İbretlik Hikayeler

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 May 2016 10:58:41
 :'( :'(  :'(  hacile öğretmenim ... +++

Çevrimdışı mbuyar

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.099
  • 45.143
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.099
  • 45.143
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 07 May 2016 11:17:56
BU KADARCIK KUSUR
Hikayeye göre genç ve yakışıklı bir adam,kendisi kadar güzel olmayıp,bir gözüde iyi görmeyen,ayağı da bir parça rahatsız ve sırtı da hafifçe kanbur bir hanımla güzel ahlakı için evlenmiş.adamın,böyle bir hanımla evlenmesini yadırgayan akrabası,çirkinliği yetmiyormuş gibi ayağıda rahatsız bir kadınla niye evlendiğini sorduğu vakit adam şu nükteli cevabı vermiş:"sokaklarda dolaşıp durmaması kavga ettiğimiz zaman da beni kovalamaması için."
"Ya körlüğü?"
"Tek gözü ile kusurlarımın ancak yarısını görebilmesi için."
"Peki,kanburuna ne diyeceksin?"
"Adam,eeee,sende amma uzattın be birader"demiş."bu kadarcık kusur,kadı kızında da bulunur."

Çevrimdışı kurthan

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.655
  • 72.847
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 10.655
  • 72.847
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 May 2016 11:25:26
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bebeği ölen bir annenin bebeği bir gün rüyasına girer ve annesine bunları söyler Merhaba anneciğim...oluşumuma ,gelişimime ve gidişime
karar veren cenabı allah beni ve arkadaşlarımı
cennet bahçelerinde yaşatıyor. Ben de arkadaşlarım da en güzel cennet elbiselerini giyor en güzel
nimetlerden tadıyoruz sadece anne sütünün......
Tadını bilmiyoruz. Burada huriler var beni ve
arkadaşlarımı çok seviyorlar hatta hep bizi
emzirmek istiyorlar ama biz annelerimizi,sizleri
bekliyoruz sonra huriler ne kadar talihli olduğunuzu söylüyorlar. Ben seni, senin karnımda
varlığımı öğrendiğin andan sonraki gibi yeterince
tanımadan bilmeden çok ama çok seviyorum
sadece özlemiyorum çünkü hüzne ya da acıya
sebep olacak hiçbir şeyi hissettirmiyor rabbimiz.
Hem dünyada nefes alıp veren ya da dünyaya gelemeden anne rahminin içinde ruhu buraya
alınan hiçbir arkadaşımız acının ne olduğunu
bilmiyor nasıl rahminize düşerken acı çekmediysek
buralara çağrılırken de acı çekmedik aksine
buralara gelmek için hepimiz çok istekliydik bu
isteği yine allah vermişti. Hem acı ya günahlara kefaret olsun diye ya da kişinin makamı yükselsin
diye çektirilirmiş ama anneciğim bizim hiç
günahımız olmadı hani vildan deniyor ya bize yani
cennet çocukları bizim makama da ihtiyacımız yok
ki.hz.ibrahim sizi anlatıyor bize dünyada
doktorların sizi bizim adımıza bilgilendirmesi gibi bi şey bu,ve ekliyor''size öğreteceklerimi kıyamet
koptuğunda sakın unutmayın annelerinizi almadan
hiç biriniz cennete girmeyin.çünkü onlar sizler
yanlarından alınınca çok üzüldüler onları o kutlu
günde sevindirin..''.anneciğim üzüntünün ne
olduğunu bilmiyorum ama hissedemediğimize göre iyi bir şey olmamalı,ben şanslı bir bebeğim ve sen
de şanslı bir annesin çünkü milyonlarca beden
varken ben sana sen bana seçilmiştin.ve şimdi
herkesin gelmeye çalıştığı yerde seni bekliyorum
ve herkesin hesap korkusuyla titrediği günde
kundaktaki halimle kucağına verilicem bana kavuşmanın mutluluğuyla hesabın sana nasıl
geldiini hissetmeyeceksin yine ben sana ortalığın
kavrulduğu o sıcak günde cennetten buz gibi sular
getiricem ve rabbime ayrılığımla üzülen anne ve
babamı müsade et bugün sevindireyim diyeceğim
ve bizim bir istediğimizi iki etmeyen allah, bizi en büyük sevgiyle seven, sana sadece sevgisinin ve
şefketinin en küçük zerresini veren allah tebessüm
ederek ne yapmak istediğimi soracak ben de senin
ellerinden tutup cennete getiricem, sizin için burada
hazırlıklar yapıyor hz. Ibrahimin her söylediğini
aklıma kazıyorum.biz burada tekrar bir aile olunca başka insanlar sana çok özenecek çünkü ebedi
hayatınızda ebeden hanenizi şenlendirecek ve hiç
büyümeyecek olan bir yavrun var ben varım...sen
şimdi hamilelere ya da yaşayan akranlarıma
özenerek bakıyorsun oysaki onlar en fazla on sene
daha sevimli olcaklar sonra ergenlik sıkıntıları başlayacak ya da başka problemlemler daha da
büyüdüklerinde kendi hayatları olacak bekledikleri
istedikleri gibi vakit geçiremeyecek anneleri belki
annelerini çok üzecek onlar kötü şeyler yapacaklar
ya da başkalarının kötülüklerinden etkilenecekler
ama ben hiç büyümeyeceğim seni hiiiiiç üzmeyeceğim.anneciğim benim olduğum yer çok
güzel lütfen benim için üzülme hem kendini
suçluyormuşsun bana olanlar için halbuki benim
varlığıma da yokluğuma da karar veren bir kudret
var o bizim için her zaman iyi olanı seçer ama bazı
şeyler görünürde o an için iyidir bazı şeyler o an için kötü ancak sonrası için o an göremediğimiz
akıbeti için iyidir.anneciğim bizim ayrılığımızda
böyle inan sonradan anlayacaksın ikimizin de
seçilmiş olduğunu,anne benim için sahip olduğun
her şeyi düşünmeden feda edebileceğini biliyorum
bana olanlar senin suçun değildi hem sen benim annemsin allahın kulusun senin de benim de asıl
sahibimiz o ,sen onun sana verdiği şefkat ve
sevgiyle bağlısın bana inan ki o ikimize de
zulmetmedi sadece sabret lütfen isyan etme ve
lütfen gücünü aşan şeyler için kendini suçlama ben
seni tanıyor, biliyorum mahşer günü milyonlarca insan içinde seni bulacam ve seni kendimle cennete
getirene kadar ağlayıp feryad edeceğim.senden
isteğim işimi zorlaştırmam büyük günahlardan
uzak durman ve farz olanları yerine getirmen
çünkü şefaat hakkımı aşan günahlara sahip
olursanız ben de üzülücem ...yanında olsaydım bana her şeyi sen öğretecektin anneciğim lütfen
bana üzüntünün ne olduğunu öğretme şefaatimi
aşan günahlardan uzak dur olur mu? hastaneden
eli boş döndüğünüz günü hatırlıyorsun değil mi
aynı şeyleri bana yaşatma anneciğim cennetteki
evime sizsiz dönmek istemiyorum...şefaatimi aşmasından korktuğum günahlardan biri de
kaderimden kendini sorumlu tutmak oysaki
gidişim hem senin hem de benim kaderimdi ve
lütfen kadere isyan etme çünkü ikimiz içinde en
hayırlısı en iyisi buydu.allah sana ve bana
zulmetmedi anneciğim..😢
+sonsuz arkadaşım :'(

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 May 2016 14:24:59
SEN MİYDİN ANNE?

Dün gece bir el okşadı yanağımı. Tenimi ılık ılık yaladı
o elin sıcaklığı. Sevgi damlattı sanki yüreğime o dokunuş,
 yoksa o sen miydin anne?

Ben tanımıyorum dokunuşunu, nasıldı bilmiyorum. Tıpkı
seni hiç tanımadığım gibi. Sesini bile hiç duymadım anne.
 Ama biliyorum böyle sevgiyle ancak bir anne dokunabilir.
 Çünkü ben de artık anneyim.

Seni erken kaybettiğimi anlattılar bana çok küçükmüşüm
ama ben seni hiç kaybetmedim anne çünkü ancak sahip
olduğumuz şeyleri kaybedebiliriz ben sana hiç sahip
olmadım ki… Gözlerin ne renkti, saçların dalgalı mıydı
düz mü güldüğünde senin de diğer anneler gibi güller
açıyor muydu yüzünde..Sevgiyle bakarken gözlerin bana,
yüreğin de sızlıyor muydu anne? Biliyor musun benim
çocuklarıma her baktığımda yüreğim de ince ince sızlıyor.
 Çünkü senin yavruna doyamadığın geliyor aklıma.
Söylesene anne erken ayrılacağımızı hiç hissetmiş
 miydin? Beni öperken saçlarımı okşarken nefesimi
dinlerken hiçbir gün beni kaybetmekten korktun mu?
Nasıl bir bebektim ben anne. Bilmiyorum hangi
özelliklerim sana benziyordu. Aynı senin gibi mi
gülüyorum, aynı senin gibi mi konuşuyorum yoksa
aynı senin gibi mi yürüyorum?

Daha gençliğini bile yaşayamadan, daha yavrunla
 gönlünce oynayamadan ve daha helaline doymadan
ayrılmışsın bu yalan dünyadan. Mutlu musun orada
anne? Sana mı yanayım sana hasret çeken yüreğime
mi yanayım bilmiyorum.
Bazen düşünüyorum. Ben bebekken seninle neler
yapardık, nasıl uyuturdun beni, çok sever miydin
 diye. Ben çocuklarımı senin yerine de sevdim anne.
 Saçlarını senin ellerinle okşadım. Senin sesinle n
inniler söyledim onlara. Masallar uydurdum kimi zaman.
İkimizi anlatıyordum bu masallarda çoğu kez.
Hep kavuşuyorduk anne kız o masallarda. Böyle
teselli buluyorum belki de… Çünkü inanıyorum ki
biz de kavuşacağız anne. Doya doya sarılacağız.
Hiç ayrılmamacasına hem de.. Kanatlarının arasına
alacaksın beni. Birlikte yaşayamadığımız çocukluğumu
gençliğimi paylaşacağız senle. İkimiz de yarım kalan
parçalarımızı tamamlayacağız. Elini tutacağım sımsıkı,
 bırakmayacağım hiç..

Biliyor musun seni tanımayı ne kadar çok isterdim.
Hayalimde ara sıra canlandırabilirdim seni o zaman.
Anılarımız olsaydı hatırladım çoğu zaman indirip
aklımın tozlu raflarından. Tozlarını silkeleleyip
öperdim o anıları hayallerimle… Yad ederdim o eski
güzel günleri.. Ne yazık ki tek bir tane anımız bile
yok anne.. Sana doyamadım diyemiyorum, seni hiç
tatmadım anne. Ama biliyor musun seni çok seviyorum
çünkü ben senin bir parçanım. Tanımasam da…
Çocuklarımı çok sevdiğim gibi çok seviyorum. Eminim
sen de beni çok seviyorsun anne çok özlüyorsun.
Ara sıra gelip yanağımı okşuyorsun. Sonra bir
 rüzgar gibi esip gidiyorsun. Biliyorum sen benimle
hep berabersin. Dün akşam yanağımı okşayan sen miydin anne?

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 May 2016 19:20:58
   - babacığım, yine çarşı içinden gitmedik, daha kestirme değil mi?
   + öyle evlat, ama bir kaç gün daha çarşıya uğramayalım...
    - neden? cep telefonu isterim diye mi?
   + yok oğul, yok.. geçen gün hasan amcan benden borç istemişti, hani çarşıda kasap olan... vadesi geçtiği halde getirmedi, belli ki eli sıkışık, şimdi çarşıdan geçersek........

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.460
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.460
  • Müdür Yardımcısı
# 07 May 2016 22:23:28
Bir gün Ebu Bekir Sıddık (r.a) Resulüllah(S.A.V)'ın evine geldi. İçeri gireceği sırada, Hz. Ali Bin Ebi Talib (r.a) da geldi.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) (Geri çekilip) :
-Ya Ali sen buyur, gir dedi.

O da cevap verip, aralarında, aşağıdaki uzun konuşma oldu:

-Ya Ebu Bekir! Sen önce gir ki, her iyilikte önde olan, her hayırlı işte ileri olan, herkesi geçen sensin.

Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
- Sen önce gir ki! Resulüllah'a (s.a.v) daha yakın sensin.

Hz. Ali (r.a) :
-Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah (s.a.v)'tan işittim.
"Ümmetimden, Ebu Bekir'den daha üstün bir kimsenin üzerine güneş doğmadı" buyurdu.

Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
- Ben, senin önüne nasıl geçebilirim ki, Resulüllah (s.a.v) kızı Fatıma(r.a)'yı sana verdiği gün,
"Kadınların en iyisini, erkeklerin en iyisine verdim" buyurdu.

Hz. Ali (r.a) :
- Ben, senin önüne geçemem. Çünkü Resulüllah (s.a.v):
"İbrahim(a.s)'ı görmek isteyen Ebubekir'in yüzüne baksın" buyurdu.

Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
- Ben, senin önüne geçemem. Çünkü Resulüllah(s.a.v):
'Adem (a.s)'ın hilm sıfatını ve Yusuf (a.s)'ın güzel ahlakını görmek isteyen Ali Mürteza'ya baksın' buyurdu.

Hz. Ali (r.a) :
- Senin önünde gidemem. Çünkü Resulüllah (s.a.v):
"Ya Rabbi! Beni en çok seven ve ashabımın en iyisi kimdir? dedi. Cenab-ı Hak:Ya Muhammed! Ebu Bekir Sıddıktır," buyurdu.

Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
- Ben, senin önüne geçemem. Çünkü Resulüllah (s.a.v) Hayber'de:
"Yarın sancağı öyle bir kimseye veririm ki, Allahü Teala onu sever. Ben de, onu çok severim" buyurdu.

Hz. Ali (r.a) :
- Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah (s.a.v)
"Cennetin kapıları üzerinde 'Ebu Bekir Habibullah' yazılıdır" buyurdu.

Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
- Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v) Hayber gazasında, bayrağı sana verip
'Bu bayrak Melik-i Galibin, Ali Bin Ebi Talib'e hediyesidir' buyurdu.

Hz. Ali (r.a) :
- Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ya Eba Bekir, sen benim gören gözüm ve bilen gönlüm yerindesin".

Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
- Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Kıyamet günü Ali cennet hayvanlarından birine binmiş olarak gelir. Cenab-ı Hak buyurur ki 'Ya Muhammed!(s.a.v) Senin baban İbrahim Halil, ne güzel babadır. Senin kardeşin Ali Bin Ebi Talib ne güzel kardeştir.'

Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin geçemem. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Kıyamet günü, Cennet meleklerinin reisi olan Rıdvan adındaki melek Cennete girer. Cennetin anahtarlarını getirir, Bana verir. Sonra Cebrail (a.s) gelip, Ya Muhammed (s.a.v)! Cennetin ve cehennemin anahtarlarını, Ebu Bekir Sıddık'a(r.a) ver, istediğini Cennete, dilediğini Cehenneme göndersin der."

Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah (s.a.v) buyurdu ki:
"Ali kıyamet günü benim yanımdadır.Havz ve Kevser yanında, benimledir. Sırat üzerinde benimledir. Cennette, benimledir. Allahü Teala'yı görürken, benimledir."

Hz. Ali (r.a) :
Ben, senden önce giremem. Çünkü Resulüllah(s.a.v)
"Ebu Bekir'in imanı, bütün mü'minlerin imanı ile tartılsa, Ebu Bekir'in imanı ağır gelir" buyurdu.

Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ben ilmin şehriyim, Ali onun kapısıdır."

Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ben sadıklığın şehriyim.Ebu Bekir onun kapısıdır."

Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Kıyamet günü Ali bir ata biner, görenler, acaba bu hangi peygamberdir? Derler.Allahü Teala, bu Ali Bin Ebi talib'dir, buyurur."

Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ben ve Ebu Bekir, bir topraktanız. Tekrar bir olacağız."

Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Allahü Teala, ey Cennet! Senin dört köşeni, dört kimse ile bezerim.Birir Peygamberleri üstünü Muhammed'dir(s.a.v).Biri, Allah'dan korkanların üstünü Ali'dir.üçüncüsü kadınların üstünü Fatımat'üz Zehra'dır. Dördüncü köşesindeki de temizlerin üstünü Hasan ve Hüseyin'dir."

Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Sekiz Cennetten şöyle ses gelir'Ebu Bekir! Sevdiklerinle birlikte gel, hepiniz Cennete girin."

Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ben bir ağaca benzerim,Fatıma bunun kökü,Ali gövdesi, Hasan ve Hüseyin meyvesidir."

Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Allahü Teala Ebu Bekirin bütün kusurlarını affetsin. Çünkü O kızı Aişe'yi bana verdi.Hicrette bana yardımcı oldu.bilal-i Habeşi'yi, benim için azad etti."

Resulüllah(s.a.v')in bu iki sevgilisi, kapıda böyle konuşurlarken, kendileri içeriden dinliyorlardı. Hz. Ali'nin sözünü kesip içeriden buyurdu ki:
-Ey kardeşlerim Ebu Bekir ve Ali! Artık içeri girin.Cebrail (a.s) gelip dedi ki, yerdeki ve yedi kat göklerdeki melekler sizi dinlemektedir.kıyamete kadar birbirinizi övseniz, Allahü Teala yanındaki kıymetinizi anlatamazsınız.

İkisi birbirine sarılıp, birlikte Resulullah'ın(s.a.v) huzuruna girdiler.

Resulullah'ın(s.a.v):
-Allahü Teala ikinize de yüzbinlerce rahmet etsin. İkinizi sevenlere de, yüzbinlerce rahmet etsin ve düşmanlarınıza da yüzbinlerce lanet olsun, buyurdu.

Hz. Ebu bekir Sıddık dedi ki:
-Ya Resulallah(s.a.v) Ben Ali kardeşimin düşmanlarına şefaat etmem.

Hz.Ali dedi ki:
-Ya Resulallah(s.a.v) Ben de Ebu Bekir kardeşimin düşmanlarına şefaat etmem ve başını kılıç ile bedeninden ayırırım.

Hz. Ebu bekir Sıddık(r.a):
-Ben, senin düşmanlarına Kevser havzından su vermem, buyurdu.

Hz. Ali de:
-Ben, senin düşmanlarını Sırat üzerinden geçirmem, buyurdu.

Hz. Ali (r.a.) ve Hz. Ebu Bekir (r.a.) taraftarlarının ve düşmanlarının kulakları çınlasın.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.306
  • 223.505
  • 28.306
  • 223.505
# 08 May 2016 08:54:28
Semaları ve yerleri titreten dua

Hazreti İsa(a.s)’ı öldürmek için toplanan Yahudilere karşı Cebrail(a.s) gelip İsa(a.s)’a bu duayı öğretti.
“Allahümme inni es’elüke bismikel ehadil e’azz.Ve ed’ükellahümme bismikel azıymil vitr.Ve ed’ükellahümme bismikel kebiril müte’alillezi mele’el erkâne küllehâ en tekşife anni mâ sabahtü ve mâ emseytü fih.”
Manası:
“Ey yüce Rabbim’Ehad ismin ile senden istiyorum.Allah’ım! Azim isminle sana yalvarıyorum.Allah’ım,kainatın her zerresinde varlığını hissettiğim yüce kebir ismin hürmetine sabahlayıp akşamladığım zaman içinde üzerime gelecek her türlü belayı benden uzaklaştır.”
İsa(a.s) bu duayı okuyunca Allah Teala yahudilerin gözlerinden onu gizleyip,semaya kaldırdı.peygamberimiz şöyle Muhammed’in canı kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki,her kim bu duayı okursa Arş-ı Ala ve yedi kat gökleri ve yedi kat yerleri tirtir titrer ve Allahü Teala meleklere:
“Bu kulumun dünyevi ve uhrevi muradını verdim,sizlerde şahid olun.”buyurur.

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 08 May 2016 17:13:23
Bir ârife sormuşlar: “Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz? “

“Terzimi severim” diye cevap vermiş. Soruyu soranlar şaşırmışlar:

“Aman efendim, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken, terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı?” demişler.
Ârif:

“Evet dostlarım, ben en çok terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde ölçümü yeniden alır. Diğerleri öyle değil.
Bir kez hakkımda karar verdiler mi, ölünceye kadar bana hep aynı ölçü nazarıyla bakarlar”

Çevrimdışı Nogay Kisi

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 876
  • 2.776
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 876
  • 2.776
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 08 May 2016 17:43:25
Hacı Amca, camide en çok sandalyeye oturup da namaz kılanlara kızıyordu.
Camide  en ön safta ezanın okunmasını beklerken"Yetmiş küsur yaşıma geldim,sandalyeye oturmuyorum, gencecik insanlar, çeşitli bahanelerle sandalye de oturuyor" diye hayıflanıyordu.
Tövbe, estağfurullah çekti içinden ve namazını kıldı. Tam camiden çıkarken gözüne takıldı, İri yarı, güçlü kuvvetli, gençten birisi sandalyeden kalkıp, kapıya  doğru ilerliyordu. Sinirine hakim olamadı.
- Delikanlı dedi, gencecik adamsın, utanmıyor musun sandalye de namaz kılmaya.
Kırklı yaşlardaki  adam yavaşca döndü, kırık bir tebessümle:
- Allah razı olsun amca, dedi ve yavaş adımlarla yoluna devam etti.
Hacı Amcanın oğlu, telaşla  babasına seslendi:
- Baba sen ne yaptın!.. O adam, özel harekâtçıydı. Mayına basmış ve iki ayağını kaybetmiş.

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 May 2016 21:37:03
   zenginlerden biri, evinden çıkıp, arabasına bineceği sırada, birisi, korumasını ve şoförünü atlatıp, yanına yaklaşmış:
   - beyefendi!..bana bir buzdolabı vaat etmiştiniz,vaadinizi yerine getirin lütfen!...
   + hayır, hiç hatırlamıyorum...
   -  hatırlamamanız normaldir beyefendi.. sizin gibi varlıklı ve vaatleri bol biri elbette hatırlayamaz, ama ben fakirin biriyim, azıcık bir şey de olsa unutmam...
    gülümsemiş zengin adam, böyle hayır içeren bir kurnazlığı kendisi için bir fazilet sebebi saymış ve:
   + beni ikna ettin, adresini ver bakalım...

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.460
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.460
  • Müdür Yardımcısı
# 11 May 2016 00:53:18
Derviş ve para

Padişahın biri, adamlarından birine bir miktar para verip şehir içindeki dervişlere dağıtmasını söyledi. Adamcağız bir çok dervişin yanına gidip geldi ve ancak parayı olduğu gibi geri getirip padişaha iade etti.

Padişah, (Niçin dağıtmadın?) diye sordu.

Adam, (Padişahım verecek derviş bulamadım) dedi.

Padişah, (Nasıl olur, şehirde yüzlerce derviş vardır) deyince adam, (Efendim, dervişler para kabul etmiyorlar. Para alanlar ise zaten derviş değil ki) diye cevap verdi.
 

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.306
  • 223.505
  • 28.306
  • 223.505
# 11 May 2016 06:32:35
Bir zamanlar hükümdarın biri ressamları çağırıp huzurun resmini yapmalarını istemiş. Birinciye ödül verilecekmiş. Ülkenin hemen hemen tüm ressamları yarışmaya katılmış. Ressamlar resimlerini birer birer hükümdara sunmuşlar.

Resimlerden ikisi finale kalmış. Birisinde , durgun bir göl manzarası, gökyüzünü süsleyen şirin bulutlar, gölün kenarında otlayan kuzular ve heybetli ağaçlar varmış. Bakanlar huzur buluyormuş.

Ötekisinde ise cadde resmedilmiş. Gökyüzünde şimşekler çakıyor, yağmur yağıyor. Yağmurdan ıslanmamak için koşuşturan yayalar, etrafta kırık dökük evler. Evlerden birisinin duvarındaki kovuğa yapılmış bir kuş yuvası. Yuvadaki anne kuş yavruları besliyor, baba kuş ise vakur bir şekilde etrafı seyrediyor.

Hükümdar düşünmüş ve ikincisini tercih etmiş. Demiş ki:

-Huzur sıkıntının, gürültünün, koşuşturmacanın olmadığı sakin bir hayat değildir. Huzur, bunlara rağmen insanın kendini mutlu hissedebilmesidir.

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.460
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.460
  • Müdür Yardımcısı
# 11 May 2016 11:49:34
AŞKA DAİR

Dünya yaratılmadan önce, iyi ve kötü huylar ne yapacaklarını bilmez vaziyette dolanıyorlarmış. Bir gün toplanmışlar ve her zamankıinden daha fazla canları sıkkın oturuyorlarken; Saflık ortaya bir fikir atmış: "Neden saklambaç oynamıyoruz?"..

Hepsi bu fikri beğenmiş. Çılgınlık bağırmış."Ben ebe olmak ve saymak istiyorum"...Baska hiç kimse çılgınlığı arayacak kadar çıldırmadığı için, Çılgınlık bir ağaca yaslanmış ve saymaya başlamış.1,2,3,..

O saydıkça iyi huylarla kötü huylar saklanacak yer aramışlar. Şefkat Ay'ın boynuzuna asılmış; İhanet çöp yığınının içine girmiş; Sevgi bulutların arasına kıvrılmış; Yalan bir taşın altına saklanacağını söylemiş ama yalan söylemiş çünkü gölün dibine saklanmış; Tutku dünyanın merkeizne gitmiş; Para Hırsı bir çuvalın içine girerken çuvalı yırtmış.Aşk; kararsız olduğu gibi, nereye saklanacağını da bilmiyormuş.(Aşkı saklamak zordur )Ve çılgınlık 100'ü saydığı anda; Aşk sıçrayıp güllerin arasına girmiş ve saklanmış..

Ve Çılgınlık bağırmış.. "Önüm, arkam, sağım, solum sobe,geliyorum!" İlk önce Tembelliği görmüş, çünkü saklanacak enerjisi yokmuş.Sonra Şefkati ayın boynuzunda, İhaneti çöplerin arasında, Sevgiyi bulutların arasında, Yalanı gölün dibinde ve Tutkuyu dünyanın merkezinde birer birer bulmuş.Sadece biri hariç. Umutsuzluğa kapılan Çılgınlığın kulağına Haset fısıldamış: "Aşkı bulamıyorsun, çünkü o güllerin arasında saklanıyor."

Çılgınlık çatal şeklinde bir sopa almış ve güllerin arasına saklamış, ta ki yürek burkan bir haykırış onu durdurana kadar. Ve haykırıştan sonra, Aşk elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış. Parmaklarıyla kapadığı yüzünden sicim gibi kan akıyormuş. Çılgınlık, Aşkı bulayım derken, heyacandan Aşkın gözlerini kör etmiş.. "Ne yaptım ben?!!" diye bağırmış."Seni kör ettim. nasıl onarabilirim? Aşk cevap vermiş: "Gözlerimi geri veremezsin. Ama benim için bir şey yapmak istersen, benim klavuzum olabilirsin"..

İşte o günden beri Aşkın gözü kördür ve Çılgınlık da her zaman onun yanındadır...

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 May 2016 19:55:04
"Bir gün ölüm adamın karşısına çıktı ve dedi:
- Bugün, senin son günün.
Adam dedi:
- Ama ben hazır değilim.
Ölüm dedi:
- Bugünkü listemde, senin ismin ilk sıradadır.
Adam dedi:
- Peki o zaman… gitmeden önce,gel oturalım beraber bir kahve içelim.
Ölüm dedi:
- Tabi ki.
Adam, ölüme kahve ikram etti. Ve onun kahvesine bir kaç uyku hapı attı...
Ölüm kahveyi içti ve derin bir uykuya daldı...
Adam, ölümün listesini aldı ve ismini ilk sıradan silip listenin sonuna koydu.
Ölüm uyandıktan sonra şöyle dedi:
- Sen, bugün bana çok şefkatli davrandın. Şefkatinin karşılığında işime listenin sonundan başlayacağım."
Bazen bazı şeyler kaderinde yazılıdır. Onları değiştirmek için ne kadar çabalarsan çabala, onlar hiç bir zaman değişmezler...
Karga ve papağanın her ikisi de çirkin yaratılmıştır. Papağan itiraz eder ve güzelleşir. Ama karga Yaradan'ın rızasından memnun kalır.Bugün papağan kafeste, karga ise özgür...
Her hadisenin arkasında öyle bir hikmet vardır ki belki sen hiç bir zaman anlayamazsın.
O halde…
Hiç bir zaman Yaradan'a deme "Neden!!!?"

..9 şey günlük hayatında sana fayda verir:

1/ تريد السعاده = صل الصلاة في وقتها.
1/Mutluluk istiyorsan: Namazı vaktinde kıl.

2/ تريد نور الوجه =  بقيام الليل.
2/ Yüzünde nur istiyorsan:
Teheccüde kalk.

3/ تريد الطمئنينة = عليك بترتيل القرآن.
3/Huzur istiyorsan:
Kur'anı ağır ağır oku.

4/ تريد الصحه = عليك بالصيام.
4/Sıhhat istiyorsan:
Oruç tut.

5/ تريد الفرج = لازم الإستغفار.
5/Mutluluk istiyorsan:
İstiğfar devam et.

6/ تريد زوال الهم = لازم
 الدعاء.
6/Üzüntüsüz olmak istiyorsan:
Dua'ya devam et.

7/ تريد زوال الشده = قل لاحول ولا قوة إلا بالله
7/Şiddetin yok olmasını istiyorsan:
La havle ve lâ guvvete illa billahi de.

8/ تريد البركه = صل على النبي واله الطيبين الطاهرين.
8/Bereket istiyorsan:
Peygamber sav ve O'nun temiz pak ehline salavat getir.

9/ تريد حسنات بدون تعب =
 لاتحتفظ بها أرسلها لينتفع بها كل الاحبه
سبحان الله
من كان مع ﺂلله كان ﺂلله معه
ومن كان يحب ﺂلله كان ﺂلـله يحبه
9/Yorulmadan iyilik yapmak istiyorsan:
Bu mesajı saklama sevdiklerin istifade etsin.

Kim Allah cc ile olursa Allah cc O'nunla beraberdir.

Kim Allah'ı cc severse Allah cc O'nu sever.

هل تعلِم :
عند قرآءة آية الكرسي بعد كل صلآة
يbbصبح بينك وبين الجنه الموت فقط
تذكير :لا تكتم علماً خيراً تجزى به
 
Bilirmisin:
Ayetelkürsiyi namazdan sonra okursan seninle Cennet arasında sadece ölüm vardır.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.306
  • 223.505
  • 28.306
  • 223.505
# 13 May 2016 15:38:39
ETKİLENMEMEK ELDE DEĞİL !
Hz. Fatıma,
'- ya Ali' Hasan, Hüseyin aç, evde yiyecek yok.. gidip yiyecek birşeyler alsana" der.
Hz. Ali'nin sadece altı dirhemi vardır.
Yiyecek almak için evden çıkar ve giderken yolda kavga eden iki insan görür.
Hz Ali:
"Niçin kavga ediyorsunuz?
Şu âlemde Allah'ı düşüneceğiniz yerde niçin birbirinizle mücadele ediyorsunuz?" diye sorar.
Kavga edenlerden biri, diğerinden altı dirhem alacağı olduğunu, vermediğini, söyler.
Hz Ali cebindeki altı dirhemi çıkarır ve alacaklıya verir.
Evine geldiğinde eli boştur, 'Cennet kadınlarının seyyidesi',
"- Ya Ali, hiç mi bir şey almadın?" diye sorunca,
"- Ama ara düzelttim ya Fatma" der.
Hz Fatma'nın yüzünde nurlu bir gülümseme belirir.
Memnundur kocasının bu güzel hareketinden.
Daha sonra Hasan'la Hüseyin ağlamaya başlarlar, 'açız' diye.
Bu acı manzaraya dayanamaz ve evden çıkar.
Yolda bir adama rastlar.
Elinde besili bir deve;
"- Ya Ali bu deveyi sana satmak isterim, ucuza satacağım."
"- Param yok" der Hz Ali.
"- Olsun" der adam.
"- Bu deveyi sana vermeyi çok istiyorum.150 dirhem bu deve.
Al sonra ödersin."
Alır Hz Ali o deveyi.
Yolda giderken başka adama rastlar.
"- Ya Ali" der, "ne güzel bir deve bu.
Ben bunu 300'e alayım ne olursun reddetme beni."
Hz Ali: "- Ama ben bunu 150'ye aldım" der.
"- Olsun, ben çok beğendim bunu" ve deveyi satar.
Hz Ali mutlu bir şekilde gider yiyecekleri alır eve döner.
Sonra Peygamber'in huzuruna çıkar.
Efendimiz(s.a.v.) güler, "gel" der, "ya Ali şu deve hikâyesini anlat".
Anlatınca da der ki:
"- Sen ki ara düzelttin.
Allah Cebrail'i ile sana deveyi sattı.
İsrafil'i ile de satın aldı.
Her kim ki ara yapar, birleştirir, düzeltir, ikilikten insanları kurtarırsa o bendendir ya Ali."

Okuduysanız paylaşın belki bir müslüman kardeşim daha rahmet PEYGAMBERİN ( S.A.V ) güzel ahlakını okur ve azda olsa kendine örnek alır."

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK