Eğitimhane Sağlık Köşesi

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Mar 2014 06:46:56
Düzensiz Beslenmenin Zararları
Türk insanının düzensiz beslenmesinin böbrek rahatsızlıklılarını tetiklediği bildirildi.

Türkiye'deki böbrek rahatsızlıklarının neredeyde yarısı şeker hastalığından kaynaklanıyor. Uzmanlar, kronik böbrek rahatsızlığı olan hastaların beslenmelerine son derece dikkat etmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Alanya Devlet Hastanesi Diyaliz Ünitesi Sorumlusu Dr. Kutlay Gökçe, böbrek yetmezliğinin başlıca nedeninin şeker hastalığı olarak bilinen "diyabet" olduğunu söyledi. Kutlay, dokuların uyuşması halinde böbrek ve pankreas nakliyle şeker hastalığının önlendiğini anlattı. Kontrolsüz beslenen diyabetlilerde yüksek tansiyonla birlikte böbrek fonksiyonlarında bozukluklar görüldüğünü dile getiren Kutlay, her 3 diyabetliden birinde böbrek yetmezliği görüldüğünü kaydetti. Kutlay, "Böbrek taşı, enfeksiyon, prostat, şeker ve tansiyonun böbrek rahatsızlığına neden oluyor. Özellikle diyabetliler beslenme alışkanlıklarına çok dikkat etmeliler. Karbonhidrat (tahıl) ağırlıklı bir beslenmeden, unlu mamullerden, hazır yemeklerden uzak durmalılar. Bir günde 3 - 4 kere yağlı ve etli pilav yemek diyabet, kolesterol ve yüksek tansiyon riskini artırıyor. Sağlıklı bir bünyeye sahip olmak istiyorsak bol bol su içerek sebze ağırlıklı beslenmeliyiz." dedi

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 07 Mar 2014 16:48:29
Muz kabuğunun bilmediğiniz
5 mucizevi faydası!
Muz kabuğunun faydalarını bir bilseniz
o kadar kolay çöpe atamazdınız…
Muzu yediğinizde,
bedenin serotonin salgılamasına yardım eden triptofan sayesinde sakinleştirici
ve keyfinizi yerine getiren bir etkisi oluyor.
Böbrekleriniz ve kemikleriniz için de çok yararlı.
B6 vitamini dolu.
Muz kabuğunun bilmediğiniz 5 faydası.

1- Muz kabuğunın içini sivrisinek ısırıklarına sürdüğünüzde,
kaşıntısını ve şişkinliğini alır
2- Ayaklardaki nasırların yumuşaması için,
muz kabuğunun içini sıyırın,
bir kaşık kadar olduğunda nasırın üzerine koyun, üstünü sarın.
Birkaç saat sonra açıp temiz su ile yıkayın.
Ya da direk muz kabuğunu sarabilirsiniz nasırınıza.
3- Muzun kabuğunu akneleri geçirmek üzere,
üstüne sürebilirsiniz.
4- Diz ağrılarının
geçmesine yardımcı olmak için muz kabuğuyla dizleri ovun
5- İçindeki potasiyum ve yağlarla çok iyi bir ayakkabıcilasıdır.
Muz kabuğunun içiyle ayakkabınızı ovun sonra bez ile temizleyin.
En sağlıklı dondurmayı da muzdan yapabilirsiniz. Birkaç tane muzu soyup, parçalara ayırıp, 30 dakikalığına buzluğa atın,
donmaya yakın alın, blenderdan geçirin,
isterseniz süt de ekleyebilirsiniz.
Sonra sevdiğiniz tat ile tatlandırın,
kakao, keçi boynuzu tozu, vanilya,
frambuaz, herşeyi deneyebilirsiniz.
ayrıca İçerdiği yüksek potasyumla felç riskini azaltır.
Yatmadan önce yenen bir muz serotonin oranını yükseltir
ve iyi bir uykunun garantisini sağlar.
Kemiklerin gelişmesini sağlar ve kemikleri korur.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.307
  • 223.511
  • 28.307
  • 223.511
# 07 Mar 2014 21:58:46
Az yemeyi nasıl başaracağım?
-İstemenin Esrarı adlı kitabınızda az yiyin demişsiniz. Bunu birçok insan her seferinde söyler. Fakat ben bunu beceremiyorum. Bünyemin kaldıramamasının nedeni nedir?

-Benim tam olarak öyle bir ifadem olmaz. Az denilmekten kasıt yeterli ve dengeli yenilmesi olabilir. Vücudunuzun ihtiyacından az yerseniz beyniniz hasar görür. Çok yemek de vücutu çöplere doldurur, ömrü kısaltır. Neden çok yediğinizi ve yemeğinizi nasıl azaltabileceğinizi soruyorsanız şöyle açıklamak isterim:

-Günümüz insanları genelde ihtiyacımızdan çok fazla ve dengesiz gıda alıyoruz ve çok yediğimiz halde açlıktan kurtulamıyoruz. Bazı önemli hususları şöyle aktarayım:

-Beslenmek, vücutta sürekli yaşanan inşaata gerekli malzemeleri yeterince sağlamaktır. İnşaatı demirle kumla doldurup da çimentoyu unutursanız inşaatı ilerletemezsiniz. Vücvut inşaatında da vitamin, mineral, amino asite kadar çok çeşitte ve sayıda besin öğelerinin yeterli ve dengeli alınması gerekir. Bol karbonhidrat aldınız ama çimento gibi önemli mesela triptofan alamadınız mı beyniniz aç kalır. Yığınlarca yersiniz ve vücudun eksiğini tamamlamadığınız sürece açlığınız sürer. Vücut sizden bir gıdayı istiyor ama siz ısrarla öbürünü veriyorsunuz. Takılıp kalırsınız.

-Çağımızın bir sorunu, gazlı, kafeinli içecekler ve işlenmiş gıdalara katılan katkılar yüzünden zihin açlıkla susuzluğu birbirine karıştırabiliyor. Zihin yaşlılık belirtisi olan susuzluk alğısını kaybediyor ve giderek, susadığında acıktığını sanıyor. Siz iki bardak su içtiğinizde açlık hissiniz gidecektir. Siz su içmek yerine yemeyi sürdürürseniz gereksiz gıdalara vücudunuzu boğacak ve yine de doyamayacaksınız.

En önemli açlık sebebi işlenmiş ve şekeri kana hızlı karışan gıdalardır. Bunlar bir depo benzinin kana birden boca edilmesi gibi emilirler. Hemen salgılanan insülinle bunlar kandan uzaklaştırılıp yağ olarak depolanırlar. Kısa süre sonra da kan şekeri düşünce yeniden acıkırsınız. Yağın eritilmesi zaman alan özel bir durum olduğundan o kadar açlığa dayanamaz ve hemen yeniden yemek istersiniz. Bu mekanizmayı Zihinsel Şifa’da açıkladık. Dolaysıyla ne kadar ayvaş sindirilen gıdalarla beslenirseniz tokluğunuz o kadar uzayacaktır.

-Önemli bir sorun da hızlı yemektir. Beyin hangi türde gıdayı ne miktarda aldığınızı yemek sırasında ağızda lokmaları çiğnerken hesaplar ve sindirimi de ağızda tükrük saygısıyla başlatır. Hızlıca ve çiğnemeden yutarsanız hem beyniniz durumu hesaplayamaz ve hem de yirmi dakikadan önce mide doyduğunu beyne bildiremeyeceğinden tıka basa doyuncaya kadar yersiniz. Bu da sindirim sisteminizi çökertir. Bunun sonucu yediklerinizin çürümesi, gıda değerinin çökmesi ve hatta zehir üretilmesidir. Böyle bir beslenmeyle açlık giderilebilir mi?

Muhammed Bozdağ

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 08 Mar 2014 09:17:24
Çocuklarınızı çok öpmeyin, öptürmeyin

Prof. Dr. Yavuz Baykal, daha çok çocuk ve genç erişkinlerde rastlanan, boğaz ağrısı ve lenf bezlerinde büyümeyle kendini gösteren “öpücük hastalığı”na dikkati çekerek, “Çocuklarınızı çok öpmeyin, öptürmeyin” dedi.
Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Yavuz Baykal, okullarda çok yaygın olan “öpücük hastalığı”na vurgu yaptı.
Prof. Dr. Yavuz Baykal, şunları kaydetti:
“Öpücük hastalığı, yani infeksiyöz mononükleoz (İM), daha çok çocuk ve genç erişkinlerde rastlanan, boğaz ağrısı ve lenf bezlerinde büyümeyle kendini gösteren bir hastalıktır. Ebstein Barr virüsü (EBV) tarafından oluşturulan enfeksiyon, tükürük ve boğaz salgısıyla çıkarılır, yakın temasla (öpücük), kan yoluyla veya enfeksiyonlu eşyalarla kişiden kişiye geçer.”

Kötü hijyene sahip ve kalabalık bölgelerde yaşayanlarda görülen öpücük hastalığının, annenin ağzında öğüttüğü gıdaları daha sonra bebeğine veren ailelerde daha kolay ortaya çıktığını da belirten Baykal, “İnfeksiyöz mononükleoz, her iki cinsiyette ve yılın her mevsiminde görülür. Virüs, tükürük ve salyayla çıkarılarak ve yakın temas ile bulaştırılarak, boğaz mukozasından vücuda girer. Önce boğaza ve tükürük bezi hücrelerine, daha sonra da gırtlakta bulunan duyarlı B lenfositlere ulaşır” dedi.
Baykal, hastalığa karşı, “çocuklarınızı çok öpmeyin, öptürmeyin” uyarısında da bulundu.
BELİRTİLER
Hastalığın belirtilerine de işaret eden Baykal, şunları kaydetti:
“Hastanın yaşı, klinik belirtilerde önemlidir. Özellikle çocukluk çağında; lenf bezlerinde büyüme, bademcik iltihabı gibi tipik bulguların yanı sıra boğaz iltihabı, kulak iltihabı, karın ağrısı ve ishal gibi belirtilere de neden olabilir. Genç ve erişkinlerde ise yüksek ateş, boğaz ağrısı, lenf bezlerinde şişme ve kanda atipik hücreler görülür. Genellikle 3-5 gün kadar süren halsizlik, iştahsızlık, bulantı, batında dolgunluk hissi, kas ağrıları, ateş basması, üşüme, titreme, terleme gibi belirtileri görülebilir. Hastalar en sık boğaz ağrısı şikayetiyle doktora başvururlar. Hastaların büyük bir çoğunluğunda öğleden sonra 40 dereceyi bulan ateş görülür. Ateşli dönem, ortalama 10-14 gün kadar sürer. Bademcikler büyük, boğaz kızarık görünümlü ve bezen beyaz zar ile kaplı olabilir. Boğaz ağrısı şikayeti 7-10 gün kadar devam eder.
Bazı hastalarda yumuşak-sert damak birleşim yerinde kırmızı lekeler görülebilir. Bazı hastalarda göz etrafında şişlik görülebilir. Olguların çoğunda arka boyun kısmında lenf bezi büyümesi vardır. Bazı hastalarda karaciğer ve dalak büyümesi görülebilir. Bazı hastalarda ise gövde, el ve ayakların üst tarafında döküntüler görülebilir.”
40 yaşın üzerindeki toplumun yüzde 6’sının EBV infeksiyonuna yatkın olduğunu da dile getiren Baykal, hastalığın tedavisinde istirahatin çok önemli olduğunu kaydetti.
Baykal, hekim kontrolünün ve tedavinin de önemine vurgu yaptı.
Hastalığın komplikasyonlarının oldukça nadir görüldüğünü, en sık görülenin ise bir nevi kansızlık olan otoimmün hemolitik anemi olduğunu anlatan Baykal, “Bazı hastalarda, bademciklerde büyüme, boğazda lenfoid hiperplazi ve beyaz zar oluşumuna bağlı üst solunum yolu tıkanıklığı gelişebilir. Dalak yırtılması çok nadir ancak akılda tutulması gereken bir komplikasyonudur. Nörolojik komplikasyonlardan olan beyin iltihapları bu yolla ölümlerin en önemli nedeni olmasına rağmen, vakaların büyük kısmı iyileşmeyle sonlanır. Hastalıkla ilgili aşı çalışmaları vardır ancak henüz uygulanan bir bağışıklama yolu yoktur” dedi.

Çevrimdışı HASAN YİĞİT

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.567
  • 15.466
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.567
  • 15.466
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 12 Mar 2014 13:29:54
Sigara Seni Bıraktım


Olduğun yer, zehir hem de duman
Zararın insanlara çok-çok yaman
Cebime zararın oluşmuştur her zaman
Onun için artık sigara seni bıraktım
Seni bir daha hiç içmemektir benim ahtım

Rahatsız ettin hem beni, hem de eşimi
Bıraktım seni senden bıraksana peşimi
Genç yaşımdayken çürütünce dişimi
Onun için artık sigara seni bıraktım
Seni bir daha hiç içmemektir ahtım...

Benzimde ki rengi benden almışsın
İçimde hain düşman gibi kalmışsın
Ömrümden çok çok seneler çalmışsın
Onun için artık sigara seni bıraktım
Seni bir daha hiç içmemektir benim ahtım...

Senin yüzünden ciğerler almaz oldu hava
Ciğerler kararmışta olmuşlar sanki tava
Sen varsın ya hiç ama hiç gerek var lava
Onun için artık sigara seni çoktan bıraktım
Seni bir daha hiç içmemektir benim ahtım...

Sigara senin bilmem ki neyine kanmışım
Sen değil, meğer yıllarca ben yanmışım
Özdilek Kırbaş'ım senden dertler almışım
Onun için artık sigara seni bıraktım
Seni bir daha hiç içmemektir benim ahtım...



EMRE GÜNEY
Affınıza sığınarak gönderiyorum.

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 12 Mar 2014 16:01:27
Saçınıza zarar veren, saçınızı yıpratan faktörler;

1-Saçlar en fazla zararı kalitesiz boyalardan görür. Sık sık saç boyatmak saçları yorar ve yıpratır. İki boya arasında mümkün olduğu kadar uzun zaman bırakın. Kalitesiz boyaların saçlarınıza daha fazla zarar vereceğini unutmayın.

2-Güneş ışınları da saçlarınıza büyük zarar verir. Özellikle boyalı saçlar güneşten çabuk etkilenir. Teninizi güneşten koruduğunuz gibi saçlarınızı da koruyun. Saçınıza koruyucu krem sürüp, başınıza geniş kenarlı şapka takın.

3-Saçlarını toplamak için lastik kullanmayın. Lastik, saç tellerini kırarak saça zarar verir. Pamuklu ya da eşarp kullanın.

4-Denizden ya da havuzdan çıktıktan sonra saçlarını mutlaka tatlı suyla yıkayıp, durulayın. Şayet şampuanla yıkayacaksanız bundan sonra yıkayın.

5-Saçlarınızı rüzgardan, sigara dumanından ve tozdan koruyun. Sigara içen hanımların saçları daha çabuk ve daha çok dökülür.

6-Saçlarınızı sık sık beyaz sabunla yıkamayın. Beyaz sabunlarda kimyasal maddeler çoktur. Şampuan kullanın ancak, şampuan mümkün mertebe boyasız, parfümsüz ve alkolsüz olsun. Doğal ürünlerle üretilen şampuanları tercih edin.

7-Sıcak su en az sıcak hava kadar saçlarınıza ve saç diplerine zarar verir. Saçlarınızı ılık suyla yıkayın ve kuruturken ılık hava verin. Saçlarınızı yıkarken diplerine masaj yapın.

8-Saçlarınızı yumuşak, pamuklu havlu ile kurutabilirsiniz, ancak bunu saçlarınızı ve saç diplerini örselemeden yapmanız gerekir. Hızla ve bastırarak saçlarınızı kurutmaya çalışmak saçlarınızı ve saç diplerini yıpratır.

9-Hiçbir zaman ıslak saçla yatmayın ve ıslak saçlarınıza şekil vermeye çalışmayın.

10-Haftada iki kez saçınızı yıkadıktan sonra bir bardak tatlı suya bir bardağın dörtte biri kadar ağız gargarası katıp, bununla saç diplerinizi ovalayın ve saçlarınızı durulamayın.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 Mar 2014 06:52:44
ELMAYAĞI (YA DA ACI ELMAYAĞI)


Ülkemizde kimi yerlerde Elmaotu da denilen Anadolu adaçayının çiçeklerinin ve yapraklı dallarının su buharıyla birlikte damıtılmasıyla elde edilen uçucu yağdır. Kimi eczane ve aktarlarda, küçük şişeler içinde satılır. Elmayağı, mide ve bağırsaklardaki gazı söktürücü, sindirimi kolaylaştırıcı,aşırı terlemeleri kesici ve idrar söktürücü olarak, günde bir kez l bardak suya 3-5 damla katı-larak içilir. Daha fazla dozda alınması sakıncalıdır. Aynı formül dıştan yaraları temizleyici ve iyileştirici olarak kullanılır. Ancak, fazla etkili olabileceği ve ciltte kızarıklıklara yol açabileceği için, badem yağı ya da çiçek yağıyla biraz inceltilmesi salık verilir

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 13 Mar 2014 16:03:46

Sabahları Limonlu Su İçmeniz İçin 10 Sebep
Sabahları kalkınca içilen limonlu su (ya da şekersiz limonata) sindirim sistemini hızla uyandırıyor ve tüm bedeniniz için onlarca fayda sağlıyor.
Limonun suyuna ekleyeceğiniz su ılık olmalı. Bunun ...nedenini araştırıp öğrendim ve şimdi limonlu suyu düzenli bir alışkanlık haline getirmek istiyorum.
Ilık limonlu su:
1- Bağışıklık sisteminizi destekler. Limonda bol miktarda bulunan C vitamini soğuk havalarla savaşmanızı sağlar. Beyin ve sinir sistemi fonksiyonlarını uyaran potasyum bakımından zengindir. Potasyum aynı zamanda kan basıncını kontrol altında tutmaya yardım eder.
2- pH değerini dengeler: Her gün limonlu su içerseniz vücudunuzun toplam asitlilik oranını düşürürsünüz. Limon en alkali gıdalardandır. Evet, limonda sitrik asit bulunur ancak sindirildiğinde asitlilik yaratmaz.
3- Kilo vermeye yardımcı olur: Açlık hissi ile mücadele etmeye yardım eden pektin lifi limonda bol miktarda bulunur. Daha alkali bir beslenmeye sahip kişilerin daha hızlı kilo verdiği de bilinmektedir.
4- Sindirime yardım eder: Limonlu su istenmeyen maddelerin vücuttan atılmasına yardım eder. Karaciğerin sindirim için gerekli bir asit olan safra üretimini destekler. Etkili sindirim mide ekşimesini ve kabızlığı azaltır.
5- İdrar söktürür: Limon vücuttan idrar çıkışını artırır. Bu da vücudun temizlenmesine yardım eder. Böylelikle toksinler daha hızlı atıldığından idrar yolu daha sağlıklı kalır.
6- Cildi temizler: İçindeki C vitamini kırşıklıkları ve lekeleri azaltır. Limon kandaki toksinleri temizler. Bu, cildin de temiz kalmasına yardım eder. Aslında görünürlüklerini azaltmak için doğrudan yara izlerine de uygulanabilir.
7- Nefesi tazeler: Yalnızca bu da değil. Diş ağrısı ve diş eti iltahabının iyileşmesine yardım eder. Sitrik asit diş minesini zedeleyebileceğinden bunu gözlemlemelisiniz. Kabul ediyorum, bu konuda biraz endişeliyim.
8- Solunumla ilgili sorunları azaltır: Ilık limonlu su göğüs enfeksiyonlarından kurtulmanıza yardım eder ve rahatsız edici öksürükleri keser. Astımı ve alerjisi olan insanlara da faydalı olduğu düşünülüyor.
9- Sakin tutar: C vitamini aklınızı ve vücudunuzu strese maruz bıraktığınızda ilk olarak yoksun kaldığınız şeylerden biridir. Daha önce de belirtildiği gibi limon C vitaminiyle doludur.
10- Kahve alışkanlığından kurtulmanızı sağlar. Sabah bir bardak limonlu su içtikten sonra canım kahve istemiyor. Bu garip ama nedenini açıklayamayacağım. Yalnızca söylüyorum.
Sağlam bir sebep bulamadığım tek konu suyun neden ılık olması gerektiği. Çin tıbbı üzerine çalıştıktan sonra tek söyleyebildiğim soğuk suyun muhtemelen vücut için bir şok ya da stres etkeni olduğu. İster inanın, ister inanmayın vücudunuzun soğuk ya da çok sıcak suyu sindirmesi oldukça fazla enerji gerektiriyor.  Yalnızca limonun 1/8’i kadar olmasın yeter.
İpucu: Ilık limonlu suyunuzu içinde çay ve kahve lekeleri olan fincanlarınızdan için. Lekenin çıkmasını sağlayacaktır. Kullandığınız limonun kabukları ile çöp kutunuzu silerek kokusunu güzelleştirebilirsiniz

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Mar 2014 08:55:33
Argan Yağı Nedir, Cilt için Faydaları Yararları

Argan (Argania spinosa), anavatanı Fas’ın güneybatısında bulunan kireçli topraklara sahip, yarı çöl olan Sous vadisi ve meyvelerinin çekirdeklerinden elde edilen kozmetik ve mutfakta kullanılan oldukça değerli yağı için yetiştirilen fundagillerden bir ağaçtır. (Kaynak: vikipedia/argan)
Cildimiz için oldukça değerli bir öneme sahip olan argan yağının vücudumuz için faydaları yararları; Argan Yağının Cilt İçin Faydaları :
• Kırışıklıkları azaltarak cildinizin sıklaşmasını sağlar.
• Sivilce tedavisinde oldukça etkilidir.
• Cildinizin yumuşamasına yardımcı olur.
• Güneş(UHV zararlı ışınları), sigara, stres, çevre kirliliğinin olumsuz etkilerini ortadan kaldırarak hücrelerin yenilenmesini sağlayarak cildinizi canlandırır.
• Ciltteki tahriş ve iltihaplanmayı azaltabilir.
• Göz altı kırışıklıklarında etkilidir.
• Hamilelik çatlaklarının önenmesinde faydalıdır.
• Hem kuru hem de yağlı ciltler için kullanıma uygundur.
Yüz İçin Nasıl Kullanılmalı?

Argan yağının daha fazla etki göstermesi için yüzünüze sürmeden önce temizlemeniz şarttır. Temizlemiş olduğunuz yüzünüze sadece birkaç damla uygulamak yeterli olacaktır. Argan Yağı gün içinde ya da gece yatmadan önce yüze uygulanabilir. Parmağınızın ucuna birkaç damla Argan Yağı damlatın ve parmaklarınızı birbirine sürterek yağın biraz ısınmasını sağlayın. Parmaklarınızla tüm yüz bölgenize nazikçe masaj yaparak Argan Yağını yüzünüze uygulayın. Yağ çabucak cildinize nüfuz edecek ve cildinizin canlandığını göreceksiniz.
Vücut için Nasıl Kullanılmalı?
Argan Yağı masaj içinde son derece uygun bir üründür. Tercihen duştan sonra temiz vücuda avuç içinde ısıtılarak uygulanması et etkili sonuçları verir. Vücut tarafından kolayca emilmektedir ve diğer yağlarda olduğu gibi yapışkan bir formda değildir, bu nedenle masaj sonrası tekrar duş alınması gerekmemektedir.
Argan Yağının Saç İçin Faydaları
• Yıpranmış ve donuklaşmış saçlarda parlaklık sağlar.
• Saç kırıklarının oluşmasını önler.
• Saçları besler.
Saç İçin Nasıl Kullanılmalı?
Saçınıza kafa deriniz ıslanacağı kadar Argan Yağı uygulayın. Kafa derinize yavaş hareketlerle masaj yapın. Saçınızı ılık bir havluyla örtün ve 30 dakika boyunca böyle bekleyin. Daha sonra saçınızı yıkayın.
Argan Yağının Tırnak İçin Faydaları

• Kırılgan tırnak yapısını güçlendirir.
Tırnaklar İçin Nasıl Kullanılmalı?:
Limonu sıkın ve çıkan suyuna eşit miktarda olacak kadar Argan Yağı koyarak bir karışım elde edin. Bu karışımın içinde 15 dakika boyunca parmak uçlarınızı bekletin. Tırnaklarınızın sağlıklı bir biçimde kalması için haftada 1 kere bu karışımı 15 dakika boyunca uygulamanız yeterli olacaktır

Çevrimdışı fatoş80

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 460
  • 411
  • 460
  • 411
# 15 Mar 2014 17:02:17
bu faranjit ve sinüzit mahvetti beni bıktım artık tüm kışı hasta geçirdim ve hala hastayım :'(

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.307
  • 223.511
  • 28.307
  • 223.511
# 16 Mar 2014 10:02:34
-Sıfır kilometre bir aracı yıllarca hor kullanırsanız ne olur? Ömrü kısalır ve belli bir süre sonra seri arızalar vermeye başlar. Zihni dengesiz çalıştırmak bedeni böylesine hor kullanmaktır. Bedeni satıp kurtulamayız ve tamir etmekten veya sağlıklı yönetmekten başka çaremiz yoktur.

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 17 Mar 2014 13:05:07

Sirkenin Faydaları
Günlük hayatımızda sadece salatalarda tatlandırıcı olarak kullandığımız sirke üzüm ve elma suyunun bekletilmesi ile üretilmektedir. Hâlbuki sirke, besin olarak tüketilmesinin yanı sıra iyi bir tedavi edici özelliğe sahiptir. Araştırmalara göre sirke birçok hastalığa tedavi edici olabilmektedir. Sirke, özellikle de elma sirkesi, sağlığımızın dostu ve en değerli yardımcısıdır. Makalemizde sirkenin bilimsel olarak ispatlanmış olan birkaç faydasından bahsedeceğiz.
Sirkeyi sadece salata sosu olarak kullanıyorsanız, çok şey kaybediyorsunuz! Çünkü sirke, soğuk algınlığından, iştahsızlığa, böbrek taşından kansızlığa kadar birçok derde deva olabilir.
Sirketin Faydaları, Yararları:
Vücudun temizlenmesi hepimizin bildiği gibi genel sağlık prensiplerinden bir tanesidir. Şayet bu sağlandığı insanı yaşlılığında mutlu bir hayat bekler. Sirkenin yaptığı en iyi rol bu yöndedir. Sirke sayesinde faydalanılan tedaviler aşağıda sıralanmıştır.
İltihap: Tüm sirkeler salmonella, streptokok gibi bakterileri tek bir temasla öldürebilecek kadar güçlüdür. İltihap kurutucudur.
Antiseptik: Sirkenin asitlik değeri vücut ile aynı olduğundan vücut içindeki zehirli maddeleri(toksin) arındırırken vücut hücrelerine zarar vermez. Bu özelliğinden dolayı vücut dışındaki derimiz için de iyi bir antiseptiktir.
Cilt bakımı: 1 bardak su, 1 tatlı kaşığı çiçek balı ve1 tatlı kaşığı elma sirkesi karıştırılıp sabahları aç karına içilirse gerek cilt bakımı, ergenlik sivilceleri ve gerekse beden temizliği yapılmış olur. Bu karışım size güç ve esenlik sağlayacaktır.
Sık sık grip, soğuk algınlığı veya üst solunum yollarına yakalananlar için bire birdir.
Boğaz ağrısı ve ses kısıklığı:Boğaz ağrısı ve ses kısıklığında, 1 ölçü elma sirkesi ile 3 ölçü ılık su karıştırılır ve saat başı derin gargaralar yapıldıktan sonra tükürülür.
Öksürük: Öksürüğe karşı, 4 yemek kaşığı dolusu akışkan balla 3 tatlı kaşığı elma sirkesini iyice karıştırılır. Kaşık kaşık yutulur.
Yüksek kolesterole karşı,
Varis: Varise karşı, elma sirkesiyle ıslatılan bir bez baldıra sarılır ve 20 dakika etkilemeye bırakılır.
Hemoroit: Hemoroite karşı, yarım su bardağı elma sirkesi ve bir su bardağı adaçayı katkılı ılık oturma banyoları alın. 10 dakika sonunda rahatladığınızı göreceksiniz. Ayrıca hemoroit kanamalarına da iyi gelir.
Gaz şişkinliğine ve kabızlık: Gaz şişkinliğine ve kabızlığa karşı, her öğünden yarım saat önce 1 bardak elma sirkesi-bal kokteyli içerseniz şikâyetleriniz azalacaktır.
Yaraların çabuk iyileşmesi için, günde 3 bardak elma sirkesi-bal kokteyli için.
Güneş yanıkları: Güneş yanığına karşı da 3 yemek kaşığı sirke eklenmiş su ile 10 dakika soğuk banyo yapılır. Ayrıca sulandırılmış sirke ile güneş yanıkları pansuman yapılabilir.
Alkolizm : Alkolizm ve sarhoşluktan kurtulmak için yarım saatte bir sirke su ile sulandırılarak içilir.
Ana öğünden yarım saat önce içilirse iştah açar.
Böbrek taşları: Süt ve süt ürünleri azaltılmak koşulu ile günde 2 veya 3 kez bir çorba kaşığı sirke içilmesi böbrek taşı oluşumunu engelleyecektir.
Astım ve bronşit: Astım, solunum hastalıkları ve bronşitte bal ile sirke karıştırılarak günde 2 veya 3 kez içilmesi iyi sonuçlar verir.
Anemi: İçerdiği demir, folik asit ve B12 vitamininden dolayı kansızlık (Anemi) hastalığına karşı birebirdir.
Aşırı adet kanaması veya hemoroit kanamalarına karşı yemeklerden önce ılık ballı suya bir tatlı kaşığı sirke ekleyip içilmesi tavsiye edilir. Ayrıca adet ağrılarına da iyi gelir.
Burun kanamasında sirkeye batırılmış tampon uygulamak yeterlidir.
Safra rahatsızlıklarına iyi gelir ve safra akıntısını tanzim eder.
Ateş düşürücü: Su ile karıştırılmış sirke ile vücut silindiğinde ateş düşürücü etki gösterir.
Kalp ve sinirleri kuvvetlendirir.
Elma sirkesinin yüksek miktarda kalsiyum kemik ve dişler için yararlıdır.
Egzama ve yaralara sürülürse büyük ölçüde şifa etkisi vardır. Yaralara pansuman yapılarak kullanılabilir.
Kepek: Saçınızdaki kepekler için son durulama suyuna yani 1 litre suya 1 çay bardağı elma sirkesi koyun ve saçlarınızı bu su ile durulayın. Bu işlem düzenli yapıldığında saçlarınız parlayacak ve kepek sorununuz ortadan kalkacaktır.
Sirke ile gelen zayıflama: Fazla kilolarınız mı var? Fazla kilolarınız için bir bardak suyun içine 1-2 tatlı kaşığı sirke ve bal eklenerek sabahları aç karna düzenli olarak içilir. Bu şekilde kullanıldığında fazla kilolarınızın azaldığını göreceksiniz.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 17 Mar 2014 16:11:35
Hepatit A

Hepatit A, hepatit virüslerinden birinin yol açtığı karaciğerin iltihabi hastalığıdır. Hepatit virüsleri A'dan G'ye dek uzanan geniş bir yelpazede yer alırlar, farklı özellikleri vardır.
Hepatit A, ülkemizde sık görülen, zaman zaman okullarda salgınlar yapan bir hepatit türüdür. Hastayla yakın temasla, enfekte su ve gıdayla bulaşır.
Mikrop alındıktan sonra bir kuluçka döneminin ardından; cilt ve göz aklarında sararma, iştahsızlık, halsizlik, bulantı, kusma, koyu renkli idrar görülebilir. 6 yaş altı küçük çocuklar, sarılık olmadan, hatta hiç belirti olmadan da hastalığı geçirebilirler. Gençler ve erişkinlerde daha ağır seyredebilir.
Hasta kişi, belirtiler görülmeden önceki birkaç haftalık dönemde de bulaşıcıdır. Bulaşıcılık sarılık veya diğer belirtiler görüldükten bir hafta sonrasına kadar sürer.
Kesin tanı kan testleriyle konur.
Özel bir tedavisi yoktur, hastanın genel durumunu destekleyecek tedaviler verilir. Tedavide antibiyotiğin yeri yoktur.
Hijyen kurallarına dikkat etmek, özellikle el yıkama ile enfeksiyondan korunmak mümkündür. En güvenli yöntem ise, 2 yaştan sonra iki doz halinde yapılan aşıyla korunmaktır.

Çevrimdışı kurthan

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.655
  • 72.847
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 10.655
  • 72.847
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 17 Mar 2014 19:33:54
 Gastrit için faydalı sebzeler
Soğan ve Sarımsak
Soğan ve sarımsak, aynı bitki ailesinin üyesidir. Bu nedenle soğan ve sarımsağın, gastrit hastaları için benzer faydalı etkileri vardır.Bu antioksidanlar soğan ve sarımsakta önemli miktarda mevcuttur. Soğan ve sarımsaktan en fazla yararı elde edebilmek için çiğ yenilmesi önerilmektedir. Sebzeler pişirilirken besin değerinde azalma olabilir bu nedenle çiğ tüketilmesi en fazla yarar sağlamaktadır.

Yeşil Yapraklı Sebzeler ve Turpgiller
Yeşil yapraklı sebzeler ve turpgiller, gastrit için yararlı antioksidanlar açısından zengindir. Turpgillerden, lahana ailesinin üyelerinden, brokoli, karnabahar ve Brüksel lahanası gibi besinler sayılabilir. Lahana, karalahana, ıspanak gibi besinlerin lif ve antioksidan yüzdesi yüksektir.

Biber ve Kabak
Biber, antioksidan A ve C vitaminlerinden zengindir. Bu vitaminler, serbest radikal hasarını önler, bağışıklık sistemine destek sağlar ve görme hücrelerini korur. Ayrıca biber iyi bir lif kaynağıdır. Kabak ta biber gibi lif ve antioksidan açısından zengin bir besindir.

Havuç ve Domates
Havuç ve diğer turuncu meyve ve sebzeler, antioksidan olan beta-karoten açısından zengindir. Beta karoten gibi karotenoidlerin başka bir türü olan likopen de domateste bol miktarda mevcuttur. Domates ve havuç aperatif olarak tüketilebileceği gibi salatada da kullanılarak tüketilebilir ve her ikisi de iyi bir lif kaynağıdır.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.307
  • 223.511
  • 28.307
  • 223.511
# 18 Mar 2014 20:16:58
* Vücut su kıtlığı çektiğinde kandaki suyu kullanırsa,
YÜKSEK TANSİYON hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde omurlardaki suyu kullanırsa,
BEL VE BOYUN FITIĞI hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde kemiklerdeki suyu kullanırsa,
gut - atrit gibi romatizmal hastalıklara yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde akciğerdeki suyu kullanırsa,
ASTIM hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde pankreastaki suyu kullanırsa,
ŞEKER hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde midedeki suyu kullanırsa,
ÜLSER hastalığına yakalanırız.

* Bağırsaklarda su eksilirse, kabızlık meydana gelir ve
KOLON kanseri olma tehlikesi yaşarız.

* Hücrenin su eksikliği çok artarsa, beynimiz hücreye oksijen göndermeyi keser. Oksijen kesilmesi sonucunda da hücre KANSERLEŞME sürecine girer !!!...

Hasta olmamak için vücudumuzu susuz bırakmamalıyız.
Hasta değil susuzsunuz ...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK