Bunları Biliyor Musunuz?

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.144
  • 53.124
  • 4.144
  • 53.124
# 27 May 2020 20:17:27
İstanbul’un fethinde kullanılan topların en ihtişamlısı
ŞAHİ TOP NEREDE?
TOP İNGİLTERE’YE NASIL GİTTİ?
İngiltere, Portsmouth, Fort Nelson’da Sergilenen Top’un buraya nasıl geldiği hikayesi ise ilginçtir.
 Sultan Abdülaziz’in 1868 yılında yaptığı Avrupa seyahati sırasında İngiltere’nin en uzun süre tahtta kalan Kraliçesi Victoria Padişah Sultan Abdülaziz’den bu topu o zaman için 1000 paunda satmasını rica etmişti. Abdülaziz satılma isteğini geri çevirerek ancak HEDİYE edilebileceğini, zira “Bir Türk’ün silahını asla satmayacağını “ veciz bir dille söyledi. İşte o tarihten beri Fatih’in İstanbul’u Fetheden o toplardan birisi şu an İngiltere’de sergilenmektedir.

Yorumsuz...
(Alıntı )

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.144
  • 53.124
  • 4.144
  • 53.124
# 01 Haz 2020 22:41:31
Mardin'in Artuklu ilçesine bağlı Eskikale köyünden öğrenim gördüğü Fen lisesine yürüyerek gidip geliyordu. Küçüklüğünden beri bilime, teknolojiye ilgisi vardı. Fakat bilgisayarı yoktu, ailesinin durumu da öyle... Arkadaşından ödünç aldığı bilgisayarı ile katıldığı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen "Bilim Kampı" yarışmasında Türkiye üçüncüsü oldu. Hal böyle olunca Mardin Valiliği kendisine bir bilgisayar hediye etti. Dünyalar onun oldu. Kolları sıvadı ve sosyal medya sayesinde 2 Çin'den, 3 de Şili'den edindiği arkadaşları ile kurduğu ekibiyle farklı ülkelerden 500 projenin katıldığı "CERN Beamline" yarışmasında finale kaldı. Peki bu hikayenin kahramanı kim mi? Lise 3 öğrencisi Mardinli "Markus Acar" ismindeki bu genç...  Kazanırsa, CERN labaratuvarlarında çalışma fırsatı kazanan ilk genç Türk olacak.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.144
  • 53.124
  • 4.144
  • 53.124
# 04 Haz 2020 19:48:14
Başkumandan, düşmandan kurtardığı İzmir’de geçireceği ilk geceyi yaşıyordu. Zengin bir sofra hazırlandığı halde, ufak tefekle karnını doyurdu ve geç vakitlere kadar çalıştı. Ertesi sabah, erkenden uyandık. Hafif bir kahvaltıdan sonra vilayet konağına gittik. Vali, İngiliz konsolosuyla konuşuyordu. Biz gelince, ayağa kalktı ve konsolos ile Mustafa Kemal Paşa’yı tanıştırdı. Konsolos iyi Türkçe biliyordu. Paşa, Vali’ye sordu:
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
-Konu nedir?
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Vali anlattı:
-Sayın Konsolos, İngiliz tebası vatandaşlarla Rum ve Ermeni azınlığın güven altında olup olmadığından endişeleniyorlar. Kendilerine herkesin güven altında olduğunu bildirdim
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Mustafa Kemâl Paşa, Konsolosun Türkçe bildiğini biliyordu. Buna rağmen kendisine Vali’yi muhatap aldı:
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
-Ee, peki daha ne istiyormuş.
Bu soruya Konsolos Türkçe cevap verdi:
-Tebamız için Hükümetinizden yazılı teminat istiyorum.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Mustafa Kemâl Paşa:
-Ne yani, Yunanlılar zamanında siz, tebanızı daha emniyette mi görüyordunuz?
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Konsolos kasılarak:
-Evet, dedi. Yunanlılar buradayken tebamızı daha emniyette görüyorduk.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
-O halde buyurun tebanız ile birlikte Yunanistan’a gidin efendim.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Konsolos:
-Yani majestelerinin hükümetine savaş mı açıyorsunuz?
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Mustafa Kemâl Paşa:
-Siz kiminle. neyi konuştuğunuzu biliyor musunuz? Ben, Millet Meclisinin Başkanı ve Türk Orduları Başkumandanıyım. Savaş açmaya da barış yapmaya da tam yetkiliyim. Peki siz kimsiniz? Hükümetiniz adına savaş ve barış görüşmelerini yapmaya yetkili misiniz? Böyle bir yetkiniz varsa görüşelim. Yoksa (eliyle kapıyı gösterdi) buyurunuz dışarıya, efendim!
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Konsolos, Mustafa Kemâl Paşa’nın son sözü üzerine sapsarı kesildi ve tek kelime söylemeden kapıdan çıktı, gitti.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Mustafa Kemâl Paşa, adamın arkasından Vali’ye döndü:
-Bunlara yüz vermeyin Vali bey! Bir donanma önünde pısacak, bir blöf karşısında yelkenleri suya indirecek bir devletçik sanıyorlar bizi. Küstahlık derecesine bakın, Barut kokan bir odada adamın sorduğu şeye bak! Savaş halinde değiliz sanki. Bana savaş mı açıyorsunuz, diye soruyor!
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Birkaç saat sonra, İngiliz donanma kumandanı Hükümet konağının kapısından girerek, Mustafa Kemâl Paşa’nın odasına yöneldi. Nazik fakat öfkeli bir hali vardı. Ruşen Eşref kendisine ne istediğini sordu.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
-Başkumandan Mustafa Kemâl Paşa ile görüşmek istiyorum.
Birlikte odaya girdiler, kapı kapandı.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Amiral:
-Çok güç koşullar altında bir savaş kazandınız, sizi asker olarak içtenlikle kutlarım. Çanakkale’deki başarınızın rastlantıya borçlu olmadığınızı kanıtladınız. Büyük bir askerle tanıştığım için memnunum, diyerek övgüler yağdırmaya başladı.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Paşa, bıkkın bir sesle:
-Bunları geçin Amiral. Çok işimiz var. Asıl konuya gelin... dedi.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Amiral bu tavır karşısında bocalıyarak konuya girdi:
-İzmir’de tebamız ve sizin azınlıklarınız. Ermeniler, Rumlar var. Yeni askeri yönetim altında bu insanların statüsü nedir. Güvende midirler?
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Paşa :
-Hiç kuşkunuz olmasın Amiral, tebanız ve azınlıklar Hükümetimizin koruması altındadır. Suç işlemeyenler, kendilerini güvende sayabilirler.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
-Peki suç işleyenler?
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Paşa:
-Suç işleyenler sayın Amiral, muhtemelen ülkenizde olduğu gibi adaletin huzuruna çıkarılır. Suçlu olanlar cezalarını çeker.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
-Fakat Paşa Hazretleri, fevkalade günler geçirdik. Yunan ordusundan cesaret alan Rumlar, şımarıklık yapmış ola-bilir. Bugün bu insanlar yerli halkın düşmanlığıyla yüz yüzedir. Ermenileri biliyorsunuz büyük bir toplumu göçe zorlandı ve önemli bölümü hayatlarını kaybetti. Bu ruh haliyle Yunan ordusu ile işbirliği yapmış bazı Türklere zor günler geçirtmiş olabilirler. Bunlar, fevkalade günlerin olaylarıdır, bağışlanması, hoş görülmesi gerekir. Eğer bu kişiler halkın husumetine bırakılırsa, bütün dünya aleyhinize kıyameti koparır.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Son cümleye kadar amirali sakince dinleyen Mustafa Kemâl Paşa “dünyanın koparacağı gürültü” ile tehdit edilince amiralin sözünü kesti:
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
-Üstünlük pozunuzu derhal bir yana koyunuz. Tehdit etmekten de vazgeçiniz. İngiltere ve müttefiklerin kıyamet koparıp koparmayacağını düşünmem bile. Bunlar memleketin dahili işleri ve de sizin bu işlere karışmanıza müsaade etmem. Majestelerinin devleti bizim azınlıklarla uğraşmaktan vazgeçsin.. Kim ki bize saygı beslemez, bizden de saygı beklemeye hakkı olmaz.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Amiralin yüzü bembeyaz oldu.
-İngiliz Hükümetinin tebasını her yerde koruma hakkı devletler hukuku teminatı altındadır. Avrupa devletleriyle birlikte arkaladığımız Rum ve Ermenilerin güven içinde bulundurulmasını sadece rica ettik. Yoksa biz bu güvenliği sağlayacak güçteyiz.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Paşa:
-Arkaladığınız Yunan ordusunun denizde yüzen cesetlerini herhalde görmüş olmalısınız. Ordumuz asayişi sağlamıştır. İzmir limanını donanmanıza kapatıyorum. İsterseniz tebanızı gemilerinize doldurabilirsiniz. Donanmanızın en kısa zamanda limanı terk etmesini istiyorum.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Sert sözler karşısında amiral ne yapacağını şaşırdı:
-İngiltere’ye savaş mı açıyorsunuz?
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Paşa:
Savaş açmak mı? Siz yoksa Sevr antlaşmasının halen yürürlükte olduğunu mu sanıyorsunuz? Biz onu çoktan yırtıp attık. Karşımda serbestçe oturuşunuzu, sizi konuk saymama borçlusunuz. Fakat, nezaketimizi kötüye kullanmanıza müsaade etmem. Şu anda hukuken “barış antlaşması yapmamış iki devletiz. Savaş hukuku halen yürürlüktedir. Gemilerinizi derhal karasularımızdan çekmenizi size tekrar ve son defa ihtar ediyorum.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Bir balmumu heykeline döndü Amiral. Sert adımlarla girdiği Mustafa Kemâl Paşa’nın odasında oturduğu sandalyede küçüldükçe küçüldü ve sonunda kekeleyerek:
“Affedersiniz”,dedi. Yerlere kadar eğilerek geri geri gidip dışarı çıktı.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
İngiliz ve Fransızlar kendi uyruklarını gemilere bindirmeye başladılar. Birkaç saat sonra da sessizce çekilip gittiler.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Salih Bozok

Çevrimdışı myphile51

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.034
  • 4.011
  • 1.034
  • 4.011
# 09 Haz 2020 21:37:34
TRANS YAĞ NEDİR, ZARARLARI NELERDİR

Doymuş yağ asitleri insan vücudunda çözülmez ve yağ kitlelerine sebep olur. Bu da kişinin zamanla kilo almasına ve obezite gibi ciddi bir hastalığa zemin hazırlar. Doymamış yağ asitlerine trans yağ denir. Trans yağın hem zararlı hem de faydalı tarafı vardır. Özellikle kırmızı etin yağında bulunan trans yağlar içeriğinde hidrojenleşme olduğundan herhangi bir zararı yoktur. Aksine vücuttaki kolesterol oranını azaltır. Trans yağları vücut kolay kolay çözemediğinden yağ bağlar, karaciğer ve akciğere ciddi zarar vererek görevlerini yapmalarını engeller. Yapılan araştırmalarda kalp krizinin iki sebebinden biri trans yağ bir diğeri ise aşırı stres olduğu ortaya çıkarılmıştır. Karbon maddesi bakımından dolu olan trans yağlar yemeklere güzel tat verseler bile vücutta  bir o kadar ciddi deformasyonlara sebep olur. Hazır gıdaların birçoğunda raf ömrünü uzatmak için trans yağ kullanılır. Dünya sağlık örgütünün yaptığı açıklamada modern dünya çağında, ölümlerin yüzde 50'si trans yağın sebep olduğu hastalıklardan meydana geldiği bildiriliyor.
 Trans Yağ Nerede bulunur:
- Fabrikasyon hazırlanan çubuk kraker, çerezler ve aperatif yiyeceklerde bulunuyor.
- Marketlerdeki hazır yiyeceklerin yapımı sırasında kullanılır.
- Ayçiçeği işlem görmesi esnasında trans yağa dönüşür.
- Margarinler trans yağ bakımından en zengin olan besindir.
- Hamur işinde kullanılan yağların çoğu trans yağlardır.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.144
  • 53.124
  • 4.144
  • 53.124
# 09 Haz 2020 23:13:50
Ayıla bayıla izlediğimiz O Rambo karekterine ilham olmuş bir Türk askeri...
Hacı Altıner...

Kore Savaşında 14 mermi ile yaralandı;
"Beni burada bırakın yanıma 1 makineli tüfek ve 1 sandık mermi koyun, siz çekilirken size zaman kazandırırım" dedi...
Tek başına düşmanı püskürtmeyi başardı.
Yaraları sarıldıktan sonra savaş kahramanı olarak Amerika'ya misafir ediliyor,ABD Başkanı bizzat ağırlayıp bütün eyaletlerde 1 sene boyunca gezdiriliyor.Büyük kahraman olarak halkın gözüne sokuluyor...
Kendisine Amerikan vatandaşlığı,ordularında ise fahri generallik öneriliyor."Burada general olacağıma Türk Ordusunda er olmayı tercih ederim" diyerek reddediyor...
Kıbrıs Savaşında Amerikan başkanına Amerika'da nasıl tanındığını ve koskoca Çin birliklerini nasıl durdurduğunu hatırlatıp hala o kudrete sahip olduğunu gerekirse yaşına bakmadan Amerika ile tek başına savaşabileceğini belirten bir mektup yazıyor ve ABD den aldığı madalyayı iade ediyor...
Türkiye de ise hiç bir şekilde tanınmamış ve tanıtılmamış bir kahraman...
Mekanı cennet olsun inşallah...
Resimde sol kolunda bulunan siyah şeritler o savaşda almış olduğu yaralarını temsil etmektedir...
Bizler hala çocuklarınızın okul çantalarının üstüne batının sahte kahramanlarının resimlerini basmaya devam edelim
(Örümcek adam,
Supermen vb...)
Ruhun Şad Mekanınız Cennet olsun güzel insan....

Çevrimdışı myphile51

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.034
  • 4.011
  • 1.034
  • 4.011
# 12 Haz 2020 17:08:13
Araştırmalar göre ailenin en büyük çocuklarının IQ'ları küçük kardeşlerinkinden daha yüksek oluyor. 2007 yılında 250.000 Norveçli gençle yapılan araştırmada, ilk doğan erkek çocukların küçük erkek kardeşlerinden ortalama 2.3 daha fazla IQ'ya sahip oldukları sonucu çıkmış..

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.144
  • 53.124
  • 4.144
  • 53.124
# 15 Haz 2020 23:41:55
“-Kendinizi gergin mi hissediyorsunuz?
Hemen kalkın,
size en yakın yerdeki ağacı seyretmeye başlayın.
Eğer yakınınızda çam ağacı varsa daha da şanslısınız.
Stres atmak için çamın üzerine yok.

Bu sözlerin sahibi, ağaçların insan üzerindeki etkileri konusunda araştırmalar yapan,
Teksas Üniversitesi'nden Profesör Roger Ulrich.

Profesör Roger Ulrich’in araştırmalarına göre ağaçları seyretmek, üç-beş dakika bir ağaca bakmak, insana sinir ilacı almışçasına rahatlatıcı etki yapıyor.

Ağaçlık yollardan geçerek işlerine giden kişiler, daha sakin ve rahat olarak işlerine başlıyorlar.

Prof. Ulrich, sinirleri gevşetici etkisi açısından çam ağacını özellikle öneriyor. Araştırmalara göre çam ağacının stresi azaltıcı etkisi öteki ağaçlardan çok daha fazla.

Görüntüsünün, insanlara güzel duygular ve pozitif düşünce aşıladığı belirtiliyor.
Üzerinde durulan bir diğer ağaç da çınar.
Bol yapraklı çınar ağacını beş dakika seyretmek kişiyi rahatlatıyor ve stresten kurtarıyor.

Profesör Roger Ulrich, ağaçlı yerlere uzak olanlar ve ofis ortamında çalışanlar için de, bilgisayar ekranında ağaçlı manzaralar ve ağaçlar arasında sanal gezinti filmleri öneriyor.
Bu konudaki açıklaması ise şöyle:

-Gerçek ağaç olmayan ortamlar için bilgisayardaki ağaç resimleri ve filmleri aynı etkiyi yapabiliyor.
Ağaçlara bakmak, dallarını seyretmek, rüzgarda uçuşan yaprakları izlemek stresten kurtulmak için en kestirme yol. Hatta pencereden üç-beş dakika bile ağaçlara bakmak, incecik dalları uçlarına dek izlemek ayrı bir sinir ilacı.
Özellikle yüksek tansiyonluların 'ağaçlı' rahatlamayla tansiyonları normale iniyor. Kaslar gevşiyor
ve insan dinlendiğini,
ferahladığını,
stresini belli oranda üzerinden attığını hissediyor...”

(Alıntıdır...)

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.144
  • 53.124
  • 4.144
  • 53.124
# 17 Haz 2020 18:09:42
SABAHATTİN ALİ'nin Soyadı  Aziz Nesin bir toplulukta, Sabahattin Ali'nin soyadını sorar. Kimse bilmez. Aziz Usta kızar: "Türk edebiyatının en önemli yazarlarından birinin soyadını bilmiyorsunuz daha!" diye çıkışır

Ve o zaman açıklar: "Sabahattin Ali'nin soyadı, Alı'dır." Bu, "Alı" soyadının da bir hikâyesi var elbet. 1934 yılında Soyadı Yasası çıktığında Sabahattin Ali, Orta Anadolu'da kullanılan "kubaş" sözcüğünü kendine soyadı olarak almak ister.
"Kubaşmak" ortaklaşa iş yapmak anlamındadır. Tarama Sözlüğü'nde rastladığı bu sözcük, pek ilgisini çeker... Ancak annesi ve kızkardeşi "kubaş"ı benimsemez; kendilerine "Şenyuva" soyadını seçerler.
_·O zaman Sabahattin Ali de, babasının adını, soyadı yapmak ister. Buna da, nüfus memuru karşı çıkar. Kişi adlarının soyadı yapılamayacağını belirtir.
_·Bu durumda Sabahattin Ali, babasının adındaki noktayı atar, Ali'yi, Alı yapar. Nüfus memuru artık bir şey diyemez. Ancak bütün yazılarını, kitaplarını Sabahattin Ali adıyla yayımlayacaktır.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.144
  • 53.124
  • 4.144
  • 53.124
# 18 Haz 2020 17:49:05
HAYATIMIZLA OYNUYORLAR!
Baktım markette zencefilli gazoz da var, ithal etmiş büyüklerimiz,sağ olsunlar. İçinde zencefil var mı? Yok. Aroması da, rengi de yapay.
Ama kendisi doğala özdeş.

Bizim bir çiçekçi var, serada karanfil ve gül yetiştiriyor.
Satmadan önce üstlerine koku sıkıyor.
Doğala özdeş gül!
Zavallı bülbül!

Kayseri'nin en ünlü mantıcısına götürdüler, Kaşıkla diye bir yer.
'Yer' demek doğru değil, entegre tesis mübarek.
Bir kapıdan 80 kilo giren, diğer kapıdan 100 kilo çıkıyor.
"En iyi Kayseri mantısı burada"
Aldım iki kutu, eve getirdim koydum dondurucuya.
Bir ay sonra yemeğe kalktık, baktık mantı acılaşmış.
Niye ki? Et mi bozuldu?
Etin bozulması mümkün değil, çünkü et yerine soya kıyması kullanıyorlar, içinde et olan mantı neredeyse kalmadı.
Acılık içindeki azot gazından geliyor. Raf ömrü uzasın diye paketlenme aşamasında azotu basmışlar mantıya.
Doğala özdeş!

Bir bilgi daha:O, mantının raf ömrü uzasın diye içine konan azot gazı zamanla gıda zehirlemesine yol açıyor. Bunların hepsi doğayla özdeş gazlar. Onlara "gıda gazı" diyorlar. Azot gazı da, oksijen de istenmeyen durumlarda inert atmosfer oluşturarak gıdaların kısa sürede bozulmasını önlüyor. Mesela, taze etlere de oksijen gazı veriyorlar ki, hep taze, kıpkırmızıgörünsün raflarda. Yasal bunlar, girin internete "gıda gazı" diye yazın, görün neleryediğinizi.

Markete üzüm gelmiş. Kırmızı, iri, dipdiri şeyler. Erik gibiler maşallah!
Nereden geliyor bunlar? Şili'den.
Şili mi?
Evet!
Kaç gündür buradalar?
3-5 gün oldu.
Düşünün, Şili'nin bir köyünde topluyorlar bunları. Uzun yolculuklar sonunda bizim kasabaya kadar geliyor. Bir süre bizim manavda bekliyor. Alıyorsun eve getiriyorsun, evde de3-5 gün daha, bana mısın demiyor. Hala kütür kütür.
İyi ama, nasıl?
Şahane şeyler var, adına ilaç diyorlar. Üzümlere verilen bu ilaçlardan birinin etiketindeki faydaları sayalım mesela:
Dane büyüklüğünü arttırır,Dane ağrılığını arttırır,Dane şeklini daha düzgün olarak değiştirir, Tam olgunlaşmadan daneye parlak sarı yeşil rengini verir, Dayanıklı ve dirençli kabuk sayesinde hasat ve hasat sonrası olabilecek yaralanmalar en aza iner, hastalıklara direnç katar, Kullanım dozu yükseldiğinde sofralık üzümlerde hasadı geciktirir. Raf ömrü uzar.
Nedir bu?
Sitokinin.
Büyüme hormonu.
Bakın şu şansa ki, sitokinin insanda da aynı işe yarıyor. Sonra anneler şikayet ediyorlar "ee benim çocuk erken kıllanıyor!"
Bu dünya böyle hanım abla, sen üzümü alırken kıllanmazsan, çocuğun kıllanır.

Adana'da çiftçilerle çalışıyoruz. Yaz güneşi altında soğutması olmayan tankerle süt topluyorlar mandıralara.
Şöföre soruyorum "Bozulmuyor mu bu sıcakta süt?"
"Abi, tankere iki bardak hidrojen peroksit döküyorum, akşama kadar bir şey olmuyor."
Hidrojen peroksit dediği şey kadınların saçlarının rengini açmak için kullandıkları bir kimyasal.
Çok kötü değil, sadece canlıları öldürüyor.
Süte koyunca bütün bakteriler ölüyor, geriye bozulacak bir şey de kalmıyor.
Doğala özdeş süt!

Bu anlattıklarımın hepsi yasal.
Temel problem şu ki: İnsan doğa ilişkisi değişti.
İnsan yeni bir doğa kurgusu yaptı, kendini doğanın dışına aldı, doğayı alınır-satılır mal yaptı, sentetikleştirdi ve tüketime sundu.
Hal böyle olunca, insan kendinin doğal bir varlık olduğunu unuttu.
(Beşer işte, unutacak elbet)

İnternetten pantalon, ayakkabı, peynir, arkadaş ve sevgili edinmeyi marifet bildi.
Optik kabloların sunduğu hayatı da hayat bildi.İnsan artık bu!
Doğala özdeş!

Prof Dr. Erkan Topuz

Çevrimdışı tarkan555

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.941
  • 16.311
  • 13.941
  • 16.311
# 18 Haz 2020 18:04:51
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
HAYATIMIZLA OYNUYORLAR!
Baktım markette zencefilli gazoz da var, ithal etmiş büyüklerimiz,sağ olsunlar. İçinde zencefil var mı? Yok. Aroması da, rengi de yapay.
Ama kendisi doğala özdeş.

Bizim bir çiçekçi var, serada karanfil ve gül yetiştiriyor.
Satmadan önce üstlerine koku sıkıyor.
Doğala özdeş gül!
Zavallı bülbül!

Kayseri'nin en ünlü mantıcısına götürdüler, Kaşıkla diye bir yer.
'Yer' demek doğru değil, entegre tesis mübarek.
Bir kapıdan 80 kilo giren, diğer kapıdan 100 kilo çıkıyor.
"En iyi Kayseri mantısı burada"
Aldım iki kutu, eve getirdim koydum dondurucuya.
Bir ay sonra yemeğe kalktık, baktık mantı acılaşmış.
Niye ki? Et mi bozuldu?
Etin bozulması mümkün değil, çünkü et yerine soya kıyması kullanıyorlar, içinde et olan mantı neredeyse kalmadı.
Acılık içindeki azot gazından geliyor. Raf ömrü uzasın diye paketlenme aşamasında azotu basmışlar mantıya.
Doğala özdeş!

Bir bilgi daha:O, mantının raf ömrü uzasın diye içine konan azot gazı zamanla gıda zehirlemesine yol açıyor. Bunların hepsi doğayla özdeş gazlar. Onlara "gıda gazı" diyorlar. Azot gazı da, oksijen de istenmeyen durumlarda inert atmosfer oluşturarak gıdaların kısa sürede bozulmasını önlüyor. Mesela, taze etlere de oksijen gazı veriyorlar ki, hep taze, kıpkırmızıgörünsün raflarda. Yasal bunlar, girin internete "gıda gazı" diye yazın, görün neleryediğinizi.

Markete üzüm gelmiş. Kırmızı, iri, dipdiri şeyler. Erik gibiler maşallah!
Nereden geliyor bunlar? Şili'den.
Şili mi?
Evet!
Kaç gündür buradalar?
3-5 gün oldu.
Düşünün, Şili'nin bir köyünde topluyorlar bunları. Uzun yolculuklar sonunda bizim kasabaya kadar geliyor. Bir süre bizim manavda bekliyor. Alıyorsun eve getiriyorsun, evde de3-5 gün daha, bana mısın demiyor. Hala kütür kütür.
İyi ama, nasıl?
Şahane şeyler var, adına ilaç diyorlar. Üzümlere verilen bu ilaçlardan birinin etiketindeki faydaları sayalım mesela:
Dane büyüklüğünü arttırır,Dane ağrılığını arttırır,Dane şeklini daha düzgün olarak değiştirir, Tam olgunlaşmadan daneye parlak sarı yeşil rengini verir, Dayanıklı ve dirençli kabuk sayesinde hasat ve hasat sonrası olabilecek yaralanmalar en aza iner, hastalıklara direnç katar, Kullanım dozu yükseldiğinde sofralık üzümlerde hasadı geciktirir. Raf ömrü uzar.
Nedir bu?
Sitokinin.
Büyüme hormonu.
Bakın şu şansa ki, sitokinin insanda da aynı işe yarıyor. Sonra anneler şikayet ediyorlar "ee benim çocuk erken kıllanıyor!"
Bu dünya böyle hanım abla, sen üzümü alırken kıllanmazsan, çocuğun kıllanır.

Adana'da çiftçilerle çalışıyoruz. Yaz güneşi altında soğutması olmayan tankerle süt topluyorlar mandıralara.
Şöföre soruyorum "Bozulmuyor mu bu sıcakta süt?"
"Abi, tankere iki bardak hidrojen peroksit döküyorum, akşama kadar bir şey olmuyor."
Hidrojen peroksit dediği şey kadınların saçlarının rengini açmak için kullandıkları bir kimyasal.
Çok kötü değil, sadece canlıları öldürüyor.
Süte koyunca bütün bakteriler ölüyor, geriye bozulacak bir şey de kalmıyor.
Doğala özdeş süt!

Bu anlattıklarımın hepsi yasal.
Temel problem şu ki: İnsan doğa ilişkisi değişti.
İnsan yeni bir doğa kurgusu yaptı, kendini doğanın dışına aldı, doğayı alınır-satılır mal yaptı, sentetikleştirdi ve tüketime sundu.
Hal böyle olunca, insan kendinin doğal bir varlık olduğunu unuttu.
(Beşer işte, unutacak elbet)

İnternetten pantalon, ayakkabı, peynir, arkadaş ve sevgili edinmeyi marifet bildi.
Optik kabloların sunduğu hayatı da hayat bildi.İnsan artık bu!
Doğala özdeş!

Prof Dr. Erkan Topuz

Üstat ; bahsi gecen doğalsizlik/sağliksizlik   tehlikesi  devam ederse ki devam edecek
Insandan uzak!  doğanın içinde doğayla barişik  bir yaşam dogaya saygıli kendi uretimini kendi doğadan dogal yönden  yapan yaşam modeline gücü yetenler dönecek      ...  Onlardan olmak umuduyla  InşAllah

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.304
  • 223.494
  • 28.304
  • 223.494
# 22 Haz 2020 08:27:25
KUR'AN'I KERİM'den

‎1. Günlük farz namazları vaktinde kılın gece namazı da kılmaya çalışın.
2. Vacipleri yerine getirip haramlardan uzak durun.
3. Pazartesi ve perşembe günleri mümkün oldukça oruç tutmaya çalışın.
4. Çok fazla uyumayın ve Kuran-ı Kerim’i çokça okuyun.
5. Yoksullara yardım edip her gün sadaka vermeye çalışın
6. Çok konuşmayın çok dua edin.
7. Yaptığınız iyilikleri unutun ve geçmişte işlemiş olduğunuz günahları hatırlayın.
8. Maddi yönden yoksullara manevi yönden de rabbani âlimlere bakın.
9. Her akşam yatmadan önce kendinizi hesaba çekin gün boyu işlemiş olduğunuz günahlardan tövbe edin ve yaptığınız güzel işler için de şükür edin .
10. Âlimlerle arkadaşlığı asla kesmeyin sürekli onların sohbetinde bulunun .

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 23 Haz 2020 01:21:38
“Ferâset” kelimesinin kökü “at” anlamına gelen “feres”tir.
At neredeyse 350 derece görüş açısına sahiptir. O hâlde ferâsetli insan, sadece önünü değil bütün yönleri gözü ve gönlüyle görendir.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.144
  • 53.124
  • 4.144
  • 53.124
# 23 Haz 2020 17:44:25
Küçük bir tarih
Uğur böceği, halk arasında "Tanrı'nın canavarı" olarak bilinir. Bu takma ad, 10. yüzyıla kadar uzanan bir efsaneden alınmıştır.
Paris'te bir adam işlenen bir cinayetten ölüme mahkum edildi, masum olduğunu iddia eden bir adam güvenliğini küçük böceğin varlığına borçluydu. Aslına bakarsanız, kamu idaresi gününde, mahkum olan adamın kafasını kesmesi gerekir. Ama bir uğur böceği boynuna indi.
Cellat onu çıkarmaya çalıştı ama böcek birkaç kez aynı yere geri döndü. Kral Robert II (972-1031) sonra ilahi bir müdahale gördü ve adamı affetmeye karar verdi.
Birkaç gün sonra, gerçek katil bulundu. Bu hikaye hızla yayıldı ve uğur böceği ezilmemesi gereken şanslı bir cazibe olarak kabul edildi.

Çevrimdışı hicran10

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.240
  • 6.574
  • 1.240
  • 6.574
# 23 Haz 2020 19:01:51
"Herkes kıyamet günü hesap meydanına getirilir.Yanında dünyada iken defterini tutan melekler bulunur.
Meleklerin elinde 99 sicil defterleri vardır ve her birinde göz kırpmak dahi yazılıdır;iyilik ve kötülükten yana her şey belirtilmiştir.
Defter kula verilir, okuması için emredilir.
Şayet iyilik görmeyecek olursa okuyamaz, mahcup olur.
İyiliğini okuması için, dünyada çalışması lazımdı..
Siz büyük işler için yaratıldınız,ama haberiniz yok!

Allah'ü Teala şöyle buyuruyor:
“Siz bize dönmeyeceğinizi ve başıboş yaratıldığınızı mı sandınız?”(23/115)

A.Geylani hz/ İlahi Armağan....

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.144
  • 53.124
  • 4.144
  • 53.124
# 27 Haz 2020 10:45:11
Marsilya 1720-1722
Kolera 1961-1970
Ispanyol 1918-1920
Korona 2020-????

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK