterler.
8. Tüm bu sebeplerden ötürü de insanlar tarafından genellikle anlaşılamadıkları için kendilerini anlayan birilerine rast gelmek için fırsatlar kovalar dururlar.
(Alıntıdır)

Çevrimdışı mü_ce

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 431
  • 1.561
  • 431
  • 1.561
# 03 Eyl 2022 15:34:36
Dünyadaki en başarılı askeri harekatlardan biri Avusturya-Prusya savaşı sırasında Liechtenstein'ın yaptığıdır. Kimseyi öldürmedikleri gibi, 80 kişi yolladıkları ordu 81 kişi olarak geri dönmüştür. Bunun sebebi de savaş sırasında karşı taraftan bir kişi ile arkadaş olmaları imiş :)

Çevrimdışı ilhami_60

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.172
  • 34.384
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.172
  • 34.384
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 04 Eyl 2022 11:53:40
                      OKUNASI BiR HİKAYE

Tolstoy’un "İnsan Ne ile Yaşar" adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır.

Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin.”

Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz…

Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler. Reis Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”

Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz. Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev… Gözlerimiz midelerimizden, arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük…

Ve insan yaşlandıkça besler, gençleştirir arzularını. Biriktirdikçe hayata olan bağlarını artırır. Öyle bağlanır ki hayata, bir gün bu diyardan göçüp gideceği fikri zamanla yitip gider aklından…

Tüketmeye de çok meraklıdır insan. Biriktirdiği paranın, eşyanın, malın-mülkün yanında zaman tüketir, söz tüketir… Benlik biriktirirken, benliğini tüketir…

Gören bir gözü, tutan bir eli, yürüyen bir ayağı satın alamayacak ve kaybedince tekrar sahip olamayacak kadar aslında fakiriz hepimiz...

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.119
  • 52.937
  • 4.119
  • 52.937
# 09 Eyl 2022 23:25:04
′′ Dubai ' nin kurucusu * Şeyh Rashid * ülkesinin geleceğini sordular, o da şöyle cevap verdi: ′′ Dedem deveye bindi, babam deveye bindi, ben Mercedes sürdüm, oğlum Land Rover sürdü ve yeğenim Land Rover sürecek ama büyük torunum deveye binmek zorunda kalacak..."

Bu neden?

′′ Zor zamanlar güçlü insanlar, güçlü insanlar kolay zamanlar yaratır. Kolay zamanlar zayıf insanlar yaratır, zayıf insanlar zor günleri yaratır. ′′ ′′

Pek çok kişi anlamaz ama sen asalak değil savaşçı yetiştirmelisin...

Tüm gün uyuyan çocuğunuza her şeyi bedava verdiğinizde aynı şey. Evde bir kaybeden yetiştiriyorsun.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.228
  • 222.958
  • 28.228
  • 222.958
# 14 Eyl 2022 08:29:00
Şu 10 Sûre, 10 Şeyi Engeller..;

FATİHA: Allah’ın gazabını,
YASİN: Kıyamet gününde susuzluğu,
DUHAN: Kıyamet korku ve dehşetini,
VAKIA: Fakirliği, miskinliği,
MÜLK: Kabir azabını,
KEVSER: Hasımların kinini,
KÂFİRUN: Ölüm anindaki küfrü,
İHLAS: İki yüzlülüğü, samimiyetsizliği,
FELAK: Hased edenlerin hasedini,
NAS: Vesveseyi engeller

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.119
  • 52.937
  • 4.119
  • 52.937
# 15 Eyl 2022 22:47:50
Eski Türk yazıtlardan birinde şöyle yazar :

Kuzu dizlerinin üzerine çökerek annesini emer ,
Karga yaşlı annesini besler ;
Bunun adı :
" saygılı davranmaktır ."

Horoz  şafak vakti öter ,
Yaban kazları
Her bahar kuzeye
Her sonbahar güneye uçar ;
Bunun adı :
'' söz tutmaktır .''

Yeşilbaşlı ördek eşini kaybettikten sonra ölene kadar yeni bir eş bulmak istemez .
Bu :
'' sadakat ''
Olarak adlandırılır

Bir geyik iyi bir otlağa rastladığında yaşadığı sürüyü oraya davet eder ve paylaşır ,
Karınca yemek gördüğünde bütün koloniyi oraya çağırır ;
Bunun adı :
'' adalettir .''

Eğer bir insan bu erdemlere sahip değilse :
Hayvandan beter bir halde yaşıyordur .!

Bir Türkmen duası da şöyledir :

Tanrım ,
İlk önce :
Dağa taşa ver ,
Ormana ,
Hayvanlara ,
Suya ver .
Ondan sonra :
İnsanlara ,
Kapı komşuya ,
Muhtaç olana ver .
Kalırsa ,
En son bana ver .!

Çevrimdışı dark city

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 8.990
  • 58.045
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 8.990
  • 58.045
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 17 Eyl 2022 19:08:39
Almanların 2. Dünya Savaşı'nda işgalleri altındaki yerleşim yerinde köpekleri bir ahıra kapatıp aç bıraktıktan sonra tankların altına et koyup köpekleri saldıklarını ve bunu defalarca yapıp köpekleri şartlı reflekse alıştırdıkkarını.

Daha sonra Amerikan askerleri şehre yaklaşınca yine köpekleri bir ahıra kapattıklarını ama kapatmadan önce zavallı hayvanların sırtlarına, bir metale değince patlama özelliğine sahip bombaları bağladıklarını.

Almanların şehri terkettikten sonra şehre giren Amerikan askerlerinin havlama sesleri üzerine ahırın kapısını açtıklarını ve köpeklerin hızla Amerikan tanklarının altına girip sırtlarındaki bombaların patlamasıyla Amerikan askerlerine büyük kayıplar verdiklerini.

Çevrimdışı ilhami_60

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.172
  • 34.384
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.172
  • 34.384
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Eyl 2022 19:22:22
......

Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir okulun yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar.

Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmelerler, bağırıp, çağırarak. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir.

Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve..."Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz.

 Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 lira vereceğim" der.

Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler.

 Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der, "Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı, bundan böyle size sadece 50 kuruş verebilirim."

Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları.
"Bakın" der, "Henüz maaşımı alamadım bu yüzden size günde ancak 25 kuruş verebilirim, tamam mı?"

"Olanaksız bayım" der içlerinden biri, "Günde 25 kuruş için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz..."

Çevrimdışı ugur_29_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.501
  • 5.294
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.501
  • 5.294
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Eyl 2022 21:01:26
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Almanların 2. Dünya Savaşı'nda işgalleri altındaki yerleşim yerinde köpekleri bir ahıra kapatıp aç bıraktıktan sonra tankların altına et koyup köpekleri saldıklarını ve bunu defalarca yapıp köpekleri şartlı reflekse alıştırdıkkarını.

Daha sonra Amerikan askerleri şehre yaklaşınca yine köpekleri bir ahıra kapattıklarını ama kapatmadan önce zavallı hayvanların sırtlarına, bir metale değince patlama özelliğine sahip bombaları bağladıklarını.

Almanların şehri terkettikten sonra şehre giren Amerikan askerlerinin havlama sesleri üzerine ahırın kapısını açtıklarını ve köpeklerin hızla Amerikan tanklarının altına girip sırtlarındaki bombaların patlamasıyla Amerikan askerlerine büyük kayıplar verdiklerini.

İlk Ruslar denemişler sanırım ;

İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkîlap Tarihi Enstitüsü’nden Dr. Mehmet Perinçek, Bilim ve Ütopya dergisinin Ekim sayısı için kaleme aldığı makalesinde Sovyetler Birliği’nin Nazilere karşı mücadele için eğittiği tanksavar köpeklerini anlattı.

İkinci Dünya Savaşı’nın isimsiz kahramanı ve Nazilerin korkulu rüyası haline gelen köpekler koruma, muhabere, arama, sıhhiye, bekçilik, tanksavar, kundakçılık, kimyasal istihbarat, uçak ve helikopterlere sinyal gönderilmesi, taşımacılık, mayın araması gibi görevlerde de kullanılmış.
Perinçek, Stalingrad Muharebesi’ne katılmış olan bir Sovyet askerinden şunları aktarıyor:

“Asteğmen Muhin, dört ayaklı askerleriyle alay komutanının gözetleme noktasının yakınında bulunuyordu. Sığınakta bulunan köpekler, tankların yaklaştığını hissetmişlerdi ve umutsuzca inliyorlardı, tasmaları kopmak üzereydi. (…) Tanklara 100 metreden az kala Teğmen Goryaçyov’un mangası, yedi köpeği tasmalarından saldı. Hızla siperlerden fırladılar ve yere yapışarak gürleyen canavarlara doğru koşturdular. Kısa bir süre sonra dört patlama göğü inletti. Üç tank hemen durdu; dördüncüsü, paletlerini sürerek yerinde dönüyordu, sonrasında patladı. Fakat köpekler de birer asker gibi öldüler.”

İşte Dr. Mehmet Perinçek’in Bilim ve Ütopya dergisi için kaleme aldığı makalede tanksavar köpeklerinin tarihi:

İkinci Dünya Savaşı’nda 20 milyonun üzerinde vatandaşını kaybeden Sovyetler Birliği’nin Nazi Almanyası’na karşı direnişi, birçok kahramanlık öyküsüyle doludur. Sovyetler, faşistlere karşı zafere ulaşmak için sadece insan gücünü değil, savaşta yararlılık gösterebilecek her canlıyı seferber etmiştir. Bu canlılar arasında özellikle köpekler önemli bir rol oynamıştır.

Birinci Dünya Savaşı’nda Rusların köpekleri muhabere ve bekçilik amaçlı kullandıkları bilinmektedir. 1914’te cepheye 600 köpek gönderilmiştir. Almanlar ise 6 bin köpeği muhaberede, sıhhiyede ve yük taşımasında kullanmıştır.Sovyet Ordusu, İkinci Dünya Savaşı’nda köpeklerin kullanım alanını çok daha genişletir. İlk akla gelebilecek bekçiliğin, haberleşmenin, mayın aramasının ötesinde köpekler faşist Alman ordularının tanklarının imhasında da çok önemli bir görev üstlenmişlerdir. Gelin, çok ciddi miktarda insan kaybının önlenmesinde kahramanlık gösteren bu tanksavar köpeklerin hikâyesini anlatalım.

Bu hikâyeyi, SSCB’nin Devrimci Askeri Konseyi’nin 23 Ağustos 1924 tarihli 1089 nolu emriyle başlatabiliriz. Bu emir, askeri ve spor alanında köpek yetiştirecek bir merkezi okulun açılmasını öngörmektedir. İşe haberleşme, arama, sıhhiye, bekçilik ve spor alanlarında farklı cinslerden köpek yetiştirmekle başlanır.

1930’larda tanksavar köpeklerin yetiştirilmesi fikri ortaya çıkacak ve bununla ilgili çalışmalara girişilecektir. Bu fikir, ilk olarak okulun öğrencilerinden Şoşin’in aklına gelir. Tanklara karşı normal mayınlar, çok etkili olmamaktadır. Tankın denk gelmesi için çok fazla mayın kullanılmalıdır, bu da çok maliyetli olmaktadır. Mayın, tankı beklememeli; mayın, tankı kendisi bulup yok etmelidir.

1935 Mart’ında ilk denemeler yapılır. Ardından tanksavar köpeklerin kullanılmasının taktikleri hakkında bir talimatname de hazırlanacaktır. 1935’te tanksavar köpekler, ordunun resmi bir parçası haline gelmiştir. Onlar, kamikaze köpekler, canlı bomba köpekler, “canlı mayın”, “anti-tank”, tanksavar köpekler olarak çağrılsalar da resmi adı “tank avcısı köpekler (SİT)” olacaktır. (“Tanksavar köpekler” Türkçeye daha uygun olduğu için yazımızda bu kullanımı tercih ettik.) 25 Mayıs 1939’da yapılan tatbikatta ise başarı elde edilecektir. Artık dört ayaklı askerler, geleneksel görevleri dışında dünya savaş pratiğinde bilinmeyen yeni bir görevle sahne alacaktır.

PROJENİN GİZLİLİĞİ VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

Tanksavar köpekler, büyük bir gizlilik içerisinde yetiştirilmiş, hatta askeri köpeklerin kullanım alanları anılırken dahi onlardan bahsedilmemiştir. Sovyet tankçıları, tanksavar köpekleri gördüklerinde ya da duyduklarında büyük bir şaşkınlık yaşamışlardır. Tanksavar köpeklerin başarıları da hiçbir şekilde propaganda malzemesi yapılmamış, savaş süresince hep gizli kalmıştır.

Köpek yetiştirme okulunda rehberlerle köpekler arasında duygusal bir bağın kurulmasının engellenmek istendiği de anlaşılmaktadır. Okulun duvarında “Unutma, rehber tanksavar savaşçıdır, köpeği ise düşman tankını imha için araçtır” yazılıdır. Fakat iki ayaklı askerlerle dört ayaklı askerler arasında sıkı dostluklar oluşmuştur. Köpeklere birliklerde asker arkadaşı muamelesi yapılmış, onlar doyurulmadan yemeğe oturulmamıştır. Hatta bir keresinde mamalarının getirilmesinin gecikmesinden dolayı köpeklere iki gün saman verildiğini öğrenen teğmen, alaya gidip üstlerine “Samanı sadece atlar yer, köpekler değil” şeklinde tepki verecek ve bu tepkisi de komutanı tarafından anlayışla karşılanıp durum düzeltilecektir.
Diğer yandan birliklere köpeklerle çalışmaya yatkın ve hayvan sevgisi olan askerlerin seçilmesi öngörülmüşken, savaş dönemi bu, her zaman mümkün olmamıştır. Böyle durumlarda bir de askerlere köpeklere nasıl yaklaşması gerektiği öğretilmek zorunda kalınmıştır. Kimi zaman köpekten korkan askerlerle bile uğraşmak gerekmiştir.

Savaş meydanında farklı farklı sorunlarla da karşılaşılmıştır. Örneğin köpekler dizel Sovyet tanklarıyla eğitilmiş olduğundan, bazı köpeklerin gazolinle çalışan Alman tanklarıyla karşılaşınca kokudan kafalarının karıştığı da olmuştur. Bazı zamanlarda da korkudan geriye kaçan köpeklerin üzerlerindeki bomba sebebiyle Sovyet askerleri tarafından vurulduğu da raporlara yansımıştır.”

KÖPEK YETİŞTİRME OKULUNUN MARŞI

İkinci Dünya Savaşı’ndan muzaffer çıkan Sovyet askerlerinden tanksavar köpek dostlarına şiir yazanlar olmuş, hatta bu köpekler için marşlar bestelenmiş. 2010 yılında da Volgagrad’ın (eski adı Stalingrad) Çekistler Meydanı’na dünyanın tek tanksavar köpekler anıtı dikilmiş
“Nina Yevkina ve Boris Ragozin’in birlikte yazdıkları şiir, köpek yetiştirme merkez okulunun marşı haline gelmiştir:

Faşistler dünyamızı kararttı,

Ve halkın tümü savaşa kalktı.

İlerledi piyade, pilot, tankçı

Biz ise canlı “savaş gerecimizle”.

Nakarat:

Biz haber ulaştırıyor ve tank patlatıyoruz,
Asla korkunç değil bize mayın tarlaları.

Taşıyarak kurtarıyoruz yaralıları,

Bombalarla donatıyoruz ordumuzu.

Alçak düşman unutmasın,

Biz cephede iki kişilik çarpışıyoruz,

Ve asla ihanet etmez cephede

Dört ayaklı arkadaşı askere.”

Yazının tamamını Bilim ve Ütopya’nın Ekim sayısından okuyabilirsiniz.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.119
  • 52.937
  • 4.119
  • 52.937
# 25 Eyl 2022 12:37:34
...

Çevrimdışı alcalar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.199
  • 2.962
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.199
  • 2.962
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 25 Eyl 2022 13:01:29
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
...
Sadece imam değil, başka hiçbir meslek örgütü öğretmen gibi cebinden para harcamaz gereksiz şeylere.  Bunu da yapan öğretmen.  Üzerine vazife olmayan işleri yaparsan bir süre sonra sana o senin vazifenmiş gibi davranılır.  Okul neden boyalı değil, tuvalet neden pis, baca temizlik tutanağın nerde,okul bahçesinde neden ağaç yok,sıralar neden kirli  ...vs. Söz meclisten dışarı, biz kaşındın.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.119
  • 52.937
  • 4.119
  • 52.937
# 01 Eki 2022 23:12:02
BU PAPAZI İYİ TANIYIN !!!...
***
1990 LI YILLARIN SONLARI…
UKRAYNA DA YATIDAYIZ…
THY BÜROSUNDA ÇALIŞAN UKRAYNALI BİR GÖREVLİ BİZE YARDIMCI OLUYOR…
ŞAŞIRTICI OLAN ÇOK GÜZEL İSTANBUL ŞİVESİYLE TÜRKÇE KONUŞMASI…
TÜRKÇEYİ NEREDE ÖĞRENDİĞİNİ SORDUĞUMDA ANA DİLİM DİYOR…
NASIL YANİ DİYORUM ….
‘ - BEN GAGAVUZUM…’ DİYOR….
ANA DİLİ İSTANBUL TÜRKÇESİ OLAN UKRAYNALI BİR GAGAVUZ….
GAGAVUZ’LARLA İLK TANIŞMAM…
DAHA ÖNCE GAGAVUZLARI GÖRMEDİM, BİLMEDİM, DUYMADIM, ÖĞRETMEDİLER….
***
FOTOĞRAFTAKİ PAPAZA GELİNCE…
ADI MİHAİL ÇAKIR (1861-1938)
GAGAVUZ (Gökoğuz)  Türkleri’nin soy bilinci için ömrünü adamış bir Türk milliyetçisi; eğitimci, yazar, kültür adamı, şair, tarihçi, din adamı…
34 kitabın ve “Gagauzların Tarihi ve Etnografik Özellikleri” adlı kitabın yazarı.
Gökoğuzların Türkçeyi kaybettiğinde Türklüğünü kaybedeceğinin bilincindedir.
 Bunun için köy köy gezerek çocuklara, gençlere Türkçeyi öğretir.
Bu çalışmaları 40 yıl aralıksız sürdürür.
Her köye yetişemeyeceğini anlayınca 1931’de Bükreş Büyükelçimiz Hamdullah Suphi Tanrıöver’den yardım ister.
1931 yılında Bükreş’e elçi olarak tayin edilen Hamdullah Suphi Tanrıöver, Mihail Çakır’ı tanımış ve önemli bir Türk milliyetçisi olduğunu Atatürk’e haber vermiştir.
Mihail Çakır’ın bu yardım isteği Atatürk tarafından karşılıksız bırakılmaz.
Bölgeye Türkçe öğretimi için hemen 30 öğretmen gönderilir,
300 Gökoğuz genci üniversite öğretimi için Türkiye’ye getirilir..
VE Atatürk de hizmetlerinden dolayı Mihail Çakır’a bir diploma ve nişan göndermiştir.
Bu “Türklüğe Üstün Hizmet Nişanı” dır.
Atatürk’ün, Mihail Çakır’ı tanıması Hamdullah Suphi kanalıyla oldu…
13 yıllık Bükreş büyükelçiliği döneminde Hamdullah Suphi :
– Türkçe eğitim veren 26 okul açılmasını sağlar.
Türkiye’den getirdiği kitapları bu okullarda okutur.
Başarılı Gagavuz çocukların Türkiye’de öğrenim görmesini sağlar.
Yaşar Nabi Nayır da 1936’da Balkanlar’a yaptığı gezide Kişinev’de Mihail Çakır’ın evinde misafir olmuş ve “Balkanlar ve Türklük” (Ankara 1936) adlı eserinde ondan övgüyle bahsetmiştir.
Mihail Çakır, eserleri ve düşünceleri ile Gagavuzlara millî bir kimlik kazandırmış, onlara nereden geldiklerini ve bundan sonra varlıklarını nasıl sürdüreceklerini öğretmiştir. Eserlerinin çoğunun dinî olmasının en başta gelen sebebi, din ve ibadet dilini Türkçeleştirerek Rum ve Bulgar kilise mücadelelerinin Gagavuzlar üzerindeki asimile politikalarını etkisiz hâle getirmektir.
Türkiye’de Müslüman görünümlü Arapçı yobazlar Türk düşmanlığı yaparken, kurulduğu günden bu yana Cumhuriyet düşmanlığı yaparken, Atatürk düşmanlığı yaparken Gagauzya’da bir Hristiyan Papaz can çekişen Türklüğü yeniden ayağa kaldırmıştır.

Çevrimdışı ilhami_60

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.172
  • 34.384
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.172
  • 34.384
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 08 Eki 2022 19:15:25
...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK