Eğitimhane Sağlık Köşesi

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 19 Mar 2014 06:20:29
KAS NEDİR?

Kaslar, iskelet sistemimizi saran ve bununla birlikte vücudumuzun hareketini sağlayan yapılardır. Kaslar, lif adı verilen küçük telciklerin birleşmesinden meydana gelmiştir.
KAS YIRTILMASI NEDİR? KAS YIRTILMASI NASIL OLUR?
Kas yırtılmasıAşırı zorlanmaya bağlı olarak liflerin arasında oluşmuş olan bir kanamaya kas yırtılması denir. Kasın yapmış olduğu çok fazla hareket de yırtılmaya neden olabilir. Mesela bir kolumuzun açma kapama hareketinin günlük limiti diyelim ki 500 kez iken, bu hareketin 700 kez yapılması da kas yırtıklarına neden olabilir. Kas yırtılması " birdenbire olur ve buna, ilgili kas gruplarında şiddetli ağrı eşlik eder. Kas, yaralandığı zaman fonksiyonu devam eder.
Kas yırtılmaları ağır yükler taşıyan hamallarda, sporcu ve işçilerde daha sık görülür. Bunun yanı sıra vücut geliştirme sporcularında, haltercilerde ve futbolcularda da görülür. Bunun nedeni ısınma hareketlerinin yapılmadan çalışılmaya başlanmasıdır. Unutmayalım ki kas soğukken yırtılmaya daha yatkındır.
Hafif egzersiz bile olsa ısınmadan yapılan açma ve germe hareketleri yırtıklara neden olabilir.
KAS YIRTILMASI BELİRTİLERİ
Kas bütünlüğünün bozulması,
İleri derecede kanama,
Şişlik (hematom) ve kızarma,
Belirgin bir ağrı,
Kuvvet ve hareket kaybı,
Kasta renk değişikliği,
Kramplar,
Kaslarda el ile hissedilebilir bir boşluk.
Kas yırtıldığı anda ne yapmalıyız?
Aktivite durdurulmalı,
Kanama ve hasarı artıracak ilgili dokuyu zorlayacak hareketler yapmamalı,
Masaj, sıcak benzeri uygulamalardan kaçınılmalı,
Soğuk uygulanmalı,
Koruyucu bandaj veya atel yapılmalıdır.
KAS YIRTILMASI TEDAVİSİ:
Tedavide ana prensip kanamanın oradan uzaklaşmasını sağlamaktır. Bunu sağlamak için de ilk lif koptuğu andan itibaren 48-72 saatlik bir süreçte kanamayı azaltmak için buz tedavisi uygulanmalıdır. Çünkü buz uygulaması ile yaralanan bölgeye giden kan akımı azalır. Buz tedavisi minimum günde 3 defa 20 dakikalık dilimlerde uygulanmalıdır. O bölgenin cildini korumak için de havlu koyulması gereklidir. Aynı zamanda kanamayı azaltan antienflamatuar ilaçları da kullanılmalıdır. Ağrı bittiği zaman egzersiz programları ve fizik tedavi ile kasın eski performasyunu kazanması da tedavinin ana prensipleri arasında yer alır.
Yırtık, ufak bir kas alanını ilgilendiriyorsa hasta dinlendirilir, alçı ya da alçı atel uygulanır. Ağrı kesici ilaçlarla üç hafta içinde iyileşme sağlanır. Kaslar dinlendirilirken kasın boyu en kısa durumda tutulmaya çalışılır. Kas yırtığı çok büyükse, yırtık uçların cerrahi olarak birbirine dikilmesi daha uygundur. Bunun yanı sıra kepek ile sirke hamur haline getirerek ısıtılır. Bu hamuru yırtılan kasın üzerine koymak sureti ile de evde bakım yapabiliriz.
Tedaviden sonraki iyileşme süreci ise kas yırtılmasının dercesine göre değişir. Küçük kas lifi yırtılmaları 2 ile 3 hafta sonra iyileşir. Daha büyük bir kas yırtılması ise tam bir iyileşme için 6 haftaya kadar bir sürede iyileşebilir.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.307
  • 223.512
  • 28.307
  • 223.512
# 19 Mar 2014 22:30:23
OJE... KIZ ÇOCUĞUNUZU ve SİZİ BIR ÖMÜR HASTA EDEBİLER!
.
Oje, Kozmetik ürünleri içerisinde en çok toksini ojeler içermektedir. Formaldehit , ftalat maddeleri ojelerin içerisinde bulunmaktadır. Bu maddeler renk çözücü olarak bilinmektedir endokrin ve sinir sistemi üzerine, siz anlamadan zarar vererek tahrip etmeye başlar.
.
Formaldehit nedir ?
Saf formaldehit, renksiz ve zararlı bir gazdır. Bu gaz işlenir ve böylelikle, birçok tüketim ürünlerinde kullanımı gerçekleştirilir. Formaldehit, proteinler ile suda çözünmeyen bileşikler meydana getirdiğinden zehirlidir.
.
Ftalat ise ; genellikle plastik ürünlerin esnekliğini arttırmak için kullanılan kanserojen maddelerdir. Ojelerde de katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Oje dışında, diğer kozmetik ürünlerinde de ftalat kullanımına rastlanılmaktadır.
.
Yine oje kullanımında aseton ve toluen de zararlı maddeler içerisinde yer almaktadır. Bu maddelerde renklerin sıvı şekilde kalmasını sağlar ancak hızlı bir şekilde buharlaşarak, hava yolu ile fazla miktarda toksin solumamıza neden olur ve solunum yolları sistemlerimize zarar verirler.

Oje sürmek birçok şeyde olduğu gibi ne yazık ki zararlıdır. Ayrıca ojeyi uzun süre tırnaklarda bırakmak, çok daha zararlıdır. Sık sık oje sürmek yerine arada bir tırnakları dinlendirmek ve nefes almalarını sağlamak, oluşabilecek zararların önüne geçebilir. Mümkünse kullanmayın desem... Biliyorum kullanacaksınız maalesef!
.
Ayrı bir açıdan bakarsak... OJE denilen kozmetik ürünü(!)ne,
..
Uzmanlar özellikle 6 aydan küçük bebekler için ojenin zararlı olabileceğinin altını çiziyor. Oje içeriğindeki maddelerin bebeklere zararlı olabilceği konusunda ısrarcı olan uzmanlar içeriğindeki 3 maddeye dikkat çekiyor.
Oje içeriğinde bulunan 3 zararlı madde
Bu üç madde; "toksik trio" da denen bu üç tehlikeli madde: toluen, formaldehyde ve dibutyl phthalate.

Toluen; boya, plastik, gazolin, uçak ve ayakkabı yapıştırıcılarının imalatında kullanılıyor. Ojeyi sürerken etinize taşırdığınızda madde derideki gözenekler yoluya vücut sistemimize girdiğinde kan-beyin bariyerini geçerek, sinir ileticileri ile etkileşim içine giriyor.
Vertigo, felç, koma, kavrama yetisinde azalma, körlük gibi merkezi sinir sistemi semptomlarının başlamasına sebep oluyor. Ayrıca karaciğer, böbrek ve kas-iskelet sistemini de etkiliyor. Ayrıca hepatit, aşırı kansızlık, kemik oluşumunun önlenmesine de neden oluyor.

Formaldehyde; genellikle koruyucu olarak kullanılmaktadır. Madde deriyle ve tırnakla temas ettiğinde kontakt dermatit, kabartı ve kimyasal yanıklara neden olmakta. Az miktarına bile maruz kalınması halinde göz, deri ve solunum sistemi tahrişleri, fazlasına maruz kalındığı takdirde ise kalp ritmi düzensizliğine, akciğer şişkinliğine ve hatta ölüme yol açabiliyor.

Dibutyl phthalate; kokulara, plastiklere ve çözücülere (solvent) konulan yaygın bir maddedir. AB'de yasaklanmış durumda, ancak ABD'de kullanımı devam etmekte. Üreme ve sinir sistemlerinde zehirlenmeye, endokrin hormonlarının bozulmasına ve akciğerlerde tahrişe neden oluyor.
Son zamanlarda üretilen ojelerin bu üç maddeden arındırılmış olduğu söylense bile emin olmadan almamak, çocukşlarımıza sürmemek doğru olabilir.
Çocuğunuza oje sürmeden önce, gece boyunca parmağını emebilceğini de hesaba katmak gerekiyor..
.....
HAMILE HANIMLAR!!!!
.
Hamilelik durumlarında oje sürmenin zararlarına gelirsek; hamilelik döneminde her konuda çok daha özenli ve dikkatli olunması gerektiğini hepimiz biliyoruz. Bu nedenle oje ve aseton içerisinde bulunan toksinleri hamile iken solumanın zararları sadece size değil bebeğinize de geçerek, bebeğin sağlığı açısından risk meydana getirmektedir.
.
Oje sürmek güzeldir ama zararlarından elimizden geldiği kadar kaçınarak sağlığımızdan tasarruf etmeliyiz.
.
Kaynak: Ahmet&Elmas Maranki, Beyaz Ölüm Kitabı'ndan Derleme.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Mar 2014 07:17:07
Kas Ağrıları
Tıp literatüründe miyalaji olarak tanımlanan kas ağrılarının nedeni aşırı ve kası yoran beden hareketleridir. Yorulan kaslar zamanla yıpranır ve eğer müdahele edilmezse çok ciddi kas rahatsızlıkları oluşturabilir. "Kas Ağrılarına Ne İyi Gelir ? ve Kas Ağrısı Nasıl Geçer ?" sorularının aklınızdan geçtiği aşikar ancak bu paragrafları okursanız kas ağrıları hakkında geniş bilgiye ulaşabilirsiniz. Bilinenin aksine kaslar yeterli oranda kasılmadıkları zaman yorugn düşer. Ve buna bağlı olara hastalıklar yada kas ağrıları ortaya çıkar. Kasların genel anlamda yorun düşmesi şu şekilde özetlenebilir. Aşırı kasılan kaslar sürekli uyarı alır ve buna gerekli cevabı veremeyecek duruma gelir. Öyleki kaslar cevap veremediği için az kasılır ve kaslar yorgunlaşır. Gücü azalan ve az ağrı veren kasların temel sebebi ise yorgunluğa bağlı olarak kas hücrelerindeki potasyum iyonlarının çevreye yayılmasıdır. Kaslar çalışırken patosyumun taşınmasında en büyük pay kanındır. Kan potasyumu kas dışına taşıyarak kas içerisinde potasyumun yeterisiz hale gelmesini sağlar. Ve buna bağlı olarakta kasılmanın önüne geçilir. Faaliyeti durdurulan kasta yetersiz potasyum kanın geri getirmesiyle yerini aktif çalışmaya hazır kaslara bırakır. İşte kaslar ağrıyınca dinlenmemizin temel sebebi budur. Fakat bu her zaman böyle devam edemez. Yorulan kaslar dinlenince tekrar eski haline gelir ancak bir müddet sonra bu durum kaybolur. Zamanla yıpranan kaslar tepkilere cevap vermeyecek hale gelebilir. Ve kullanılması gerektiği zaman sizi hüsrana uğratır. Bu durumun ortaya çıkmasında laktıik asit birikinin pastadaki payı büyüktür. Bu durumun önüne geçmek için ise kaslar sıcak tutulmalıdır ve büzüşmesinin önüne geçilmelidir.
Kas ağrıları için ilaç kullanmak gerekir mi ?
Vucüt içerisinde her türlü kas ağrısı dikkate alınmalıdır. Çünkü bu ağrılar belirli bir kas hatalığının sebebi olabilir. Kas romatizmasından kalp hastalığına kadar sistematik rahatsızlıkarın habercisi olabilir. Bu tür ağrılarda öncelikle yapmanız gereken bir hekime başvurmaktır. Zira sizin için sağlık konusunda değişmez insan doktor olmalıdır. Doktor tavsiyesiyle birlikte bundan sonra yapmanız gereken en önemli iş ise aldığınız ilaçları belirli bir düzen içerisinde kullanmanız olmalıdır. Zira aksi taktirde ilaçlardan verim alamayabilirsiniz.
Kas Ağrısı nasıl geçer ?

Kaslarınız darbe görmüş, ezilmiş yada kas yırtılması olmuş olabilir. Ancak kas ağrısını maksimum duyacağınız saat aralığı 2-3 gün içerisindedir. İlk darbe gördüğünüz anda ağrıyı hissetmeyebilirsiniz. Yaklaşık 5 saat sonra göreceğiniz ağrılar belkide size ızdırap verici bir kas ağrısının belirtisi olabilir. Ezilen, darbe gören kasın içerisinde kan toplanır ve ağrı yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlar. Belkide haftalarca sürecek olan bu ağrılar için öncelikle doktora başvurmanız önerilir. Ancak bunun yanında kası yormayacak eksersiz, sıcak su ile ovma ve belirli periyotlarla yapılmış masajla ağrı geçebilir.
Kas ağrısı kas hastalığının belirtisi olabilir.
Kas hastalıklarının temel belirti nedeni kuvvetsizlik ve yapabileceği bir işi yapamayacak dereceye gelmesiyle hissedilir. Bunun günlük hayattaki en büyük örnekleri şu şekilde özetlenebilir: Merdiven çıkamama, saç tarayamama, elleri yukarıya kaldıramama yada uzun süre elinde kitap tutamama. Bunlar günlük hayatta sık karşılaştığımız durumlardır. Bazen kaslar sistematik bir hastalığında belirtisi olabilir. Örneğin; tiroit, enfeksiyon, kalp hastalıkları.. Kas hastalıkları bazen sistematik hastalıkların belirtileriyle de seyredebilir. Bunlar nefes darlığı,ateş, kırgınlık yada halsizlik ile görülebilir.

Çevrimdışı nihan_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 861
  • 421
  • 861
  • 421
# 20 Mar 2014 14:54:28
Arkadaşlar bir yakınımda migren hastalığı var ve sürekli başı ağrıyor. bu hastalıkla ilgili tecrübesi olanlar paylaşabilir mi acaba, ne yapmalıyız

Çevrimdışı fraktal33

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.349
  • 6.439
  • Matematik Öğretmeni
  • 3.349
  • 6.439
  • Matematik Öğretmeni
# 20 Mar 2014 15:08:32
kaynanam sürekli ilaç kullanır

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 20 Mar 2014 15:17:58
Bakımlı ve güzelliğin göstergesi tırnaklar, hastalıkların da habercisi.

Soluk tırnaklar
Tırnak etleriniz çok beyazsa, karakterize bir kan hastalığı olan anemi olma ihtimaliniz var demektir. Ayrıca soluk renkli tırnak etleri, diyabet ya da karaciğer hastalığı gibi daha ciddi sorunların belirtisi de olabilir.

Sararmış tırnaklar
Sarımsı olan ya da olmayan kalınlaşmış tırnaklar, mantar enfeksiyonlarının habercisidir. Bu enfeksiyonlar genelde tırnak yatağına yayılır ve yüzeysel ilaç tedavisi de kolayca iyileştiremez.

Çukurlaşmalar
Tırnaklarda oluşan çukurluklar sedef hastalığının habercisi olabilir. Sedef hastalığında tırnak yatağı boyunca hücre kümelenmeleri oluşur. Bu da tırnak yüzeyi pürüzsüzlüğünün bozulmasına yol açar.

Beyaz çizgiler
Tırnaklar üzerinde yatay beyaz çizgiler oluştuysa, bu durum böbrek hastalığı, karaciğer sorunu, protein veya diğer besin maddelerinin eksikliğini düşündürür.

Mor tırnaklar
Morarmış yüz nasıl havasız kalmanın belirtisiyse, morarmış tırnaklar da parmak uçlarının yeterince oksijen almadığını gösterir. Bu durum, solunum ya da damarsal bir sorunun göstergesi olabilir. Tırnaklarınızdaki morluk ısrarla gitmiyorsa doktora gidip oksijen seviyenizi kontrol ettirin

Çevrimdışı nurdana

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 87
  • 146
  • 87
  • 146
# 20 Mar 2014 15:24:38
Yaklaşık 10 yıldır migreni çekiyorum.Dünyamı karartan bir durum inanın.Ağrının başlangıcında ilaç alırsanız bir süre sonra geçiyor ama ağrı artarsa bulantı - kusma başlıyor.Benim tansiyonum da düşüyor.Benim migrenim stres , uykusuzluk ,aşırı ışık ve gürültü kaynaklı.Bir de Bursa'da çok lodos eser , ben o günlerde çok kötü oluyorum.Yapılacak en iyi şey başlangıçta ilaç almak.

Çevrimdışı nihan_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 861
  • 421
  • 861
  • 421
# 20 Mar 2014 16:33:08
ilacın dışında bir tedavi var mı acaba

Çevrimdışı kocmuhammetali

  • Üye
  • *
  • 5
  • 31
  • Okul Müdürü
  • 5
  • 31
  • Okul Müdürü
# 20 Mar 2014 16:46:02
bende bulantı kusma ağrı var .iğneylen geçiyo anca ve bide 50tlye 3tane hap var o geçirir

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 21 Mar 2014 06:07:20
Migrene bitkisel çözümler

Migren ağrısından doğal yollarla kurtuluyoruz!
Migren atağının sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, belli faktörler migren ataklarını tetikliyor. Bu tetikleyiciler arasında stres veya stres sonrası gevşeme, çok fazla veya çok az uyku, kuvvetli ışık, hava değişiklikleri, çikolata, peynir, kırmızı şarap, kahve ve çay gibi yiyecekler yer alıyor. Çoğu kadında hormonal değişiklikler veya adet dönemide migreni tetiklerken, ataklar başka zamanlarda da oluşabiliyor.
Prof. Dr. Ahmet Maranki migren hastalığını ve migren atağı sırasında yapılacakları anlatıyor.
Ağrı geldiği zaman kahvesi bol, soğuk ve sade kahve içilir.
Bir Bardak kaynar suya, 4-12 gram kediotu kökü konulur. 10 dakika bekletilip, günde üç bardak yemeklerden önce içilir.
Defne tohumu toz haline getirilir. Günde beş gram balla macun yapılır ve yenilir.
Bir bardak kaynar suya, 2-3 gram kekik konur. 10 dakika bekletilip günde üç bardak içilir.
Bir bardak suya 2-4 gram anason konulur.10 dakika bekletilip günde 2-3 bardak içilir.
Bir bardak kaynar suya 4-10 gram ufalanmış oğulotu yaprağı konulur. 10 dakika bekletilip günde üç bardak içilir.
Migren noktalarına papatya yağıyla masaj yapılmalıdır.
İki su bardağı kaynar su içine , birer tatlı kaşığı hafif ezilmiş defne, oğulotu ve fesleğen konularak 15 dakika demlenir. Bu karışım ılık olarak günde 2-3 bardak içilir. Şeker hastalığı olmayanlar bitki çayını bir kaşık balla tatlandırabilir. Düzenli olararak en az bir ay içilmeye devam edilmelidir. 

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 21 Mar 2014 13:15:26
Dünya Sağlık Örgütü, obezite ve diyabete neden olan şekerin günde en fazla 6 çay kaşığı tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yıllardır üzerinde çalıştığı tavsiye raporuna göre insanların günlük şeker ihtiyacını yüzde 10 olarak belirlemişti. Ancak Beslenme Değerlendirme Komitesi NUGAG’ın yaptığı son çalışmalarda günde yüzde 10 şeker içerikli kalori alımının diş sağlığına zararlı olduğunu tespit etti. Bunun üzerine araştırmayı yapan örgüt, günlük kalori alımındaki yüzde 10 şeker oranının obezite ve diyabete neden olduğu için yeni hedef “Şeker sınırı yüzde 5’in de altında olmalıdır” şeklinde bir tavsiye raporu sundu. Erkekler için yaklaşık 70 gram ve kadınlar için 50 gram şeker anlamına gelen sınır, yükselen obezite oranlarının ardından yüzde 10’un da çok yüksek olduğunu düşündürdü. Günlük 6 çay kaşığı şeker civarında olan tüketim sınırı, çoğu ürünün olduk-ça şekerli olduğunu gösteriyor.

Sınır aşağı çekildi


Marketlerde bulunan her 4 üründen üçünde aşırı şeker olduğunu belirten Amerikan bilim dergisi News Science’ın şubattaki raporu, makarnada bile 3.5 gram şeker olduğunu açıkladı. Ayrıca sadece bir kutu kola içerek günlük şeker tamamlamak münkün...

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 22 Mar 2014 08:06:28
  TOPUK DİKENİ                                                                                                      Son zamanlarda oldukça yaygınlaşan topuk dikeni hem kadın hem de erkeklerde görülen ve yürümeyi engelleyen ciddi bir ortopedik problemdir. Ayakta çok kalan kişilerde daha sık görülen topuk dikeni rahatsızlığı kişiyi oldukça huzursuz etmekte, topuklarına basmakta güçlük çekmekte ve yürümesine engel olmaktadır.
Peki nedir topuk dikeni?
Gün boyu tüm yükü taşıyan ayaklarımızda ki ağrılar gece olduğunda topuklarımızda toparlanır ve bu bize sabah kalktığımızda topuk ağrısı olarak geri döner. Bu şiddetli ağrının nedeni ise topuk kemiğimizi ayak parmaklarımızın taban kısmına bağlayan dokunun deforme olmasından, incelmesinden kaynaklanır ki işte buna topuk dikeni adı verilir.
Topuk dikeni yalnızca sabah değil gün içinde de sizi rahatsız eder. Örneğin uzun süreli oturup ayağa kalktığınız da topuklarınızın üzerine basmanız zorlaşır ya da uzun bir yürüyüş sonrası artık ayaklarınızın üzerine basmak size ağrı ve sancı verir.
topuk dikeniKimlerde görülür ve neden oluşur?
Topuk dikeni hem erkek hem de bayanlarda görülür ancak erkeklere oranlar bayanlarda daha sık görülür. Bunun nedeni kadınların daha fazla yanlış ayakkabı kullanması olabilir. Çünkü topuk dikenine neden olan etmenlerden bir tanesi ve en önemlisi yanlış ve sağlıksız ayakkabı seçimidir ki bayanlar güzel görünmek adına ayaklarını sıkan, çok yüksek topuklu, rahatsız edici ayakkabıları giyerler.
Yanlış ayakkabı seçiminin yanı sıra fazla kilolar da yine topuk dikeninin nedenleri arasında yer alır. Kilolu bir kişiyseniz ve ayakta durmanız gerekiyorsa topuk dikeni riskini üzerinizde taşıyorsunuz demektir.
Kısacası topuk dikenine neden olan etmenler, yanlış ayakkabı seçimi, fazla kilolar ve yere yanlış basmaktan kaynaklanan nedenlerdir diyebiliriz.
Tedavisi mümkün müdür?
Elbette mümkündür. Yukarıda bahsettiğimize benzer şikayetleri olan kişiler doktora gittiklerinde eğer topuk dikeni meydana gelmişse öncelikle istirahat önerilir. Topuk dikeninin ilk tedavi aşaması ayaklarınızın dinlenmesidir.
Bunun dışında doktorunuzun size önerdiği egzersizleri aksatmadan yapmanız ağrılarınızı hafifletecektir. Eğer dinlenme ve egzersiz sonrası ağrılarınızda azalma görülmezse doktorunuzu topuğunuzdan bir antiinflamatuar ilaç enjekte eder.Yine fizik tedavi de topuk dikeni için önerilen bir başka tedavi şeklidir.
Topuk dikeninin bir diğer tedavisi ise evde kendinizin uygulayacağı basit yöntemdir. Evde oturturken topuğunuzun altına lastik bir top ya da cam bir şişe alıp topuğunuzla iyice bastırarak şişeyi ya da topu ayağınızın altında günlük düzenli olarak çevirin. Tıpkı ayak masajı gibi olan bu tedavi yöntemini düzenli uyguladığınızda topuk dikeni sorununuz ortadan kalkmış olacaktır.
Topuk dikeniniz varsa ayakkabı seçimine dikkat edin. Bayanlar için dolgu topuklu ayakkabılar çok daha sağlıklı olacaktır. Topuk kısmı ayakkabılar giymeye özen gösterin.

Çevrimdışı alper bocut

  • B Grubu
  • 1.155
  • 2.983
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.155
  • 2.983
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 22 Mar 2014 13:13:11
Hacamat'ın bedeni faydaları nelerdir ?
1- Sırttan alınan kan vücutta dolaşım sistemini rahatlatır. Zira sünnet olarak tavsiye edilen bölge tüm dolaşımın uğrak noktasıdır.
2- Hacamat ile vücut zindeleşir, yenilenir. Hacamat olan insanın hemen kendisini daha zinde hissetmesinin nedeni budur. Vücuda canlılık ve enerji verdiğinden dolayı sık hacamat olan insanda yaşlanma gecikir ve o insanın genç görünmesine sebebiyet verir.
3- Hacamat bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır. Böylelikle hastalıkları da önler.
4- Hacamat ile vücuttan pis kanla beraber zararlı gaz, toksinler ve fazla asitler atılır.
5- Hacamat vücuttaki tüm ödemleri çözer.
6- akupunktur etkisi sayesinde kan üretimi ile görevli organları uyarır.
7- Beynin, gözün vs. baştaki organların fonksiyonlarını artırır.
8- Göze canlılık verir, gözün görme kabiliyetini artırır. Başından hacamat olan bir insan bunu hemen fark eder. Çünkü hacamatın etkisi hemen zuhur eder.
9- Ağrıları giderir. Bilhassa boyun tutulmaları, kulunç ağrıları ve kireçlenme ağrıları gibi.
10- Psikolojik bir takım rahatsızlıklarda sinir sistemlerini rahatlatır.
11- Her hangi bir yerdeki tıkanıklıkları açar.
12- Bel ve boyun fıtığı durumlarında fıtık bölgesini rahatlatarak, ağrının azalmasını ve hatta kaybolmasını sağlar.
13- Özellikle migren ağrılarının kesin ve tek çözümüdür.
14- Diş eti çürümeleri, diş çürümesi, ağız kokusu ve diş eti hastalıkları düzenli Hacamat yaptıranlarda olmaz.
Hacamat'ın ruhi ve uhrevi faydaları nelerdir ?
1- Hacamat olan kişilerin anlama ve anlayış kabiliyetleri artar. Analitik düşünme yetenekleri, hızla karar verme yetenekleri artar.
2- Çağımızın hastalığı depresyonun etkilerini kaldırır.
3- Hacamat yaptıran kişiler zamanla iç dünyalarında kendileri ve yaratanla barışık, çevresi sosyal çevresi kuvvetli birisi haline gelir. Bunun nedeni kaygı ve endişelerden arınmış herkes çevresine enerji ve huzur yayar. Pozitif enerji de denilen dengeli, sükunet hali olur.
4- kalp hizasından yapılan hacamat her türlü vesvese ve evhama iyi gelir. Kalp hizasında yapılan hacamatın kişinin manevi alemine olumlu etkilerinin olduğu eski kaynaklarda belirtilmiştir.
5- Yine kafadan yapılan hacamat Allah’ ın izniyle 50 yıllık büyüyü çözer ve her türlü cin musallatında da kafadan hacamat tavsiye edilir. Zira Efendimiz (S.A.V.) e büyü yapıldığında kafasından Ebu Taybe isimli şahsa hacamat yaptırmıştır.
Hacamat ile ilgili hadisler
1- Ebu Kesbe el-Enmari radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam basindan ve iki omuzu arasindan hacamat olur ve: "Kim bu kandan akitirsa, herhangi bir hastalik için, bir baska ilacla tedavi olmasa da zarar gormez!" buyururdu." Ebu Davud, Tibb 4, (3859); Ibnu Mace, Tibb 21, (3484).
2- Muhammed'in bizzat kendisi Ebu Taybe adında bir Haccam'a hacamat yaptırmış ve başından kan aldırıp haccama ücretini ödemiş ve şöyle buyurmuştur: "Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)"(Buhari, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebu Davud Nikah 26, Tıb 3)
3- Muhammed bin Abdullah ‘ Her kim ayın on yedi on dokuz ve yirmi birinci günlerinde kan aldırırsa kan hücumundan dolayı meydana gelen bir çok hastalıklardan şifa bulur.’ buyurmuşlardır. E. Davud Tıp H. 3861; Tirmizi Tıp H. 2051


Çevrimdışı alper bocut

  • B Grubu
  • 1.155
  • 2.983
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.155
  • 2.983
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 22 Mar 2014 13:17:34
Arkadaşlar hacamatı ben yaptırdım.2 başımdan(kulak arkasından) 2 belden 1 kürek ortasından yaptırdım.Çıkan sıvıyı görseniz inanamazsınız.Aslında sıvı bile denmez.Siyah renkli ve akışkanlığı olmayan pelte kıvamında birşey. 1 er ay arayla 3 kez daha yaptıracağım.Daha sonra yılda 2 kez yapılacak.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.749
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Mar 2014 13:55:37
  MEYVE KABUKLARI                                                                                                  Meyveler söz konusu olduğunda ilk akla gelen sulu ve yumuşak kısmıdır. Oysa ki, insan vücudu için çok önemli antioksidanları barındıran kısmı ise meyvelerin kabuklarıdır. En bilinen meyve ve sebzelerin kabukları ve içerdiği yararlı kimyasallar şöyledir:
ELMA
Araştırmacılar elma kabuğunun, içindeki tatlı beyaz kısmına göre yüzde 87 oranda daha fazla kanser karşıtı fotokimyasal içerdiği tespit edildiğini belirtiyorlar. Elmayı kabuğu ile yemekte ve çiğnemek zorlanıyorsanız, dış yüzeyini kaplamak için kabuklarını yer fıstığı ezmesine batırarak yemeyi deneyebilirsiniz. Böylece güçlü bir protein karbonhidrat bileşimi elde etmiş olursunuz.
SALATALIK
Hiç kalori değeri olmayan bu yiyeceğin kabuğu, deriyi dolgunlaştıran, kırışıklığı önleyen kolajen olan silisten meydana geliyor. Silis için uzmanların tavsiye ettiği minimum bir doz yok, yalnız uzmanlar günde en az 5 mg’ın uygun olduğu açıklamasında bulunuyor. Bu da tek bir salatalığın kabuğundan alınabilecek miktara denk geliyor.
Ayrıca salatalığın organik olmasına dikkat etmek gerekiyor. Normal salatalıkların dış yüzeyi raf ömrünü uzatmak için koruyucu maddelerle kaplanır, ancak organik meyve ve sebzeler orijinaldir.
PATLICAN
Mor renkli sebzenin kabuk kısmından bir şerit kesildiğinde üçyüz mg nasunin (beyin hücrelerinin hasar görmesini engelleyen bir antioksidan) elde edilir. Ayrıca ikiyüz mg. kas kramplarını engelleyen potasyum, onüç mg. bağışıklığı güçlendiren magnezyum ve üç gram lif ne yazıkki kaybediliyor. Marketten alındığı anda az yağlı peynir ve sosa yatırılırsa pişirildiğinde kaabuk rahatsızlık vermeyecek ve kabuklu olup olmadığı anlaşılmayacaktır.
KİVİ
Bu meyvenin ince, tüylü kabuğunda bulunan kimyasal bileşenler bakteri ve kolibakteri ile savaşma özelliğine sahiptir. Tırtıl yiyormuş hissi verebilir, bu yüzden içeceğinizin içine toz haline getirip karıştırılabilir veya kağıt kadar ince dilimleyip salatana katılabilir.
PORTAKAL
Kabuğun üst tabakasında bulunan limonene UV ısınlarının ölümcül düşmanıdır. Yapılan bir çalışmada haftada bir çay kasığı kadar portakal kabuğu yemenin deri kanseri riskini yüzde 30 azalttığının görüldüğü ifade ediliyor. Dış kabuğu ısırarak yemek yerine, somonun üzerine çeşni olarak serpilebilir ya da salataya sos ile birlikte karıştırılabilir.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK