Hikaye Türündeki Yazılarımız.

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.230
  • 222.966
  • 28.230
  • 222.966
# 24 Ağu 2011 22:36:48
Birkaç güzel yazım var.Ancak yazmaya üşeniyorum herhalde.İnşallah ilk fırsatta yazacağım.

Ellerinize,yüreğinize sağlık öğretmenlerim.Gerçekten insan yazdıkça geliştiriyor....

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.421
  • 16.034
  • 3.421
  • 16.034
# 25 Ağu 2011 02:51:19
CİDDİ AŞK *Aşk Ciddi Bir İştir * - 22. Bölüm-

Tık tık !

-Girin.

Ceketimin düğmelerini ilikleyip içeri girdim.  :-\

-Selin Hanım beni çağırmışsınız.

-Evet, rahatsız etmemişimdir umarım... Oturmaz mısınız?

Onun gösterdiği yere oturdum. Şimdi sahiden meraklanmıştım. Hiç bu kadar resmi olmamıştık. Karşımda durmuş düşünceli gözlerle bana bakıyordu. Hakkımda kararlar veriyor gibiydi. Hakim karşısındaki mahkumdan farkım yoktu...  :-\

Bu sessizlik, bu boşluk, kendimi bir şeyler söylemek zorundaymışım gibi hissettirse de bunu yapmak onun işini kolaylaştırmak olurdu. Kuvvetle muhtemel bana buranın bir iş yeri olduğunu, son yaşadıklarımızın aslında hiç yaşanmamış olması gerektiğini falan filan... :-\

Hayır, Ona yardım etmeyecektim. Madem ipimi çekecek, kendisi çekmeliydi... Ne söylemek istiyorsa, kendi istediği, kendi planladığı gibi söylemeliydi...Yani nasıl istiyorsa öyle...

Bu intikam duygusu beni biraz rahatlatmıştı. Hatta bu bilinmezlik içinde ve zor durumda olmama rağmen sanki kozlar benim elime geçmiş gibiydi. Arkama yaslandım, evet buyur bakalım.

-Murat Bey, geçen gün bankada olanlar,

Biliyordum, bir araba dolusu nasihat. "Aslında doğru değildi " sözleri. "iş yeri kuralları"  anlat bakalım, biz de dinleyelim.

-Gerçekten nasıl anlatabileceğimi bilemiyorum.

Sen uğraşma ben anladım zaten. Klasik sepet havası. Ama yardım yok. Çırpın bakalım. Hep ben mi ölüp ölüp dirilicem.

-Evet o günü unutmayacağım...

Tabi tabi, günlüğüne yazarsın. Sonra torunlarına hatıra olur. Tabi "Safın teki aptal bi Murat vardı." cümlesini eklemezsen hatırım kalır.

-Benim için hayatınızı tehlikeye attığınızı unutmam mümkün değil. Size bi şey olsaydı kendimi hiç bir zaman affetmezdim.

Bi dakka ya... Bana iyi davranıyo, neler oluyo? Ben yanlış mı duyuyorum.  :o

-O gün yaptığınız her şey için size teşekkür ediyorum. Ayrıca kahvaltı için de.  :)

-Ben ben, şey..... :o

Tutulup kalmıştım. Karşımda öylece gülümsüyordu. Tıpkı o sabah gibi. Artık kalbime ihtiyacım kalmamıştı zira atmıyordu... Bu gülümsemeyle beraber zaman, mekân her şey bıraktığım yerden geri dönüyordu. Harbiden ipi çekmiş, beni düştüğüm yerden çıkarmıştı.

-Ayrıca vakit ayırdığınız için de teşekkür ederim.

-Rica ederim. Ben, sanmıştım ki,

-Yalnız bu konuştuklarımız burada kalırsa sevinirim. Biliyorsunuz, burası bi iş yeri ve bazı yanlış anlamalara imkan vermemek için....

Hoppala artık pes ediyorum.  :-\ Ben bu kızı anlamıyordum. Ama, yine de bitmeyen bi hikayenin tarifsiz mutluluğunu yaşıyordum. Her şey bitmemişti işte. Peki bu uzaklaştırma hikayesi de nereden çıkmıştı? Neden? Yoksa yine ben mi büyütüyordum?  

....................

Bir insan aynı anda hem bu kadar tatlı hem de bu kadar acımasız olabilir mi? Öyle canımı yakıyorsun ki, eminim geçen gün vurulsam bu kadar acı hissetmezdim...   :(

Evet küçükhanım, demek sizden uzak durmamı istiyorsunuz. Yani bi süreliğine köşe kapmaca oynayacağız öyle mi...Tamam. Şu dakikadan itibaren Murat ve Selin diye bir arkadaşlık, yakınlık yok. Murat ve Selin. Ne güzel yakışıyor ama. Neyse öyle osun bakalım... Sen nasıl istersen.

-Murat Bey,

-Efendim,

-Murat Bey bi şey söylemediniz.

-Ha! Pardon şaşkınlıktan. Kusura bakmayın.

-Şaşkınlıktan mı, neden?

-Benim size söylemek istediklerimi, siz bana anlatınca şaşırdım biraz. Sizi incitmeden nasıl anlatırım diye düşünüyordum ki lafı ağzımdan aldınız, teşekkür ediyorum. Benden çok yaşayacaksınız.  :)

-Yani, sizde mi böyle düşünüyordunuz?  :o

-Evet. Kesinlikle. Burası bi iş yeri ve bence mesai arkadaşı olmamız fazlasıyla yetiyor da artıyor bile.  8)

-Şey, yani siz, gerçekten, şey ben, tabi tabi.

Noldu Selin, beklediğin cevap bu değil miydi yoksa... Ne bekliyordun ki... Bu oyunu oynamak isteyen sensin... Karşında yıkılsam, ağlasam, diz çöküp yalvarsam daha mı iyi olurdu... Kim bilir belki de...Yooo  :o, hayır, asla… Ölürüm daha iyi… :-\

-Selin Hanım, izin verirseniz gidip şu işlere bi bakayım. Malum bi kaç gündür biraz boşladım.

-Tabi tabi elbette....

Odadan çıkmak üzereydim. Arkama dönüp bakmamak için kendimi zor tutuyordum....Üzülmüş müydü acaba... Çok mu ileri gitmiştim... Bu kadarını hak etmemiş miydi?.. Kendimi çok acımasız hissediyordum. Acaba bi defa dönüp baksam,...Hayır hayır olmaz.

-Murat Bey!

İşte bu, hadi ne olur güzel bi şey söyle. 'Gitme' de. 'Seni seviyorum.' de. Çünkü ben gerçekten seni ..Sus Murat sus. Eğer bunu söylersem gidip evde acı biber yiyicem, hem de bi kilo. Hoş o bile kurtarmaz ya, neyse idare edicez artık.

Yavaşça arkamı döndüm.

-Efendim,

-Şey, Murat Bey, ben şey diyecektim.

-Evet,

-Mustafa Beyle olan toplantınız, bi saat sonra toplantı salonunda olucak.

Keçisin sen keçi.

-Ha, şu toplantı. tamam, teşekkür ederim... İlgilenicem.

Kendimi zorlukla dışarı atmıştım. İnatçı sende... Sadece iki kelime edeceksin. İki kelime ya çok değil.  >:( Koca üniversiteyi bitirmişsin ama iki kelimeyi bi araya getiremiyorsun.  >:(  Bak ben ne güzel söyleyebiliyorum. Ama söylemem. Sonunda acı biber yemek var... :o

......................

-Murat, sen kendi kendine ne konuşuyorsun?

-Ahmet abi ben mi. Yok , kendi kendime konuşmuyordum.

-Öyle mi? Peki arkadaşların nerde? :D

- Ahmet abi, yani kendi kendime konuşmuyordum, kendi kendime düşünüyordum.

-Ooo, bayağı kalabalık düşünüyordum desene. Oğlum mırıldanmaların bir kilometreden duyuluyordu!

-Ya, en son neyi duydun abi?

-Tövbe tövbe, neyin var oğlum senin?

-Mustafa Beyle toplantım var evet, toplantı.

-Onu sormuyorum be çocuğum. Yani niye böyle davranıyorsun, iyi misin?

-Ha, iyiyim iyiyim ya, sağ ol.

-Anlaşıldı anlaşıldı, hala uykun var senin.

-Hah, ben de kendime tam bunu tekrarlıyordum. Uykum var benim. Kendime gelemiyorum.

-Neyse hadi, işlerini bitir de akşama bol bol uyursun.

-Haklısın abi, ben de öyle yapıcam. Ne bu böyle canım, köle miyiz di mi yani...

-Ha ha ha. Durumun bu kadar vahim yani...

-Hıı...

Ahmet abinin sözleri yine Selin'i düşünmeme neden olmuştu. Belki de dizlerimin üzerine çöküp yalvarma fikri fena değildi… :-\

Çevrimdışı gungors

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 748
  • 1.569
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 748
  • 1.569
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 25 Ağu 2011 23:52:54
eeee sonra... merekla okuyor ve bekliyorum öğretmenim:))

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.421
  • 16.034
  • 3.421
  • 16.034
# 26 Ağu 2011 13:06:03
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
eeee sonra... merekla okuyor ve bekliyorum öğretmenim:))

İlginiz için çok teşekkür ederim hocam. Sağ olun. Malum bayram telaşı, koşuşturuyorum. :D En kısa sürede inşallah.  :)

Çevrimdışı AYBAR48200

  • Uzman Üye
  • *****
  • 547
  • 2.810
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 547
  • 2.810
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 26 Ağu 2011 14:05:54
kardia öğretmenim bende merakla bekliyorum.Sevgiyle kalın.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.421
  • 16.034
  • 3.421
  • 16.034
# 02 Eyl 2011 01:30:24
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
eeee sonra... merekla okuyor ve bekliyorum öğretmenim:))

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
kardia öğretmenim bende merakla bekliyorum.Sevgiyle kalın.

Arkadaşlar bayram telaşı, bayram hazırlıkları derken bir türlü siteye girmeye fırsat bulamadım. :o Kusura bakmayın. ::)

CİDDİ AŞK *Aşk Ciddi Bir İştir * - 23. Bölüm-

Mustafa Beyle toplantıdan sonra masamda düşünmeye başlamıştım. Selin kendisinden uzak durmamı istiyorsa neden 'Ben de aynı fikirdeyim.' deyince bu kadar bozuldu. ??? Ne dememi bekliyordu ki... :-\

"Kadınlar Ne İster" filmini defalarca izledim... Anlayış, ilgi, içtenlik, güven, sadakat vesaire vesaire yap yap bitmiyo kardeşim... Peki ben ne istiyorum... Bir de bu sorunun cevabını bilmiyorum işte... :-\
..........................

Bunları düşünürken ofiste tuhaf bir hareketlilik oluştu. Arkadaşlar etrafımda toplanmaya başlamışlardı. Beni çevreleyip yarım bi daire oluşturdular. Bi şeyler oluyordu, ama ne...

-Noluyo arkadaşlar?

-Murat, sana bi sürprizimiz var.

-Sürpriz mi, bu da şu acayip şakalarınızdan biri olmasın?

-Amma yaptın Murat , bize güvenmiyor musun?

-Olur mu abi, ne demek. Elbette güveniyorum.

(Aslında acıkmış bi aslana güvenmek bile, size güvenmekten daha zararsız olabilir ya, neyse.)

-Bu sürprize bayılacaksın.

-Umarım korkudan olmaz.  

-Ha ha komik çocuk. Arkadaşlar halkayı açalım.

-Eee, Ahmet abi de burda olduğuna göre halkanın sonundan kim çıkacak? Sakın patron çıkacak demeyin.  :o

Telaşla bi taraftan ayağa kalkarken bi taraftan da üstüme başıma çeki düzen vermeye çalışıyordum. Halka açıldı açıldı veee....

-Annee!

-Oğlum, ben geldim... Koş sarıl bakim annene.  :D

-Annem, hoş geldin, şaşırdım, bu yaz gelemeyeceğini söylemiştin.

-Evet ama dayanamadım.

Bir anda kendimi annemin kollarında bulmuştum.  :)

...................

-Anne, anne bırak saçlarımı napıyosun?

-Ay napim evladım, çok özlemişim.  :D

-İyi de anneciğim, bunu evde yapsan.

-Aman pek de büyümüş annesinin kuzusu.  >:(

-Anne, şimdi kuzu falan demesen diyorum. Arkadaşlar da bakıyor.  :-\

-Murat kızdırma beni! İster kuzu derim ister keçi!

-Tamam anneciğim tamam kızma. Taner Beyden izin alıp eve götüreyim seni.

-Yok oğlum, sen işini bırakma. Zaten taksi aşağıda bekliyo. Ben eve giderim. Akşama da neler var neler. :D

-Anne yoksa  ;D

-Yaaa, özlemişsindir benim yemeklerimi. Geç kalma sakın. :D

............................. ...

Annemi uğurlamıştım.

-Bu sürprize bayılacaksın demiştim değil mi?  8)

-Abi demiştin de, ev dağınık ya. Annem beni öldürecek. Bi de öğretmenliği tutarsa kesin mahvoldum. Bilsem akşam biraz toplardım. Yandım ben yandım.... :-\


Sahiden telaşlanmıştım. annem çok titiz bir kadındı. Bu sıkıntıyla çırpınırken o da ne, Selin bana doğru geliyordu. Keşke her şey eskisi gibi olsa...

-Murat Bey, bu raporları, şu üç dosyayı ve bir türlü bitiremediğiniz aylık dökümanları yarına kadar hazırlamanız gerekiyor.

-Yarına kadar. Tabi canım. Selin hanım, bi şeyi merak ettim de, bunlar için ekstra maaş alıyor musunuz?

-Anlamadım, neler için?

-Hani diyorum, bu Çin işkencesi. O da ücrete tabi mi, yoksa zevk için mi yapıyorsunuz?

-Sadece sizinle ilgili bölümlerden ücret talep etmiyorum.  :)

-Ha öylesine yapıyosunuz yani.

-Ukala insanlara hadlerini bildirmek için ücret almamalıyım diye düşünmüştüm.

-Ha, ukala insanlar. o ukala da ben mi oluyorum?

-Ben sadece söylüyorum. Üzerine alınan sizsiniz, iyi çalışmalar.

................

Ha ha... İşte bu. Özlemişim ya. Yine beni duman etti ama napalım olsun. :)

...................

Akşamı iple çekiyordum. Ne zamandır sıcak bir yemeğe hasret kalmıştım. Canım annem ev dağınık diye kızsa da büyük bir ihtimalle söylene söylene evi toplamış, gömleklerimi de yıkayıp ütülemiştir. Eee güzel bi de yemek……Bundan iyisi can sağlığı…... Saat 17:49.........17:50.....51....53....57... Ceketim veeee 18:00..

-Hadi arkadaşlar, iyi akşamlar, yarın görüşürüz, hoşçakalın....

-Dur bi dakka dur, nereye gidiyosun?

-Ahmet abi, saat altı, eve gidiyorum.

-Ne evi oğlum, toplantı nolucak?
 
-Ne toplantısı?

-Haberin yok mu senin? Selin Hanım söylemedi mi?

-Yoooo, hayır.

-Tabi söylemez.

-Neden?

-Git kendin sor.

Kafam karışmıştı. Neden bana toplantıdan  bahsetmemişti.  :-\

Yavaşça odasına gidip kapıyı vurdum.

Tık tık!

-Girin lütfen.

-Selin Hanım, iyi akşamlar, ben,

-Evet,

-Ben akşamki toplantıyı soracaktım.

-Hangi toplantı?

-Bu akşam toplantı var de..dile r..de….. Ama yok galiba?  :(

-Hayır, yok.

-Anlıyorum...Neyse, özür dilerim. Kötü bi şakaya kurban gittiğimi tahmin ediyorum. İyi akşamlar, tekrar özür diliyorum,

-İyi akşamlar.  :)

Mahvolmuştum. Odaya bi girişim vardı… Tabi bi de çıkışım… >:(

-Aahhh! Ahmet abi, bana bunu nasıl yaparsın?  >:(

-Ha ha hah! Şaka be oğlum, biz çok eğlendik.  ;D

-Eğlendiniz öyle mi, yeterince güldürebildim mi sizi?  >:(

-Yaa, şunun şurasında bi şaka yaptık.

-Şaka mı, beni sevdiğim kızın yanında küçük düşürerek mi?  >:(

……………………………

Bir anda korkunç bi sessizlik oluşmuştu. Artık Ahmet abi de, Metin abi de gülmüyordu. Kendimi ele vermiştim. İlk bulduğum koltuğa kendimi bıraktım. Başım önümde iki elimle yüzümü kapatıyordum...Ne dedim ben. Selin'in yanında düştüğüm duruma mı yoksa kendimi ele verişime mi üzüleceğimi bilemiyordum. Çaresizdim.. Kendimi karanlık bir odada ve küçücük hissediyordum.  :-\

-Murat, ben bu kadar ciddi olduğunu bilmiyordum. Affet be oğlum.  :-X

-Murat kusura bakma…..Benim gerçekten şakadan haberim yoktu. Özür dilerim. Bunun özrü de olmaz ya. Kusura bakma mı diyeyim, ne diyeyim bilmiyorum. Ahmet'in işleri işte.  >:(

-Murat, harbi eşeklik ettim…..Oğlum sen sahiden……Az buçuk biliyordum ama.  :-X Hem ne var bunda? Hiç mi aşık adam görmedik? Saklıyosunda ne oluyo? :-\

-Sus be Ahmet! Zaten bi çuval inciri berbat ettik, bi de konuşuyosun. Hadi eve.

-Noluyo Metin, haksız mıyım….Biz de genç olduk oğlum. Bunda ne kötülük var ki.

-Sus diyorum sana, yürü hadi!

-Allah Allah, demin gülüyodun, noldu?

-Ahmet sus be adam! Atıcam kafayı, suç sayacaklar. >:(

...................

Metin abi, Ahmet abiyi zorla uzaklaştırmıştı. Belki on beş dakika belki yarım saat orada öylece kaldım... Annem beni böyle görmemeliydi. Kendime gelmek için yürümeye karar verdim.

...................

Selin kesin aptal olduğumu düşünmüştür….. Niye öyle düşünsün ki. Aptallık bile bi yere kadar. Bana olsa olsa saf ve gerizekalı denebilir. Yarın ofise gidicem, ne Selin'in yüzüne bakabilicem ne de diğer arkadaşların.

Tabi Selin de benim yüzüme bakamicak, niye. Tabiî ki gülmemek için.  :-\ Of Ahmet abi ya. Beni as, kes razıyım. Yapma bana böyle şeyler!. Keşke yaşananları geri alacak gücüm olsa...  :-\

............

Eve gelmişim haberim yok. Toparlan Murat, hadi üzme anneni. Derin derin bi kaç nefes…... Ohhh!..... :)



Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.106
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.106
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 02 Eyl 2011 02:37:45
Sayın "kardia" öğretmenim, inanın okurken hem hüzün hemde kahkaha. Ahmet abi ile tanışmayı o kadar çok isterdim ki :D Murat Bey'e gelince Allah yardımcısı olsun, ama inanıyorum ve merakla bekliyorum ki sonunda o da mutluluğa ulaşacak. Fakat lütfen biraz daha zaman, çeksin biraz daha :D :D :D
Saygılarımla...

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.421
  • 16.034
  • 3.421
  • 16.034
# 04 Eyl 2011 00:59:02
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sayın "kardia" öğretmenim, inanın okurken hem hüzün hemde kahkaha. Ahmet abi ile tanışmayı o kadar çok isterdim ki :D Murat Bey'e gelince Allah yardımcısı olsun, ama inanıyorum ve merakla bekliyorum ki sonunda o da mutluluğa ulaşacak. Fakat lütfen biraz daha zaman, çeksin biraz daha :D :D :D
Saygılarımla...

boran_12 öğretmenim, madem biraz daha çeksin diyorsunuz hemen işe başlayalım.  :) Teşekkürler.

CİDDİ AŞK *Aşk Ciddi Bir İştir * - 24. Bölüm-


Eve anahtarla girmeye öylesine alışmıştım ki, zili çalmak tuhafıma gidiyordu. Hele kapıyı sevdiğim birinin açması, o daha da tuhaftı… :)

-Oğlum, hoş geldin.

-Hoşbulduk anneciğim... Hımmm, evden harika kokular alıyorum... Anne, yaprak sarması mı yaptın? Börekte mi açtın? Canım annem, sen bitanesin. :D

-Özlemişim kerata seni. Hadi elini yüzünü yıkada hesap vermeye başla bakiiim.

-Nee? Hesap mı? Ne oldu ki?

-Bak haberi de yok. >:(

Acaba annem Selin'i mi öğrenmişti, ama nasıl... Sakın Ahmet abi, iki arada bi derede söylemiş olmasın? Yok canım, olmaz öyle şey... Ama öğrendiyse…

-Anne, neden bahsediyosun?

-Hepsini kendi gözlerimle gördüm, hadi anlat bakim, nasıl bu hale geldi?

Galiba her şeyi öğrenmişti. Yapılacak bi şey de yoktu. En iyisi suçu kabullenip iyi halden yırtmak... :-\ Acaba konuyu değiştirsem unutur mu... ??? Hımm...

-Anne babamla, Gülçin nasıl? Çok özledim onları. :D

-Konuyu değiştirme Murat. İkisi de gayet iyi. Hadi çabuk anlat, nasıl her şey bu hale geldi? >:(

Of ya, dünyadaki en kötü şey insanın annesinin öğretmen olması. Hiçbir numarayla kandıramıyorsun. Kitabımı yazmış gibi aklımdan geçeni okuyo. Duuur buldum… Ben bi dahiyim…. ;D

-Anne, senin bir öğrencin vardı hani, Damla. Okumaya geçti mi o çocuk? :)

-Damla mı? Aaa, hiç sorma evladım. :D Tatilde aldım onu ele, düştüm yola. Zaten az bi şey kalmıştı. Hemen söktü yavrucak. :-*

Biliyordum. İşe yarayacağını biliyordum. ;D

-Aman ne güzel, bi de bu sene ikinci dönem gelen bi öğrenci var demiştin, ne oldu, alışabildi mi?

-Sen Levent'i diyosun. Yordu beni biraz ama sonunda alıştı. Hatta fazla alıştı, yerinde durmuyo haylaz. Abisi görsen bi sevimli bi sevimli, yanından geçerken şöyle bi makas almadan duramıyorum. :D

İşte bu. Bir öğretmenin en zayıf noktası, yani öğrencileri.  ;D

-Eeee Murat?

-Ne ee’si anneciğim.

-Murat, kızdırma beni!

-Anne valla sorguya çekiyosun. Bi de tepeme ışık koy olsun bitsin.  :(

-Uzatma da başla hadi.

-Tamam...Peki...Anlatıyorum... Durum şöyle...Eee, şimdi, yani aslında, itiraf etmem gerekirse, nereden başlasam, yani…

-Tamam tamam bu böyle olmayacak. En iyisi soruları ben sorayım sen de kısa ve açık cevaplar ver. Anlaştık mı?

-Tamam anne, dediğin gibi olsun.

Yakalanmıştım. Hem de hakimlerin en acarına. Savunmam yok, avukatım yok, avukat istemeye hakkım bile yok.  :'(

-Otur bakim şuraya. Ben sana ne söylemiştim?

Selin konusunda bir sürü hata yaptığımı söyleyecek. ‘Ne dedin ne dedin!’, ‘O nasıl cümle öyle!’, ‘Aaa kız haklı.’ falan filan, bi ton azar. Hadi bismillah. :-\

-Biliyorum anne de şey oldu.

-Ben sana kaç kere söylicem.

-Anne bak,

-Evini temiz tutacaksın, bulaşıklarını sabaha bırakmayacaksın diye. Bi makineye atamadın mı?

-Anneciğim bi dinlesen, o kadar da suçlu değilim. Hı, ne bulaşığı…. :o Anne, sen neden bahsediyosun?

-Bak hala soruyo. Oğlum, bu ev nasıl bu hale geldi?

-Ev mi? Anne sen onu mu soruyosun?

-Tabii ki onu soruyorum. Ben sana düzenli olman gerektiğini öğretmedim mi?

Birden ayağa kalktım. Annemin azarlamalarına rağmen Selin'i öğrenmemesine çok sevinmiştim. Hemen anneme sarıldım...

-Annelerin en güzeli, en tatlısı. Haklısın. Özür dilerim. Yaptığım affedilir gibi değil. Cezama da razıyım. Ne takdir edersen. İstersen sabaha kadar köşede beklerim, istersen…Anne!..Anne!…Ağlıyo musun?...Anne noldu?....Anne yapma ne olur!...

……………

Bundan daha huzurlu olamazdım. Annemin dizlerinde yatıyordum. Yine küçükken olduğu gibi saçlarımı okşuyordu….

-Anne, özür dilerim. Üzdüm mü seni?

-Yok be yavrum. Sadece seni çok özlemişim. Hep böylesin. Hiç değişmiyosun. Hep beni kandırıyosun.

-Yaa, sen bi de onu bana sor. Ahhh! Anne ya! Hala kızınca dirseğini mideme vuruyosun. :o

-O zaman sen de kızdırma.

-Eh, bu da bi çözüm sayılabilir..... Aahh! ….Of anne ya!  :-\

Çevrimdışı dvrmbtl

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.647
  • 179.362
  • Türk Dili ve Ed.
  • 7.647
  • 179.362
  • Türk Dili ve Ed.
# 04 Eyl 2011 02:26:27
kardia öğretmenim size teşekkür etsem sanırım verdiğiniz emeğe yetmez.Bu güzel yazıyı oluşturmak bir yana bunu mesaj olarak yazmanız bile başlı başına büyük bir özveri.Ne diyeyim teşekkür az demiştim acaba teşekkür yerine ne desem?Ellerinize,emeklerinize sağlık desem yeter mi?Yetmez biliyorum.

Çevrimdışı girmasek

  • B Grubu
  • 80
  • 1.010
  • 80
  • 1.010
# 04 Eyl 2011 04:10:40
Birbirinden güzel hikayeler, çok etkilendim...

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.106
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.106
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 04 Eyl 2011 15:19:41
Sayın "kardia" öğretmenim, bir öğretmenin en hassas noktasına ilişkin tespitiniz öylesine doğru ki :D
YÜreğinize sağlık öğretmenim... Müsadeniz olursa bu yazdıklarınızı toparlamayı düşünüyorum bilgisayarıma kayıt etmeyi :D Telif hakları konusunda şartlarınız nelerdir acaba :D
Saygılarımla...

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.421
  • 16.034
  • 3.421
  • 16.034
# 06 Eyl 2011 01:22:57
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
kardia öğretmenim size teşekkür etsem sanırım verdiğiniz emeğe yetmez.Bu güzel yazıyı oluşturmak bir yana bunu mesaj olarak yazmanız bile başlı başına büyük bir özveri.Ne diyeyim teşekkür az demiştim acaba teşekkür yerine ne desem?Ellerinize,emeklerinize sağlık desem yeter mi?Yetmez biliyorum.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Birbirinden güzel hikayeler, çok etkilendim...

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sayın "kardia" öğretmenim, bir öğretmenin en hassas noktasına ilişkin tespitiniz öylesine doğru ki :D
YÜreğinize sağlık öğretmenim... Müsadeniz olursa bu yazdıklarınızı toparlamayı düşünüyorum bilgisayarıma kayıt etmeyi :D Telif hakları konusunda şartlarınız nelerdir acaba :D
Saygılarımla...

dvrmbtl öğretmenim çok naziksiniz, çok sağ olun. Bu güzel iltifatlarınız ve emek verip okuduğunuz için ben teşekkür ederim.  :)

girmasek öğretmenim, kendi adıma çok teşekkür ediyorum.

boran_12 öğretmenim, yazılarımı bilgisayarınızda toplamanızdan büyük bir mutluluk duyarım. Desteğiniz ve ilginiz için çok teşekkür ederim.  :)

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.421
  • 16.034
  • 3.421
  • 16.034
# 06 Eyl 2011 15:27:50
CİDDİ AŞK *Aşk Ciddi Bir İştir * - 25. Bölüm-

Tık tık!

-Bu saatte kim geldi acaba?

-Aç sen aç. Ben biliyorum kimin geldiğini. :D

-Öyle mi?

Kapıyı açtım. Karşımda şeker suratlı cici bi genç kız duruyordu.

……………

-İyi akşamlar.

-İyi akşamlar. Birine mi bakmıştınız?

-Of!... Geç kızım geç. Bak tanımadı seni. Hoş geldin kızım.

-Hoş bulduk efendim.

-Murat bak, bu Berna. Hatırladın mı?

-Berna Berna, aaa!..Tamam hatırladım. Tabi ya. hoş geldin kardeşim…… :)

Aahhh!... Noluyo anne ya... :o

-Muratcığım, benimle biraz içeri gelir misin? Biz şimdi geliriz kızım. Sen rahatına bak. Burası da senin evin sayılır.

-Neee?

-Yürü dedim hadi!

-Başka çarem var mı?...Aaahhh!.. Anne yaa!

…………………

-Anne, neler oluyor burada?

-Bana baksana sen, kıza niye kardeşim diyosun bakim!

-Anneciğim, bu kızcağız Gülçin'in arkadaşı Berna değil mi? Yani kardeşimin arkadaşı…

-Bak ne güzel söyledin. Kardeşinin arkadaşı, kardeşin değil. >:(

-Ne fark eder anne? Bu ikisinin elinden tutup çok bakkala götürdüm ben.

-Eee, nolmuş?

-Anne yapma. Bu daha küçücük bi kız.

-O küçücük kız dediğin bu sene eczacılığı bitirdi.

-Oh ne güzel işte. Tanıdık bi eczacımız oldu…. Aahhh!...

……………………………………..

-Şey, pardon, Nihan teyze bi bardak su alabilir miyim?

-Tabi tabi kızım. Geç al, yabancıymış gibi davranma. Burası senin de evin sayılır. :D

-Anneciğim, burası benim evim değil mi?   ???

-Ben de onu diyorum. Ha senin evin, ha Berna'nın evi. Ne fark eder? :D

-Nihan teyzeye kızma Murat abi…Seni çok özlediğimi söyleyince beni de davet etti. Böyle habersiz oldu ama….Ay valla çok özledim. Dayanamıyorum öpücem.....İşte böyle. Murat abi, çok özlemişim sahiden.

-Nee! Murat abi mi? Kızım Murat senden kaç yaş büyük de abi diyorsun? ???

-Aman Nihan teyze. Onun abiliği yürekte. :-*

-İşte bu. Gel kız buraya. Ben de çok özlemişim seni…. Eee okul bitti demek. Anlatsana, nasıl bitirdin koca okulu?

-Sorma abi, bi ben biliyorum bi de Allah. :D

-Ya sahiden koca kız olmuşsun. :D

-Sadece boyum uzadı. Ama fırsat bulunca senin öğrettiğin oyunları hala oynuyorum. ;D

-Güzeel. Bi ara gel de boyunun ölçüsünü alalım.   8)

- :) Canım abim ya. :D Keşke Gülçin de burada olsaydı.  ::)


.....................


-Aaaayyy!.... Delirtecek bunlar beni. Biri kardeşim der, öteki abi. Ne kardeşi ne abisi! Hey! Durun bari beni de bekleyin.

-Ha ha haha. Gel anneciğim gel. Hadi siz oturun da ben çayları yapayım.

-Murat abim, dünyada olmaz. Siz şimdi ana oğul bi güzel oturun. Ben çayları yaparım.

……………………

-Aman be oğlum, gül gibi kız. Nerden çıktı bu kardeş hikayesi?

-Yapma anne, Gülçin benim için neyse, Berna da o. Bak o da bana abi diyo zaten.

-Tamam tamam, bu olmadı napalım başka bulucaz artık.  :-\

-Anne, bıktın mı benden ? :(

-Oğlum, öyle değilde. Eee, yaşında geldi artık. Saçma sapan birine kapılmandan korkuyorum.

-Kim? Ben mi? Olur mu öyle şey. Ne zaman ki senden güzel birini bulurum. O zaman belki. ;D...  Aahh! Anne bu huyundan vazgeçmezsen, erkek sığınma evlerinden birine gidicem haberin olsun.  :-\

............................. .....

-Murat abi, Nihan teyze işte çaylarınız....Nerde kalmıştık? Ha Murat abi, biliyo musun bi defasında Gülçin'le biz… :D

........................

Berna'yı evine bıraktıktan sonra geç vakitlere kadar annemle sohbet ettik.

……………………………

Sabah harika bir sofraya uyanmıştım. Tıpkı eskiden olduğu gibi.  :)
 

-Hadi yavrum, işine geç kalma. Hayırlı işler.

-Sağol anneciğim de patron beni bu saatte işte görmeye alışık değil. :o :D
 İyisi mi onu şaşırtmamak için yine geç kalayım ha ne dersin?

-Muraaat!

-Tamam tamam.. Akşama görüşürüz anneciğim.

……………………

Annemin zoruyla da olsa işe ilk kez erken gidiyordum. Vakit erken olduğundan yürüyerek gitmeye karar vermiştim. Bugün benim için zor bi gün olacaktı. Şu ya da bu şekilde alay konusu olmak istemiyordum ama sevmediğim ot burnumun dibinde bitiyordu. :-\

Ya, ben ciddi bir adamım. Neden böyle şeyler beni bulur bilmiyorum ki. Tamam Ahmet abi kendince şaka yapıyor, iyi de beni bi gör be adam, bu şaka bu çocuğa göre mi, bunu kaldıra bilir mi, bi bak bana ya!!!

Şimdi arkadaşların yüzüne nasıl bakıcam, hele Selin'in? Bundan daha kötüsü olabilir mi? Okulda böyle bi şey olsa kesin kaçardım. Unutsam unutamam, unutmuş gibi yapsam arkadaşlar izin vermez. Başa gelen çekilecek. Bugünün de bi akşamı vardır herhalde.  :-\

Hoş hak etmiyorum desem yalan. Evet evet hakediyorum. Hoşuma gitmese de bu adam beni kandırıyo. Özetle bu... :-\ Kafam allak bullak, bugün nasıl çalışıcam ben.  ???

……………

-Murat Bey bakar mısınız?

-Evet.

-Beni tanıdınız mı?

-Çıkaramadım. Afedersiniz.

-Peki bu hatırlamanıza yardımcı olur mu?

-Napıyosun kardeşim? Bi dakka, hey! Neler oluyo?...Tamam tamam, sakin ol!.....Tamam yürüyorum tamam….   :o

-Muzo! Al şunu arabaya!

-Bunu neden yapıyosunuz?...Ne istiyosunuz benden?

-Zorluk çıkarma da bin arabaya!  >:(

-Tamam! tamam biniyorum!...

-Muzo, sür arabayı. Uzaklaşalım hadi!...

Çevrimdışı Oğuz İNAN

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 291
  • 957
  • 291
  • 957
# 07 Eyl 2011 22:05:21
EYLÜL

   Lise yıllarımın başlarında fark ettim Eylül’ü.. Yaş 17.. Hayatın deli çağında, başımda kavak yelleri eserken; mevsimlerden hazanı, duygulardan hüznü seçmek de ne alakaydı, o zamanlar bilmiyordum ben de..
   Lakin şimdi biliyorum. Daha doğrusu öğreneli çok oldu, yaşadıkça onca Eylül, depreşti Eylül sevdası..
   1 Eylül günü, sabaha uyandığınızda dikkat ederseniz eğer daha parlaktır uyandığınız gün. Gökyüzü masmavi değildir de farklı bir güzelliği, beyazlığı vardır.
   Aynı günün akşamında, yıldızlara baktığınızda gördüğünüz bir önceki akşam baktıklarınız değildir.. Net bir gökyüzü vardır ve daha yakındır yıldızlar..
   Sararmaya yüz tutan yaprakların ağıtıdır Eylül! Serin sabahlarında, anız kokan toprakların eşlik ettiği bir bardak çayın keyfidir. Gönlünde sevda olanın düşlerinde bembeyaz bir sayfadır onca hüznüne rağmen.
   Eylül’de yağan yağmurda ıslanmanın güzelliği nasıl anlatılır ki.. Kül eder adamı, çamura bulandıkça daha da bağlatır Eylül’e, pek bir ağlatır. Sararmış gül yaprağında duran nazlı şebneme sorun, o anlatır yağmur sonrasındaki güzelliğin ötesini..
   Kendinize bir iyilik yapın, birkaç gün sonra Eylül dolunayını seyrederken balkonunuzda bir bardak çay için.. Her dolunay aynı değildir yahu..
   Eylül’ü sevmek çok da önemli değil aslında.. Eylül gelmediyse size, sizin ona gitmeniz çok da olası değil..
   Bu dünyayla çok derdiniz yoksa, o dolunayda o çayı için..
   Kendiniz için..

Çevrimdışı eylulada1

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.164
  • 47.315
  • 4.164
  • 47.315
# 08 Eyl 2011 20:44:03
kardiya öğretmenim,yine akıcılık yine heyecan..tebrikler öğretmenim..

Oğuz İNAN öğretmenim sizinde kaleminize sağlık..Hazan ve hüzün ayı EYLÜL..Bu güzel paylaşım için teşekkürler..

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK