Üç Aylar Ve Hayat Dersleri (2012)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 09 Tem 2012 18:59:29
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 10 Temmuz 2012 Salı

İKİ CİHANDA İYİLİK İSTE

Enes radıyallahu anh şöyle anlatıyor:

    Peygamber aleyhisselâm müslümanlardan hasta olan bir kimsenin ziyaretine gitmiş idi. Hasta o kadar zayıflayıp küçülmüştü ki, âdeta bir civciv gibi olmuştu.

    Peygamber aleyhisselâm kendisine:

    — Bir şey için dua eder veya Allah'tan diler miydin? diye sordu. Adam:

    — Evet; «ey Allah'ım bana ahirette vereceğin cezayı dünyada ver!» derdim, diye cevap verdi.

    Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm:

    — Sübhânellah, yapamaz mıydın, yahut beceremez miydin, «ey Allah'ım bize dünyada ve ahirette iyilik ver, bizi cehennemden koru!» deseydin ya?! buyurdu.

    Sonra Allah'ın Resulü bu kimseye dua etti; Allahü Teâlâ da sıhhatini bağışladı.

(Müslim, Tirmizî)

Not: Dualarını sadece dünya veya sadece ahiret için yapan kardeşlerime bir hatırlatma.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 10 Tem 2012 18:03:07
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 11 Temmuz 2012 Çarşamba

Dikkatli Bakalım

Adam fısıldadı, “Tanrım konuş benimle”
ve bir kuş cıvıldadı ağaçta ama,
Adam duymadı.

Sonra Adam bağırdı “Tanrım konuş benimle!”
Ve gökyüzünde bir şimşek çaktı ama,
Adam umursamadı..

Adam etrafına bakındı ve “Tanrım seni görmeme izin ver” dedi.
Bir yıldız parıldadı gökyüzünde.
Ama Adam farkına varmadı.

Ve adam bağırdı, “Tanrım bana bir mucize göster
Ve bir bebek doğdu bir yerlerde.
Ama adam bunu bilemedi.

Sonra adam çaresizlik içinde sızlandı,
”Dokun bana Tanrım ve burada olduğunu anlamamı sağla
Bunun üzerine Tanrı aşağı doğru süzüldü ve Adam’a dokundu.
Ama Adam elinin tersiyle kelebeği uzaklaştırdı ve yürüyüp gitti.

Not: ÖN YARGILI düşünüp, tanrının doğa olduğu çıkarımında bulunmayalım.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 12 Tem 2012 09:00:05
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 12 Temmuz 2012 Perşembe

Gıybet yapmayanlar

Bir gün Behlül'ü kabristanda gördüler.
Ayaklarını kabir taşları arasına sokmuş toprakla oynuyordu.
Kendisine; "Ey Behlül ne yapıyorsun?" diye sordular.
Onlara gâyet sâkin olarak; "Bana eziyet etmeyen, gıybetimi yapmayan insanlarla oturup sohbet ediyorum.
Bunlar sağ olanlardan daha emin." diye cevap verdi.

Not: Rabbim bizleri gıybet etmekten muhafaza buyur.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 12 Tem 2012 19:07:33
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 13 Temmuz 2012 Cuma

Ölülerin pişmanlıkları

Behlül Dânâ hazretlerinin halîfe Hârûn Reşîd'e bir nasîhati de şöyle oldu.
Bir gün halîfeye;
"Ey Hârûn Reşîd! Yer içinde, yer üzerinde ve göklerde çok olan nedir?" diye sordu.
Hârûn Reşîd;
"Bunu bilmeyecek ne var? Yer içinde ölüler, yer üzerinde hayvanlar ve bitkiler, gökte ise meleklerdir." dedi.
Behlül; "Değil." buyurdu. Halîfe;
"Nedir?" deyince, Behlül-i Dânâ;
"Ey Halîfe! Yer içinde çok olan ölülerin pişmanlıkları, yer üzerinde insanların hırs ve tamahı, gökte ise âdil hükümdarların sevaplarıdır." buyurdu.
Bu sözler üzerine Hârûn Reşîd ağlamaya başladı

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 13 Tem 2012 18:06:56
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 14 Temmuz 2012 Cumartesi

Çöpe atıldık

Halîfe Hârûn Reşîd bir gün Behlül-i Dânâ ile sohbet ederken;
"Ey Behlül! Sana sarayımda bir oda ve hizmetçiler vereyim. Yeter ki bu eski elbiselerden kurtul. Yenilerini giy. İnsanlar arasına karış." dedi.
Bunun üzerine hazret-i Behlül;
"Müsâde ederseniz bir danışayım." dedi.
Halîfe; "Kime danışacaksın, kimsen yok ki?" diye cevap verdi. Behlül de;
"Ben danışacağım yeri biliyorum." dedi ve oradan ayrıldı.
Hârûn Reşîd arkasından adamlar salıp danışacağı yeri öğrenmek istedi.
Behlül gide gide şehir dışında bir mezbeleliğe gitti. Başını eğip bir şeyler dinlermiş gibi yaptı.
Bir şeyler söylendi. Daha sonra oradan ayrıldı. Saraya yöneldi.
Sultanın adamları ondan önce saraya dönüp hâdiseyi halîfeye bildirmişlerdi.
Behlül huzûra girince, halîfe Hârûn Reşîd ona;
"Ey Behlül! Söyle bakalım vereceğin cevâbı." dedi.
Behlül; "Danıştım efendim. Lâkin insanlar arasına karışmam mümkün değil." dedi. Halîfe heybetle;
"Ey Behlül! Sen gidip çöplere danışmışsın, haberim oldu." dedi. Behlül de;
"Doğru söylüyorsun ben de onlara danıştım. Onlar bana cevap verdiler ve;
Ey Behlül! Biz de vaktiyle en güzel ve nefis yiyecekler idik. Bütün güzellikler bizde idi. Sevgi ve itibarımız çoktu. Ne zaman ki insanlar arasına karıştık. İşte bu hâle geldik. Çöpe atıldık. Sen de sakın insanların arasına karışma." dediler.
Bu sözlerdeki ince mânâları anlayan Hârûn Reşîd: "Haklısın." deyip düşüncelere daldı.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 14 Tem 2012 18:36:02
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 15 Temmuz 2012 Pazar

HER KOYUN

Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine:
- Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır.
Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki: Behlül.
Halife, kendisini sıkıştırdığında:
- Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 15 Tem 2012 12:25:06
RAMAZAN-I ŞERİF ÖĞLE VE İKİNDİ ARASI TEVBE

Estağfirullah el-azim ellezi la ilahe illa hüvvel hayyul gayyum ve etübü ileyhi tevbete abdin zalimin linefsihi la yemliku linefsihi darren ve la nefân ve la mevten ve la hayaten ve la nuşuren.Manası:"Kendisinden başka hiç bir ilah bulunmayan,Hay ve kayyum olan O büyük Allâh-u Tê'âlâ'dan ,mağfiret taleb ederim."derse:"Bu kulun amel defterindeki günahlarıyla alakalı yazıları yakın!"Diye vahyeder." (Safûrî,Müzetü'l mecalis. 1/140)
 
SEYYİDÜ'L-İSTİĞFAR DUASI
 
 
 
"Allahumme ente Rabbi la ilahe illa ente halekteni ve ena abduke ve ena ala ahdike ve vadike mestatatu , euzu bike min şerri ma sana'tu , ebu'u leke binimetike aleyye ve ebu'u bizenbi feğfir li feinnehu la yeğfiruz'zunube illa ente"
 

(Yâ Allah! Sen benim Rabbimsin Senden başka ilâh yoktur. Beni sen yarattın ve ben senin kulunum. Ve ben îman ve ubûdiyyetimde gücüm yettiği kadar senin ahd ü misâkın üzereyim. Yâ Rabbi! Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım: Ve senin bana ihsan etdiğin nimetleri ikrar ve i'tirâf ederim. Kendi kusur ve günâhlarımı da ikrar ve i'tirâf ederim Yâ Rabb! Sen beni afv ü mağfiret eyle Zîra senden başkası günâhları afv ü mağfiret edemez)
 
 
 
(Şeddad bin Evs (r.a.)'den rivayete göre Rasûllah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
 
"Bir kimse bu Seyyidü'l-istiğfâr'ı ihlâs ile gündüz okur da o günde akşam olmadan evvel vefat ederse o kimse ehl-i cennettendir. Ve eğer bu duâyı ihlas ile gece okur da sabah olmazdan evvel vefat ederse yine ehl-i cennettendir")

 
 
Sabah ve Akşam Namazından sonra
 
 
 
Sabah ve Akşam namazından sonra konuşmadan 7 kere Allahümme ecirnî minennâr "Ey Allahım beni ateşten kurtar" diyen ,Şüphesiz sen bunu dersen,sonra da o Gün yahut gecende ölürse , senin için ondan (Ateşten) korunma yazılır
 
Müslim ibni Haris et-Temimi(R.a)

 
 
Zikirler
 
Günde 100 kere
 
(Sübhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim)

 
 
İlk on gün : Ya Er-hame'r-Rahimin || İkinci on gün: Ya Gaffare'z-Zünub || Üçüncü on gün : Ya Atika'r-Ribab.
 
 
 
DUALAR
 
Günde 3 kere peş peşe ve her namazdan sonra 3 kere
 
Sa'd ibni Ebi Vakkas (r.a)'dan Rivayetle:
 
Allahümme inni es elükel cennete ve ma karrabe ileyha min kavlin ve amel. ve euzü bike minen nari ve ma karrabe ileyha min kavlin ve amel.

Anlamı
 
(Ey Allah! Şüphesizki ben senden cenneti ve ona yaklaştıran söz yada amelleri istiyorum.Ateşten ve ona yaklaştıracak söz ve hareketlerden de sana sığınıyorum.)
 
***
 
İbni Ebi'd-Dünya (Radıyallahu.anh)'dan:
 
Her kim Sabah ve Akşam yedi kere:
 
"Allahumme inni eselük-el cennetelletir ziluha arşuke ve nuruha vechuke ve haşvu ha rahmetüke"
 
Manası:
 
"Ey Allah O cenneti senden isterim ki , gölgesi Senin Arş'ındır, nuru Senin cemalindir,İçi de Senin Rahmetinle doludur"derse,Allah-u Teala onu cennete sokar.
 
 
 
Enes(ra) buyuruyor ki: ALLAH c.c Resulü (sav) Üç aylar girdiğinde şu duayı okurlardı:
''Allahümme barik lena fi recebe ve şa'ban ve belliğna ramazan ve ahtimlena bi'l-iman ve yessirlena bil Kuran''
''Yarabbi!bize Receb ve Şaban ayını mübarek kıl,Ramazan ayına eriştir''

Bu Ayda Oruç Tutamayanlar İçin Zikir

 Kısaca recep şaban ve ramazan ayının orucuyla ilgili çok fazilet ve sevap nakledilmiştir (Bazı mazeretlerden dolayı) recep ayının orucunu tutamayan birisi, her gün yüz defa şu zikri söylerse recep ayının orucunun sevabını (kısmen de olsa) idrak etmiş olur:
 

Subhane men la yenbağît-tesbîhu illa lehu Subhan’el-azz’il-ekrem Subhane men lehul aziz ve huve lehu ehlü”
 
 
 
Günde 100 kere:
 
"Estağfirullah min külli ma kerihallah, Estağfirullah elazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh"
 
Manası şöyledir:
 
"Razı olmadığın seylerden yaptıklarımı affet ve yapmadıklarımı yapmaktan koru.Kendisinden baska ilah bulunmayan
 hay, kayyum ve azim olan Allah'a
 istiğfar eder ve günahlarıma pisman olup Ona sığınırım."


alıntı

Çevrimdışı hhh06

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.669
  • 6.816
  • 1.669
  • 6.816
# 15 Tem 2012 12:30:24
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
RAMAZAN-I ŞERİF ÖĞLE VE İKİNDİ ARASI TEVBE

Estağfirullah el-azim ellezi la ilahe illa hüvvel hayyul gayyum ve etübü ileyhi tevbete abdin zalimin linefsihi la yemliku linefsihi darren ve la nefân ve la mevten ve la hayaten ve la nuşuren.Manası:"Kendisinden başka hiç bir ilah bulunmayan,Hay ve kayyum olan O büyük Allâh-u Tê'âlâ'dan ,mağfiret taleb ederim."derse:"Bu kulun amel defterindeki günahlarıyla alakalı yazıları yakın!"Diye vahyeder." (Safûrî,Müzetü'l mecalis. 1/140)
 
SEYYİDÜ'L-İSTİĞFAR DUASI
 
 
 
"Allahumme ente Rabbi la ilahe illa ente halekteni ve ena abduke ve ena ala ahdike ve vadike mestatatu , euzu bike min şerri ma sana'tu , ebu'u leke binimetike aleyye ve ebu'u bizenbi feğfir li feinnehu la yeğfiruz'zunube illa ente"
 

(Yâ Allah! Sen benim Rabbimsin Senden başka ilâh yoktur. Beni sen yarattın ve ben senin kulunum. Ve ben îman ve ubûdiyyetimde gücüm yettiği kadar senin ahd ü misâkın üzereyim. Yâ Rabbi! Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım: Ve senin bana ihsan etdiğin nimetleri ikrar ve i'tirâf ederim. Kendi kusur ve günâhlarımı da ikrar ve i'tirâf ederim Yâ Rabb! Sen beni afv ü mağfiret eyle Zîra senden başkası günâhları afv ü mağfiret edemez)
 
 
 
(Şeddad bin Evs (r.a.)'den rivayete göre Rasûllah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
 
"Bir kimse bu Seyyidü'l-istiğfâr'ı ihlâs ile gündüz okur da o günde akşam olmadan evvel vefat ederse o kimse ehl-i cennettendir. Ve eğer bu duâyı ihlas ile gece okur da sabah olmazdan evvel vefat ederse yine ehl-i cennettendir")

 
 
Sabah ve Akşam Namazından sonra
 
 
 
Sabah ve Akşam namazından sonra konuşmadan 7 kere Allahümme ecirnî minennâr "Ey Allahım beni ateşten kurtar" diyen ,Şüphesiz sen bunu dersen,sonra da o Gün yahut gecende ölürse , senin için ondan (Ateşten) korunma yazılır
 
Müslim ibni Haris et-Temimi(R.a)

 
 
Zikirler
 
Günde 100 kere
 
(Sübhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim)

 
 
İlk on gün : Ya Er-hame'r-Rahimin || İkinci on gün: Ya Gaffare'z-Zünub || Üçüncü on gün : Ya Atika'r-Ribab.
 
 
 
DUALAR
 
Günde 3 kere peş peşe ve her namazdan sonra 3 kere
 
Sa'd ibni Ebi Vakkas (r.a)'dan Rivayetle:
 
Allahümme inni es elükel cennete ve ma karrabe ileyha min kavlin ve amel. ve euzü bike minen nari ve ma karrabe ileyha min kavlin ve amel.

Anlamı
 
(Ey Allah! Şüphesizki ben senden cenneti ve ona yaklaştıran söz yada amelleri istiyorum.Ateşten ve ona yaklaştıracak söz ve hareketlerden de sana sığınıyorum.)
 
***
 
İbni Ebi'd-Dünya (Radıyallahu.anh)'dan:
 
Her kim Sabah ve Akşam yedi kere:
 
"Allahumme inni eselük-el cennetelletir ziluha arşuke ve nuruha vechuke ve haşvu ha rahmetüke"
 
Manası:
 
"Ey Allah O cenneti senden isterim ki , gölgesi Senin Arş'ındır, nuru Senin cemalindir,İçi de Senin Rahmetinle doludur"derse,Allah-u Teala onu cennete sokar.
 
 
 
Enes(ra) buyuruyor ki: ALLAH c.c Resulü (sav) Üç aylar girdiğinde şu duayı okurlardı:
''Allahümme barik lena fi recebe ve şa'ban ve belliğna ramazan ve ahtimlena bi'l-iman ve yessirlena bil Kuran''
''Yarabbi!bize Receb ve Şaban ayını mübarek kıl,Ramazan ayına eriştir''

Bu Ayda Oruç Tutamayanlar İçin Zikir

 Kısaca recep şaban ve ramazan ayının orucuyla ilgili çok fazilet ve sevap nakledilmiştir (Bazı mazeretlerden dolayı) recep ayının orucunu tutamayan birisi, her gün yüz defa şu zikri söylerse recep ayının orucunun sevabını (kısmen de olsa) idrak etmiş olur:
 

Subhane men la yenbağît-tesbîhu illa lehu Subhan’el-azz’il-ekrem Subhane men lehul aziz ve huve lehu ehlü”
 
 
 
Günde 100 kere:
 
"Estağfirullah min külli ma kerihallah, Estağfirullah elazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh"
 
Manası şöyledir:
 
"Razı olmadığın seylerden yaptıklarımı affet ve yapmadıklarımı yapmaktan koru.Kendisinden baska ilah bulunmayan
 hay, kayyum ve azim olan Allah'a
 istiğfar eder ve günahlarıma pisman olup Ona sığınırım."


alıntı
Teşekkürler öğretmenim

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 15 Tem 2012 18:18:28
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 16 Temmuz 2012 Pazartesi

GERÇEK NEDEN

Hz. Ali'nin halifeliği sırasında, Hz. Osman'ın şehit edilmesiyle sonuçlanan fitne, fesat daha da arttı. Bu durumdan üzülen, şikayetçi olan bir mümin Hz. Ali'ye gelip sordu:
- Ya Ali neden Hz. Ebû Bekir ve Ömer zamanında meydana gelmeyen bu olaylar senin zamanında meydana geliyor, müminler birbirine düşüyor?
Hz. Ali cevap verdi:
- Hz. Ebû Bekir ve Ömer zamanında biz vardık, ama bizim zamanımızda onlar yok.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 16 Tem 2012 18:30:52
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 17 Temmuz 2012 Salı

Ahiret Hava Yolları

6666 SEFER SAYILI DÜNYA-AHİRET YOLCU UÇAĞI UÇUŞ PROGRAMI
KAPTAN PILOT:................Azrail
HAREKET YERİ:………...Dünya
HAREKET SAATİ:………Ecel vakti
MOLA YERİ:……………..Kabir
VARIŞ NOKTASI:……….Cennet veya cehennem
YOLCUNUN KİMLİĞİ:………………………insan
GÖREVİ:…………………..Kulluk
MENŞE;(Maddesi):……….Toprak
BAGAJ:
1............................ ................beş metre kumaş
2............................ ................Salih amel
3............................ ................Salih bir çocuğun duası
4............................ ................faydalı ilim
NOT:
............................. ................Katiyyen başka bir şeyin taşınmasına müsaade edilmez.
REZERVASYONLAR:
Biletiniz kesinlikle iptal edilmez, ancak sadaka ile tehir edilebilir.

MUTLU BİR YOLCULUĞUN ŞARTLARI:
…Yolculuk öncesi seyahatinizin selameti için Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerdeki talimatlara uyulması rica olunur…
MESAJ:
Allah ve Resulüne itaat, ölümü sürekli hatırlama, ahirette yalnız cennet ve cehennemin var olduğunun bilinmesi, ana ve babaya iyilik yapılması, yemenin, içmenin ve giyinmenin her hususta helal olması
UYARI:
Pasaportunuz (amel defteriniz) kontrol edilecektir. Kontrol icap ettiğinde video kaseti ile ağızlar bağlı, ellerin konuşması ve ayakların şahitliği ile karşılaştırma yapılır. Vizelerin zamanında yaptırılması ile (namaz, oruç, hac) inşallah cennet ve Cemal-i İlahi’ye ulaşılır.
Pasaportla ilgili bu soruların cevaplarını şimdiden düşünelim.
1............................ Ömrünü nerede tükettin?
2………………………... Gençliğini nerede çürüttün?
3………………………… Malını nereden kazandın?
4………………………… Malını nereye harcadın?
5…………………………Allah yolunda ne yaptın?
NOT:
Daha geniş bilgi isteyen sayın yolcuların Allah (c.c)’ nin kitabı Kur’an-i Kerim’e ve Resulüllah’ın Hadis-i Şeriflerine başvurmaları rica olunur.
Allah Celle Celaluhu bu uçak yolculuğunda rahat ettirerek cennet-i ala’ya ulaştırmayı nasip etsin.
AMiN

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 17 Tem 2012 18:38:35
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 18 Temmuz 2012 Çarşamba

İYİ VE KÖTÜNÜN YÜZÜ

Leonardo da Vinci, 'Son Akşam Yemeği' isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı...

İyi'yi İsa'nın bedeninde, Kötü'yü de İsa'nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda'nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı. Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı..

Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti. Onu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi.  Aradan 3 yıl geçti. 'Son Akşam Yemeği' neredeyse tamamlanmıştı, ancak Leonardo da Vinci henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı. Leonardo'nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı..

Günlerce aradıktan sonra Leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı. Leonardo yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı.. Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler. Zavallı,başına gelenleri anlamamıştı. Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı,bencilliği resme geçiriyordu..

Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü. Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi:
'Ben bu resmi daha önce gördüm'...
'Ne zaman diye sordu Leonardo da Vinci,o da şaşırmıştı.
- Üç yıl önce. Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce. O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum, pek çok hayalim vardı, bir ressam beni İsa'nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti.

İyi ve Kötü'nün yüzü aynıdır. Her şey insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlıdır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 18 Tem 2012 19:02:55
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 19 Temmuz 2012 Perşembe

Dua Zamanı

Bismillahirrahmanirrahim
Allah’ım
Lütfet ki, gittiğimiz her yere barış götürebilelim
Bölücü değil, bağdaştırıcı, birleştirici olabilelim.
Nefret olan yere sevgi,
Yaralanma olan yere affedicilik,
Kuşku olan yere, inanç,
Ümitsizlik olan yere ümit
Karanlık olan yere aydınlık,
Ve
Üzüntü olan yere sevinç saçıcı olmayı
Bize lütfet ya Rabbi...
Kusurları gören değil, kusurları örtenlerden;
Teselli arayanlardan değil, teselli verenlerden;
Anlayış bekleyenlerden değil, anlayış gösterenlerden;
Yalnız sevilmeyi isteyenlerden değil, sevenlerden olmamıza yardım et...
Kusurları gören değil, kusurları örtenlerden;
Teselli arayanlardan değil, teselli verenlerden;
Anlayış bekleyenlerden değil, anlayış gösterenlerden;
Yalnız sevilmeyi isteyenlerden değil, sevenlerden olmamıza yardım et...
Yağmur gibi
Hiçbir şey ayırd etmeyip,
Aktığı her yere canlılık bahşedenlerden;
Güneş gibi
Hiçbir şey ayırd etmeyip,
Işığıyla tüm varlıkları aydınlatanlardan;
Toprak gibi
Her şey üstüne bastığı halde,
Hiçbir şeyini esirgemeyip,
Nimetlerini herkese verenlerden olmayı
Bize lütfet...
Alan ellerin değil, veren ellerin;
Affedici olduğu için affedilenlerin;
Hak ile doğan, hak ile yaşayan, hak ile ölenlerin
Ve
Sonsuz hayatta yeniden doğanların safına katılmayı
Bize nasip eyle...

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 19 Tem 2012 18:21:53
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 20 Temmuz 2012 Cuma

Onu da sen ağırla

Günahkar bir adamdı. Ayık gezmezdi. Bütün bir köy halkı yaka silkiyordu adamdan. Ölse de bir kurtulsak, diyorlardı. Bir karısı vardı adamın, bir de kendisi. Hiç çocukları olmamıştı. Köy halkı böyle bir adamın zürriyetinin olmadığına memnundu.
Kadın ise adamın haline üzülse de ses çıkarmazdı, çıkaramazdı. Otuz yıldır evliydiler, döverdi, kızardı, her gün biriyle kavga ederdi. Ama kocasıydı işte, evinin erkeği idi. Adam iyice yaşlanmıştı artık. Öksürük nöbetleri uykusunu bölüyor, iki basamak merdiven çıksa nefes nefese kalıyor, titreyen elleriyle sigarasını zor sarıyordu. İyice zayıflamış, zaten kısacık olan boyuyla bir çocuk gibi kalmıştı.
Kadıncağız ellerini açıp dualar ediyor, ahir ömründe olsun şu adamın hali biraz düzelsin diye yalvarıyordu ALLAH’A... Adam bir sabah evden çıktı, fakat ertesi sabah oldu, dönmedi. Tan yeri ağarırken kadın aramaya çıktı kocasını. Kim bilir yine nerede sızıp kalmıştı!
Köyün üst tarafındaki çeşmenin başına gitti önce, orada içerdi adam, bulamadı. Yakındaki tarlaları aradı, köyün dört bir yanına
baktı, yoktu. Eve gelmiştir belki diye koşarak geri geldi, hayır, dönmemişti. Güneş inmek üzereydi, bir acele abdest aldı, namaza durdu. Duası bitmek üzereydi ki, kapının çalındığını duydu. Kocasıydı gelen. Adamın yüzü sapsarı kesilmişti. Öksürüyor, eliyle göğsünü işaret ediyordu. Kadın koluna girdi kocasının, güç-bela sedire kadar taşıdı. Uzandı adam, karısının yüzüne baktı, ağlıyordu. Doğrulmak ister gibi yaptı, hakkını helal et diyecekti, lafının sonunu getiremedi, başı yastığa düştü. Ölmüştü... Kadıncağız
kocasının başında epey bir ağlayıp feryat etti. Biraz kendine gelince gözlerini sildi, yemenisini bağladı. Kalktı, imamın evine gitti.
- Hocam... diyebildi hıçkırarak, bizim ki... Söyleyemiyordu, ama imam efendi durumu anlamıştı. Kadının yüzüne baktı, köylü ne der diye düşündü, bocaladı.
- O mendebur bir kez bile caminin kapısından içeri girmedi, kaldırmam onun cenazesini, deyip kapıyı kapattı. Kahroldu kadın. Nereye gitsem, ne yapsam diye düşündü. Kimseleri yoktu ki, çaresiz eve döndü.
Yıkadı kocasını, sandıktan çıkardığı beyaz bir çarşafa sardı, omzuna aldı, mezarlığın yolunu tuttu. Camini köşesinden dönerken, muhtar ve köylülerin kendisine doğru gelmekte olduğunu gördü. Bir kez daha düğümlendi boğazı, cenazesi omzundan kayarken, dizlerinin üstüne çöktü,ellerini yüzüne kapatıp ağlamaya başladı.
-Hışımla yaklaştı muhtar:
-Onu nereye götürüyorsun, dedi, mezarlığa gömeyim deme sakın!
Sağlığında biz çektik, bir de ölülerimiz çekmesin o herifin elinden...
Kadın gözlerini çarşafın üstüne dikmiş, öylece duruyordu. Birden bağıramaya başladı, delirmiş gibiydi sanki. Kalabalık yanından korkuyla uzaklaşırken, cenazesini tekrar yüklendi, köyün dışına doğru yürümeye başladı. Kan ter içinde kalmıştı kadın, artık adım atacak hali yoktu. Kendi kendine;
-Şuracığa gömeyim adamımı, dedi, kimseler rahatsız olmaz burada...
Tam o anda bir ayak sesi duydu, irkildi, bir çobandı gelen.
Kadıncağız her şeyi olduğu gibi anlattı. Üzüldü çoban, gözleri doldu.
- Dert etme, dedi, ben yardım ederim sana. Bir çukur kazıp cenazeyi gömdüler. Çoban baş ucunda durdu mezarın, ellerini açtı,
dua etti. Birkaç çiçek buldu kadın, toprağın üstüne serpti. Çobana  dualar ederek evine döndü. Yorulmuştu. Camın kenarına oturup uzaklara daldı. Uyuyup kaldı oracıkta. Ertesi sabah imamın kapısını telaşla çaldı muhtar. Bir yandan tokmağı vuruyor, bir yandan da "imam efendi, imam efendi..." diye bağırıyordu. İmam korkuyla açtı kapıyı. 
-Bir rüya gördüm, dedi muhtar, hocam o berduş, o serseri adam cennetteydi, bana gülüyor, hakkım sana bile helal olsun, diyordu. Rüyayı duyan İmamın benzi attı, çünkü kendisi de aynı rüyayı görmüştü. " Gel hele, içeri gel..." demeye kalmadı ki, köyün delisini gördüler. Koşarak geliyor, bir yandan bağırıyor: 
-Demedin mi ben, demedim mi size, rüyamda gördüm, rüyamda...
Birkaç köylü daha benzer rüyalar gördüğünü söyleyince, kadının yanına gitmeye karar verdiler. Özür dileyecek, kendilerini
affettirmeye çalışacak, bu arada işin aslını öğreneceklerdi. Bir şeyler olmuştu ama neydi?
Eve vardıklarında kapıyı açan kadın şaşkındı. Kapıyı yüzlerine kapatacak oldu, yapamadı. Gelenler olan biteni anlatıp özür diledi,
cenazeyi nereye defnettiğini, neler olduğunu sordular. Kadıncağız her şeyi anlattı, can kulağıyla dinlediler ve çobanı bulmaya karar
verdiler. Bir yandan yürüyor bir yandan aralarında konuşuyorlardı: Bu çoban bir evliyaydı herhalde, belki de Hızır'dı, aslında ölen adam da o kadar kötü bir adam değildi. Tarif edilen yere geldiklerinde çoban koyunlarını otlatıyordu. Gelenleri görünce ayağa kalktı, hayırdır inşallah, dedi.
Oturdular, onlara süt ikram etti, konuşmaya başladılar.
Çoban söylenenlerden hiçbir şey anlamamıştı, cenazeyi nasıl defnettiklerini anlattı.
-Ben garip bir kulum, dedi; cenazeyi defnettik, başucunda durup bir dua ettim sadece, hepsi bu...
Merakla nasıl bir dua ettiğini sordular, çoban da söyledi:
-ALLAH’IM, ben dağda koyunlarımı otlatırken kulların gelirler yanıma, selam verirler. Senin selamın ile gelen senin misafirindir
der, ağırlarım. Süt ikram eder, azığımı paylaşırım. Şimdi de ben sana bir misafir yolluyorum, onu da sen ağırla...


Not: Rabbimizin af için kimin duasını vesile edeceğini bilmemiz mümkün değil. Bu nedenle mümkün olduğu kadar çok kişinin duasını almaya çalışıyorum.

Çevrimdışı sultanmurat

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.620
  • 6.140
  • 2.620
  • 6.140
# 20 Tem 2012 12:00:46
Herkese hayırlı ramazanlar diliyorum..

Çevrimdışı eser45

  • Üye
  • *
  • 15
  • 13
  • 15
  • 13
# 20 Tem 2012 12:13:30
Ramazan ayınız mübarek olsun.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK