Yorumsuz! : Haberler

Çevrimdışı halilsaygi

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 221
  • 90
  • 221
  • 90
# 27 Ağu 2012 09:35:51
İl Milli Eğitim Müdürü Şerafettin Turan’ın görevinden istifa ettiği söyleniyordu. Ancak bir dizi ziyaret ve incelemelerde bulunmak üzere Konya’ya gelen Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, kendisinin istifa etmediğini, sağlık sorunları nedeniyle görevden alındığını dile getirdi. Dinçer, “Şerafettin Turan’ın tedavisi uzun soluklu olacak. Şu an Konya’da eğitim açısından bir sorun yok, eğitim ve öğretime hazır. Önümüzdeki günlerde yeni bir müdür ataması yapılacak” dedi.

Çevrimdışı morduman

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.520
  • 2.331
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.520
  • 2.331
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 29 Ağu 2012 23:05:56
Erdoğan ve Dinçer İçin MEB'de Tehlike Çanları Çalıyor
Erdoğan, Dinçer ve öğretmenlerin feryadını duymalı. Aşağıdaki mektup da, bir öğretmenimizden gelmekte. Bence AKP, hiçbir şeyi düşünmese bile yaklaşan seçimler bağlamında oy kaygısı ile bile olsa, bu ses(ler)e kulak vermeli… Aksi halde ciddi anlamda oy kaybetmeleri söz konusu olacak gibi…

  SEÇİMLERDE  OY ALMAK İÇİN BİLE OLSA ÖĞRETMELERİN FERYADINI DUYUN

Kendimiz de eğitimci olduğumuz için ve eğitim işinin içinde olmayı peygamber mesleği eda etmek kadar önemli gördüğümüz için, sıklıkla eğitim, öğretim, YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı uygulama(ma)ları konularında da yazılar yazmaktayız. AK  Parti , Polis,  Güvenlik , PKK-KCK, Ergenekon, Terör Sorunu gibi konularda yazdığımız makaleler sonrasında gelen mektuplar, e-mailler, sosyal medya da paylaşımlar, ‘twitter’ değerlendirmeleri, ‘face book’ tartışmaları ve makalelerin altına yazılan okuyucu yorumları ne kadar fazla ise, eğitim ve öğretmenler ile ilgili yazdıklarımızda da bir o kadar yoğun geri dönüt almaktayım…

Aşağıdaki mektup da, bir öğretmenimizden gelmekte. Bence AKP, hiçbir şeyi düşünmese bile yaklaşan seçimler bağlamında oy kaygısı ile bile olsa, bu ses(ler)e kulak vermeli… Aksi halde ciddi anlamda oy kaybetmeleri söz konusu olacak gibi… Benden söylemesi…

Öğretmenimizden gelen mektup ise aynen şöyle;

‘…Sayın Önder Hocam,

Bir öğretmen olarak MEB’daki sıkıntıları sizin gibi duyarlı bir yazarımızla paylaşmak istiyorum. Bakanın ve bürokratlarının sözlerini nasıl tutmadıklarını ve yeni sistemde ortaya çıkacak sorunlara çözüm üretmek yerine nasıl hasıraltı edip ortalığı güllük gülistanlık gösterdiklerini somut örneklerle anlatmaya çalışacağım.

1- Yeni eğitim sitemine geçişle öncelikle 30 bin sınıf öğretmeni fazlalılığı oluştu. Sayın Bakan, mayıs ayında medyada verdiği beyanatla ortaokula dönüşen okullardaki 4. ve 5. sınıf öğretmenlerinin en yakın ilkokula aktarılacağını defalarca belirtti. Ancak bu koca bir yalan. Çünkü 4-5. sınıf öğretmenleri değil, kıdemi en düşük öğretmenlere bile zorla il içi tayin başvurusu yaptırıldı. Eğer tayinleri çıkmadıysa, belirsiz bir yere re'sen atanacaklar. Yani eğer çocuğunuz 2 ya da 3. sınıfta okuyorsa, öğretmeni okulun kıdemsiz öğretmenlerinden biriyse, sizi eylül’de bir süpriz bekliyor. Çünkü çocuğunuzun öğretmeni, kendisi istemediği halde değişmiş olabilir.

2- MEB Temel Eğitim Genel Müdürü, (üç ay önce) öğretmen fazlalığı oluşmayacağını, çünkü temel eğitim çağını 60. aydan başlatarak böylece 1. sınıflarda fazladan şubeler açacaklarını iddia etmişti. Halbuki sayın bayanın (eğitim camiasının içinden gelmeyen biri olarak) mevcut öğrencilerin çoğunun ikili eğitim yapan okullarda okuduklarından, okulların fiziki yapılarının yeni derslik açmayajanskamu yerleri olmadığı için, mümkün olamayacağından haberi yoktu. (Şimdi haberi oldu ama çözüm üretemiyorlar ve çaresizler)

3- Sayın Bakan; ‘yeni eğitim sisteminde sadece 10 büyük şehirde sorun var, diğerlerinde sorun yok’ diyor ve bu şekilde sayısal küçümseme yapıyor. Halbuki bu on şehir, ülke nüfusunun yüzde 70’ini barındırıyor. Yani sorun büyük ama bakan sadece 10 şehir diyerek sorunu küçük göstermeye çalışıyor.

4- Sayın Bakan, yaptıkları düzenlemeyle eğitim yaşının sadece iki ay erkene alındığını iddia ediyor. Halbuki 66 aylıklar üç ay, 60 aylıklar altı ay daha erken okula başlamış olacak. Bu da bir sonraki yılın yüzde ellisini erkenden okula kaydetmek demektir.

5- İstanbul Milli Eğitim Müdürü, İstanbul'daki okulların 1. sınıflarının 47 öğrenci sayısını geçmeyeceğini söyleyip halkı kandırıyor. Birçok ilçede 80 kişilik sınıflar olacağını şimdiden haber vereyim. Yazık o sınıflarda okumak zorunda kalacak olan çocuklara.

6- Bir sınıf 80 kişi. Bir yanda norm fazlası olan öğretmenler, diğer yanda ise bir öğretmene üç öğretmenin yapacağı işi yaptırmak. Ne acı bir durum, değil mi?

7- Sayın Bakan her defasında Avrupa’yı örnek gösterip, bizim okullarda ders saati az diyor. Buna katılıyorum. Bence de eğitim günde sekiz saat olmalı. Ancak Sayın Bakan Avrupa’da ikili eğitimin olmadığını neden ifade etmiyor. Bizde bu sene okullarda ikili eğitimler sayesine 8+6=14 saat ders olacak. Öğrenciler (özellikle 1. sınıflar) akşam 19.00 da okuldan çıkacak. Avrupa da bu şekilde de eğitim veren okul var mı acaba?

8- Öğretmenler bakan tarafından hep çalışmayan, yatan şeklinde lanse edildi. Bu eğitim-öğretim yılına bakanı tarafından aşağılanan eğitimciler, inanın moralleri sıfır olarak eğitime başlayacaklar. İstediğiniz teknolojiyi okullara getirin. Ama en önemli faktör öğretmenlerdir. Siz öğretmenin moralini bozarak mı eğitimde kaliteyi artıracaksınız?

9- Sayın Başbakan çıkıp dedi ki; ‘on beş saat çalışan bir öğretmenle, sekiz-beş mesai yapan memuru nasıl bir tutayım?’ Unutmasınlar ki biz mesai yapmıyoruz. Biz amele değiliz ki, parmak hesabıyla mesai hesaplansın. Biz eğitim yapıyoruz. Bunun başka hiçbir meslekte karşılığı yok. Ayrıca ben yılda yirmi sınav hazırlıyorum. Okulumun sınıf mevcutları 30’un altındadır. Bir de siz 50 kişilik sınıfları düşünün. 1400 sınav kağıdı okuyorum. 700 ödev okuyorum. Bunların değerlendirme raporlarını hazırlıyorum. E-okula binlerce not giriyorum plan-program yapıyorum. Derse hazırlanarak geliyorum ve bunların hepsini de evde yapıyorum. İnanın Başbakan’ın bu sözleri bizleri çok üzmüştür. Başbakan da hata yaptığını anlamış olacak ki, bu konuda bir daha konuşmadı ama 10 yıldır desteklediğim başbakana bu bakan durdukça bir daha kesinlikle oy kesinlikle yok. Çünkü eğitim şirket yönetilir gibi yönetilemez.

10- Sayın Bakan "yılda elli bin öğretmen yer değiştiriyor. Bu da eğitimi olumsuz etkiliyor" diyor. MEB’ın resmi verilerinde, en çok olduğu yıl yirmi bin. Geçen sene ise on beş bin. Allah aşkına 700 bin öğretmen içinde yüzde 2-2,5 çok mu? Bakan niye gerçekleri çarpıtıyor? Bu sene eş durumu tayinlerinde birçok il tayine açılmadı. Asker polis öğretmen hepsi mağdur oldu. Bir polisin tayini Yüksekova'dan Ankara'ya çıkmış. Eşi de sınıf öğretmeni olarak orada kalmış. Bu vatan için canını ortaya koyarak hizmet edenlere, bu işlem reva görülür mü? Bakan diyor ki, ücretsiz izin alsınlar. Bir insanın gelirini bir anda yarı yarıya indirirsen hayatı altüst olmaz mı?

11- Sayın Bakan, okullarda kayıt dönemi iki ay bağış alınmayacak diyor. Peki iki ay o okuldaki hizmetlilerin temizlik masraflarının nasıl karşılanacağı konusunda bakanın neden bir önerisi yok. Sayın bakan bağış problemi olmayan birkaç okulu örnek gösterip sorun yokmuş gibi davranıyor. Halbuki büyükşehirlerde çocukların büyük bir kesimi, kenar mahallelerdeki bağıştan başka gelirleri olmayan kalabalık okullarda okuyor.

12- Sayın Bakana yeni bir konu sorulduğunda "bunu veliyle tartışır, öyle karara varırız diyor." Peki eğitimin bizzat alanında çalışan öğretmenin fikirlerine neden hiç değer verilmiyor? Sizce personeline güvenmeyen bir bakanın ve bakanlığın başarılı olması mümkün mü?

13- Yeni sistemle ortaya çıkan sorunlarla ilgili olarak bütün sendikalar, eğitim uzmanları, akademisyenler ve pratik uygulayıcılar çözüm yolları sunuyor. Ama inanın Kur'an'ın ifadesiyle bakanın ve bürokratlarının sanki 'kulaklarında bir ağırlık varmışcasına' hiçbirini dinlemiyor. Bu kadar öneriye, çözüme kapalı bir bakan, bir Müsteşar ben hayatımda görmedim. Yazın iki ay boyunca hiçbir şey yapılmadı. Okullarda idareciler dahi ne olacağını kestiremiyor.

14- MEB’da herkes yukarıya şirin görünmek için çalışıyor. Yukarıdakiler de aşağıdan sorun gelmesini istemiyor. Size bu uğurda yapılan bir sahtekârlıktan da bahsetmek istiyorum. İki sene önce Ankara'da bir okul, velilerden yeterince bağış gelmeyince temizlikçilere maaş ödemiyor ve işçilerini işten ayrılıyor. Olay basına "çöp okul" diye yansıyor. Bakanlıktan ilçe milli eğitimine kadar, sorunu çözmek yerine müteselsilen yukarıdan aşağıya, bu olay basına niye yansıdı diye olmadık hakaretler yapılıyor. Okul Müdürü stresten mahvoluyor. Şimdi gelelim işin sahtekarlık tarafına. Bu okul Sincan'da ve o sene 56 şubesi ile toplamda 3000 kusur, sınıf başına da 50-60 öğrencisi bulunan bir okul. Fakat ne var ki ‘ankara.meb gov.tr’ adresindeki o yılın eğitim istatistiklerinde -ki bunlar her sene yayınlanır- okulun şube sayısı kağıt üstünde 90 gösterilerek, kalabalık sınıfların öğrenci ortalaması, gerçekle taban tabana zıt bir şekilde 30’lara indiriliyor. Eminim bu durum, bu sene de farklı değildir. Şimdi bu sahtekarlık sırf yukarıya başarılı görünmek için, İstanbul-Ankara gibi büyükşehirlerde sıklıkla yapılmaktadır. Onun için, yukarıda sözünü ettiğim İstanbul Milli Eğitim Müdürünün bu sene birinci sınıflarının 47 mevcudu geçmeyeceğini söylemesine asla inanmayın diyorum. Aldığım bilgilere göre, bahsi geçen okula bu sene 700 tane birinci sınıf kaydı yapılmış ve 90 civarında sınıf mevcuduyla da eğitime başlayacakmış. Oradaki okul idarecisine, öğretmene, öğrenciye, veliye Allah yardım etsin. Onun için de ben diyorum ki ; 17 Eylül eğitim için tam bir kaos olacaktır ve bakan bundan sıyrılabilmek için yine suçu ya okul idarecilerine yada öğretmenlere atacak.

15- Hocam, inanın moralim çok bozuk. Sayın Bakan artık bizi insan yerine bile koymuyor. Ama biz öğretmenler, Sayın bakan’ı hadi geçtik ve bir kenara koyduk ama Sayın Başbakan’a da çok kırgınız. Üzgünüz. Ruh halimiz çok kötü. Derdimizi kimseye anlatamıyoruz. Bu sene ilk defa, bir eğitim-öğretim yılına, böylesi olumsuz duygularla başlıyoruz. Sizlerin büyük bir kitleye ulaştığınızı biliyoruz ve bizim sesimiz – soluğumuz olmanızı arzuluyoruz. Ben daha önceden memurlukta yaptım. İnanın akşama kadar masa başında memurluk yapmak, 30 kişilik bir sınıfla 40 dakika ders yapmaktan çok daha kolay. Biz kimseden bir iltifat beklemiyoruz. Sadece bizim devletimizi sevdiğimizin onda biri kadar, devlet büyüklerimizin de bizi sevmesini ve sorunlarımızla birazcık eğilmelerini / ilgilenmelerini istiyoruz. Unutmasınlar ki eğitim öğretmenle başlar, öğretmende biter...’

Hocamızın mektubunda yazdıklarının hepsi de sanki doğru, değil mi? Bu sorunlara çözüm bulacak mercii de, öncelikle Milli Eğitim Bakanı, Bakanlık Müsteşarı ve bakanlığın üst düzey yöneticileri, değil mi? Bunlar ya çözüme kavuş(turul)acak ve ‘hallolacak’. Ya da hem AK Parti Hükümeti, hem de Milli Eğitim Bakanına sandıkta bir hal-olacak, değil mi?..

Dost acı söylermiş. Ben de acı söylüyorum ve diyorum ki, Milli Eğitim de tehlike çanları çalıyor!..

Twitter: @onderaytac

E-mail: tarafim@gmail.com

önder aytaç bir tv programına çıkıp bunnları söylemeli

Çevrimdışı yeni4242

  • Bilge Üye
  • *****
  • 8.472
  • 119.220
  • 8.472
  • 119.220
# 30 Ağu 2012 12:53:08
Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenin sicilini bakacak
(ÖĞRETMEN ATAMALARINA "GAZİANTEP" AYARI)


Terör örgütünün Gaziantep'te düzenliği bombalı saldırıda Siverek'teki bir okulda bir müdür yardımcısının olayın içinde olduğunun ortaya çıkması üzerine Bakanlık harekete geçti.

Öğretmen alımları ve öğretmen yetiştirme stratejisini yeniden planlayan Bakanlık, öğretmen adaylarının sicilini detaylı incelemeye alacak ve buna göre öğretmen alacak.
ÜNİVERSİTE HAYATI İNCELENECEK
KPSS'den yeterli puanı alıp öğretmenlik için başvuranlara birtakım zorluklar getirilecek. Öncelikle istenen sabıka kaydı detaylı bir şekilde incelenmesi ön planda tutulurken, bunun yanı sıra öğretmen adaylarının üniversitedeki yaşamı da mercek altına alınacak. Öğretmen adaylarının üniversitede katıldığı gruplar ile yer aldığı platformlar, eylemler teker teker incelemeye alınacak. Ayrıca öğrencinin üniversite hayatında hakkında açılan soruşturmalar ve aldığı disiplin suçları de denetlenecek. Bakanlık bu detaylı çalışma sonrasında öğretmen adayının 'öğretmenlik' yapabileceğine kanaat getirecek.
Üniversiteye girdikleri andan itibaren izlenecek olan öğretmen adayları, mesleğe geçmeden önce kapsamlı bir psikolojik teste de tabi tutulacak. Uygulanacak testlerle mesleğe yatkınlığının anlaşılması planlanan adayın ayrıca terör örgütüne bakış açısı, yatkınlığı ve sempatisi araştırılacak. Testlerden başarısız olan adaylar öğretmen olamayacak.
ŞİKAYET EDİLEN ÖĞRETMENE İNCELEME
Milli Eğitim Bakanlığı hakkında şikayet olan öğretmenleri de yakın takibe alacak. Herhangi bir öğretmen hakkında yapılan, öğrenci, veli veya meslektaşlarından gelen şikayetleri de değerlendirecek olan Bakanlık buna göre öğretmeni belli bir süre incelemeye alacak. Daha sonra öğretmen gelen şikayetler doğruyu yansıtmadığı takdirde işine devam edecek. Ancak aksi bir durumda öğretmen meslekten ihraç edilecek.

Kaynak:Bugün

Çevrimdışı ayteking

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.023
  • 20.847
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.023
  • 20.847
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 30 Ağu 2012 15:06:16
bu da basından...

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 30 Ağu 2012 18:58:15
MEB'de katı tayin kriteri 48 kişi için delindi
On binlerce öğretmeni ve ailesini ilgilendiren eş durumu ve özür grubu tayinlerini, yaşanan tüm dramlara karşın katı kurallarla sınırlayan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), “48 şanslı öğretmeni” Ankara merkez ve taşra teşkilatında “görevlendirdi”. Görevlendirilenler arasında AKP’li bakanlar ve milletvekili yakınları da bulunuyor. Ömer Dinçer, bakanlık koltuğuna oturduktan sonra görevlendirmelere sıcak bakmadığını belirtmiş ve temmuz ayı başında bakanlıktaki tüm görevlendirmeleri iptal ederek başka okullarda ya da geçici görevle çalışan öğretmenleri okullarına döndürmüştü.
 
Dinçer, bakanlık koltuğuna oturduktan sonra öğretmenlerin asli kadrolarından başka kadrolara kaydırılmasına yol açan geçici görevlendirmeler konusunda net bir tavır takınmıştı. Bu kapsamda 21 bin 652 öğretmen bulunduğuna işaret eden Dinçer, bunlardan 3 bin 440’ının kadrosunun bulunduğu okul dışındaki okullarda, 4 bin 615’inin norm fazlası olduğundan diğer okullarda, 521’inin norm fazlası olduğundan il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde, 12 bin 593’ünün çeşitli nedenlerle diğer okullarda, 438’inin bakanlık merkez teşkilatında, 45’inin de başka ildeki okullarda görev yaptığını bildirmişti.
 
 
Referans güçlü olunca...
 
Ancak bakanın bu kararlı tutumu, aradan daha 1 ay geçmişken delindi ve ortaya yine Türkiye’ye özgü bir tablo çıktı. “Yüksek makamlarda tanıdığı olanlar” bu kuralı deldirdi. Milli Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü’nce, Ankara Valiliği’ne gönderilen bir yazıda 48 kişinin Ankara’nın çeşitli okullarında görevlendirildiği bildirildi. Cumhuriyet’in ele geçirdiği 48 kişilik listede yer alan isimlerse dikkat çekici. Bunların arasında Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın yakını Kemal Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı, AKP Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’ın yakını Aslıhan Akdoğan, AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’in yakını Hatice Çelik, AKP Muş Milletvekili Faruk Işık’ın eşi Meral Işık da yer alıyor. Çok sayıda öğretmenin ailelerinin yanına gelebilmelerinin yolu olan özür grubu tayinlerinde bile sıkı davranan bakanlığın, 48 kişiye “geçici görevlendirme” yapmasının kamuoyunda sert tepki çekeceği ifade ediliyor.
 

Çevrimdışı sultanmurat

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.620
  • 6.140
  • 2.620
  • 6.140
# 30 Ağu 2012 23:55:19
Öğretmenlere mesleki gelişim eğitimi

MEB, ilköğretim kurumlarında görev yapan yaklaşık 460 bin öğretmene okullar açılmadan önce mesleki gelişim eğitimi verecek.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB), ilköğretim kurumlarında görev yapan yaklaşı...k 460 bin öğretmene okullar açılmadan önce vereceği mesleki gelişim eğitimleri 3 Eylül Pazartesi günü başlıyor.

Uzaktan eğitim yoluyla verilecek eğitimler, 3-7 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek.
Eğitim kapsamında ilkokul 1. sınıfları okutacak öğretmenlere hem oyun ve fiziki etkinlikler dersine yönelik hem de okuma yazmaya hazırlık için bilgiler aktarılacak.

4+4+4'ün uygulama esaslarının yanı sıra FATİH Projesi de kapsamlı ele alınacak.


personelmeb.net

Çevrimdışı nirsen81

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.461
  • 4.058
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.461
  • 4.058
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 31 Ağu 2012 10:40:26
Atatürk ilkeleri dersi kalkıyor...

31.08.2012 10:33:20

YÖK, üniversitelerde İnkılâp Tarihi dersi okutulması uygulamasının kaldırılması üzerine çalışma yapıyor.
 
Üniversitelerde Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersinin kaldırılması gündemde. Taraf Gazetesi’nden Tuğba Tekerek’in haberine göre yükseköğretim kanunundaki “Atatürk milliyetçiliğine bağlı” öğrenciler yetiştirme hedefi doğrultusunda konulmuş olan dersin kaldırılmasıyla ilgili YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, açıklama yaptı.
 
Çetinsaya, “Dersin ve üniversitelerdeki Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüleri’nin kaldırılması için çalışmalar yapılıyor mu” sorusuna cevaben “Yükseköğretim yasası değişikliği kapsamında bu konular gündemimizde, tartışılıyor” dedi.
 
Üniversitelerde Türk Dili ve Edebiyatı dersiyle birlikte tüm öğrencilerin alması zorunlu olan Atatürk İlkeleri dersinin yasal dayanağını 1981 tarihli yükseköğretim yasası oluşturuyor. Yasada yükseköğretimin amaçları sıralanırken öğrencileri, “Atatürk İnkılâpları ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine bağlı” yetiştirmek ilk sırada yer alıyor. Çetinsaya’nın açıklaması, bu ifadenin de değişebileceğine işaret ediyor.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.382
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.382
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 11 Eyl 2012 23:39:32
Gelişmiş Ülkelerde Eğitim ve Öğretmenlik Mesleği

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in sıkça bahsettiği PISA sınavı nedir? PISA sınavı sonuçlarına göre dünyada en başarılı ülke hangisidir? Bu ülkenin eğitim sistemi nasıldır ki bu kadar başarılı olmaktadır?


 
PISA, 15 yaş grubu öğrencilerin kazandıkları bilgi ve becerilerin değerlendirilmesine yönelik yapılan bir tarama araştırmasıdır. 2003 ve 2006 yıllarında yapılan PISA sınavlarında Finlandiya birinci olmuştur. Finlandiya’nın bu başarısının sırrı nedir? Bu yazımızda bu soruya cevap aramaya çalışacağız. Bilinmelidir ki Finlandiya’nın eğitimdeki başarısı birçok bilimsel araştırmaya konu olmuştur. Bu yazı, yazarının bilimsel yayın çalışmalarından derlenmiştir.
 

Finlandiyalı öğrenciler için okullar ev ortamından farksızdır. Öğrenciler ayakkabılarını çıkarıp çoraplarıyla veya terlikleriyle sınıflara girmektedirler. Finlandiya’da sınıf mevcudu 15-25 arası öğrenciden oluşmaktadır. Öğretmenler ve öğrenciler için belli bir giyinme biçimi, üniforma, kravat gibi kavramlar olmayıp giyim serbesttir. Finlandiya’da; zorunlu temel eğitim boyunca, değerlendirme adına herhangi bir ulusal sınav veya yılsonu sınavı yoktur ayrıca bu ülkede özel okul kavramı bilinmemektedir. Zorunlu eğitim 7 yaşında başlayıp 16 yaşında biten 9 yıllık bir süreçtir. Finlandiya’da en başarısız öğrenci ile en başarılı öğrenci arasındaki puan farkı çok düşüktür. Finlandiya’da öğrenciler ilk 6 yıl Türkiye’deki ilkokul seviyesinde eğitim almaktadırlar ve bu 6 yıl boyunca resim, müzik vb. gibi dersler haricinde bir öğretmen tarafından(sınıf öğretmeni) eğitim verilmektedir. Okuldaki bitkilerin bakımı, kütüphanedeki işler, atık kâğıtların toplanması, bahçe ve akvaryum işleri, çöplerin toplanması, mutfak yardımı gibi gündelik işleri öğrenciler sırayla yapmaktadır. Öğrenciler böylelikle yeterliliklerini geliştirmekte ve okullarını benimsemektedirler. Öğrenciler okullarını ikinci evleri gibi görmekte, öğretmenlerini de anne/baba gibi sevmektedirler.
 

Finlandiya’nın PISA da elde ettiği başarısının altında yatan en önemli sebeplerin başında öğretmen yetiştirme programı gelir. Öğretmen olabilmek için; kabul testi, kitap sınavı, mülakat ve örnek ders veya grup tartışması yönetmek aşamalarını geçmek gerekmektedir. Öğretmen olmak için lisans programı bitirmek yeterli değildir. Sadece okulöncesi öğretmenleri lisans derecesine sahipken diğer öğretmenlerin tamamı yüksek lisans derecesine sahip olmak zorundadır. Lisans eğitiminden sonra sınıf öğretmeni (1 ile 6. sınıflar) adayları eğitim bilimlerinden branş öğretmeni (7 ile 12. sınıflar) adayları ise kendi alanıyla ilgili tezli- yüksek lisans derecesine sahip olmak zorundadır.
 

Finlandiya’da yapılan bir anket çalışmasında gençlerin tercih ettiği meslekler içinde öğretmenlik mesleği çok büyük farkla birinci gelmektedir. Öğretmenlik, yüksek statülü ve maddi anlamda da getirisi yüksek bir meslek olup liseden mezun olan en başarılı öğrencilerin tercih ettiği programların başında gelir. Ulusal müfredatın ışığında her öğretmen kendi müfredatını geliştirmekte ve okutacağı kitabı seçmekte özgürdür. Okullarda yaptıkları öğretim herhangi bir denetleme veya kontrole tabi değildir. Yapılan çalışmalarda öğretmenlerin büyük çoğunluğu yaptığı işi sevdiğini ve bundan zevk aldığını ifade etmektedir. Finlandiya’da öğretmenlik mesleği “sözde değil, özde kutsal” bir meslektir.
 
Feridun Fikret AKSU

 

Çevrimdışı whoojer82

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 407
  • 1.004
  • 407
  • 1.004
# 15 Eyl 2012 12:03:57
Ahmet Sağırlı -Türkiye gazetesi...

Müslümanların Sultan Hamid gibi bir Halifesi olsaydı, böyle perişan halde sağa sola savrulmazlardı. Başıboş (sahipsiz) kalınca akıl devreden çıkıyor.
Rezistanslı sivrisinek öldürücülere çarpıp düşen canlılardan farkımız kalmıyor.
Bir film yüzünden halk infiale kapılmış, Mısır’da milyona yakın insan toplanmış, Bingazi’de bir grup Amerikan Elçiliğini basmış, üç kişiyi öldürmüş.
Bu kadar mı basit bu işler?
Bu ülkelerde, bu bölgede her taşın altında ABD arama hastalığı var.
İnsanlar öfkesini iki yere boşaltıyor.
Varsa yoksa İsrail, orada hızını kesmezse ABD.
Siz hiç Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Mısır’da İngiliz’i telin eden gruplara rastladınız mı?
İngiliz böyle mahir işte. İsrail’i paratoner olarak kullanıyor, gelen şimşekler yıldırımlar onun üzerinden kayıp toprağa akıyor.
İcabında tereyağından kıl çeker gibi ufak bir hamleyle ABD’nin bile manevra sahasını daraltıyor.
ABD ne yapacak bu saatten sonra.. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık.
Aman böyle hamakat örnekleri bizden ırak olsun, demek bencillik sayılır mı?
Bu biraz da müstahak olma meselesi.
Demek ki daha vakit saat gelmemiş.

>>> Yok devenin pabucu
Can Dündar’ın bir arkadaşı, önemli bir kitap yazma hazırlığında imiş. Emniyetten bir dostu aramış, “sakıncalı şeyler yazıyorsun” demiş.
Arkadaşı dehşete kapılmış.
-Nasıl haberdar oldunuz, diye sormuş.
Dostu da, “İnternete bağlı olduğun müddetçe bilgisayarına girip ne yazdığını görebiliyorlar” demiş.
Sonra arkadaşı yurt dışına gidip kitabını orada yazamaya devam etmiş..
Dostu yine aramış, bu sevdadan vazgeç, demiş.
İnternete bağlı olduğun sürece yurt dışı yurt içi fark etmez.
Böyle güzel bir hikâyenin sonu böyle mi bitmeliydi?
Devamı şöyle olmalıydı:
“Bunun üzerine arkadaşım, kitabını elle yazmaya başlamış. Dostu, arayıp bilgisayarı bırakmakla bizden kurtulamazsın, yolun başındayken bırak bu işi demiş.. Yazık olur emeklerine.. Daha 30. sayfadasın...”
Bunun üzerine arkadaşım “yahu madem uçan sinekten, kaçan böcekten haberdarsınız.. Yüksek enerjinizi biraz terör şeylerine harcayın deyince, dostu, “o başka iş” deyip telefonu kapatmış.
Senin telefonları dinlemiyorlar mı demek aklına bile gelmemiş.

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.853
  • 94.527
  • 10.853
  • 94.527
# 15 Eyl 2012 12:55:20
Çalışan velilere iyi haber

Daha önce çocuklarını sadece evlerine en yakın okullara yazdırabildikleri için bazılarının hayatı oldukça zorlaşan çalışan anne-babalara, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan rahatlatıcı bir haber geldi. Çalışan veliler, çocuklarını bundan böyle işlerine en yakın okullara da yazdırabilecekler.

Hürriyet gazetesinden Esra Kaya'nın haberine göre; Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), e-okul sistemi üzerinden öğrencileri evine en yakın okula kaydetme uygulamasını, çalışan anne ve babalar için değiştirdi.

Bakanlığın aldığı kararla, bu yıl ilk kez, anne ve baba çalışıyorsa, çocuklarını işyerlerine yakın bir okula kaydettirebilecekler.

Tek kısıt sınıf mevcudu

Bakanlık, anne-baba her ikisi de özel ya da kamu sektöründe çalışan velilere, çocukların kayıtlarını işyerlerine yakın okullara nakil edebileceklerini duyurdu.

Ayrıca öğretmenlerin de istemeleri durumunda çocuklarını görev yaptıkları okullara alabilmelerine izin verildi. Nakiller için tek şart, nakil yapılacak okuldaki sınıf mevcudunun 35’i geçmemesi olacak.
Bazı velilerin çocuklarını evlerine yakın okullara değil diğer semtlerdeki okullara kaydettirebilmek için sahte ikametgâh belgesi aldıklarını, ev kiraladıklarını ya da çocuklarını akrabalarının yanında yaşıyor gibi gösterdiğini belirleyen bakanlık yetkilileri harekete geçti.

MEB yetkilileri, “Öğrencinin nakilleri ve kayıtları e-okul sisteminden sürekli kontrol ediliyor. Gerçeğe aykırı belgelerle kayıt yapan öğrencilerin kayıtları evlerine en yakın okula tekrar kayıt ettirilecek ve nakli yapan yöneticiler hakkında yasal işlem başlatılacak” dediler.


[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] ündem

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.871
  • 512.407
  • 32.871
  • 512.407
# 22 Eyl 2012 09:31:38
Akaryakıt, içki ve tapu harçlarına vergi zammı

Maliye Bakanlığı’nın bir süredir üzerinde çalıştığı tedbir paketi kapsamında akaryakıt, alkollü içecek ve tapu harçlarında vergi zammı yapıldı.

Buna göre akaryakıtta litre başına 30 kuruş vergi zammı yapılırken, rakıda 11 TL, vokta ve cinde ise 12 TL’yi bulan oranlarda vergi zammı yapıldı. NTV’nin haberine göre Maliye Bakanlığı’nin bir süredir üzerinde çalıştığı tedbir paketi kapsamında alınan önlemler bugünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, akaryakıt, alkollü içecek ve tapu harçlarında vergi zammı yapıldı. Akaryakıtta 95 oktandan düşük, kurşunsuz 95 oktan ve kurşunsuz 98 oktan ise litre başına 30 kuruş, motorin ve lpg için ise yine litre başına 30 kuruş oranında zam yapıldı. Alkollü içeceklerde değişen oranlarda zam yapılırken, birada 9 kuruş tutarında yapılan vergi zammı, rakıda 11 TL’yi, votka ve cinde 12 TL’yi, likörde ise 30 TL’yi buldu.


Yine Resmi Gazete’de açıklanan vergi zammına göre bundan önce binde 16,5 oranında alınan tapu harçları, binde 20’ye çıkarıldı.

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.853
  • 94.527
  • 10.853
  • 94.527
# 24 Eyl 2012 18:37:45
Konuşamayan çocuğa köpekli eğitim.

Konuşma güçlüğü çeken çocuklara uzman gözetiminde özel sınıflarda köpeklerle eğitim veriliyor.

 Bursa Büyükşehir Belediyesi ile Uludağ Üniversitesi arasındaki işbirliği protokolü çerçevesinde uygulanan ‘Yaşlı ve çocuk bireylerde hayvan destekli terapi’ kapsamında konuşma güçlüğü çeken çocuklara uzman gözetiminde özel sınıflarda köpeklerle eğitim veriliyor.

Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığına bağlı Engelliler Şube Müdürlüğü çalışanları ile Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Türel Özkul ve engellilere yönelik hizmet veren sivil toplum kuruluşları yapılan toplantılar sonucunda eğitimlere Yeni Gün Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde başlandı. Finansmanı Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığına bağlı Engelliler Şube Müdürlüğü tarafından karşılanan projenin yürütücülüğünü ise Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Türel Özkul üstlendi.

Büyükşehir Belediyesi Engelliler Şube Müdürlüğü’nde görevli Evrim İnsel’in de yardımcı araştırıcı olarak görev aldığı proje kapsamında üç ay boyunca her Çarşamba Jale Üntürk ve köpeği Çıtır ve her Perşembe Murat Demir ve köpeği Coffee dil ve konuşma güçlüğü olan çocukları, Dil ve Konuşma Terapisti Esra Emine Özkan gözetiminde bir kişilik özel sınıflarda ziyaret ediyor.

Köpeklerle yapılan bu ziyaretlerin çocukların gelişimine pozitif etkilerini ortaya koyabilmek için ilk terapi uygulamasından önce Çocuk Gelişim Uzmanları Zeynep Çetintaş ve Leman Kaya tarafından Denver ve Portage testleri yapıldı. Bunun yanında Esra Emine Özkan tarafından Türkçe Sesletim ve Dil Bilgisi Testi ile Türkçe Erken Dil Gelişim Testi uygulandı.

Üç aylık çalışmanın sonunda aynı testler tekrar uygulanarak, çocukların kaydettiği ilerleme; aynı yaştaki, benzer rahatsızlık gösteren, terapi yapılmayan, kontrol grubunu oluşturan çocukların gösterdiği ilerleme ile karşılaştırılarak değerlendirilecek.

Çevrimdışı Derin87

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 131
  • 987
  • 131
  • 987
# 29 Eyl 2012 07:32:16
İnternet üzerinden fişleme
 29 Eylül 2012
 
Kişisel verileri ve iletişimin gizliliğini ihlal ettiği, temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı davrandığı gerekçesiyle Avrupa Birliği ülkelerinde yasaklanan Phorm isimli şirket, Türkiye’ye Harir
 i Telekom aracılığıyla girdi.
 
TTNET ile anlaşma imzalayan bu şirket, iddialara göre, internet kullanıcılarının gezdiği siteleri, tıkladığı reklamları, izlediği videoları, doldurduğu formları takip ediyor. Böylece internete girenler fişlenerek, bilgileri isteyene satılabiliyor.
 
Fişleniyoruz!
 Kullanıcıların internetteki her adımını takip eden bir firma, TTNET ile anlaştı.
 
2007 yılında özelleştirilip, Hariri Telekom’a dönüşen Türk Telekom, internet servis sağlayıcısı TTNET aracılığıyla vatandaşları fişleme yolunda adım attı. Kişisel verileri ve iletişimin gizliliğini ihlal ettiği, temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı davrandığı gerekçesiyle Avrupa Parlementosu’nun AB sınırlarında faaliyetlerini yasadışı ilan ettiği Phorm isimli şirket, TTNET üzerinden Türkiye’de faliyete başladı. TTNET ile anlaşmaya varan Phorm’un sistemle internet kullanıcılarının bilgilerini şirketlere satabileceği belirtiliyor.
 
Phorm ne yapar?
 Böylece kurumun gözetleme ve fişleme merkezi haline geleceği öne sürülüyor. TTNET’in yeni hizmeti GEZİNTİ adlı servisin “gezinti.com” adres aracılığıyla izleme uygulamasını faaliyete geçireceği bildirildi. Phorm, kendi ifadesiyle kullanıcıların internet deneyimlerini daha fazla kişiselleştirmeyi amaçlıyor. Buna göre program, kullanıcıları, gezdiği siteler, tıkladığı reklamlar, izlediği videolar, doldurduğu formlar vb. aracılığı ile profilliyor. Elde edilen profile göre ticari olan ya da olmayan içerikler sunuyor. Yani İnternette kullanıcıların neler yaptığını, davranışlarını izleyip ona uygun reklamlar ve içerikler sunuyor. Bunu yaparken de tüm kullanıcılar izleniyor. Bu izleme DPI olarak bilinen teknolojilerle yapılıyor. Bu teknoloji internet hattını izleyip, gelen giden tüm verileri analiz ediyor. Bu durum kullanıcının takip edilmesi ve fişlenmesi anlamına geliyor. TTNET, “Phorm’un sunduğu hizmetten yararlanmak isteyen bir kullanıcının, yapılan davete mutlaka onay vermesi gerekiyor” deniyor. Ancak Alternatif Bilişim Derneği, bu açıklamanın yeterli olmadığını, bu izlemenin yine de bir şekilde onay olmadan da yapılabileceğini belirtiyor.
 
2005’te satılmıştı
 Türk Telekom’un yüzde 55 hissesi, 2005 yılında Lübnanlı işadamı Muhammed Hariri’nin sahibi olduğu Oger Telekom’a 6.5 milyar dolara satılmıştı.
 Aslında Türkiye’ye, telekomünikasyon sektörüne yatırım yapmaya karar veren kişi Muhammed Hariri’nin kardeşi Refik Hariri’ydi. Bilindiği gibi Hariri sermayesi bir yandan İngiltere diğer yandan Suudi sermayesiyle iç içe. 1989’da Suudiler Hariri aracılığıyla Lübnan iç savaşının taraflarına büyük paralar dağıttılar ve Taif anlaşmasıyla barışı sağladılar. Ardından Refik Hariri, Lübnan siyasetine damgasını vurdu. Refik Hariri, 2005’te uğradığı bombalı saldırıda öldürüldü. Ancak Hariri şirketler grubu, İngiliz sermayesinin de desteğiyle Türkiye dahil bir çok ülkede kritik firmaları satın aldı.

Çevrimdışı yun123

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
  • 408
  • 331
  • Matematik Öğretmeni
# 16 Eki 2012 19:37:00
 İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü Öğretmen Atama Ve Yer Değiştirme Grup Başkanı Hikmet ORMAN bu görevinden ayrıldı. Hikmet ORMAN'dan boşalan koltuğa Bekir ERDOĞAN getirildi.
15 Ekim 2012, Pazartesi, 10:38

 İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü Öğretmen Atama Ve Yer Değiştirme Grup Başkanı Hikmet ORMAN bu görevinden ayrıldı. Hikmet ORMAN'dan boşalan koltuğa Bekir ERDOĞAN getirildi. Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Grup Başkanlığı'nda yaşanan bu değişiklik sürpriz olmadı. Ancak; asıl tartışılması gereken konu tıpkı ÖSYM başkanlığında olduğu gibi hatayı yapan ile faturayı ödeyenlerin farklı kişiler olması. ‘'Öğretmen Atama''da işler yolunda gitmiyordu. Bunda herkes hemfikir. Ancak 90'lı yıllardan beri burada kök salan belli bir zihniyete mensup kadroların bu başarısızlığın asıl müsebbipleri olmalarına rağmen bu kadroların yerlerinde kalmaları da ayrıca düşündürücü… ÖSYM örneğini özellikle verdik. Çünkü oradaki yapılanmanın, orada yapılmak istenenin ve verilen mücadelenin ne olduğunu vicdan sahibi herkes görüyor.
 
Milli Eğitim Bakanlığı'nda da genel müdürler, grup başkanları gelip gidiyor… Ama zihniyet hep aynı. Çünkü kadrolar değişmiyor. Adeta Bakanlığın manipüle edildiği izlenimi oluşuyor. Kimin neden manipüle etmek istediğini bulmak ta sorumlu makamlardakilerin görevi. İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü Öğretmen Atama Ve Yer Değiştirmenin Yeni Grup Başkanı'nın ilk sınavı Anadolu Liselerine Öğretmen Atamaları. Bakalım yeni grup başkanı bu kadrolarla ilk sınavını nasıl verecek? Hep birlikte göreceğiz…

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.871
  • 512.407
  • 32.871
  • 512.407
# 19 Kas 2012 19:35:05
Çobanın şakası köyün kaderini değiştirdi...


Isparta'da çobanın ağaçlara astığı gelinlikler olay oldu.

Isparta'nın Yalvaç İlçesi'nde çoban Muhittin Karakoyun, çöpte bulduğu çok sayıda gelinliği ağaçlara astı. Ardından da, gelinliklerin kızının evlenmesi için dilekte bulunan ve bu dileği kabul olan biri tarafından ağaçlara asıldığı söylendi. Buna inanlar, köye gelip dua etmeye ve dilekte bulunmaya başladı.

GENÇ KIZLAR YATIRA AKIN ETTİ

Yalvaç'ın Hisaradı Köyü'nde oturan çoban Muhittin Karakoyun, 22 Ekim'de çobanlık yaptığı Sultan Dağı'na gittiği sırada köyün hemen dışındaki çöplük alanda çuvallar içinde eski 50 gelinlik ve yaklaşık aynı sayıda abiye elbise, etek ve kazak buldu. Çuvalları sırtlanan Muhittin Karakoyun, Hisarardı Köyü Boğaz Mevkii'nde yol kenarında yaklaşık 1 kilometre boyunca gelinlik ile elbiseleri ağaçlara astı. Yoldan gelip geçenler, bölgedeki 'yatır'ın hemen yanındaki ağaçlardaki gelinlik ve elbiseleri görünce şaşırdı. Köylülerin olayı birbirine haber vermesi üzerine meraklılar, gelinlik giydirilen ağaçları görmek için Boğaz Mevkii'ne akın etti. Herkes olanı biteni anlamaya çalışırken, Muhittin Karakoyun, meraklılara "Zengin bir işadamı 'yatır'a gelerek evlenemeyen kızı için adakta bulunmuş. Duaları kabul olmuş ve kızı evlenmiş. O da bu yüzden bir sürü gelinlik ve elbiseyi alıp ağaçlara giydirdi gitti" dedi. Anlatılan hikayeye inanan çok sayıda genç kız, evlenmek için buradaki 'yatır'a gelerek dua etmeye başladı.

ÇÖPTE BULDUĞU GELİNLİĞİ AĞACA ASTI

Yalvaç'ta taksicilik yapan Muhittin Karakoyun'un amcasının oğlu Ahmet Karakoyun, olayın tamamen bir şaka olduğunu ve kimsenin inanmaması gerektiğini söyledi. Muhittin'in çobanlık yaptığı Sultan Dağı'na giderken çöpte bulduğu gelinlikleri ağaçlara giydirdiğini ve ardından da böyle bir hikaye uydurduğunu anlatan Karakoyun, "Muhittin çok şakacıdır. Çöpte gelinlikleri gördüğünde aklına böyle bir şey gelmiş. Olayı bana anlattı. Anlattığı hikayeye hemen herkes inanmış. Bu olaydan sonra Yalvaç'ın dışından pek çok insan buraya dilekte bulunmak için geliyor" dedi.

YAKINDA KÖY TURİZM MERKEZİ OLUR

Taksici olduğu için bölgeden geçerken birçok kişiyi dua etmeye götürdüğünü aktaran Karakoyun, "Yatırın başında dua edip, dilekte bulunuyorlar. Lüks araçlarla gelenleri gördüm. Köye gelip giden eksik olmuyor. Yakında köy turizm merkezi olursa hiç şaşırmam" diye konuştu.

Ağaçlara takılan gelinlikleri kimsenin almadığını da vurgulayan Ahmet Karakoyun, "Muhittin, hikayesini atlattıktan sonra gelinliklerin alınmaması için de ayrı bir hikaye uydurmuş. Gelenlere, 'Bu gelinlikleri sakın almayın. Biri gelinliği almış ve bir daha onu gören, haber alan olmamış' demiş. Bu nedenle kimse gelinlikleri almaya cesaret edemiyor" dedi.


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK