Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı ecem13

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 76
  • 1.496
  • 76
  • 1.496
# 29 Ağu 2018 00:30:30
açılmış sarmaşık gülleri
kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvalanmış
içimde keder
uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın

rüzgâr
uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor
dağınık yalnızlığımdan
onu çok arıyorum onu çok arıyorum
heryerinde vücudumun
ağır yanık sızıları
bir yerlere yıldırım düşüyorum
ayrılığımızı hissettiğim an
demirler eriyor hırsımdan

ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
herşey onunla ilgili

telâşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişleyen
yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sâhili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili

yalnızlık
hızla alçalan bulutlar
karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
eflatuna çalar puslu lacivert
bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize
yalnızlık
çakmak taşı gibi sert
elmas gibi keskin
ne yanına dönsen bir yerin kesilir
fenâ kan kaybedersin
kapını bir çalan olmadı mı hele
elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kuğu boynu
parmakları uzun ve ince
sımsıcak bakışları suç ortağı
kaçamak gülüşleri gizlice
yalnızların en büyük sorunu
tek başına özgürlük ne işe yarayacak
bir türlü çözemedikleri bu
ölü bir gezegenin
soğuk tenhalığına
benzemesin diye
özgürlük mutlaka paylaşılacak
suç ortağı bir sevgiliyle

sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız

Çevrimdışı Anemon

  • B Grubu
  • 76
  • 732
  • 76
  • 732
# 31 Ağu 2018 01:54:12

MASA DA MASAYMIŞ HA
Adam yaşama sevinci içinde 
Masaya anahtarlarını koydu 
Bakır kaseye çiçekleri koydu 
Sütünü yumurtasını koydu 
Pencereden gelen ışığı koydu 
Bisiklet sesini çıkrık sesini 
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu 
Adam masaya 
Aklında olup bitenleri koydu 
Ne yapmak istiyordu hayatta   
İşte onu koydu 
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu 
Adam masaya onları da koydu 
Üç kere üç dokuz ederdi 
Adam koydu masaya dokuzu 
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında 
Uzandı masaya sonsuzu koydu 
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür 
Masaya biranın dökülüşünü koydu 
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu 
Tokluğunu açlığını koydu. 
Masa da masaymış ha 
Bana mısın demedi bu kadar yüke 
Bir iki sallandı durdu 
Adam ha babam koyuyordu.
 
Edip CANSEVER
 

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.148
  • 53.161
  • 4.148
  • 53.161
# 31 Ağu 2018 20:44:47
korkuyorum kalbimin deli sancısından
öyle tarifsiz ki
ruhum yalınayak uykularımda
bileklerimde ayarsız bir şahlanma
benliğim delik deşik



o masum bakışın
hücrelerime işleyen şefkatinin çocuk yüzü sanki
kelebeklerle boyalı gökyüzüm
ve ortasında koca bir kor
yıldızlara bakınıyorum tutunmak için
yıldızlar hep, geceye küskün



yüreğimin dibe batmışlığını gözlerim haykırıyor
ve yine
köhne ellerim kaldırıyor tüm yükü
ellerim ki
sadece nefessizliğinin yorgunu

.....

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.316
  • 223.618
  • 28.316
  • 223.618
# 05 Eyl 2018 22:23:20
........
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna...

Çevrimdışı ayse14882

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 616
  • 4.662
  • 616
  • 4.662
# 08 Eyl 2018 20:53:54
 :(
Kırılgan bir çocuğum ben,
Yüreğim cam kırığı.
Bütün duygulardan önce,
Öğrendim ayrılığı.
Saldırgan diyorlar bana,
Oysa kırılganım ben...
Gözyaşlarım mücevher,
Saklıyorum herkesten.
Ürküyorlar gözümdeki ateşten,
Ürküyorlar dilimdeki zehirden,
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen,
Gözükara cesaretimden.
Diyorlar ki;
Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben,
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı,
Bir yanım buz sarayı...

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.942
  • 47.510
  • 2.942
  • 47.510
# 08 Eyl 2018 22:23:20
bir kapı açıldı, ansızın, baktık:
akşam!.. kimse benzemez oldu kendine;
kimbilir ne kadar hüzünlü artık,
bir odadan ötekine geçmek bile...

sen neysen o kadarsın, ey akşam!
annem içini çekiyor kimi ansa;
ürkü!.. biri ansızın bir gül koparsa;
şimdi uzak olandır neye ulaşsam...

ah, akşamdan bile ürküyor çocuk;
her yer alacakaranlık gurbet;
soldu annem, solarken goblen ve tülbent;
ve akşamın ucuna doğru yolculuk...

bir türkü söylendi, neyin tadı var?
akşam bile bitti, kalmadı çünkü...
çekildik, bir başına kaldı o türkü;
kapılar arkamızdan kapanmadılar."

Hilmi Yavuz'

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.148
  • 53.161
  • 4.148
  • 53.161
# 08 Eyl 2018 23:09:32
darılırım kendi yüreğime.
darağaçlarında sallanır duygularım
anlatamam gözlerini,
sözlerimde
gücenme...
an olur
kaçarım kendimden,
kendi sonsuzluklarıma.
kaybolurum çıkmaz sokaklarımda
geçilmez olur dağlar,
su vermez çeşmeler
pınarlar..ne bulut
ne yağmur
ne kar olmak isterim.
mevsimsiz yağan..
gücenme.
an olur
darlanırım...
yüreğimden kayar gözlerin
bir arayış ki,
encamı hüsran.
gözlerin sığmaz sözcüklerime
yorulurum
gücenme.an olur
türkülerim duyulmaz olur,
ağıtlarım yırtar gecelerimi
sessizce..
gözlerin tüter
yüreğimde..
gücenme.

Nurşen kaygısız

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.148
  • 53.161
  • 4.148
  • 53.161
# 11 Eyl 2018 10:48:02
"...Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin

Yıldızların en parlak olduğu zamansın

Denizlerim senin kıyılarında sakin

Bırak ellerini avuçlarımda kalsın..."

Ümit Yaşar Oğuzcan / Aynalardan Uzakta

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.316
  • 223.618
  • 28.316
  • 223.618
# 12 Eyl 2018 19:18:45
Uyuyan göllere ay ışığında
Sevginin resmini çizsem kim anlar?
Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında
Yağmurun saçını çözsem kim anlar?
*
Bir mekân kaplamış ne varsa nerde
Kendi ötesini saklar her perde
Sonsuzluğun sona erdiği yerde
Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar?

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.148
  • 53.161
  • 4.148
  • 53.161
# 13 Eyl 2018 14:30:00

başımın kül düşüncesindeyken sayıkladığıma bakma
omuzun gül yağmuruyla ıslanmış
al götür beni ve düşüncemi
beni sende aşkla sakla..

bir yerden şekiller çıktı, bir yerde negatifi yaşlanmış fotoğraflar
süngüsü düşmüş bir aşk neferi var(dı) yüreğinin bulutuyla ağlayan
ayrı perspektiften çiziyorum zamanı
çölü bölerken kum saatleri
hizaya duran bir eşkiya ordusu takvim yaprakları
aralıksız yağdırıyor ömür söküklerini..

içimin ırmağında bembeyaz koridorlu yalnızlıklar
akşam sefasını s’aklıyor avuçlarında gül yüzlü hüzün
oku Rû yüzümün yankısında buz lekesini
ayraçı biçimsiz soluklanan gülüşümü oku
kızıl Eylül’ün şakağıma çizdiği eyvallahsız kurşun yükünü oku..

yüreğimin yırtık yamasında ışıksız Samanyolu
dudağımın çelik geçidinde ayaz yutmuş mısralar
tut gözlerinle Rû!! ısıt şiirlensin
sana olan tutsaklığım aşkınla harmanlansın

erkenden alıp gitme yeşil kentini
çöl uykularıma susuz rüyalar bırakma
aralıksız yağar içimin metruk yağmuru
ıslatır kuytumun saklı bulutlarını
içim ayaz oysa
dilim buz lekesi




Nu r e t t i n ÖNDER

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.857
  • 1.093
  • 11.857
# 14 Eyl 2018 15:31:03
         h.n.a.


TOPRAK - MAZİ

Gel arkadaş, gel seninle az dertleşelim:
Okuyarak hayat denen koca kitabı
Gönüldeki yaraları biraz deşelim.

Gömdüm kara topraklara melekten iyi,
Perilerden nazlı, güzel bir sevgiliyi.
Derin derin sızlıyor gönlümde yaram,
Bana artık her saadet olmuştur haram.

Beni sardı kefen gibi mazinin tülü,
Yere batsın bu toprakla bu korkunç mazi!
Orda çünkü sevgilimle sevgim gömülü…
Hey arkadaş sözünü bil, hem kendine gel,
Bahtiyarlıklara olmaz ölümler engel.
Bir sevgili kızı senden aldıysa toprak
Buna katlan, toprak için çünkü bu bir hak!

Hem yaratan, hem büyüten topraktır bizi,
Üzerinde işitiriz ilk ninnimizi;
Fışkırttığı serin sular bize can verir;
Ormanları gönlümüze heyecan verir.

Hey arkadaş sende insaf duygusu yok mu?
Sana her şey veren, seni büyüten toprak
Senden bir tek kız aldıysa acaba çok mu?

Doğup ölmek… Millet için bunlar bir hızdır,
Toprak bizim beşiğimiz, mezarımızdır.
Toprak bizim anamızdır… İnsan yasına
Kapılarak nasıl söver öz anasına?

Hakikat ne şu göklerin derinliğinde,
Ne suların şairane serinliğinde…
Aristonun mantığında zerresi yoktur,
Fisagorda, Eflâtunda nebzesi yoktur.
Mefkûreler âleminde olunca kıtlık
Kafaların içerisinde başlar çıfıtlık:
Bir budala “zulüm yeter!” diye haykırır,
Bir it çıkar “proleter” diye haykırır!

Bir hayvanda hâkim olur cinsî heyecan,
Froyt denen yahudiye gider verir can…
Kimi kördür… Kendisine büyük gelir pek
Lenin denen o maskara vatansız köpek…

O ne felsefe ne de “din”in “hiç”inde,
O, toprağın asırlardan beri içinde…
Hakikati bulmak için onu eşmeli,
Yükselmekten bir şey çıkmaz, derinleşmeli…
Göğe doğru yükselenler bir gün yorulur,
Derinleşen hakikati toprakta bulur.
Şu ne başı, ne de sonu olmıyan toprak
Gömdüğümüz vücutlardan gıda alarak
Bize hayat verir, bize tarih, mazi yaratır.
Mazi köhne kitap değil, şanlı bir satır…

Mazi ırkın yarattığı çoksun bir seldir,
Mazi bizim alnımızı göğe yükseltir,
Geçmişlerin gecesinden ışık alırız…

Bir düşünsen mazideki olan işleri
Hâdisatın büyüklüğü seni şaşırtır.
İstersen gel yâd edelim o geçmişleri…

Kaynar elbet damarında halis Türk kanın,
Damarında çünkü kanı var “Atilâ”nın,
Avrupanın her ırkından toplanan ordu
Onu Galya ovasında zorla durdurdu.

İradesi yenilmeden sinirle ete
Vatan için karısını bırakan “Mete”
Yasa için kardeşini öldüren “Çingiz”

Yeryüzünde bırakmadan küçücük bir iz
Geçip giden milyonlarca adsız kahraman,
Ki her biri bugün bize vermektedir şan,
Bu erlerin cisimleri toprakta kaldı,
Hangisini hangisinden üstün tutmalı?
Her birisi bu toprağın, bu ırkın malı…
“Tonyukuk”un gizlenmiştir dehâ kanında,
Bismark onun at uşağı olmaz yanında…

“Alp Arslan”la “Kılıç Arslan” şanlı bir fasıl
Avrupayı rezil eden “Yıldırım”… Nasıl?

Düşünsene ne biçim bir kahraman erdir
Ankarada Yıldırımı eriten “Demir”…

Bu kadar mı? Bu saydığım ancak bir kaçı!
“Katerin”le neler yaptı acaba “Baltacı”?
Anafarta cephesinde kim durdu en son?
İlk dayağı kimden yedi kuduz Napolyon?

Sevdiğin kız şu toprağa eğer girdiyse,
Sen toprağı eskisinden fazla benimse.
Bil ki toprak ebediyen senin olmuştur.

Bu dünyada bizim bir genç kızı sevmemiz
Filhakika gayet doğru, hem de çok temiz
Bir gayedir… Fakat bunun hududu dardır…
Sevgiliden sevgili bir mefkûre vardır.
Biz kız solar, yahut senin tükenir aşkın,
İnsan kalmaz uzun zaman neşeli, taşkın…
Ya mefkûre? Ebediyet onunla birdir,
Kişioğlu müebbeden ona esirdir.

En mukaddes iki “Var”a böyle söversen,
Toprak ejder, mazi kanlı bir gece dersen,
İleriye bakamazsın, gözün kamaşır.
İstikbali kucağında bu mazi taşır…
Arkasında olmasaydı şanlı bir mazi
Bu milletten çıkar mıydı bir büyük “GAZİ”?
Kara toprak yine bizden gıda almasa
Kalır mıydı aramızda türe yasa?
Mazi bizim atamızdır, toprak anamız,
Biri bizi yetiştirir, biri verir hız.
Bu toprağa nasıl dersin kara bir ölü
Ki bağrında bütün şanlı ecdat gömülü.

Yabancılar bir gün yine akın ederse,
Ve zaferi kendisine yakın ederse,
Sevgilimi aldı diye bu kara toprak,
Tarihin ün meydanında uzun kalarak,
O toprağın uğruna sen can vermez misin?

Bu maziyle bu toprağa küfürden sakın,
Kendine gel, iradeni üstüne takın!
Savaşları, türeleri, yasalarıyla,
Zaferleri, bozgunları, tasalarıyla
Mazi ırkın yarattığı bir şaheserdir…

Hey arkadaş, sapıtmışın, doğru yola gir;
Hakkı neyse ver maziyle kara toprağın…
Onlar değil efsaneyle cansız bir yığın!

Bu ikisi ebediyen kutlanacaktır…
Ve bunları inkar eden, bil ki alçaktır…

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.367
  • 69.115
  • 3.367
  • 69.115
# 15 Eyl 2018 20:03:15
Kaçtığın, saklandığın ne varsa buluyor seni,
Seni buluyor karanlık bakışlardaki nefret…
Yalnızlıktan ördüğün çitler de olmasa, bir de erişilmezliğin
Kim korurdu ki seni keskin kenarlarından sözcüklerin.
Şehrin, dağınık bir yatak gibi bırakılmış sokaklarında ruhuna huzur arayan gezgin.
Gece hem yağmur yağdı hem ağladın.
Neyin nesi bu kendinden kendine katettiğin yolda
korkunun ve kuşkunun gölgeleri söyle,
Varoluşun bile bir meydan okumayken hayata.
Ah diyor, susuyor içini çekip.
İncecik bir sessizlik.
Sanki bir ünleme yaslanıp dinleniyor yorgun sesi,
Gözlerinde Eylül yapraklarının rengi…

Oya Uysal

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.316
  • 223.618
  • 28.316
  • 223.618
# 17 Eyl 2018 17:48:53
Hangimiz gönül almaya geç kaldık?
Kalplerin camdan olduğunu unuttuk.
Hiç kırılmaz sandık…
Hangimiz samimi, hatır sormalara geç kaldık?
Yitirilen zamanda kazanılan anılarımızın hatırına sevemez miydik?
Karşılığı olmayan bir kaç cümleyi kuramadık.
Yurtsuzluğumuzu,kimsesizliğimizi hesaplamadan kırdık, kırıldık
Barışa dair eylemlerde el ele vermek için hangimiz geç kaldık?

Çevrimdışı ayse14882

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 616
  • 4.662
  • 616
  • 4.662
# 18 Eyl 2018 16:22:38
Babam İçin – Sabahattin Ali
“Allahım! .. İşte bugün,
Şu zavallı ömrümün
En matemli bir günü.

Elim böğrümde kaldım,
Ben bugün haber aldım:
Babamın öldüğünü.

Bitti hayatın tadı,
Bu haber bırakmadı,
Dudağımda tebessüm.

Kalbim oyuldu yer yer,
Aman Yarabbi, meğer
Ne acıklı imiş ölüm”

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.316
  • 223.618
  • 28.316
  • 223.618
# 18 Eyl 2018 16:41:34
Söz De Duman Var
Ne vakit bir kelâm istesem senden
Sözünün kalbimi söküşü vardır
Visal beklenir mi böyle sevenden
Nazının boynumu büküşü vardır

Eksik bir nağmeyim lâlın dilinde
Bin âhla yaşarım gurbet elinde
Yâr gönlüm elinde, sazın telinde
Sazının mızrabı yakışı vardır

İsmini yazmışken al karanfile
Bu kaçış niyedir, nedir bu çile
Adımı andıkça ihanet ile
Sızının içime çöküşü vardır

Aşk dile gelmiyor yürekte gizli
Bana gelişlerin siz ile bizli
Zaman geçiyor bak hızlı mı hızlı
Hazanın yaprağı döküşü vardır

Bilirim ki, şimdi; canında canım
Kendime ağuyum sana dermanım
Yerim hazır, bekler, solunda yanım
Hazzının kanıma akışı vardır

İstersen sineme yasla başını
Susmakla içime dökme yaşını
Yıkma yüzün yere çatma kaşını
Gözünün gözüme bakışı vardır

Bağrı yakmaz ise o kor kor değil
Yangın yürekteyse çare kar değil
Şahsüvar! Dağ aşmak sana zor değil
İzinin yoluma çıkışı vardır

Mısranın saffında sitem manidar
Ateş yok desen de söz de duman var
Meramı dilinden hele bir dök yâr!
Yazının tabuyu yıkışı vardır"

Saadet Ün


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK