Eğitimhane Sağlık Köşesi

Çevrimdışı kraker888

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.245
  • 19.450
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.245
  • 19.450
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Oca 2015 21:02:41
Çocuklarda obeziteye dikkat!

“Sağlıklı ve başarılı olmak için daha fazla yemek yemelisin” sözünü tarihe karıştıracak bilimsel araştırmayı Liv Hospital Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ve Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Doç Dr. Mehmet Emre Taşçılar ve arkadaşları yaptı. Obez çocuklar üzerinde yapılan bilimsel çalışmada, saçlı deri üzerine yerleştirilen elektrotlar yardımıyla beyin dalgaları kaydedildi. Bilişsel fonksiyonları gösteren bu elektiriksel dalgaların obez çocuklarda bozulduğunu tespit edildi. Bilimsel araştırmada obez çocukların bilgi işleme sürecinin normal kilolu çocuklara göre uzadığı, kısa süreli hafızanın ve dikkatin ise bozulduğu ortaya çıktı. Araştırma Pediatrik Diabetes adlı uluslar arası bilimsel dergi deyayımlandı. 7. Uludağ Kış Kongresi ve Roma’da yapılan 43. International Symposium on Endocrinology and Metabolism Sempozyumunda birincilik ödülü aldı.
 
Doç. Dr. Mehmet Emre Taşçılar, “Yaptığımız bilimsel araştırmada obez çocuklardaki bilgi işleme sürecinin normal kilolu çocuklara göre uzadığını, kısa süreli hafızanın ve dikkatin ise bozulduğunu tespit ettik. Yaşları ortalama 11 olan ve toplam 50 obez çocuk ile obez olmayan 23 çocuk üzerinde yapılan bilimsel çalışma, insülin direnci olan obez çocuklarda bu bozulmanın daha ileri seviyede olduğunu ortaya koydu” dedi. Obezitenin, zamanla zihinsel fonksiyonların tam olarak yerine getirilememesine neden olduğunu belirleyen çalışma, unutkanlık ve hafıza kaybı başta olmak üzere bir çok olumsuzluğun da obezite ile alakalı olduğunu ispatladı.
 
Doç. Dr. Mehmet Emre Taşçılar, “Obez çocuklar üzerinde yaptığımız çalışmada saçlı deri üzerine yerleştirdiğimiz elektrotlar yardımıyla beyinin elektiriksel dalgalarını kaydettik. Beyinin bilgi işleme sürecini, dikkati ve kısa süreli hafızayı yansıtan bu dalgaların obez çocuklarda normal çocuklara göre bozulduğunu, insülin direnci olan obez çocuklarda ise bilgi işleme sürecinin daha da uzadığını gözlemledik” dedi. Araştırmada beynin bilgi işleme sürecini yansıtan p300 dalgasının oluşma süresinin obez çocuklarda sağlıklı çocuklara göre uzadığı, kısa süreli hafızayı ve dikkati yansıtan p300 dalga yüksekliğinin obez çocuklarda normal çocuklara göre azaldığı, insülin direnci olan obez çocuklarda ise bu bozulmanın daha da ileri düzeyde olduğu saptandı.
 
İnsülin hormonunun etkilerine dikkati çeken Taşcılar, "İnsülin, yalnızca kan şekerini düşüren ve diabeti önleyen bir hormon değildir. İnsülin aynı zamanda zihinsel fonksiyonların sağlanması ve düzenlenmesinde son derece önemli fonksiyonlara sahiptir. İnsülin, beyin hücrelerinin büyümesi, gelişmesi ve metabolizması için hayati derecede önemlidir. İnsülin eksikliğinde veya insülin direnci geliştiğinde beyin hücrelerinde fonksiyon kaybı oluşmaya başlar. Bu durum, zihinsel fonksiyonların bozulmasını beraberinde getirir" dedi.
Obezitenin çocukluk çağından itibaren önlenmesi gerektiğine dikkati çeken Doç. Dr. M. Emre Taşçılar, tüm ailelere, çocukları ev tipi beslenmeye yönlendirmelerini önerdi. Fast food’dan ve işlenmiş gıdalardan uzak durulması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Taşçılar, çocuklara daha çok sebzeli yemekler ve meyve yedirilmesi, unlu gıdaların ve işlenmiş şekerin daha az girdiği bir diyet programının uygulanmasını tavsiye etti. Hareketin önemini hatırlatan Taşçılar, “Çocuklarda düzenli egzersiz alışkanlık haline getirilmelidir. Televizyon ve bilgisayar başında geçirilen zamanın azaltılması ve çocukların harekete yönlendirilmesi gerekiyor” dedi.
 

Çevrimdışı omer68

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.202
  • 2.957
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.202
  • 2.957
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 07 Oca 2015 21:03:00
Kestane Faydaları Nelerdir?

Bu leziz yemiş, sağlık açısından da birçok fayda sağlar. Hastalıklara karşı koruma sağladığı gibi diyet ürünü olarak da kullanılabilir. İşte kestanenin faydalarından bazıları:

    KestaneAteş düşürülmesine yardım eder.
    Sakinleştirici özelliği vardır, stresin giderilmesine yardım olur.
    Hücrelerin yaşlanmasına karşı savaşır. Hücrelerin erken yaşlanmasını engeller.
    Detoks özelliği vardır. Vücudu toksinlerden arındırır.
    Mideye karşı da faydalıdır.
    Yüksek miktarda selenyum ve B1, B2, E vitaminleri içerir.
    Beyin için birçok faydası vardır. Unutkanlığı ve alzheimer’ı önlemeye yardım eder.
    Kolesterolü düzenler.
    İshali önler.
    Birçok kanser türünün önlenmesine yardım eder. Özellikle akciğer kanserinin önlenmesine yardımcıdır.
    Kan basıncını düşürür.
    Kansızlık yani anemiyi önlemeye yardım eder.
    Tok tutucu özelliği sayesinde sık sık yemek yemeyi engeller.
    Bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu sayede hastalıklara kolay yakalanmayı önler.
    Kalp hastalıklara yakalanma riskini azaltır. Kalbi korur.
    İçerdiği selenyum sebebiyle prostat kanseri ile mücadeleye yardım eder.
    Cinsel isteği arttırır. Afrodizyak etkisi vardır.
    Halsizlik ve aşırı yorgunluk durumlarında da enerji verir.
    Güçlü bir antioksindandır.
    Kasları ve kemikleri güçlendirir.
    Dişlere de fayda sağlayarak dişleri kuvvetlendirir.
    Koroner arter rahatsızlığına iyi gelir.
    Felç geçirme riskini azaltır.
    Lineoleik asit açısından oldukça zengindir. Bu yüzden de birçok hastalığın önlenmesine yardım eder.
    Meyvenin kendisi kadar kabukları da şifa dağıtır. Kabuklar kaynatılır ve ilaç olarak kullanılabilir.

Zararları Nelerdir? Kimler Kullanmamalıdır?

Şeker hastaları bu bitkiyi tüketmemelidir. Ayrıca yüksek tansiyon yani hipertansiyon hastaları da bu bitkiyi yememelidir. Damar sertliği şikayeti olan kişilere de  zarar verebilir.

Tabii bir de at kestanesi var. Bu çeşit yenilirse yarar yerine zarar sağlayabilir. Bu yüzden bu çeşidi tüketmemeye dikkat edin. Özellikle ağaçlardan kolaylıkla elde edilebilir fakat yenmez.

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.269
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.269
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 08 Oca 2015 14:26:50
Yeşil çayı günde kaç fincan içmeliyiz?

Hiç içmeyenler En az 1 fincan içmelidir.
En mantıklısı günde 2-3 Fincan içilmesidir
5 fincandan fazlası size zarar verebilir.
Bu konuda benim en çok güvendiğim kaynak 2002 yılında başladığı araştırmayı 2006’da tamamlamış olan Japon bilim adamı Kuriyama’nın tavsiyesidir.
Kuriyama herkesin günde en az bir fincan yeşil çay içmesini öneriyor günlük iki ya da 3 fincan çayın çok faydalı olacağını söylüyor 5 fincana kadar zararı yok.

Yeşil çay asla aşırı sıcak içilmemelidir.
Antioksidan içerdiği için yemek borusu kanseri oluşumunu hızlandırabilir..

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.319
  • 223.639
  • 28.319
  • 223.639
# 08 Oca 2015 22:39:27
ÖKSÜRÜK VE BALGAMA SON !!!

Kış aylarında özellikle, çocukları hiç bırakmayan öksürük için ne yapılır? Öksürüğe hatta balgamlı öksürüğe ne iyi gelir? Öksürük ve Balgamdan kurtulmak için bitkisel çözüm nedir?
Elma Çayı; Öksürük ve Balgamdan kurtulmak için mucize bir ilaçtır.
Şiddetli Öksürük için Elma Çayı :
1 litre suyun içine, ince dilimlenmiş 1 adet elmayı kabuklarıyla birlikte atın. Haşladıktan sonra çay gibi sıcak olarak için.
Balgam Söktürmek için Elma Çayı :
Elma kabukları ile yapılan çay, hem göğüsü yumuşatır, hem de, balgam söktürtürür.
Elmanın kabuklarını soyun, İçine biraz tarçın, zencefil ve karanfil atılır. 10 dak demlendirdikten sonra, için.

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.269
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.269
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 10 Oca 2015 12:16:44
Enerji yoksunluğundan dolayı vücut ısısı düşebilir.
Sabah kahvaltısı muhakkak yapılmalıdır.
Kahvaltıda pekmez, bal gibi enerjisi yüksek besinler tüketilirse vücut ısısı artar.
Kadınlar günde 1, erkekler için ise 1.5 yemek kaşığı pekmez tüketmeli.
Bu gün içinde sizi oldukça rahatlatır.
Ayrıca gün içerisinde bir avuç badem, 2-3 ceviz ve üzüm tüketerek soğuktan daha az etkilenebilirsiniz.
Eğer kansızlığınız varsa soğuk havalarda daha çok sıkıntı çekersiniz.
Kan değerleri düşük olan kişilerin yumurta ve peyniri ayrı tüketmesi gerekiyor.
Çünkü demir eksikliğine neden olur..

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.319
  • 223.639
  • 28.319
  • 223.639
# 10 Oca 2015 23:25:00
Yemeğe tuz ile başlanırsa beyin tarafından gönderilen bir uyarı sayesinde, midede mukus denilen sindirimi kolaylaştırıcı bir tabaka oluşturduğunu ve midenin sindirime hazırlıksız yakalanmasını önlediğini…

• Yemek yerken yerde oturarak sol ayağı katlayıp sağ ayağı karna çekerek oturulup yenildiğinde, su ile doldurulmuş balon şeklinde olan midenin çıkış kısmını kapatarak yenilen gıdanın tam sindirilmeden bağırsaklara kaçmasını önleyeceğini ve mide dolunca da doygunluk hissi vererek çok fazla yemeden kalkılacağını…

• Yemek yerken yemeğin ortasında su içildiğinde içilen suyun yenilen gıdaların sindirilmesine, gerekli vitaminlerin emilmesine katkıda bulunduğunu ve midede doygunluk hissi vererek az yemeye vesile olduğunu…

• Oturularak ve en az 3 yudumda içilen su, dil ve ağız bölgesinde daha fazla duraksadığından tükürük bezleri için gerekli olan suyun emilimini artırıp anti bakteriyel ve antioksidan etkiye sahip tükürüğün salgılanmasını artırarak ağız ve diş sağlığına katkıda bulunduğunu..

• Uyurken sağ yana dönüp yatıldığında solda olan kalbimizin daha rahat çalışmasına neden olarak, kalbi yormadan dinlenmiş bir vaziyette kalkılabileceğini…

• Tuvalete girerken sol ayakla ilk adım atıldığında kaygan olan zeminde ayağın kayması durumunda sola göre daha güçlü olan sağ ayağın düşmeyi engelleyerek vücudu dengelediğini..

• Banyo yaptıktan sonra ayaklara soğuk su dökmenin kan dolaşımını hızlandırıp sıcak sudan dolayı genleşmiş olan damarların içindeki kanın aktivasyonunu artırarak tansiyon düşüklüğünü önlediğini ve savunma mekanizmasını güçlendirdiğini…

• Kesintisiz uyunan uzun gece uykularının, damarlarda vazodilatasyona neden olduğunu, uyku ortalarında kalkıp el yüz yıkamak (ör: abdest almak) az yorucu egzersizler yapmanın (ör: teheccüd namazı) vazodilatasyonu engellediğini ve daha zinde kalkılabileceğini…

• Bütün bunların, 1600 sene evvel Peygamberimiz (sav) in yaptığı ve ümmeti için de tavsiye ettiği sünnet-i seniyyeler olduğunu...

BİLİYOR MUYDUNUZ

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Oca 2015 07:36:01

Meyve Kabuklarının Faydaları
Meyveler söz konusu olduğunda ilk akla gelen sulu ve yumuşak kısmıdır. Oysa ki, insan vücudu için çok önemli antioksidanları barındıran kısmı ise meyvelerin kabuklarıdır. En bilinen meyve ve sebzelerin kabukları ve içerdiği yararlı kimyasallar şöyledir:
ELMA
Araştırmacılar elma kabuğunun, içindeki tatlı beyaz kısmına göre yüzde 87 oranda daha fazla kanser karşıtı fotokimyasal içerdiği tespit edildiğini belirtiyorlar. Elmayı kabuğu ile yemekte ve çiğnemek zorlanıyorsanız, dış yüzeyini kaplamak için kabuklarını yer fıstığı ezmesine batırarak yemeyi deneyebilirsiniz. Böylece güçlü bir protein karbonhidrat bileşimi elde etmiş olursunuz.
meyvelerSALATALIK
Hiç kalori değeri olmayan bu yiyeceğin kabuğu, deriyi dolgunlaştıran, kırışıklığı önleyen kolajen olan silisten meydana geliyor. Silis için uzmanların tavsiye ettiği minimum bir doz yok, yalnız uzmanlar günde en az 5 mg’ın uygun olduğu açıklamasında bulunuyor. Bu da tek bir salatalığın kabuğundan alınabilecek miktara denk geliyor.
Ayrıca salatalığın organik olmasına dikkat etmek gerekiyor. Normal salatalıkların dış yüzeyi raf ömrünü uzatmak için koruyucu maddelerle kaplanır, ancak organik meyve ve sebzeler orijinaldir.
PATLICAN
Mor renkli sebzenin kabuk kısmından bir şerit kesildiğinde üçyüz mg nasunin (beyin hücrelerinin hasar görmesini engelleyen bir antioksidan) elde edilir. Ayrıca ikiyüz mg. kas kramplarını engelleyen potasyum, onüç mg. bağışıklığı güçlendiren magnezyum ve üç gram lif ne yazıkki kaybediliyor. Marketten alındığı anda az yağlı peynir ve sosa yatırılırsa pişirildiğinde kaabuk rahatsızlık vermeyecek ve kabuklu olup olmadığı anlaşılmayacaktır.
KİVİ
Bu meyvenin ince, tüylü kabuğunda bulunan kimyasal bileşenler bakteri ve kolibakteri ile savaşma özelliğine sahiptir. Tırtıl yiyormuş hissi verebilir, bu yüzden içeceğinizin içine toz haline getirip karıştırılabilir veya kağıt kadar ince dilimleyip salatana katılabilir.
PORTAKAL
Kabuğun üst tabakasında bulunan limonene UV ısınlarının ölümcül düşmanıdır. Yapılan bir çalışmada haftada bir çay kasığı kadar portakal kabuğu yemenin deri kanseri riskini yüzde 30 azalttığının görüldüğü ifade ediliyor. Dış kabuğu ısırarak yemek yerine, somonun üzerine çeşni olarak serpilebilir ya da salataya sos ile birlikte karıştırılabilir.

Çevrimdışı kraker888

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.245
  • 19.450
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.245
  • 19.450
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 Oca 2015 23:23:56
Yaşasın Tereyağ!
‘Ekmek yemezsem doyurmuyor’ sözünün bir anlamı var.
“Yağın yasaklar listesinde olması Amerika’nın daha fazla hastalıklarla dolu ve obezitenin tehlikeli bir şekilde arttığı bir ülke olmasına neden olan en büyük hatanın sebebi oldu”

1984 yılında Amerikan TIME dergisi dünyayı sarsacak bir başlık atar; ‘Kolesterol: Şimdi kötü haberler’. Bu başlık tamamen Amerikalı kardiyologların bilgilerine göre verilmiş bir karardı ve başta Amerika hükümeti olmak üzere tüm dünyada katı yağlar için bir savaş başlatıldı. Hayvan kaynaklı tüm yağları yasaklayan bu kampanya yağ içeren yumurtanın ve yağlı sütlerin satışını belirgin olarak düşürdü. Kalp hastaları o tarihten beri tereyağı, yumurta ve etten korkar hale geldi.

Çevrimdışı kraker888

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.245
  • 19.450
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.245
  • 19.450
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Oca 2015 18:49:44
Kışın sporu bırakmak, bağışıklık sistemini zayıflatıyor
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Apaydın, solunum yolu hastalıklarının nedenleri ve hastalıktan korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Bağışıklık sistemi bu sinyallerle alarm veriyor


Solunum yolu hastalıklarının nedenleri ve hastalıktan korunma yöntemleri hakkında bilgi veren Dr. Murat Apaydın, "Bedenin yaşamsal fonksiyonlarını yürütebilmesi için sürekli olarak sabit bir ısıyı üretmesi gerekmektedir. Soğuk havalarda daha fazla artan ısı ihtiyacı nedeniyle de vücut daha fazla enerji harcamaktadır. Vücudun enerji sarfiyatı bağışıklık sisteminde zayıflamaya neden olabileceği gibi aynı zamanda solunum yollarındaki bağışıklık mekanizmalarının da zayıflaması anlamına gelmektedir. Solunum sisteminde bulunan fırsatçı ajan olarak bilinen mikroorganizmaların harekete geçmesi, bağışıklık sistemi ile arasındaki dengeyi bozar ve enfeksiyon hastalıklarını ortaya çıkarır. Bağışıklık sistemini zayıflatan en önemli etkenlerden biri de hava ısısındaki ani değişikliklerdir. Gündüz ile gece arasındaki ısı farkının artması enfeksiyon hastalıklarının nedenleri arasındadır" ifadelerini kullandı.

Çevrimdışı MEKİLER

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.168
  • 5.343
  • 1.168
  • 5.343
# 14 Oca 2015 21:35:07
Arkadaşler çocuklarda kekemelikle ilgili tavsiyeleriniz var mı? 4 yaşında oğlum ara ara kekeliyor da.

Çevrimdışı BERRAY

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 702
  • 2.991
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 702
  • 2.991
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 14 Oca 2015 21:42:42
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Arkadaşler çocuklarda kekemelikle ilgili tavsiyeleriniz var mı? 4 yaşında oğlum ara ara kekeliyor da.
   Seneler önce yeğenimde olmuştu.Okulda yaşanan olumsuz bir olaydan etkilenmişti.Doktora götürmüşlerdi.Yaşadığı olumsuzlukla ilgili geçici kekemelik denilmişti.Doktor: Konuşurken yüzüne bakmayın,takip etmeyin ,düzeltme yapmayın ,kuracağı cümleyi tamamlamayın,demiş. Zamanla geçti.. Siz hastanelerin ilgili biriminden destek alırsanız,daha sağlıklı olur.Geçmiş olsun,öğretmenim.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 16 Oca 2015 06:57:22
Tik

Tik istemeden ve de aniden kendiliğinden olan, belirli özelliklerle tanımlanmakta olan, bir amacı olmayan kas kasılmasıdır. Tiki olan kişiler çoğunlukla farkında değilken refleks şeklinde tekrarlarlar.
Nedenleri; Tik çocukların duygusal durumu ile ilgili ilişki göstermektedir. Meydana çıktığı anlar çok heyecanlanmak, korkmak, irkilmek gibi olaylardan kaynaklanır.
Tik görülebilecek çocuklar genelde tedirgin, kaygı taşıyan, gergin olanlardır. Çoğunluğunun anne babası ise titiz ve kuralları sıkı olan kişilerdir. Çocuklarını sıkı denetim altında tutalar. Bu tutumlarından dolayı çocuğu örseleyen bir tepki olan tik ortaya çıkar.
Tikin başka bir nedeni ise taklittir. Kimi zaman ufakken çocuklar anne, babasını ya da öğretmeninin kimi hareketini taklit eder ve ardından bu alışkanlığa döner.
Tik tamamlanmayan bir davranışın temsilcisi de olabilir. Çocuk bu tamamlanmayan fiili istenilmeyen bir hareket olduğundan açıklayamamaktadır ama bilinçaltında onu dürtüler ile dışlarlar.
Düzeltici önlemler; Ufak olan tikler genelde geçici olurlar, özle bir bakıma gerek olmaz.
Ciddi ve ağır olanlar ise süreklilik gösterir. Çocuğun ailesindeki, okulundaki ve çevresindekilerle olan çatışması ve bunun sebebinin bulunarak yok edilmesi uygun, kalıcı tedbirlerdendir.
Taklitten, tenkitten, yaşıtlarıyla kıyastan kaçınılmalıdır.
Kapasitesinin dışında derslerinde başarılı olması için zorlanmamalıdır.
Hakaretten, azarlamaktan ve dayaktan kaçınılmalıdır.
Çocuğunuzun tiklerinden utanmamalı ve de onu da utandırmamalısınız.
Sürekli çocuğu kendi istek ve de kurallarınıza uydurmak için baskı kurmayınız.
Gerginliğini ve endişesini azaltıp, sakinleştirmek amacıyla ilaç kullanımı yarar sağlar. Hekimin tavsiyesiyle ilaç kullanılabilir.

Çevrimdışı omer68

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.202
  • 2.957
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.202
  • 2.957
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 16 Oca 2015 07:52:22
Doktordan hastaya en güzel reçete.

Çevrimdışı omer68

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.202
  • 2.957
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.202
  • 2.957
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 16 Oca 2015 08:01:36
BİYOLOJİK SAATİMİZİN 24 SAAT

05:00 – 06:00 Güne hazırlanma saati: Stres hormonu gündüz değerinin altı katına çıkar. Vücudumuz harekete geçer. Gece boyu kaybolan enerji yeniden geri gelir. Metabolizma hareketlenir ve o günün işleri için enerji ve protein hizmete hazır olur. Artık yeni bir güne başlamak için hazır durumdayız.

07:00 Kahvaltı saati: Organizma uyanmıştır, ancak hâlâ zayıftır. Kaslar ve eklemler soğuktur. Bu yüzden vücudumuzu katı, eklemlerimizi bükülmez gibi hissederiz. Dolayısıyla bu saatte spor yapmaktan kaçınmalıyız. Spor yerine güzel bir kahvaltı etmeliyiz. Sindirim organları bu saatte iyi çalışır ve karbonhidratlar, hiç depolanmadan doğrudan enerjiye çevrilir.

08:00 Nabız ve tansiyon yükseliyor: Uyurken dakikada 60 olan kalp atışı, uyandığımızda 72-78 arasına çıkar. Çalışabilmemiz için gerekli olan bu artış kalp krizi riskini de yükseltir. Ayrıca kahvaltı sigarası, damarları her zamankinden daha fazla daraltır.

09:00 – 10:00 – 11:00 En etkili çalışma saatlerimiz: Vücut en yüksek ısısına ulaşmıştır.  “Kısa Süre Belleği” çok iyi durumdadır. Yoğun çalışmak için en uygun saatlerdir. Konsantrasyon ve mantıklı düşünebilme yeteneği en yüksek düzeydedir.

12:00 – 13:00 – 14:00 Yorgunluk baş göstermiştir: Dikkat azalır ve uyku basar. Beyne giden kan miktarı azalmıştır. Çünkü kan, sindirim için mide tarafından kullanılacaktır. Öğle yemeğinin ardından iyice ağırlık bastırır. Bu saatlerde öğle uykusu uyuyabilen kişilerin enfarktüs geçirme ihtimali %30 oranında azalır.

15:00 Günün en mutlu saati: Bu saatte mutluluk hormonu endorfin zirve seviyesine ulaşır. Yeni işler için enerjimiz geri gelmiştir, belleğimiz tam formundadır. İkinci verimlilik dönemini yaşarız, ama bu verimlilik sabahkinden düşüktür.

16:00 – 17:00 Adrenalin tavan seviyesindedir. Kaslar güçlenir: Organların faaliyeti üst düzeydedir. Kuvvetimiz artar. Beyin-kas organizasyonu mükemmeldir. Olimpiyat rekorlarının en çok bu saatte kırıldığı tespit edilmiştir. Tansiyon ve dolaşım çok iyi durumdadır. Küçük kasların en güçlü ve etkin olduğu saattir.

18:00 Yorgunluk başlar, akşam yemeği saatidir: Vücudumuzun yorulmaya başladığı bu saatte kaslarımız güçsüzleşir.  Midemiz en çok bu saatte asit salgılar. Akşam yemeği için iyi bir saattir. Pankreas bu saatte özellikle çok aktiftir.

19:00 – 20:00 Hayat tatlanır, uyku vakti yaklaşmaktadır: Havanın kararmaya başlamasıyla vücudumuz uykuya hazırlık yapar. Kan basıncı azalır ve nabız yavaşlar.  Sindirim ise devam etmektedir.

21:00 Yemeğin tehlikeli olduğu saatler: Sindirim bitmiştir ve bu organların günlük görevi sona ermiştir. Bu saatten sonra yenen her şey midede sabaha kadar hazmedilmeden bekler. Bu durum çok tehlikelidir. Hazmedilmeyen bu besinler midede çürür ve zararlı çöp halini alır. Bu zararlı asitler barsak duvarlarındaki mukozaya hücum ederler.

22:00 Bağışıklık sistemi etkin çalışmaya başlar: Bu saatte akyuvarların aktivitesi artar. Vücut bu saatten sonra nikotin gibi zehirleri tahliye edemez. Sabah saatlerine kadar vücutta kalan bu tür zehirler zarar vermeye devam ederler.

23:00 Tam uyku ve dinlenme saatidir:  Stres hormonunun salgılanması durur. Bu saatte sakinleşir, rahatlar ve gevşeriz. Tansiyon ve vücut ısısı düşer. Uykuya daldıktan 10 dakika sonra kalp atışlarımız ve beynimizin çalışması yavaşlar. 25 dakika sonra ise derin uykuya geçeriz.

24:00 Biz uyurken vücut yenilenir: Akşam yemeğinde aldığımız besinler hücrelerin tamiri için kullanılırlar. Saçımız uzar, hücreler yenilenir. Gün içinde yıpranan bütün dokularımız derin uyku esnasında yenilenir. Bu günlük yenilenme fırsatını kaçırmak, bir miktar yaşlanmak demektir.

01:00 – 02:00 Verimliliğimiz ve dikkat en alt düzeydedir:  Bu saatte hâlâ çalışanlar hata yaparlar. Çünkü vücut kendini uyumaya programlamıştır. Görme zayıflar, tepkiler yavaşlar. Bu nedenle trafik kazaları bu saatlerde daha fazla olur.

03:00 Metafizik yoğunluk safhası ve içe yönelik saatler: Melatonin hormonunun salgılanması kişiyi tembel ve kararsız yapar. Bu saatler, intihar olaylarının en fazla olduğu saatlerdir. Teheccüd için en uygun zaman dilimidir.

04:00 Yeni güne hazırlık için ilk kıpırdanmalar: Stres hormonu yeniden salgılanmaya başlar ve yeniden enerji kazanırız. Vücut yeni güne hazırlanmaya başlamıştır. Kan basıncı yükselir, damarlar gerilir. Bu nedenle enfarktüs krizleri saat

04.00 ile 06.00 arasında özellikle fazladır. Kalp ve Tansiyon hastaları dikkat!
Kâinat ile bedenimiz küçük kâinat arasındaki iletişimi farklı pencereden fark ettiniz.
Kâinatı yaratan İlahî kudret, kalbimizin-nabzımızın atmasını sağlıyor.

Kaynak:          [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] İnsan Vücudunun 1 Günlük Mesaisi      TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi Biyolojik Saat nedir (Eren Açıkel)

Çevrimdışı ceylin*

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 340
  • 795
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 340
  • 795
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 16 Oca 2015 08:39:14
KALP KRİZİ YALNIZKEN NASIL ATLATILIR
 
Diyelim ki saat 18.15 ve zorlu bir iş gününden sonra arabanızla (yalnız başınıza) eve donuyorsunuz.
 
Gerçekten yorulduğunuz, sıkıldığınız ve çileden çıktığınız bir gününüzdesiniz. Birden göğsünüzde başlayıp, kolunuza ve çenenize doğru ilerleyen şiddetli bir ağrı hissediyorsunuz.
 
Evinize en yakın hastaneden sadece 10km uzaklıktasınız, fakat o mesafeye bile ulaşıp ulaşamayacağınızdan emin değilsiniz. Ne yapabilirsiniz?
 
Kalp masajı konusunda belki eğitim de almıştınız ama size öğreten şahıs, muhtemelen bu masajı kendi kendinize nasıl yapabileceğinizi öğretmedi...
 
Son zamanlarda bir suru insan kalp krizine yalnız başınayken yakalanmaktadır. Yardım olmaksızın, normal kalp atisi bozulan ve baygınlık (bilgi yelpazesi.net) hisseden bir insanin bilincini yitirmeden önce sadece 10 saniyesi vardır. Ama bu durumda kalan şahıslar kendilerine, devamlı ve şiddetli bir şekilde öksürerek yardımcı olabilirler.
 
Her öksürükten önce derin bir nefes alınmalı ve öksürük sanki göğüs derinliğinden balgam çıkarmak istercesine derin ve uzun olmalı. Derin nefes alma ve öksürük, yardım gelene ya da kalp normal ritmine geri dönene kadar, durmaksızın her iki saniyede bir olacak şekilde devam etmelidir.
 
Derin nefes alma akciğerlere oksijen ulaştırırken, öksürük hareketi kalbi sıkıştırarak kanın dolaşımını sürdürür. Kalp üzerindeki sıkıştırma hareketi ayni zamanda kalbin normal ritmine dönmesine de yardımcı olur. Bu şekilde, kalp krizine maruz kalan kişi, kendisini bir hastaneye ulaştırabilir.
 
Geçmiş olsun…

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK