Eğitimhane Sağlık Köşesi

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.748
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.748
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Nis 2014 07:08:23
OTİZM  her 10.000 insandan 4′ünü etkileyen bir beyin rahatsızlığıdır. Otizm teşhisi genellikle çocukluk çağında (3 yaşlarında) koyulur ve çocuğun çevresine karşı tep­kisizliği şeklinde nitelendirilir. Otizm hastalığının çok belirgin belirtileri yoktur, otistik çocuklar birbirinden farklı belirtiler gösterebilir. Bazı otistik çocuklar kendi­lerine gösterilen sevgiye ve şefkate karşı kayıtsız kalırlar, sosyal ilişkiler kuramaz­lar. Bazı otistik çocuklar hiç beklenmedik bir anda sallanmaya başlar, saatlerce hiç ses yapmadan yerinde oturur ve otururken bir anda ayaklarını yere vurmaya baş­lar. Bazı otistik çocuklar öğrenme güçlüğü yaşarken, bazı otistik çocukların zihni açıktır.
Otizme neden olan etkenler tam olarak bilinmemektedir; ancak bazı dok­torlar kalıtsal bir durumun, nörolojik bir dengesizliğin ya da herhangi bir vücut fonksiyonunun görevini yerine getirememesinin otizme neden olabileceğini dü­şünmektedir. Otizmin bağışıklık sistemi ile ilgisi olabileceği de düşünülmektedir.
Otistik çocukları konu alan araştırmalar, ailelerinin bağışıklık sistemi rahatsızlık­ları yaşadığını göstermiştir. Bu hastalıkların başında romatoid artrit gelmektedir. Ya­pılan çalışmalar, otistik çocukların ailelerinin %46′sında bağışıklık sistemi hastalıkları yaşandığım belirlemiştir. Otistik çocukların %21′inin anne-babasından en az biri­nin bağışıklık sistemi hastası olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle otizmin bağışık­lık sistemi ile iîişkilendirilebileceği düşüncesi yaygınlık kazanmıştır. Ancak bu dü­şünce kesin olarak bilimsellik kazanmamıştır. Bu nedenle bazı otistik çocukların durumu, bilimsel olarak açıklanabilir bir nedene dayandırılamamaktadır.
Otizm için önerilen modern tıp tedavileri:
Danışmanlık ve psikolojik destek hizmetleri uygun görülmektedir. Sakinleştirici bir ilaç türü olan “fenotiazin antipsikotik” ilaçlar kullanılmaktadır. “Fenfluramin” ve “tioridazin” türü ilaçlar da kullanılmaktadır.
Doğal sağlık tedavileri:
■ osteopati terapileri otistik çocuklar için uygulanabilir. Bazı uzmanlar otizme neden olan etkenin doğum esnasında kafatasının sıkışması nedeniyle ortaya çıkan baş ağrıları olduğunu düşünmektedir.
■ Homeopati terapilerinin otistik çocuklar üzerinde sağladığı yarar henüz kesin olarak belirlenememiştir ancak yine de homeopati uzmanları ile konuşup te­rapileri başlayabilir, çocuğunuzda görülen belirtilerin hafifleyip hafiflemedi­ğini tespit edebilirsiniz. Aşağıdaki homeopati terapileri otistik çocuklar için yararlı olabilir:
■ Sese karşı çok hassas olan, başını yerden yere vuran ve sinirleri bozulan bir çocuk için papatya idealdir.
■ Kendi kabuğuna çekilen, halının üstüne oturarak ayağa kalkmayı redde­den, sürekli sayı sayan, geceleri sürekli terleyen çocuklar için özel bir ho­meopati maddesi olan “silika”yı kullanabilirsiniz.
■ Genital organlarla oynamayı adet haline getiren, kendi kendine mırılda­nan, her şeyden ve herkesten şüphelenen ve gülme krizlerine giren çocuk­lar için “ban otu” (hyoscyamus) kullanılabilir.
■ Davranışsal otizm tedavisinde besin terapileri de uygulanüabilir. Özellikle de magnezyum, B6 vitamini, ve C vitamini takviyesi önemli bir rol oynar. Otizmin sadece besin terapileri ile tedavi edilip edilemeyeceğine dair bilimsel bir bul­gu yoktur. Çocuğunuz davranışsal otizm hastası ise, aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurmanız gerekebilir:
■ 44 otistik çocuktan 15′ine uygulanan magnezyum destekli B6 vitamini tedavisi büyük bir başarı elde etmiştir. Tedaviyi alan çocukların durumunda ilerlemeler kaydedilmiştir. Tedavi bırakıldığında, çocukların durumunun daha kötüye gittiği belirlenmiştir.
■ Magnezyum destekli B6 vitamini tedavisinin “fenfluramin” ve “tioridazin” türü ilaçlardan 6 kat daha etkili olduğu ortaya çıkmıştır.
■ Otistik çocuklara yapılan C vitamini takviyesi de başarılı sonuçlar vermek­tedir. Doktorlar tarafından 8′er gramlık dozlar şeklinde hazırlanan özel C vtiamini terapileri otizm belirtilerini hafifletmektedir.
■ Otistik çocukların beslenme programından çıkarılan katkı maddeleri ve aler­jik gıdalar da işe yaramaktadır. Bazı otistik çocukların mide bağırsak hastalık­ları, çölyak hastalığı ve gıda tahammülsüzlüğü gibi vakaları yaşadığı belirlen­miştir.
Uzman bir pediatrisi olan Dr. Micheal Tettenborn, 2-15 yaşlarındaki 57 otistik çocuktan 28′inin durumunda, mantarlara karşı özel bir tedavi olan “arıti-fungal” (mantar-savar) tedaviler ve süt ve maya türü ürünlerin sınırlı olarak kullanıldığı diyetler sayesinde gelişme kaydedildiğini belirtmiştir. Bu tedavi ve diyetleri yarım bırakan 15 çocuğun durumunun kötüye gittiği, 6′sırıın duru­munda ise “belli belirsiz bir gelişme” kaydedildiği bildirilmiştir.
Otistik çocuk­ların pek çoğu, doğumu takip eden 16. aydan sonra belirti göstermeye başla­mıştır. Saptanan belirtilerin arasında sosyal ilişkiler kuramama, göz kontağı kuramama, bağırsak hareketlerinde büyük değişiklikler yaşama ve antibiyotik kullanımı sırasında kötüleşme gibi durumlar yer almaktadır. Otistik çocukla­rın sürekli susadığı, süt ve tahıllı ürünlere karşı aşırı ilgi gösterdiği, burun tıka­nıklığı yaşadığı, karın şişliği, solgun bir yüz ve göz altı morlukları gibi belirtiler yaşadığı da gözlemlenmiştir.
■ Ginko biloba serbest-radikalleri yok eden ve beyni koruyan bir maddedir. Gin-ko biloba beyne giden kanın miktarını artırarak beyin fonksiyonlarını kuvvet­lendirir. Ginko biloba kullandığınız başka ilaçlarla etkileşime girebilir. Bu ne­denle ginko biloba kullanmadan önce doktorunuza danışmanız gerekir.
Faydalı terapiler:
Sanat terapisi, müzik terapisi, kranyal osteopati, homeopati, besin terapileri, her-balizm, geleneksel Çin terapileri.

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 07 Nis 2014 07:54:47
Dişlerinize zarar veren kötü alışkanlıkların neler olduğunu Hisar Intercontinental Hospital Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Dt. Banu Okur Çakmakcı’dan öğrendik…
 
Biberon kullanmak
Bebeğinize meyve suyu, süt ya da formül mamayı uyku saatinde biberonla vermek diş çürüklerine davetiye çıkarabilir. Bu nedenle bebeğinize gece yatmadan önce sıvı veriyorsanız biberon ağzındayken uyumamasını sağlamaya çalışın.
 
Diş gıcırdatmak
Stres ve uyku alışkanlıklarının neden olduğu diş gıcırdatma zamanla dişlerinize zarar vererek ağrıya yol açar. Gündüzleri sert gıdalardan kaçınarak ve geceleri koruyucu apareyler kullanarak ağrıdan kurtulabilirsiniz.
 
Sakızlı şeker çiğnemek
Tüm şekerli besinler, özellikle daha uzun süre çiğnendiği için şekerli sakızlar diş çürüğünü teşvik eder.
 
Şişe kapağı açmak için dişleri kullanmak
Dişlerinizle şişe kapakları ya da plastik ambalajları açmayı denemeyin. Bu yanlış alışkanlık dişlerinizde çatlaklara neden olabilir.
 
spor içecekleri ve meyve sularını çok tüketmek
Spor içecekler enerji verme özelliği taşıdığından içlerindeki şeker oranı genellikle yüksektir. Bu içecekler diş minesi üzerinde asit saldırısı oluşturur. Bu tarz içecekleri sık tüketirseniz dişleriniz daha hızlı çürür. Meyve suyu pek çok vitamin ve antioksidanı bir arada içerse de ne yazık ki çoğunda şeker vardır. Bu yüzden hazır meyve suları yerine mevsiminde taze olarak sıkılmış meyve suları tüketin. Ayrıca su ekleyerek şeker içeriğini de azaltabilirsiniz.
 
Sık sık atıştırmak
Çok sık atıştırmak dişlerinizde gıda kalıntıları bırakarak bakteri plağı oluşumuna neden olur; bu da çürümeyi hızlandırır.  Kalem çiğnemek
İş stresinden ya da yoğunlaştığınız zamanlarda kalemlerin başlarını çiğniyorsanız dişlerinize ciddi zarar veriyor olabilrsiniz.
 
Kahve ve sigara içmek
Çok fazla kahve tüketiyorsanız dişlerinizde zamanla renk değişimi ve sararmalar görülebilir. Eğer dişlerinizdeki renk değişikliği konusunda endişeleriniz varsa diş hekiminizle konuşun. Sigara gibi diğer tütün ürünleri de dişlerinizde lekelenme ve diş eti hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olur. Tütün kullanımı aynı zamanda ağız kanserinin de en önemli nedenlerinden biridir.
 
Yeme Bozukluğu Problemleri
Özellikle tatlı tüketiminiz çok yüksekse diş çürümesi problemiyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Ayrıca bulimia gibi yeme bozukluğu problemleri yaşıyorsanız sürekli kusmak, kusmuk içerisinde bulunan güçlü asitler nedeniyle dişlerinizi aşındırır ve kötü ağız kokusuna neden olur.
 
Çekirdek çitlemek
Çekirdek çitlerken çekirdek artıkları ara yüzlere takılıp diş ve dişetine zarar verebilir.

Çevrimdışı zn745

  • Yeni Üye
  • 2
  • 3
  • 2
  • 3
# 07 Nis 2014 21:16:13
oooooooooooooofffffffffffffff ffffffff

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.748
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.748
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 08 Nis 2014 06:46:13
.

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 09 Nis 2014 18:10:11
ŞİFALI BİTKİLER ŞİFALI MEYVELER VE ŞİFALI SEBZELER

Sivri Biber= Özellikle sıvı yağ ile birlikte tüketilmelidir. Mikroplara karşı iyi bir savunma hattı kuran bu şifalı bitki aynı zamanda insanın bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor, vücudun demir, kalsiyum ve çeşitli mineralleri tutmasına yardımcı olup, E ve A Vitaminlerini vücuda tekrardan kazandırıyor.

Çay= Çayda bulunan tein maddesi insan vücudunda t-lenfositlerin artmasına neden oluyor. Bilindiği gibi tlenfositleri vücudun savunma sisteminin bel kemiğini oluşturuyor. Çayın diğer bir şifalı yanı da beynin yorgunluk hissini algılamasını engellemesi. Bu da dinlendirici bir etki yapıyor.

Dut Ailesi= Şifalı bitkiler ailesinin aslında isimsiz kahramanlarıdır karadut ve diğer dut türleri şöyle ki; kanserleşen hücrelerin kontrolü için vücuda yardımcı olan bu şifalı bitki aynı zamanda ağız yaralarının iyileştirilmesinde de ciddi bir başarı sağlıyor. Şifalı meyvelerin en çok sevilenlerinden olan dut her meyvenin yaptığı gibi bağışıklık sistemini de güçlendirmede gerçekten maharetli.

Havuç= A vitamini açısından zengin olan şifalı sebzemiz özellikle halk arasında inme tabiri kullanılan yarı felç durumlarını ciddi oranda azaltıyor.

Domates= Kansere karşı iyi geldiği kanıtlanmış olan şifalı sebze özellikle et ürünlerinin yanında bolca tüketilmelidir. Zira bu sebzede bulunan likopen iyi bir antioksidan maddedir.

Bütün bunların yanı sıra semiz otu ve taze fasulye iyibir omega 3 deposu iken, kayısı-incir gibi severek tükettiğimiz meyveler ise tansiyon üzerinde olumlu etkilere neden oluyor. Özellikle sarımsak kalp üzerinde gerçekten etkili oluyor zira kanın yoğunluğunu azaltarak kanın damarlar içerisinde daha rahat hareket etmesini sağlıyor...

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.748
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.748
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Nis 2014 06:54:40
 MİDE ASİDİNİ DÜŞÜRMEK İÇİN NELER YAPMALI                                                Aşırı stres özellikle mideyi etkilemektedir ve yanma hissine sebep olmaktadır. İlaca sarılmadan önce bu yanmayı engelleyecek gıdaları araştırınız. Mideye rahatlık sağlayacak yiyeceklerden meydana gelen rejim ile sorununuza çözüm getirin. Bu yangına engel olacak öneriler şöyledir; • Hazmı zor olan kızartma ve de çok yağlı olan yiyeceklerden uzak durunuz.
• Ağır, yağlı, çok krema olan ve ya soslu yiyeceklerden uzak durun.
• Çikolatanın içerisindeki fazla miktarda olan yağ ile kafein sebebiyle hassas midelere zarar verir ve yanmaya sebep olur. Sütlü olana nazaran daha az yağlı olan bitter çikolatayı tercih ederseniz daha iyi olur
• Kafein içeren içecekler mideye zarar verir. Çay, kahve ile kola gibi içeceklerin hassas mideleri yorduğu bilinmektedir. Kahve içmeden duramıyor iseniz kafeinsiz olanı tercih ediniz.
• Gazlı içecekler ile asit içeren meyve sularından kaçının.
• Domates ile portakal suyu da asit içerdiği için mide yanmasını arttırır. Bu sebepten sulandırıp ya da bal ilave ederek tüketiniz.
• Et sulu olan çorbalardan tüketmeyiniz. Diğerlerini de aşırı sıcak içmeyiniz. Ilık olarak tüketiniz.
• Alkol mide yanmasını arttırır. Birde asla mideniz boş ise alkol kullanmayınız.
• Çiğ soğan tüketmeyiniz.
• Çiğ meyvelerde mide asidini arttırır, dikkatli tüketiniz.
• Şeker tüketmeyi seviyor iseniz naneli olanları tercih ediniz.

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 10 Nis 2014 12:38:05
İsviçre'deki Basel Üniversitesi'nden bilim adamları ayrıca yeşil çayın psikiyatrik bozukluk nedeniyle hafıza kaybına uğrayanların tedavisinde de kullanılabileceğini belirtti.

YEŞİL ÇAY İLE HAFIZA TESTİ
Araştırmaya katılanlardan bazılarına yeşil çay özünün bulunduğu bir içecek verildi ve daha sonra bu kişiler hafıza testine tabii tutuldu, beyin görüntüleri incelendi. Yeşil çay içenlerin beynindeki parietal ve ön prefrontal korteks bölümleri arasındaki bağlantının arttığı ve bu kişilerin testlerde daha başarılı olduğu belirlendi.

Araştırmanın sonuçları ''Psychopharmacology'' dergisinde yayımlandı.

Daha önce kanserle mücadelede etkili olduğu ve kalp-damar hastalıklarına iyi geldiği ortaya çıkan yeşil çayın ilk kez, başta hafıza olmak üzere bilişsel faaliyetleri de güçlendirdiği kanıtlanmış oldu.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.748
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.748
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Nis 2014 07:05:45
KARAHİNDİBANIN FAYDALARI                                                                               Karahindiba nisan ve mayısta tarlalarda, çayırlarda çiçeklenir. Çin’de yüzyıllardır kanser tedavisinde kullanılan Karahindiba birçok Avrupa ülkesinde de ilaç olarak kabul ediliyor. Araştırmalara göre cilt, bağırsak ve tiroid kanserlerinin büyümesini engelliyor. Karahindiba hepatit, böbrek taşı, akne, yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve kolesterolün dengelenmesinde de kullanılabilir. Karaciğer toksididesini azaltır. Alkolün zararlı etkilerini siler. Karahindiba vitamin dükkanlarında ilaç şeklinde de satılıyor.

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 11 Nis 2014 09:00:18

VÜCUTTA YAĞ PARÇALAYAN 10 BESİN


Yağları parçalayıp hazmı kolaylaştırıyor. Ayrıca kilo vermeye yarayan kalsiyum içeriyor.




Esmer pirinç:
B Vitamini deposu olması sayesinde proteinleri, Yağları parçalıyor, hazmı kolaylaştırıyor.

Greyfurt:
Metabolizmayı hızlandırıyor, vücut direncini artırıyor.

Kırmızı üzüm:
Dolaşım sistemini temizliyor. İçerdiği lif, vitamin ve mineraller sayesine kolesterolün düşmeye yardımcı oluyor.

Salatalık:
Lif zengini olması sayesinde tokluk hissi veriyor. Ayrıca sağlıklı bir su deposu

Nar:
Hormonları dengeliyor. Bu sayede kilonuzu kontrol etmeniz daha kolaylaşıyor. Ayrıca güçlü bir antioksidan.

Adzuki fasulyesi:
(Küçük kırmızı fasulye) Fasulyeler arasında en az yağ oranına sahip. Vücutta daha fazla suyu tutuyor.

Brokoli:
Lif ve C vitamini deposu. Ayrıca kilo vermeye yarayan kalsiyum içeriyor. Karaciğere iyi geliyor. Hazma yardımcı oluyor.

Elma:
Hafif tatlı, bağırsakları harekete geçiriyor.

Kiraz:
Yumuşak bir müshil etkisi yapıyor ve kilo kaybına neden oluyor.

Yulaf:
Tok ve şişkinlik hissi veriyor. Bir kase lapası vücutta üç kase su tutmayı sağlıyor...

Çevrimdışı nazan gülen

  • Uzman Üye
  • *****
  • 619
  • 1.779
  • 619
  • 1.779
# 11 Nis 2014 09:11:58
arkadaşlar kızımın gece diş ağrısı tuttu.uyuyamadık.ağrı kesici içirdim ama pek faydasını görmedik.böyle acil durumlarda,şiddetli diş ağrısında siz ne yapıyorsunuz

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.304
  • 223.494
  • 28.304
  • 223.494
# 12 Nis 2014 09:02:56
Cıva, en tehlikeli nörotoksik...
-Zihinsel Şifa kitabınızın cıva ile ilgili bölümlerini okurken araştırmak istedim. Şöyle bir mantık kurdum. Çocuğum 4 yaşındayken yan yana iki dişine dolgu yapıldı. Çocuğum dolgudan sonra sabah altıya kadar uyudu ve epilepsi nöbeti geçirdi. Bu şekilde hastalığımız başlamış oldu. Sizce bunu cıva ile alakalandırabilir miyim?
-Maalesef bazen tıp da ideolojik ve önyargılı davranabiliyor. Çoğu tıpçılar amalgamın hala güvenli olduğunu savunuyor, bazı tıpçılar ise şiddetle sakındırıyorlar. Ana katkısı cıva olan amalgam dolgulardan, yediğimizin kimyasına ve çiğneme sürtünmesine göre cıva sızdığı iddiaları çok ciddi. Ayrıca cıva egzoz gazından böcek ilacına kadar yığınlarca yoldan alınabiliyor.
Zihinsel Şifa’da gördüğünüz üzere, cıva yeryüzündeki bilinen en tehlikeli nörotoksiktir. Kanada Calgary Üniversitesinin beyne zerk edilen eser miktardaki cıvanın nöron uzantılarını nasıl mum gibi erittiğini gösteren deneyini izledim. Bir teoriye göre otizm hastalığının ortaya çıkışı ve yaygınlaşması modern tıbbın cıvalı aşılarıyla paralel olmuştur.
Çocuğunuza amalgam dolguyu küçük yaşta yaptırmışsanız, bir de sağlıksız şartlarda yapıldıysa fazlaca cıva alımı yüzünden beynin hasar görmesi mümkündür. Cıvanın şakası yoktur. Tahkik etmeden tek başına buna bağlamak doğru değil, ama ortada büyük bir tehlike vardır. Kitapta yazdığım gibi ben de hafıza sorumlarımın amalgam dolgularımdan kaynaklandığına inandım ve değiştirdim.

M.BOZDAĞ

Çevrimdışı mavi ada ılgını

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.970
  • 8.709
  • 1.970
  • 8.709
# 12 Nis 2014 20:02:45
Nazan gülen öğretmenim kızınıza geçmiş olsun diş ağrısında karanfil yağı damlatılmış pamukla pres yapmak çok iyi geliyor

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.748
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.748
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 Nis 2014 08:47:34
BEL FITIĞINDA YENİ YÖNTEMLER                                                                                      Bel ağrısı oldukça sıkıntı veren , hareketlerimizi sınırlayan ve yaşamımızı kısıtlayan bir rahatsızlıktır. Hele bu ağrılar bel fıtığı derecesine kadar ilerlemişse işimiz çok daha zorlaşır.
Bel fıtığı için pek çok tedavi yöntemi uygulanır. Cerrahi müdahaleler ve fizik tedavi uygulanan tedavi yöntemleri arasında ilk sıralarda yer alır. Ancak günümüz teknolojisinde bel fıtığı tedavisi için çok daha pratik ve kalıcı çözümler üretilmek için çalışmalar yapılıyor ve başarılı sonuçlar elde ediliyor.
Bel Fıtığı Nedir?
Sırtımızdan kalçamıza kadar uzanan ve adına omurga denilen kemik bir dizi omurdan meydana gelir. Omurgamızda bulunan her bir kemik yapıya ise omur adı verilir. Omurlarımızı birbirine bağlayan bağ dokular ise disk olarak adlandırılır.  Diskler omurlarımızın hareket etmesini kolay hale getiren, dış etmenlere karşı koruyan ve dayanıklı olmasını sağlayan güçlü bağ dokularıdır.
bel fıtığı nedirDiskte iç ve dış tabaka olmak üzere iki tabaka yer alır ve dış tabakadaki yapının bozulması sonucu içeride bulunan tabaka dışarıya doğru taşmaya başlar. Yumuşak dokunun taşması ise omurilikte bulunan sinirlere baskı yapar ve sıkıştırır. Baskıya uğrayan ve sıkışan bu bölgede fıtık meydana gelir ve buna bel fıtığı adı verilir.
Bel fıtığı artık hayatımızı zorlaştırmayacak. Böyle bir rahatsızlığınız varsa hemen bir doktora başvurup belinizde fıtık olup olmadığını öğrenin ve hemen her alanda uygulanıp başarı elde eden bel fıtığı tedavisinde de ismini yeni yeni duyuran kan  pulcuklarından zengin plazma tedavisi ile bel fıtığı ağrılarından kurtulun
Kan Pulcuklarından Zengin Plazma
Herhangi bir cerrahi müdahale yapılmadan tamamen sizin kanınız ile kendi kendinizi tedavi etmenizi sağlayan bir yöntem. Kandaki pulcuklar kullanılarak ağrılı olan bölgeniz tedavi ediliyor ya da kireçlenmeniz son buluyor. Yöntem yalnızca ağrı ve kireçlenme için değil kırışık gideme, yanık, yara izleri gibi pek çok alanda da uygulanıyor.
Tıpkı kan tahliline gider gibi kolunuzdan doktorunuzun ayarlayacağı miktarda kan alınıyor. Daha sonra alınan kan bir işlemden geçirilerek kanın içindeki sıvı ayrıştırılıyor. Kanda bulunan bu sıvı taze hücre üretmesi bakımından oldukça önemlidir. Ağrılı olan bölgeye bu sıvı veriliyor. Verilen sıvı adeta bir kök hücre görevi görüyor ve orada bulunan ölü hücrenin yerine geçerek ağrıyı kesiyor.
Oldukça başarılı sonuçlar veren bu yöntem narkoz olmadan, yara izi bırakmadan ve tamamen hastanın kendi kanından olması açısından oldukça dikkat çekiyor. Üstelik herhangi bir sınırlama olmaksızın hastanın ağrılı olan bölgelerine ya da genç görünmesini istediği bölgelere kendi kanı alınarak uygulanabiliyor.
Tedavinin günlük hayatınızı etkilemeden, yaşam kalitenizi düşürmeden uygulanması ise bir başka tercih sebebidir. Ancak en önemli tercih sebebi ağrılardan tamamen kurtuluyor olmanızdır. Plazma Rich Platelet (PRP) adı verilen bu tedavi yöntemi ile bel fıtığınıza kalıcı bir çözüm bulmuş oluyorsunuz.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.304
  • 223.494
  • 28.304
  • 223.494
# 13 Nis 2014 08:58:07
Teşekkürler Fatma öğretmenim.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.748
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.748
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Nis 2014 07:04:35
Mitral Kapak Nedir?

Kalbimizde işlev yapan ve kanın geriye kaçmasını engelleyen bir kapakcıktır mitral kapak. Bu kapak kalbin sol kulakcığı ile sol karıncığı arasında yer alır ve açıklığı 4-6 cm2′dir. Mitral kapağın açılıp kapanması sağlayan üç adet kas vardır. Bu kaslar ya da kapağın sol kapakcığa tutunmasını sağlayan ipliksi dokularda herhangi bir hasar ya da deformasyon oluşması kapakta yetmezlik yapar. Bu yetmezlik ise mitral kapak hastalığı olarak adlandırılır.
Hastalık oldukça sinsi şekilde ilerler ve seneler sonra akciğer yetmezliği, hipertansiyon gibi şikayetlerle doktora gidildiğinde hastalık bulunur. Mitral kapak hastalığı vücutta ödem, damar yetmezliği, hipertansiyon gibi hastalıklara sebep olur.
Mitral Kapak Hastalığının Nedenleri Nedir?
mitral kapak- Ateşli hastalıklar
Mitral kapak hastalığının ne önemli nedeni arasında yer alır. Çünkü beta mikrobu adı verilen bakteri genellikle boğaz enfeksiyonu olarak kendini gösterir. Mikroba bağlı olarak gelişen savunma mekanizmasının kalp kapağında tutunması ile kapakta bir darlık meydana gelir ve yetmezlik başlar.
- Mitral kapağın sarkması
Kalıtsal olarak geçiş gösteren bu faktör genellikle kadınlara görülür ve mitral kapak yaprakcıklarının sol kulakcığa sarkması şeklinde ortaya çıkar.
- Kalp iltihabı
Daha önceden geçirilen bir kalp iltihabı hastalığı bulunuyorsa bu iltihap mitral kapağı zedelemiş, hasar vermiş olabilir. Genellikle yaşlı, şeker hastaları, uyuşturucu bağımlıları gibi direnci düşük kişilerde görülür.
- Doğumsal nedenler
Çok sık rastlanmayan bir durumdur. Kişinin doğumundan itibaren mitral kapağında dar ya da yetmezlik olmasıdır.
- Kalp krizi
Geçirilen bir kalp krizi sonrası koroner damarın tıkanmasına bağlı olarak mitral kapağın da sol karıncığa tutunmasını sağlayan kas dokusu ölür. Bu durumda mitral kapakta bir yetmezlik meydana gelir.
Belirtileri Nelerdir?
- Göğüs ağrısı,
- Nefes darlığı,
- Çabuk yorulma,
- Köpüklü balgam çıkarma,
- Çarpıntı gibi belirtileri vardır. Ancak hastalığın teşhisi elbette doktor kontrolünden sonra belli olur.
Mitral Kapak Nasıl Tedavi Edilir?
Cerrahi olarak tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Cerrahi müdahalede ise amaç hastada herhangi bir yara iz bırakmadan hastalığa çözüm olabilmektir. Bu nedenle mitral kapak ameliyatı hastanın sağ koltuk altından girilerek ve herhangi bir kas, doku, kemik kesmeden yapılır. Bu sayede hata hem daha çabuk iyileşir hem de günlük yaşam kalitesinden ödün vermeden taburcu olur. Bu tedavi yöntemi ile mitral kapak hastanın kapak sorunun bağlı olarak ya değiştirilir ya da iyileştirilir.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK