Eğitimhane Sağlık Köşesi

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Kas 2014 06:35:24
.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.310
  • 223.549
  • 28.310
  • 223.549
# 21 Kas 2014 19:18:45
Sirkenin Yararları
-Kolesterolü düşürür, içeriğindeki enzimler kanın daha ince olmasını sağlar.
– Yüksek tansiyondan korur.
– Damar, karaciğer ve böbrekler için detoks niteliğindedir.
– Metabolizmanın sağlıklı olmasını sağlar.
– Uzun süre kullanımı eklem sertliklerine iyi gelir.
– Özellikle elmanın sindirime iyi geldiği söylenir.
– Aç karna ılık suyla içildiğinde kilo vermeye yardımcı olur.
Sirkenin Hayatımızı Kolaylaştıran Yönü
Hanımların ev temizliğinde kimyasal ürünler yanında kullandığı bir diğer üründe sirkedir. Çünkü sirkenin gümüşleri parlattığı, halı üzerindeki lekeleri kolayca çıkardığı bilinmektedir. Ayrıca sirkenin nazarı kestiği de söylenmektedir. Yine sirkenin suyun içine bir miktar konulduğunda kıvırcık, marul, ıspanak gibi yeşil yapraklı bitkilerin çamurlarının kolay ayrışıp kabın dibine çökmesine yardımcı olduğu söylenmektedir.
Sirke sadece bugün değil geçmişte de başta peygamberler olmak üzere bilim adamlarının da bilip övgüde bulunduğu bir besin maddesidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) birkaç hadis-i şeriflerinde sirke hakkında (üzüm veya elma ayrımı yapmadan), sirkeye dikkat çekmiş ve ; “Sirke ne güzel katıktır. Allah’ım! Sirkeyi bereketlendir. Çünkü sirke benden önceki peygamberlerin katığı idi. İçinde sirke bulunan ev fakirleşmez.” buyurmuşlardır.
Sirke hem sağlık hem de temizlik için çok faydalı olup katkıları da yadsınamayacak kadar fazladır.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Kas 2014 06:43:39
ELMA SİRKESİ NASIL YAPILIR                                                                                                         Elma sirkesini yapmak için uygun olan elma çeşidi şekeri fazla olan kış elmalarıdır. Değişik elma türleri beraber kullanılarak ta sirkeye farklı bir tat kazandırabilirsiniz. Kullanmamanız gereken elma ham ve de ekşi olanıdır. Hijyene çok önem vermelisiniz. Elmaları iyice yıkayınız ve ardından kullanacağınız malzeme ile kavanozları sıcak su ile yıkayınız.

Elmaları ufak parçalara ayırınız ve ardından presleyiniz ya da katı meyve sıkacağı ile sıkıp suyunu çıkarınız.  Meyve suyunda bulunana şeker fermantasyona uğrar ve ilk olarak alkole ardından da asetik bakterilerin sebep olduğu fermantasyon ile sirkeye döner.

Sirke yapımındaki iki unsur önem taşır; bakterinin verimli çalışmalarını sağlayacak ısı ile oksijen. Hava ile temasının çok olması için oldukça geniş ağızlı ve derin olmayan bir kavanoz seçiniz.

Elma suyu üstünde boşluk olacak biçimde kavanoza doldurunuz ve ardından meyve sineklerinin geçmeyeceği ama hava alabileceği temiz tülbentle kavanozu kapatınız. Gün içerisinde bir sefer karıştırınız, bu sayede havalanmayı sağlayarak sirkenin oluşumunu hızlandıracaksınız.  Oda sıcaklığı 25 dereceyi geçmemeli ve güneş ışığı görmeyeceği loş ortamda saklanmalıdır. Koyulan kap cam veya ahşap olmalıdır, metal kullanmayınız. Sirkenin oluşumunu hızlandırmak için doğal elma sirkesi koyabilirsiniz. Sirkeniz kullandığınız elma çeşidi ile koşullara bağlı olarak 3-6 hafta arasında hazır olacaktır.

Sirke kokusu gelmeye başladığınızda her gün tadıp istenen tat ve de asit derecesi istenilen ayara gelene kadar işlem devam eder.

Elde ettiğiniz sirkenin fermentasyonuna engel olmak için bir iki katlı tülbentten geçirerek süzünüz. Bu sat-yede meyve kalıntılarından arındırmış olacaksınız. Hava almaması için şişelere koyunuz ve güneş almayan ortamda saklayınız. Süzseniz de ev ortamında yapılan sirkede fermantasyon tamamen durmaz, şişede deniz anası gibi düz bir tabaka oluşacaktır. Bu tabaka bakteri atıklarıyla meydana gelir ve sirkenizi kullanacağınızda atınız. Hazırladığınız sirke hazırlara göre bulanık olur. Ancak hazır sirkelerde yüksek ısı kullanıldığından ötürü sirkeye şifai özellik veren enzimler, mineraller, vitaminler, pektin, malik ve de tartarik asitler bakımından fakirliğe uğrarlar ve bir bölümünü ve ya hepsini kaybederler.

Çevrimdışı gülümseyinnn

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.382
  • 12.029
  • 5.382
  • 12.029
# 24 Kas 2014 15:50:59
Ben yaptım bunu ama alkol tadı çok gelince döktüm.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.310
  • 223.549
  • 28.310
  • 223.549
# 24 Kas 2014 20:30:17
Yürüyüş şekliniz ruh halinizi de etkiliyor
Ruh halimizin sıklıkla nasıl yürüdüğümüzü etkilediği sürpriz bir bilgi değildir. Mutlu muyuz? Başımız yukarıda ve daha hareketli yürürüz. Üzgünken? Daha düşmüş omuzlar ile daha yavaş yürürüz. Yeni araştırmalar gösteriyor ki tersi de doğru.

Çevrimdışı ayaydin

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 99
  • 39
  • 99
  • 39
# 24 Kas 2014 20:45:21
Sac dokulmelerine kekik suyu cok iyi geliyor,hazirlanmasi cok kolay,bir tutam kekigi iki su bardagi kaynar suyun icine koyun ve 5 dk bekletip suzun sari renkli bir sivi oluyor,onu sogutup pet siseye koyun,sacinizi yikadiktan sonra ayni sac kremi surer gibi saciniza masaj yaparak surun sonrasinda durulamayin,kokmaz merak etmeyin

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 30 Kas 2014 07:06:35
KANSER HÜCRELERİNİ ÖLDÜREN BAHARAT

Çağımızın uzun ve zorlu bir sürece rağmen kesin tedavisi olmayan kanser hastalığı araştırmalarına göre Köri baharatında bulunan bir maddenin kanser hücrelerini öldürdüğü bildiriliyor.

Uzmanlara göre; köri baharatının elde edilmesinde kullanılan zerdeçalın içeriğindeki kurkumin maddesinin araştırmalarda yemek borusu kanseri hücrelerini öldürdüğünün belirlendiği açıklanıyor.
Araştırma ekibi; kurkuminin kanserli hücreleri 24 saat içerisinde öldürmeye başladığını gözlemlediklerini belirtiyorlar.
koriKurkumin maddesinin iyileştirici etkisi bilinmesiyle bu araştırma sonuçlarına göre kanser hastalıklarında yeni tedavilerin geliştirilmesi yönünde yardımcı olacağı belirtiliyor.
Zerdeçal diğer bir adıyla Hint Safranı içeriğindeki doğal kimyasal maddeler, yemek borusu kanseri tedavisinde kullanılma imkanı sağlayabileceği söyleniyor.
Uzmanlara göre son otuz yılda yemek borusu kanserinde neredeyse yarı yarıya artış görülmesi ise, alkol tüketimi, obezite ve reflü hastalığındaki artışa bağlı olabileceği yönünde.

Çevrimdışı kunami

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.931
  • 42.821
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.931
  • 42.821
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Ara 2014 10:47:09
Selamlar,
Doktora gitme zamanı geldi ve geçiyor sanırım.
Son 1 aydır kalbimin sıkıştığını iyiden iyiye hissetmeye başladım. Geçer dedim ama varlığını iyiden iyiye hissettiriyor.
Sanırım kalbim beni seviyor, buradayım demek için küt küt  :D
Üşengeçlik başa bela ;)

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.310
  • 223.549
  • 28.310
  • 223.549
# 08 Ara 2014 10:54:07
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Selamlar,
Doktora gitme zamanı geldi ve geçiyor sanırım.
Son 1 aydır kalbimin sıkıştığını iyiden iyiye hissetmeye başladım. Geçer dedim ama varlığını iyiden iyiye hissettiriyor.
Sanırım kalbim beni seviyor, buradayım demek için küt küt  :D
Üşengeçlik başa bela ;)

Çok geçmiş olsun kardeşim.İhmal etme,hemen git.
İnşallah güzel haberlerini alırız.

Çevrimdışı Asİ Mavİ

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.019
  • 8.340
  • Özel Eğitim Öğrt.
  • 4.019
  • 8.340
  • Özel Eğitim Öğrt.
# 11 Ara 2014 20:56:46
Tıp dünyasında ezber bozdu


Dr. Natasha Campbell-McBride, otizmli olan kendi oğlunu ve 10 binden fazla otizmli çocuğu, uyguladığı doğal GAPS diyetiyle iyileştirdi. Şizofreni, depresyon, MS gibi psikiyatrik hastalığı olan yüzlerce hastayı da aynı yöntemle tedavi eden nörolog  konuştu: Tıp bilimi hastalıkları kalıplara koyuyor ve sorunu çözmüyorlar. Hastalıkların ana kaynağı bağırsaktır. İnsanı doktorlar değil sadece doğa iyileştirir.
Kendisinden, Türkçe'ye Adalin Yayıncılık tarafından çevrilen "GAPS Bağırsak ve Psikoloji Sendromu İçin Doğal Tedavi Yöntemi" isimli bir kitapla haberdar oldum. Kitabı inceledikçe nöroloji ve beslenme alanında uzmanlaşan Dr. Natasha Campbell-McBride'in yöntemine ilgim arttı. Kitap kendi kendinizi tedavi edebileceğiniz reçeteler barındırıyordu zira. Bir konferans için geldiği İstanbul'da buluştuğumuz Dr. Natasha, otizm teşhisi konulan oğlunu kendi doğal yöntemiyle tedavi ederek binlerce otizmli hastanın ışığı olmuş. Otizm yanında şizofreni, dispraksi, disleksi, depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, epilepsi, MS gibi bütün hastalıkların bozuk bağırsak florası nedeniyle beynin toksinleşmesi sonucunda ortaya çıktığını kaydeden Dr. Natasha, "Tıp bilimi hastalıkları kutucuklara koyar, beyin ve bağırsak arasındaki ilişkiye bakmaz. Antibiyotiklerle bu denge daha da bozulur. Acil ve hayati durumlarda elbette tıbba ve doktorlara ihtiyaç var. Ama doğru şeyleri yersek birçok kronik hastalıklar iyileşir" diyor. Çok çarpıcı açıklamaları olan McBride'in önemli uyarıları var: Süpermarketlerden yiyecek almayın, tahıl kullanmayın, diyetinizi değiştirin, doğal otları kullanın, kimyasalları bırakın, güneşe çıkın. İnsanı doktorlar değil sadece doğa iyileştirir.
- GAPS adını verdiğiniz bağırsak ve psikoloji sendromu fikri nasıl ortaya çıktı?
- Ben nöroloji doktoruyum. Nörolojik hastalarla ilgilenen büyük bir hastanede çalışıyordum. Ve hepsinin çok ciddi sindirim problemleri olduğunu keşfettim. Ama bizim bildiğimiz klasik tıpta nörologlar sindirim sistemine hiç bakmazlar. Beyin ve bağırsak arasında bir ilişki kurmazlar. Ancak bir bağlantı olması gerektiğine inandım. Çünkü bağırsak florası diye bir kavram var. Ve hücresel olarak genetik yapılanmamız yüzde 90 bağırsak florasından etkileniyor.
- Bağırsak, beyinden daha önemli yani?
- Öyle. Yaşadığımız mikro sistemde vücudumuz bir kabuk aslında. Ve yaşadığımız her şey bağırsak florasından kaynaklanıyor. Orası çok iyi organize olmuş mikro dünyadır. Bakteri, mikrop, mantar, solucanlar var. Hem de trilyonlarca! Ve bilim bunu yeni araştırmaya başladı. Mikroplar birbirini yiyor, birbirini kontrol ediyor. Sağlıklı insanda yararlı bakteriler daha hakim ve zararlı trilyonlarca mikrobu kontrol ederler.
- Denge nerede bozuluyor?
- Antibiyotiklerin II. Dünya Savaşı'ndan sonra keşfiyle başladı her şey. Özellikle ampisilin gibi antibiyotikler kötü bakteriler gibi iyi bakteriyi de öldürüyor. Bağırsak florasının tekrar dengeye gelmesi haftaları, ayları alıyor. Ama bu sırada kötü bakteriler hücum edip bağırsağı kaplıyorlar. Kötü bakteriler yayılırken iyi bakterilerin yayılmasını da engelliyorlar. Art arda antibiyotik kullanımında da bu kötüye gidiş artıyor.

GENLERİMİZ KADERİMİZ DEĞİLDİR
- Tek sorumluluğu antibiyotiklere yüklemek yanlış olur herhalde?
- Elbette tek sorumlu antibiyotikler değil. Başka faktörler de var. Diş hekimlerinin ağzımızda uyguladığı tedavilerdeki işlemlerde civa ve çeşitli toksinler bağırsağımızı etkiliyor. Civa içeri girer biz yutarız ve onlar kötü mikropların artmasına neden olur. Annelerin bebeklerini emzirmek yerine mama ile beslemesi bu hastalıkları artırır. Annenin mahsur kaldığı bütün kimyasal yüklenmeler, kullandığı makyaj malzemeleri de dokuz aylık hamilelik sürecinde bebeğe gidiyor. Bebek toksin bir yüklenmeyle doğar.
- Bu hastalıklar antibiyotikler keşfedilmeden önce yok muydu?
- Antibiyotikler hayat kurtarır ama çok ciddi hastalıklarda kullanmak gerekir. Bu hastalıkların salgınlığı hep antibiyotiklerin keşfinden sonra gelişti. Mesela otizm 25 yıl önce on binde bir çocukta vardı. Bugün 40 çocuktan birine otizm teşhisi konuyor. Bilim adamları 2020'de iki çocuktan birinin otizmli olacağını öngörüyor. Bizim genlerimiz kaderimiz değildir. Doğarken o kadar çok genetik seçeneğimiz var ki... Yediğimiz yiyecekler ve çevredeki toksik yük hangi hücrelerin baskın kalacağını ve hangi kanser hücrelerinin uyanacağını belirliyor. Kanser, MS gibi rahatsızlıklar böyle oluşuyor.
- Çocuğunuzun otizm olduğunu anladıktan sonra mı bağırsak florasına yöneldiniz?
- Benim çocuğuma otizm tanısı konulduğunda bu benim kişisel bir meselem oldu. Ve o anda profesyonel mesleğimin otizm konusunda bir şey yapamayacağını öğrendim. Bunu asla kabul edemezdim ve araştırmalarıma hız verdim. O zaman farkettim ki otizmli çocukların hepsinin bağırsak florasında problem var. Ve anladım ki bu florayı iyileştirirsem otizm de yok olacak. Şimdi otizm teşhisi konan çocuğum 21 yaşında, üniversiteye gidiyor ve çok sağlıklı. Ancak şu an dünyanın her yerinde binlerce otizmli çocuğu hayata döndürmek için uğraşıyorum.
OTİSTİKLER SAĞLIKLI BEYİNLE DOĞAR
- Bağırsak florası normal olmayınca ne oluyor otizmli ya da hastalıklı kişide?
- Çocuk yediğini sindiremiyor ve yiyecekler kötü fotojenlere dönüşüyor. Bu fotojenler emilip kana karışıyor, beyin bu toksinlerle zehirleniyor. Otistik doğan çocukların yüzde yüzü sağlıklı bir beyinle doğar. Ancak bağırsak florası üzerinden zehirlenirler.
- Yani mesele beyin değil besin!
- Kesinlikle. Bebekler nasıl öğrenir? Duyu organlarını kullanırlar ve bu iletileri beyin işler. Çocuk "Bu anne, bu baba bunlara güvenebilirim, bu oyuncak bununla oynayabilirim, bu kaşıkla yemek yerim" diye düşünür. Ama bu toksinler yüzünden beyin bu aradaki bağı işleyemez hale gelir ve o gürültüden dolayı bir şey öğrenemez. Annesiyle babasını bile ayırt edemez. Yolda başka birine anne-baba diye takılabilir. Bağırsaktan beyine giden toksinler durdurulduğunda beyin de birden temizlenir, her şey normale döner. Ne kadar erken bu toksinlerden temizlenirse öğrenmesi o kadar hızlı olur. 5 yaşına kadar olan çocukların otizmden tamamen iyileşme şansı vardır. İki yaşındaki bir çocuk GAPS diyetimle 6 ayda iyileşir.
- Çocuğunuzu ne kadar sürede iyileştirdiniz?
- Üç yaşında iken diyete başlattım. Altı ayda sindirim sistemi iyileşir iyileşmez düzeldi.
- Madem bu kadar basit ise neden tıp bilimi bunu uygulamaktan kaçınıyor?
- Çünkü kimse bu bağlantıyı yapmak istemiyor. Tıpta yeni bir fikrin gelmesi ve kabul edilmesi zordur, 50 yılı bulur. Şu an eğitim verdiğim çok doktor var, onlar bu yöntemi kullanıyorlar. yöntemimi inceleyen yerler var ama onların yayınlanması beş-altı yılı bulacak. Fakat çocuklar o kadar bekleyemez. Bu yüzden bu bilgiyi hızlıca yaymamız lazım.

İLAÇ ENDÜSTRİSİNİN BASKISI FAZLA
- Tıp biliminin işi ağırdan almasının nedeni ilaç lobisinin baskısı mı?
- Evet. Çünkü batıda ilaç endüstrisi var ve çok kârlı. Politikacılar da bu ilaç sektörüyle iletişim halindeler. Ben sistemin dışında olduğum için bunu rahatlıkla yapabiliyorum.
- Diyetinizden daha çok para kazanacakken neden bunu bir kitap fiyatına dağıtıyorsunuz?
- Bir şey keşfettiğinizde bütün dünyanın bunu bilmesini istersiniz. Bu yüzden bildiğim her şeyi bu kitabın içerisine koydum. Dünyanın her yerinden insanlar bana bile danışmadan bu kitapla kendilerini iyileştirebildiler. GAPS diyeti seyahat gibi ve herkesin yolu farklı. Dünyada olabildiğince çok kişiye yardım etmek istiyorum. Ücretsiz danışmanlık hizmeti veriyorum. Bu diyeti keşfettiğimde biliyordum ki meslektaşlarım bu bilgiyi öldürmeye çalışacaklardı. Ben de ebeveynlere bunu yayayarak geliştirdim. Doktorları ikna etmeye zaman harcamak istemedim. Anne-babalar doktorlara bu bilgiyle gidiyorlar, doktorlar da dünyanın her yerinden bana geliyor. Şu an GAPS protokolünü öğretiyorum, 800 tane GAPS uygulayıcı pratisyen doktor var.
VÜCUTTA İYİLEŞTİRME PROGRAMLARI VAR
- Çıkış noktanız otizm. Bu diyet şizofreni, depresyon gibi hastalıkları nasıl tedavi ediyor?
- Bir ev yapmadan önce temelini yaparsınız. Evin kalitesi bu temelin ne kadar sağlam olduğuna dayanır. GAPS programı bir temeldir. İnsanların yüzde 60-80'i GAPS diyetiyle iyileşiyor. MS, romatoid artrit, diyabeti olanlar başka şeyler de eklemeliler. Tıp bilimi şizofreni, depresyon gibi tüm hastalıkları kalıplara koydu. Her insan eşsizdir ve toksinler beyne gittiğinde gösterdiği tepkiler de eşsiz olur. Hastalarıma "teşhis etiketlerine yapışıp kalmayın" diyorum.
- Ne yiyorsak oyuz yani?
- Kesinlikle. İnsan sağlığında en etkin şey yediklerimizdir. Yediklerimizden yapılıyoruz.
- Modern tıp biliminin reçetesi yetersiz midir?
- Evet yeterli değil. Tıp semptomları bastırıyor, temele gitmiyor. Her semptoma ilaç veriyorlar, sonra yan etkilerden yeni hastalık, onlara da ilaç... Ve bu işler böyle gider.
- İlaçları ve doktorları hayatımızdan çıkaralım mı?
- Hayır, tıbbın da bir yeri var. Acil ve hayati durumlarda klasik tıbba ihtiyaç var. Çok kronik uzun hastalıklarda klasik tıp gideceğiniz son adrestir, anneanneniz size daha çok yardım eder. Diyetinizi değiştirin, doğal otları kullanın, kimyasalları bırakın. Güneşe çıkın. Sadece doğa iyileştirir. İnsanın vücudu çok güzel bir yaratımdır ve bütün iyileştirme programları vücutta zaten vardır. Doktor değil kendi vücudunuz iyileştirir. Vücudunuz bütün işi yaparken doktorlar sizi sadece eğlendirirler. Dünyada mucizevi bir hap yok.

PSİKİYATRİK HASTALIKLARIN ANA SEBEBİ VEJETARYENLİK
- Vejetaryen balonuna karşı mısınız?
- Dünya besinsel propaganda ile karşı karşıya. Bir şirket var ve vejetaryanlık fikrini onlar yayıyor. Çünkü o şirket böceklerle mücadele için bitki ilacı satıyor ve çok satması için de sebzelerin çok yenmesi işlerine geliyor. 20 milyar insana yetecek fazla tahıl 2013 yılında yetiştirildi. O yüzden bu tahıl stokunu eritmek istiyorlar. Vejetaryenlik sağlıklı değildir. Psikiyatrik hastalıkların ana sebebi gençlikte yapılan vejetaryen beslenmedir. Klinikteki hastaların yüzde 80'i bunlardan oluşuyor.
- Ne kadar sattı bu kitabınız?
- 500 binden fazla kitap satışı oldu. 10 dile çevrildi. İlginç olan çeviriler hep hastalarım tarafından yapıldı. Türkiye'de de bir hasta vasıtasıyla çevrildi bu kitap.
- Kaç kişiyi tedavi ettiniz?
- Ben 10 bin hasta ile çalıştım, hepsini de iyileştirdim. Diyete ne kadar bağlıysanız o kadar başarı şansınız vardır. Kitabı alıp da kendi kendine iyileşen de çok kişi vardır.
İŞLENMİŞ GIDALAR HIRSIZ
- İyi güzel de doğal yiyeceği nerede bulacağız? Artık gıdalar bile kimyasal işlemlerle üretiliyor mu?
- Çok klasik ve geleneksel tarım yöntemine dönmemiz gerekiyor. Bunları yapanları bulmaya çalışın. Hayvanların da doğal yiyeceklerle beslenmesi gerekir. Yiyeceklerinizi süpermarketlerden almayın. Şehrin dışına çıkın, çiftçileri, tarlaları bulun. Gidip kuzu alın, onu kestirip tüketin. Süt pastorize olmamalı. Kesinlikle işlenmiş gıdalardan uzak durun.
- Siz ne kadar koruyabiliyorsunuz kendinizi?
- Biz evde sadece organik ve GAPS yiyeceği yeriz. Hiç tahıl kullanmayız. Yaşımız ilerledikçe karbonhidratları daha az tüketmek gerekir. Yaşlılıkta şekeri yeterince işleyemeyen vücut alzhamier, kalp hastalıkları, diyabet, obezite, kanser olur. Bütün hastalıkların temeli şekerdir.
- Türkiye'de diyetisyenler ekmek de şeker de iyidir diyor?
- Bu dünyanın her yerinde böyle, bunları herkes seviyor. Çünkü tahılların içerisinde bulunan şeker, uyuşturucu gibi bağımlılık yapan maddedir. 1800'lü yıllara kadar şeker gelmeden önce tatlıları, şekerleri nasıl yapıyorduk? Meyvelerden elde ediyorduk. GAPS diyetinde izin verdiğimiz tek şey doğal bal, muz ve şekerleştirilmemiş kuru meyvelerdir. Şeker pancarında bütün iyi besinler vardır. Ama onu fabrikaya götürüp bütün yararlı taraflarını atıyoruz.
- Bütün işlenmiş gıdalar birer hırsız mı?
- Evet hepsi toksin, zehirli ve hırsızdır.

BU YİYECEKLERE İZİN YOK
Arpa, beyaz peynir, salamura balık, bamya, sirke, buğday ve bulgur, çavdar, çikolata, dondurma, enerji içecekleri, gazlı içecekler, irmik, jöle, keçiboynuzu, krema, işlenmiş et ürünleri, konserve sebze ve meyveler, makarnalar, mısır, nohut, nişasta, margarinler, pirinç, patates, reçeller, sakız, un, yulaf, süt, şeker vs...

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.310
  • 223.549
  • 28.310
  • 223.549
# 13 Ara 2014 09:32:06
Şifa ile İlgili Hadisler

1. Telbineye (Arpa unuyla yapılan çorba) önem veriniz. Hastaya onu yediriniz.

2. Sizden biriniz kalbi üzerinde bir ağırlık hissettiği zaman ayva yesin.

3. Bir kimse bakla yerse, yemeye devam ederse Hz. Allah(C.C.) o kimsenin yediği baklanın misli kadar hastalığını çıkarır.

4. Sizlere iki şifayı tavsiye ederim. Birisi bal, diğeri Kuran okumaktır.

5. Sizlere sinameki ve Sennut’u yani tereyağı, bal ve kimyon karışımı tavsiye ederim. Zira bunlar ölümden başka her derde devadır.

6. Ekmeğe saygı gösteriniz. Çünkü Yüce Allah onu göklerin bereketinden indirmiştir.

7. Bir sahabenin; “Ya Resulullah kardeşim isale yakalandı.” dediğinde Peygamberimiz; “Bal şerbeti içirin. İsale karşı soğuk bal şerbeti çok faydalıdır.” buyurdu.

8. Yaylada otlayan genç devenin sütü, sindirim bozukluğu olan kimseler için devadır.

9. Hardal ve tere tohumuna kıymet veriniz. Zira Hz. Allah bunları birçok derde deva kılmıştır.

10. İçinde hurma bulunmayan evin halkı açtır.

11. Her kim kalbinin düzgün çalışmasını isterse incir yemeye devam etsin.

12. Ey Aişe, çorba pişirdiğiniz zaman kabağını çok koyunuz. Zira kabak üzüntülü kimsenin gönlünü güçlendirir.

13. Hindibayı silkmeden yeyiniz. Zira cennetten üzerine damla düşmediği bir gün yoktur.

14. Hurmanın hararetini karpuzun soğukluğu ile, karpuzun soğukluğunu hurmanın harareti ile gideriniz.

15. Yemekten evvel kavun yenirse kanı yıkar, hastalıkları giderir.

16. Bağsur hastalığı olan İbni Abbas’a, “Gebere otunun çiçek tohumlarını alıp iyice döv, sonra sulandırıp içersin.”

17. “Ayağımız ağrıyor.” diyenlere; “Ayağınıza kına yakın.” buyururlardı.

18. Mantar ekip dikmeden yetişen bir bitkidir. Suyu ise göz hastalığına şifadır.

19. Yatmadan evvel maydanoz yemek, tatlı bir nefesle uyumaya, diş ağrısını gidermeye şifadır.

20. Mercimek yemeye devam ediniz. Mercimeği yetmiş peygamber övmüştür.

21. Sizin narlarınızdan bir nar yoktur ki, içinde cennet narından bir tane bulunmasın.

22. Gözü ağrıyan Hz. Ali’ye; Kırmızı pancar yemelerini tavsiye etmiştir. Kırmızı pancar, hastalıkların etkisini azaltır.

23. Yerden biten her bitkide şifa ve zehir vardır. Pirinç ise öyle değildir. Onda yalnız şifa vardır.

24. Sarmısak yiyiniz ve onunla tedavi olunuz. Çünkü sarmısakta yetmiş derde deva vardır.

25. Eğer ölüme şifa ve çare olan bir şey olsaydı sinameki olurdu.

26. Sirke ne güzel bir katıktır. Allah’ım sirkeyi bereketlendir. Çünkü sirke benden önceki peygamberlerin de katığı idi. Sirke bulunan ev katık sıkıntısı çekmez.

27. İnek sütüyle tedavi olunuz. Çünkü sütte Hz. Allah’ın şifa yarattığı kanaatindeyim. Zira inek her çeşit ottan otlanmaktadır.

28. Hardal ve tere tohumuna kıymet veriniz. Çünkü birçok derde devadır.

29. Udu hindiye kıymet veriniz. Onda yedi hastalık için şifa olduğu muhakkaktır. Boğaz şişliğinde tozunu zeytinyağına karıştırıp buruna damlatılır.

30. Üzüm yiyiniz. Yorgunluğu giderir, sinirleri kuvvetlendirir, öfkeyi durdurur. Bir kişi günde yirmi bir adet kuru siyah üzüm yerse, cesedinde hoşlanmayacağı bir şey kalmaz.

31. Zemzem suyu hangi niyetle içilirse onun içindir. Eğer şifa niyetiyle içilirse şifa bulur, susuzluğu gidermek için içilirse susuzluğu giderir, açlığı gidermek niyetiyle içilirse doyurur. Çünkü o su Cebrail’in(A.S.) ayağını vurarak çıkardığı, ayrıca Allah’ın(C.C.) İsmail’e içirdiği kutsal ve mübarek bir sudur.

32. Zeytinyağını yiyiniz ve onunla yağlanınız. Zira o, mübarek, kıymetli ve değerli bir ağaçtan yetişmektedir.

33. Sizlere çörek otunu tavsiye ederim. Zira bunda ölümden başka birçok hastalık için şifa vardır.

34. Veba hastalığından, aslandan kaçar gibi kaçınız.

Çevrimdışı bilgiküpü13

  • Yeni Üye
  • 1
  • 2
  • 1
  • 2
# 13 Ara 2014 13:27:54
astım çok baş belası bi hastalık hemen hasta oluyo insan bende dahil

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Ara 2014 08:46:36
Buerger hastalığı nedir?
Bu hastalık genellikle sigara kullananlarda meydana gelen ayak parmaklarında, tırnaklarda görülen bir hastalıktır. Tedavi edilmezse parmağımızın hatta ayağımızın kesilmesine kadar uzanan bu hastalık ne yazık ki oldukça yaygın görülen ve nedeni bilinememekle birlikte daha çok sigara içen erkeklerde görülen bir hastalıktır.
Belirtileri nelerdir?
burger hastalığı-Damar daralması ve damar tıkanması sonucu oluşan kan dolaşımı yetersizliği,
-Ayak ve baldırlarda ağrı,
-Kıllarda hafifte olsa dökülme,
-Ayak parmağında oluşan kramp, üşüme, morarma.
Tedavisi mümkün mü?
Ayaklarınızda bu tür şikayetleriniz varsa ya da tırnak keserken oluşan yaralarınız geç iyileşiyor ve ya morarıyorsa geç kalmadan bir doktora başvurun. Çünkü bu tür rahatsızlıklar genellikle önemsenmez ancak ayak parmağınızdan birinin kesilmesi durumunda artık iş işten geçmiştir. Bu tür bir hastalığınız varsa sigarayı hemen bırakın çünkü sigara içmek hastalığının oluşum aşamasını hızlandırır.
Ayak parmağınızda meydana gelen yaraların tedavisi için atardamarların genişletilmesi adına karnınızdan yapılan basit ameliyatlar uygulanır. Daha küçük yaralar ve erken teşhis durumunda ise kas gevşetici kullanımı gibi basit ilaç tedavileri uygulanır. Nadir de olsa buerger hastalığı el parmaklarında da görülür. Bunun tedavi şeklide yine aynıdır ve el parmaklarında ki tedavi daha başarılıdır.
Ancak bu tedavinin uygulanabilmesi için ayak parmağınızda kangren oluşmadan doktora gitmiş olmanız gerekiyor. Yani her zaman dediğimiz gibi erken teşhis durumunda bu tedaviler etkili oluyor yoksa ülser ya da kangren olan bir ayağın kurtarılması ne yazık ki oldukça güç.
Bu tür hastalıklara yakalanmamanız için lütfen sigarayı biran önce bırakın. Sigara içmeyenlerde hasta oluyor elbette ama sigaranın sağlık açısından oluşturduğu tehlikeleri bile bile hala devam etmek pek rasyonel görünmüyor.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.310
  • 223.549
  • 28.310
  • 223.549
# 14 Ara 2014 22:16:18
Kaygının sebeplerini öğrenemezsen dermanına kavuşamazsın. Önce seni korkutan hayaleti iyice keşfet, sonrası kolaydır.

Çevrimdışı mavi ada ılgını

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.970
  • 8.709
  • 1.970
  • 8.709
# 14 Ara 2014 22:24:16
Panik ataktan dolayı tansiyonum yükseliyor panik duygusunu engelleyemiyorum o anda mantık devre dışı Rabbim yardım etsin inşallah

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK