İbretlik Hikayeler

Çevrimdışı enesfurkan

  • Aktif Üye
  • **
  • 0
  • 646
  • 0
  • 646
# 13 Ara 2020 16:17:38
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı enesfurkan

  • Aktif Üye
  • **
  • 0
  • 646
  • 0
  • 646
# 13 Ara 2020 16:18:13
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı enesfurkan

  • Aktif Üye
  • **
  • 0
  • 646
  • 0
  • 646
# 13 Ara 2020 16:19:57
Vaktiniz olursa hayatın içinden hikayelerime bakmanızı tavsiye ederim.

Çevrimdışı enesfurkan

  • Aktif Üye
  • **
  • 0
  • 646
  • 0
  • 646
# 13 Ara 2020 16:20:38
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı enesfurkan

  • Aktif Üye
  • **
  • 0
  • 646
  • 0
  • 646
# 13 Ara 2020 16:21:27
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı enesfurkan

  • Aktif Üye
  • **
  • 0
  • 646
  • 0
  • 646
# 13 Ara 2020 16:23:43
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı enesfurkan

  • Aktif Üye
  • **
  • 0
  • 646
  • 0
  • 646
# 13 Ara 2020 16:24:20
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı enesfurkan

  • Aktif Üye
  • **
  • 0
  • 646
  • 0
  • 646
# 13 Ara 2020 16:25:59
AHMET AKSOY ÖĞRETMEN  YOU TUBE kanalında çok sayıda hikaye videolarım var. İncelemenizi tavsiye ederim.

Çevrimdışı enesfurkan

  • Aktif Üye
  • **
  • 0
  • 646
  • 0
  • 646
# 13 Ara 2020 16:26:35
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.231
  • 222.966
  • 28.231
  • 222.966
# 14 Ara 2020 21:49:25
Padişah'ın Edebi.

Mısır seferine gidilirken ordunun korkunç Sina Çölü'nden geçmesi gerekiyordu. Kum fırtınalarının etrafı kasıp kavurduğu, gündüzleri dayanılmaz sıcaklara sahne olurken geceleri dondurucu soğukları davet eden bu çölü dünya da hiç bir ordu geçememişti. Yavuz Sultan Selim ordusuna moral verici sözler söyledikten sonra atını çöle sürdü.

Herkes yanındaki suyu idareli kullanıyor, namazlar teyemmüm yapılarak kılınıyordu. Yolculuk böyle sürüp giderken Yavuz Sultan Selim'in bir ara atından indiği ve saygılı bir halde yaya olarak yürüdüğü görüldü. Herkes şaşırmıştı ama, kimse sebebini soramıyordu. Padişahın hiç yanından ayırmadığı Hasan Can durumu öğrenmekte gecikmedi. Padişah O'na şunları söylemişti:


"İki cihan sultanı Peygamber Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) önümüzde yaya olarak yürürlerken biz nasıl at üstünde olabiliriz Hasan Can?"

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.231
  • 222.966
  • 28.231
  • 222.966
# 15 Ara 2020 21:22:59
Yaşlı Kızılderili reisi kulübesinin önünde torunlarıyla oturmuş, az ötede birbirleriyle boğuşup duran iki köpeği izliyordu.
Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri köpekti bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için biri yeterli gözükürken niye ötekinin de olduğunu, hem niye renklerinin ille de siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla sordu dedesine. Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununu sırtını sıvazladı.
"Onlar benim için iki simgedir evlât" dedi. "Neyin simgesi?" diye sordu çocuk.
"İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları." Çocuk sözün burasında, mücadele varsa kazananı da olmalı, diye düşündü ve her çocuğa has bitmeyen sorulara bir yenisini daha ekledi:
"Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?" Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa ve,
"Hangisi mi evlât? Ben hangisini daha iyi beslersem o!" dedi.
Hayatımız boyunca içimizde iyi veya kötü yanlarımız birbiriyle mücadele eder.
Sevgi, saygı, paylaşma, yardımlaşma gibi güzel duygulara sahip olan insanoğlu aynı zamanda kin, öfke, nefret, kıskançlık, intikam gibi duyguları da içinde barındırır.
Önemli olan, sahip olduğumuz kötü duyguları kontrol altına almak ve bizim iyi insan olmamızı sağlayan güzel duygularımızı ortaya çıkartmaktır.
Hayat seçimlerden ibarettir.

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.231
  • 222.966
  • 28.231
  • 222.966
# 18 Ara 2020 21:15:04
ANNE VE KAYNANA FARKI

Yaşını başını almış iki eski arkadaş hanımefendi yolda karşılaşmışlar. Hal hatır sormuşlar.

Sıra çocuklarına gelmiş.
“Senin oğlan nasıl, evlendi mi?” diye sormuş biri,
“Evlendi” demiş öteki, “evlendi ama ah, sorma,
öyle bir gelin çıktı ki, felâket!..

“Sabahtan akşama çalışıyor,
evde doğru dürüst yemek pişmiyor,
yorgun olduğu zaman oğluma yemek pişirttiriyor.

Bazen sabah kahvaltısını bile oğlum hazırlıyor.
Ne dikiş var, ne ütü.
Bir kadın bulmuş, bütün işi ona yaptırtıyor.
Evde prensesler gibi oturuyor,
oğlum için özel hiçbir şey yapmıyor, çok üzgünüm, çok…”

“Vah vah” demiş arkadaşı, “peki kızın nasıl, o da evlendi mi?”…

“O da evlendi” demiş arkadaşı,
“ama o çok mutlu, öyle iyi bir damadım var ki,
kızımın elini sıcak sudan soğuk suya sokturmuyor.
Kızım çalıştığı için çok yoruluyor, çoğu akşam,
yemekleri beraber pişiriyorlar, hatta bazen damadım hazırlıyor.
İnanır mısın öyle iyi bir çocuk ki tatil günlerinde kahvaltısını kızımın yatağına götürüyor.

Bir kadın bulmuşlar, evin bütün işlerini o yapıyor,
kızım evde hiç yorulmuyor, prensesler gibi oturuyor,
kocası da ondan iş beklemiyor, çok memnunum, Çooookkkk“

Siz görüp okuduysanız başkalarıda okumasına vesile olmak için bir kere paylaşır mısınız.


Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.231
  • 222.966
  • 28.231
  • 222.966
# 23 Ara 2020 21:13:57
Tevazu...


Bir adam kötü yoldan para kazanip bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektas Veli'nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister.
> > O zamanlar dergahlar ayni zamanda aşevi işlevi görüyordu. Durumu Hacı Bektas Veli'ye anlatır ve Hacı Bektas Veli : - ' Helal değildir ' diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergahına gider ve ayni durumu Mevlana'ya anlatır. Mevlana ise ; bu hediyeyi kabul eder. Adam ayni şeyi Hacı Bektas Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar. Mevlana söyle der: - Biz bir karga isek Hacı Bektas Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir. Adam üşenmez kalkar Hacı Bektas dergahı'na gider ve Hacı Bektas Veli'ye, Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektas Veli'ye sorar. Hacı Bektas da söyle der: - Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir."
> > Böylesi tevazu ve incelikle, birbirlerini yermek yerine yüceltebilmeyi becerebilen insanlar olmamız dileğiyle...


Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.231
  • 222.966
  • 28.231
  • 222.966
# 25 Ara 2020 22:26:59
"Padişahın birine çok güzel bir at hediye edilmiş. Padişah hediye edilen bu atı çok sevmiş ve veziri yanına çağırarak ona, "Bak vezir, bu atı sana emanet ediyorum. Bunun sorumluluğunu sana veriyorum. Kime ne görev verirsen ver, atıma çok iyi bak. Sakın ha bana at öldü diye gelmeyesin" der ve atı vezire teslim eder.
Vezir önce biraz korkar ama ata bakmaya başlar. Birkaç ay sonra bir gece at ölür. Vezir başını elleri arasına almış, kara kara düşünmektedir. O sırada yanına sarayın şaklabanı gelir ve vezire neden bu kadar üzgün olduğunu sorar. Vezir de ona durumu anlatır. Merak etme, der şaklaban, ben bu isi halledebilirim.
Vezir nasıl halledersin, diye sorunca haydi gel, padişahın huzuruna çıkalım ve nasıl halledeceğimi göstereyim, der şaklaban.
İkisi birlikte padişahın huzuruna çıkarlar. Şaklaban padişaha şöyle der:
Kıymetli padişahım, siz vezirinize bir at vermiştiniz ya, işte o at yere yattı kalkmıyor.
Padişah ee demiş başka ne oldu?
Gözlerini kapattı açmıyor.
Eee...
Nefes de almıyor padişahım.
Padişah demiş, desene sen bizim at öldü.
Vallahi padişahım bunu siz söylediniz ben öldü falan demedim, der ve veziri kurtarır.
Bir sözü söylemekten söylemeye fark vardır dostlarım. Bazen söylenen bir söz başımıza büyük dertler açarken bazen de yolumuzu açan bir ışık olabilir.
Yunus Emre'nin dediği gibi:
Söz ola kese savaşı, Söz ola kestire başı, Söz ola ağulu aşı, Bal ile yağ ede bir söz...
Kullandığımız kelimeler ve bunları kullanma biçimimiz bir konudaki başarımızı ya da başarısızlığımızı etkiler.""

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.231
  • 222.966
  • 28.231
  • 222.966
# 28 Ara 2020 21:30:20
GENÇLİK İKSİRİ


Balıkesir' in Sındırgı ilçesinde 90 yaşlarında, Azmi isminde çok dinç ve genç görünümlü bir dede yaşarmış. Çevresinde bulunan herkes ona çok özenir ve sorarlarmış:"Bu gençliğin sırrı nedir?" diye. Bu soru soruldukça ihtiyar delikanlı güler geçermiş.     Sorular sıklaşıp , soranlar çoğalınca cevap vermek vacip olmuş sanki. Düşünmüş Azmi dede, bu sırrımı kolayca herkese nasıl anlatırım diye. Sonra tüm meraklıları evine yemeğe davet etmeye karar vermiş. "Bu davette size sırrımı açıklayacağım" demiş. Herkes merakla davete gelmiş. Yemekler yenilmiş, içilmiş, sohbetler edilmiş vakit iyice gecikmiş.Ama gençlik sırrı ile ilgili tek kelam edilmemiş.     Herkes konu ne zaman açılacak diye merek ederken Azmi dede hanımına seslenmiş: -"Hatun, şu kilerden bir karpuz getirir misin bize?" Hanımı yaşlı haliyle hemen doğrulmuş kilere giderek bir karpuz getirmiş. Azmi amca karpuza şöyle eliyle bir vurmuş tık tık diye sonra da: " Bu olmamış hanım, güzel çıkmayacak, başka getirir misin?" demiş. Hanımı karpuzu götürmüş başka bir tane getirmiş. Azmi amca onu da bir yoklamış yine beğenmemiş. " Hanım sana yine zahmet olacak ama bu da olmamış başka bir tane getirir misin? " demiş. Bu böylece üç dört sefer daha tekrarlamış.Dedemiz nihayet beşincide karpuzu beğenmiş ve karpuz kesilmiş, misafirlere ikram edilmiş.     Herkes karpuzunu afiyetle yerken Azmi dede sormuş: "Eeee arkadaşlar işte benim gençliğimin sırrı burada anladınız mı?" Herkes birbirinin yüzüne bakmış, kimse bir şey anlamamış:" Hayır Azmi dede bu sırrı biz anlayamadık" demişler. Azmi dede gülmüş: "Efendiler" demiş, "o gördüğünüz karpuz kilerde bir taneydi, tekti. Ben hanıma git de başka getir dedikçe o kilere gidip geliyor aynı karpuzu getiriyordu. Bir kere bile "aman be adam , defalarca şu tek karpuzu ne taşıttırıyorsun bana " demedi. Beni sizin önünüzde mahcup duruma düşürmedi.İşte ben bütün gençliğimi bu hanımıma borçluyum.

-Bir Yudum Hikaye-

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK